henüz birkaç saat önce gerçekleşmiştir.
Son zamanlarında bir hastahanenin yoğun bakım ünitesindeydi. Organ yetmezliğiymiş sebebi.
böyle olacağını bildiğimdendir belki de, pek bir tepki veremedim. yeni yeni geliyor acısı.
aklıma geliyor gülüşü, her yanına geldiğimde beni bir daha hiç göremeyecekmiş gibi her yanaktan 5er 5er öpüşü, çanakkaleye döneceğimiz zaman küçük çocuk gibi ağlaması, buruşmuş elleri, kokusu, şivesi, ettiği komik küfürler ...
bu sefer haklıydın kadriyem, bu sefer son kez gördük birbirimizi. ben yazın sana sarılmanın hayalini kurarken sen belki de şuan beni izliyorsundur. umarım 18 yıldır hasretini çektiğin dedemle aynı yerdesindir şimdi.
seni çok seviyorum kadriye sultanım. tanıdığım en neşeli insan, sonuna kadar helal olsun sana hakkım.
Koyun olmayan ergendir. Düşünme yeteneğini kullanıyordur.
Bütün bu yaşananlardan sonra bile yine sorgulamadan aynı kişileri başa geçirecek kişileri eleştirin önce.
eski sevgilin adı üstünde. o kadar geçmişiniz varken arkadaş bile kalınmamalıdır kanımca. kanka veya arkadaş olup da işleri daha berbat etmektense bırakın hatırınızda güzel kalsın.
bu kadar saçma bir şey olamaz. kısa boylu diye kişinin kendine özgüveninin olmaması mı lazım ? sanırım bazılarına göre boy uzunluğu her şey demek. devam edin böyle.
şu sıra beklemek yüzünden ilk defa tanımadığım birine numara yapmıştım. ama haketmişti şerefsiz.
o zaman diş tellerim var, malum ayda bir kontrole gitmek gerekiyor telleri kontrol etmek için.
herif randevuyu saat 17.00'a verdi, tam zamanında gittim sıra bekliyorum, 1 buçuk saat geçti bana sıra gelmedi ve hala 5-6 kişi var önümde. adam nasıl randevu verdiyse artık.
ben de bütün yüzsüzlüğümü toplayarak gittim asistanına aynen şöyle dedim:
-affedersiniz benim önümde daha kaç kişi var ? 18.45'te kuzenimin nikahı var ona yetişmem lazım da..
+canım sen yetişebilecek misin ?
-bilmiyorum zaten randevum 5'teydi benim.
+tamam ben konuşayım doktorla bir şey yapabilir miymişiz tamam mı ?
-tamam sağ olun.
asistan mı salaktı, yoksa ben mi iyi yalan söyledim bilmiyorum ama 1 dakika geçmeden beni çağırdılar. ben de muayene olup evime gittim.
köpeğimin kızmam gereken bazı özellikleri çok hoşuma gidiyor sözlük.
arka mahallelerde dolaştırırken kapının önlerindeki ayakkabıların tekini alıp kaçıyor, çöp kovasına veya dolaplara kafasını sokup bir şeyler çalıyor, evdeki koltuklara çıkması yasak olduğu halde sadece ikimiz evdeyken bütün koltuklara atlıyor, gece yatağımdan ayağım sarkınca da elimi verdim sanıp pati atıyor bana.
mahalledeki çocuklarla top oynamaya çalışmasını saymıyorum bile.
çok tatlı lan bu hayvanlar. hangi zihniyette bir kişi bunlara zarar verebilir anlamıyorum.
yazın arkadaşla eğlencesine havuza gitmeye başlamıştık. ilk orada görmüştüm onu. boneli haliyle bile beğenmiştim onu düşünün. bir gün havuzdan eve giderken aynı otobüste karşılaştık. meğersem aynı mahallede oturuyormuşuz. neyse çocuğun peşinde koşa koşa bütün yaz bitti. lise 3'e geçmiştim o zaman da dershaneye gidicem. işte yazıldık dershaneye falan. seviye için sınava giricem, bir baktım karşıma bu çocuk! aynı dershaneye gidiyormuşuz. sınıflara dağıldık işte. sonradan öğrendim ki bunun bir sevgilisi varmış. ben de "allahtan ümit kesilmez." diyip yine kesmedim umudumu. tanıştık arkadaş olduk
ben bu çocuğu severek, o da sevgilisini severek üniversiteye geçtik. ben mal olduğum için ne sevgilisiyle ilişkilerine karışabildim ne de sevdiğimi söyledim 2 yıl boyunca öyle bir malım yani. ayrı şehirlere dağıldık. ben umudumu kesmiştim zaten aynı şehirde olduğumuzda bir bok yapamadım şimdi ne yapıcam diye. neyse bir gün bu aradı beni, benim üniversiteme yatay geçiş yapacakmış bana nasıl üni falan diye sorular sormaya başladı. ben zaten şok oldum olamaz böyle bir şey şaka olabilir anca diye düşünüyorum. ama değilmiş. gerçekten geldi. ama hala sevgilisiyle beraberdi. e her şey bir gün biter bu da sevgilisinden ayrıldı.
inanır mısınız o kadar yıl peşinden koştuğum ama yüz bulamadığım çocuk bu sefer benim peşimden koşmaya başladı. 1 yıl kadar sevgilim oldu kendisi. hayatımın en güzel günleriydi.
başlarda o kadar mutluyduk ki anlatamam. birbirimize her an sevgi sözcükleri söylüyoruz, öyle yapış yapış bir çiftiz. hatta biliyorum şimdi 'gerizekalıya bak.' falan diyeceksiniz ama bir keresinde bana 'hep seninle geleceğimizi düşünüyorum, hayallerimde hep sen varsın.' demişti. benim için dünyanın en güzel cümlesiydi herhalde.
sonradan araya arkadaşlar girdi. birbirimizi o kadar çok sevdik ki birbirimizi bitirdik. hep kıskandık birbirimizi başkalarından. bir süre sonra bu kıskançlıklar büyük kavgalara dönüştü. her gün kavga ediyorduk neredeyse ama mutluyduk yine de. en azından benim için öyleymiş meğer.
sonra bir gün benden kendi derslerini bahane ederek ayrıldı.
o beni artık sevmese de ben hala onu çok seviyorum sözlük. unutamıyorum. sence unutabilir miyim ?