o bakışı daha önce bir yerde görmüştüm
kederin açık bir kitap gibi
çok uzun zamandır bu haldesin
biri sana birşey yapmış olmalı
ama bir gün güneş seni aydınlatacak
tüm gözyaşlarını gülümsemelere döndürecek
bir gün tüm hayallerin gerçek olacak
bir gün güneş seni aydınlatacak
o bakışı daha önce öyle çok gördüm ki
gözlerindeki üzüntünün farkındayım
yaşamın tıpkı bir dilek kuyusu gibi
nereye gittiğini sadece zaman gösterecek
ama bir gün güneş seni aydınlatacak
tüm gözyaşlarını gülümsemelere döndürecek
bir gün tüm hayallerin gerçek olacak
bir gün güneş seni aydınlatacak
yalnız gecelere elveda de
kuzey ışıklarına elveda de
soğuk kuzey rüzgarlarına elveda de
giden sonbahara elveda de ...
demek, demek ayırt edebileceğini sanıyorsun;
cenneti, cehennemden…
mavi gökleri, acıdan…
yeşil bir tarlayı ayırt edebilir misin soğuk çelik raylardan?
ya bir peçenin ardındaki gülümseyişi?
ayırt edebileceğini mi sanıyorsun?
kahramanlarını hayaletlerle mi değiştirmeye zorladılar seni?
sıcak külleri, ağaçlarla.
sıcak havayı, serin bir meltemle.
kuru teselliyi, değişimle.
peki savaştaki önemsiz bir rol yerine
bir kafeste lider olmayı mı seçtin?
ne çok, ne çok isterdim burada olmanı.
biz bir akvaryumda yüzden iki kayıp ruhuz sadece,
yıllar yılı,
aynı eski toprakları aşındıran,
bulduğumuz şey ne?
aynı eski korkular.
keşke burada olsan…
gecenin şu saatinde gelmeyen uykunun nedeni olan şarkıdır. yıllardır dinlemiyordum, ne de özlemişim...
part i
animsa genc oldugun gunleri, hani guneş gibi parladigin.
parilda cilgin elmas.
şimdi gözlerinde bir bakiş, gökteki kara delikler gibi.
parilda cilgin elmas.
cocuklugun ve yildiz kişiligin kiskaca almiş seni
celik ruzgarlarda esen.
gel buraya hedefler, uzaktaki kahkahalar, gel buraya yabanci,
destan olan, şehit olan ve parilda.
ulaştin gizlere kisa zamanda, aya bakip agladin.
parilda cilgin elmas.
gece gölgeler tehdit etti seni ve gösterdin kendini işikta.
parilda cilgin elmas.
biktirdin herkesi zamanli zamansiz ziyaretlerinle,
celik ruzgarlarda esen.
gel buraya zaptedilemeyen, sen öngörulu, gel buraya ressam,
sen kavalci, sen tutuklu ve parilda
part ii
kimse bilmiyor nerede oldugunu, yakinda mi uzakta mi oldugunu.
parilda cilgin elmas.
kat kat yigilmiş herşey ve seninle birlikte olacagim orada.
parilda cilgin elmas.
ve dunku zaferin gölgesinde mayişacagiz biz,
ve gidecegiz meltemlerde.
gel buraya kucuk cocuk, sen kaybeden ve kazanan, madenci,
dogruluk ve duşler icin parilda.
içimdeki deniz
ve dipteki hafiflik
rüyaların gerçek olduğu
iki kişinin bir dileği gerçekleştirmek üzere, birleştiği
senin bakışın ve benim bakışım
sözden gayrı tekrarlanan bir yankı gibi
daha derine..
daha derine..
kan ve kemiğin içinden, herşeyin ötesine..
ama hep uyanıyorum,
ve hep ölmüş olmayı diliyorum,
saçların, ağzıma dolanmışken,
sonsuza dek öyle kalayım diye..
peter gabriel imzalı so albümünden bir düet. bu şarkı, umudunu kaybetmiş ve artık tükenme noktasına gelmiş bir adamı anlatır. dibe vurmuş adamımız yalnız değildir. yanında onu ayağa kaldırmaya çalışan bir kadın vardır. kate bush tarafından seslendirilen kadın şefkat dolu sözlerle adamımıza asla pes etmemesini söyler. sözleri;
güçlü büyüdük bu görkemli topraklarda,
ta en başından beri aranandık.
bense mücadele etmeyi öğretildim,
ve kazanmayı.
ama çuvallayabileceğimi düşünmedim hiç.
hiçbir kavga kalmadı ya da öyle görünüyor.
bütün hayalleri ıssız kalmış bir adamım şimdi.
yüzümü değiştirdim, adımı değiştirdim.
ama kaybettiğinde kimse seni istemiyor ki.
pes etme, çünkü dostların var.
pes etme, henüz yenilmedin.
pes etme, üstesinden gelebileceğini biliyorum.
yine de gördüm onu etraflıca,
müteessir olabileceğimi hiç akıl etmeden,
gitmek için son kalanların biz olacağını düşünerek.
herşeyin böylesine tepetaklak olması ne kadar da tuhaf.
geceyi yuvama doğru sürükledim,
göl kenarında, doğduğum o yere.
şafak sökerken toprağı gördüm,
ağaçların köklerine kadar yandıklarını.
pes etme, biz hala yanındayız.
pes etme, çok fazla bir şeye istemiyoruz senden.
pes etme, çünkü bir yerlerde ait olduğumuz bir yer var.
başını yasla, çok endişeleniyorsun
bu da geçecek.
hayat zaman zaman hoyratlaştığında,
bizden yardım isteyebilirsin.
ama pes etme.
lütfen pes etme.
buradan çıkıp gitmeliyim.
daha fazla dayanamıyorum.
o köprünün üzerinde dikilip,
gözlerimi aşağı dikeceğim.
ne gelirse gelsin,
ne giderse gitsin,
nehir akıp gidiyor.
nehir akıyor.
başka bir şehre taşındım.
ayak uydurmak için çok zorladım.
her iş için, birçok adam
kimsenin muhtaç olmadığı birçok adam..
pes etme; çünkü dostların var.
pes etme; tek başına değilsin.
pes etme; utanmak için bir neden yok.
pes etme; biz hala yanındayız.
pes etme; seninle gurur duyuyoruz.
pes etme; asla kolay olmadığını biliyorsun.
pes etme; çünkü, inanıyorum ki bir yer var,
ait olduğumuz bir yer.