yeterince parası olmayan, örneğin bir arabası hatta tamamen kendi kullanımına özgü bir evi (aileyle yaşamaktan farklı bir olgu sözkonusu burda) olmayan, bir erkek tercih edilmeyebilir. yeterince yakışıklı, çekici, atletik vb. özetle yeterli fiziksel özelliklere sahip olmayan erkek tercih edilmeyebilir. sıradışı bir tarza, mesela bl seviyesinde saçlara, kulakta-burunda-bilumum her uzvunda materyallere, bunlara uyacak kıyafetlere falan sahip olmayan biri tercih edilmeyebilir. bir statüye sahip olmayan, x'in sevgilisi dedirtebilecek bir işe sahip olmayan bir erkek de tercih edilmeyebilir. hah işte bu saydıklarımdan hçbir kategoriye giremeyen erkek varsa o, sevgili olarak tercih edilmeyecek erkektir! o erkek istediği kadar zeki, lafebesi, komik bokpüsür ne olursa olsun kendisi ancak arkadaş/kanka/dost/ahbap vb. olur; ama o kişi tercihi yapacak hatun bir anlamda acz içine düşmemisse, yalnızlıktan kırılmıyorsa sevgili olarak tercih edilmez; edilmeyecektir...
bahsi geçen özellikler sebebiyle dışa dönük olamamasının etkisiyle içe dönmektedirler; hepsi bu. tabii bir de hayatlarındaki karşı cins sirkülasyonunun daha az olması faktörü var. kolay kolay biri girmeyince hayatlarına, hayatına girene gereğinden fazla önem ve anlam atfedebilmekteler. keza hayatından biri çıkınca gereğinden fazla bir boşluk hissedebilmekteler. lakin ufak bir sorun var: bunu sadece dişi cinse özgülemek ne kadar doğru? erkek milletinin duygusallıktan nasibini almamış olanlarını br tarafa bırakırsanız aynı artış oranını erkeklerde de pekala görebilirsiniz -ki sebepleri yine aynı temellere dayanır. tek farkı; erkeğin çirkin ve kilolusu bile bazen bir şekilde eksikliğini kapatabilip duygusallığını açığa vurmaktan kaçınabilmektedir.
vakt-i zamanında buralarda baya bir cosmuş bulunduğumu göserip beni onore eden buton. gerçek anlamda belli bir süreliğine de olsa yazar olduğunu ortaya koyan, dolayısıyla bir şeyler yazmış olan kişinin icraatinin nişanesi niteliğindeki buton. kimdir nedir diye bakıldığında ilgili kişi, daha dorusu o kişinin yazarlığının kalibresi hakkında baş referans.
şenol güneş'in karadeniz milliyetçiliği yapmaması ve dahası bizatihi kendisinin zamanında çok iyi bir kaleci olması sebebiyle iyi kaleciyi ayırt edebilecek nitelikte olması sebebiyle trabzonspor'da kaleyi onur recep kivrak'a bırakmış; yedek kulubesi mahkumu olmuştur. şahsen benim adıma daha önemlisi artık bundan sonra kendisini kolay kolay milli takım kadrosunda falan görmeyecek oluşumuzdur; ne de olsa artık milli takımın başında "aman kadroda trabzonlu da biri olsun da memleket/takım dengeleri korunsun" şeklinde yaklaşımlarda olan motivatör bir teknik adam * bulunmamaktadır.
her şafakta ölürüm isimli kitabıyla osmanlı ve cumhuriyet tarihindeki idamları incelemiş, idam edilenleri özet bir şekilde de olsa okuyucuya tanıtmış ve bu memlekette devlet eliyle öldürülebilmenin bazen ne kadar kolay olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. idam konseptli ilk derleme olarak dikkat çekicidir. piri reis ile başlayıp deniz gezmiş ile biten bir başka kitabın daha bulunması sanırım ki son derece güçtür; amma velakin idam fermanı denen olgu böyle alakasız iki kişiyi bile aynı sayfalarda bir araya getirebilmektedir.
bu memlekette göte göt denir önermesinin neticesinde ortaya çıkan bir durum da olabilir. bu sebeple dedirtene de bakmak gerekir. sorun şu ki bu bahis durumu, bahse konu olanı ne kadar ırgalar; eski sevgilisi kendisinden kaşar diye bahsedince rahatsız olacak kişinin zaten kimseyle eski sevgili olmaması gerekir. bu sebeple bu tarz bahisleri pekala geçmiş nimetin güncel külfeti olarak kabul etmek mümkündür. öte yandan asıl acınası durumda olan kişi bu bahiste bulunan, yani bu sözü sarfetmek durumunda kalandır. belli ki bir ukte, bir hayalkırıklığı, bir öfke oturmultur bünyesine. kendisi bir ayrılma eylemini bile adamakıllı gerçekleştirememiş; eski sevgilinin hezeyanını hala içinde hissetmekte hatta bu içindekini bu tip sözlerle dışarı kusmaktadır. açıkcası adam olan zaten bunu dedirtecek kişileri, sevgili pozisyonuna sokmaz; böylelikle sevgililerin her eski sevgiliye dönüşümünde içinde envai çeşit kırıklık ve hasar oluşsa da bunların arasında bu tarz şeyler söyletecek öfke ve nefret barınmaz. tabii bu söylenenlerin hepsi svegili kavramının içini layıkıyla doldurabilecek kişiler ve bu kişiler arasında geçmiş/geçmekte olan sevgi içerikli ilişkiler açısından geçerlidir.
en hızlı ve fakat standarda göre epey bir pahalı ptt gönderi sistemi. şöyle ki; normal bir tebligat gönderme bedeli 4,5 aps ile gönderim ise 7,5 tl iken bu sistemle bir tebligatı gönderme bedeli asgari 20 tl'dir. bu bedel gönderinin aynı şehir içerisinde gönderilmesi halinde geçerli olup, şehirlerarasında gönderilecek ile göre fiyat artışı sözkonusudur. ayrıca istanbul içinde de köprü geçişi olması halinde bedel 20'den 25'e çıkmaktadır. dahasi birçok şehre henüz bu hizmet verilememektedir. ha normal tebligat gönderilerinin yerine ulaşıp tebligatın yapıldığına dair koçanın dosyaya geri girmesi mucize kabilinden olduğundan bu usul tum masraflılıgına rağmen bolca tercih edilmiş ve altyapısı duzgun kurulmadıgından en azından tebligat gonderileri bakımından maalesef ki kısa zamanda cokerek beklenen etkiyi saglayamamıstır.
iki gün sözlüğü ve başlığı takip edememem sebebiyle son durumundan haberdar olamadığım ve baktığımda saatin kesinleştiğini hatta kadroların dolduğunu görünce hayıflandığım zirve. ola ki bir kaleci oynatılacak olursa aktif olarak olmazsa da kenardan falan bir şekilde iştirak etmeyi umduğum zirve ayrıca neyse kısmet.
dersanelerin özellikle etüt sağlama ve bu sayede öğrencileri kendisine bağlama konusundaki girişimlerini * bedavaya gidermelerini sağlayan müessese. tabii bu statüdeki kişiler, özellikle birebir etüt verdikleri öğrenciyi bir şekilde özel derse ikna etmeyi başarabilirlerse o ayrı.
gün belirsizliği devam ettiği gibi saat ve mekan belirsizliği de aynı şekilde varlığını sürdürmektedir. bu belirsizlik olduğu sürece bu sefer gelicem katılıcam demek de mümkün olmamaktadır ve evet 17 ocak 2009 disko krali zirvesi'nden sonra zirve olsun diyenlerin neyle beslendiğinin yanısıra hiç mi uyku ihtiyacı çekmeyecekleri merak konusudur. zirveden önce maçımızı yapalım akşam da oradan stüdyoya geçeriz dense yine bir anlam verebileceğim bu yaklaşıma ama bu şekliyle bu kişilerin ne amaçladıklarını ve nasıl bir metabolizmaya sahip oldukları merak konusudur. bu sebeple 11 ocak genel açısından uygun tarih olarak gözükmektedir. ha şahsi olarak bana 18 ocak daha uygun olur mesela ama en az 14 kişinin toplanması gereken türden bir organizasyonda ben dahil kimsenin bencillik etme hakkı yoktur; maksat optimumda buluşmak; en az 14 kişiye uyacak gün saat ve yeri belirlemektir. şu maç saati ve yerinin de bir an önce açıklanması rica olunur. *
zirvebox'a girilmemiş; dahası sözlükteki başlığı altında da organizasyonun gerçekleşeceği saat ve mekan * belirtilmemiş olan zirve. zirve gününe bu denli az süre kala detaylar hakkında bilgilendirme şarttır bana göre.
arsenal-roma
villarreal-panathinaikos
sporting lizbon-bayern münih
atletico madrid-porto
şeklinde dört tane de tırışka eşleşmeye yol açmıştır. bu eşleşmelerden çıkacak dört takım hangileri olursa olsun diğer dört eşleşmeden birinin tarafı olsa o turu geçmesi sürpriz olacak takımlardır. bu sebeple de diğer dört eşleşmenin galibinin çeyrek finalde bu dört eşleşmeden birinden gelen takımı isteyeceklerini söylemek mümkündür. ayrıca bu turdaki eşleşmeler kadar heyecan verici eşleşmeleri ilerleyen turlarda ve hatta belki fianlde dahi göremeyeceğizdir. bu kura çekimi yüzünden zamanında oynanan porto-monaco tadında bir final ya da yarı final ortaya çıkabilecektir.
--spoiler--
Haziran 2007'de 1,2 milyon Euro karşılığında ikinci Bundesliga ekiplerinden TSG 1899 Hoffenheim ile anlaşmıştır. 2007-2008 sezonunda kendisinden bekleneni tam olarak veremediği için yerini genelde Demba Ba ve Chinedu Obasiye bırakmıştır.
--spoiler-- *
adamın takımı ikinci ligdeyken oynayamayıp birinci lige çıktıktan sonra böyle bir skor patlaması yaşamasına mantıklı bir izahat getirebilecek varsa beri gelsin! ayrıca bosna hersek milli takımında bundesliga performansına rağmen halen ilk tercih olabilmeyi başarmış değildir. türkiye ile olan milli maçta olduğu üzere maçların çoğunda oyuna sonradan dahil olmaktadır. bosna gibi bir milli takımın ilk forvet tercihi haline bile gelememiş olması kendisi hakkında kuşkular doğurduğu kadar aynı kuşkuların bosna milli takımı teknik direktörü hakkında uyanmasına da sebep olmaktadır elbette. bu oyuncunun gerek ferdi gerekse takım bazında başarısındaki en önemli yardımcının ise vatandaşı Sejad Salihovic olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. bu oyuncular hoffenheim'ı bundesliga'da taşıdıkları gibi milli takımlarını da grup elemelerinde taşıyacak olurlarsa grup ikinciliğini koruma konusunda iyiden iyiye sıkıntıya düşebileceğimizi de belirtmek gerekir.
madalya sistemi getirerek yarış içi sıralama heyecanını da büyük ölçüde ortadan kaldırma yönünde adım atmış organizasyon. beşinci durumdaki bir şampiyon adayı dördüncü olmak için hiçbir çaba sarfetmeyecektir böyle bir sistemde. amacın her yarışın kazanılması konusunda şampiyon adaylara baskı oluşturmak olduğu gözükse de bu amacın yarış içi mücadeleler bakımından ters tepeceği kanaatindeyim. bu sistem sebebiyle puan alan pilotlar listesinde geçmişte pek ismi rastlanmayan pilotların son puanların paylaşımında daha sıklıkla görülmesi ise olası. özellikle türkiye açısından popülaritesini kaybetmesinin istanbul'da yarış yapılmaya başlandıktan sonraki zamana denk gelmesi ise zamansal bir tesadüf müdür yoksa bize uzakta olduğu için her yerde yapılabilen bir şe olmadığı için mi cazip gelmiştir bilinmez. fakat hamilton ların massa ların alonso ların damon hill ismi kadar bile etkileyicilik taşımadığı da * kesin.
maç başına %67 şut isabetiyle 13,8 sayı 8,2 ribaunt 1,8 blok gibi gayet iyi istatistiklere imza atmasına rağmen henüz takımı kepez'le galibiyet sevinci dahi yaşayamayan traktör. maç başına 4 top kaybı yapması ve sahayı yürüyerek kat etmesi ise handikapları. yalnız şunu belirtmek lazım; denk gelip de izlediğim kepez maçı ya da maç özeti olduğunda şunu farkettim ki kepez'de bir sorun varsa bu traktör değil topu traktör'e aktarmayıp eline geçtiği gibi dışardan sallayan dış oyuncularda. adam beş kere pozisyon alsa birinde topla buluşuyor onda da arkasındaki adamı topla birlikte potaya sokuyor zaten. yani diyeceğim o ki biraz daha adamakıllı yapılanmış bir takıma gelmiş olsaydı tbl'de bu adam pekala shaq etkisi gösterirdi; yani herifte halen iş var. fakat bu adamın draft edildiği zaman 6. sırada seçilip dirk nowitzki+pat garrity karşılığı dallas mavericks'ten milwaukee bucks'a kazandırıldığını da(!) unutmamak gerekiyor bu bağlamda.
son olarak kendisinin türkiye'ye geldikten sonra verdiği bir röportaj için: http://www.tbf.org.tr/tbfweb/tbfweb2.nsf/ ($$Lookup_TBFV1_BasinBulteni_MiniManset_WEB_View)/5CC03F5107E1AF24C225750700350F4A?OpenDocument *
efes pilsen'e transferi kendisinin istediği parayı efes yönetiminin karşılayamaması sebebiyle yalan olmuş; bunun üzerine kariyerine kaldığı yerden yani milwaukee bucks bench'inden devam etmekte olan oyuncudur. takımında bu sene de ciddi süreler almaktadır; fakat fevkalade düşük şut yüzdesiyle (23 dakika ortalama saha içi yüzdesi %31!) ortalama 4.2 sayıyla sezona başlamıştır. bu performansında o büyük paraları avrupa piyasasından koparma hayalinin suya düşmesi etken olmuş mudur bilinmez tabii. fakat bu şekilde yakında bucks'ta dahi oynayamayacak hale gelecek ve bu sefer yüksek paralar için değil de mecburiyetten avrupa yollarına düşecek gibi görünmektedir.
bir manu ginobili yokluğunun bu kadar da etkilemesinin şaşırttığı takım. iyiden iyiye tony parker'ın takımı haline gelmekteyken o da sakatlandı. bu sene lotaryaya oynayıp zamanında david robinson'ın yanına tim duncan koyabilme konusundaki büyük şanslarını bir kez daha mı deneme niyetindeler acaba diye merak etmemek elde değil. zaten kadroya yeni genç takviyeleri duncan takımdayken gerçekleşmezse sahaiçi lideri olmadan gelen gençler, anca bir toplama takım oluştururlar; bu durumun da birçok somut örneği mevcuttur. takıma liderlik etme konusunda duncan'dan iyisi de olmasa gerek.
sezona toplam 12 oyuncuyla başlamış nba takımı. hatırlatmakta fayda var; takımlar sahaya 12 oyuncuyla çıkabilmekte olmalarına rağmen sakatlık vs. durumlardan ötürü kadroların 15 kişiye kadar genişletilmesi mümkün; fakat suns bu +3 kontenjanı kullanmama gibi bir tercihte bulunmuş. bu sebeple de bir sakatlık halinde bench leri eksik hale dönüşmekte. örneğin daha sezon başında matt barnes ikizlerinin doğumu için birkaç maç izin aldı takım da sahaya 11 kişi çıktı. hele ki bu takımın bünyesinde shaq, hill gibi her an sakatlanmaya müsait oyuncuların bulunduğu düşünülürse bu rotasyon darlığı tercihinin ne sonuçlar doğuracağı merak konusu. gerektiğinde belki free agent piyasasından birini alıp rotasyon tamamlamaya gidebilirler; fakat o şekilde takıma dahil edilen birinin de ne katkı sağlayacağı şüpheli.
edit: 13. adam olarak bir de ellerinde alondo tucker varmış, fakat o da sakatmış. şu ana kadar takımına tek katkısı takım internet sitesinde blog yazmaktan ibaretmiş.
gerek catalca gerekse silivri özel halk otobüslerinin geçmesi sebebiyle bes dakikada bir özel halk otobüsü bulunabilecek yerleşim bölgesi. yazlık yerleşim bölsi olmaktan çıkıp ana şehrin bir parçası haline gelmesi çok uzun süre almaz gibi.
401, 402, 403 ve 404 numaralı dört farklı özel halk otobüsü hattıyla ulaşılabilecek istanbul'un taşra ilçesi. istanbul'daki nüfussal büyüme hiç sekteye uğramazsa bir zaman sonra bu entry'deki taşra ifadesi anlamını tamamen yitirmiş olacak o başka tabii. saydığımız otobüs hatlarından 401 olanı çatalca merkez e kadar gitmektedir ve ortalama 5 dakikada bir kalkışı vardır. akşamları sefer aralığı biraz daha seyrelse de sabah 6:30 dan gece 24 e kadar yenibosna metrodan bu ilçeye ulaşma imkanı mevcuttur. diğer otobüs hatlarıysa saatte bir kalkan ve çatalca'dan ileriye bu ilçeye bağlı olan yerleşim birimlerine; sırasıyla binkılıç, çiftlikköy ve karacaköye giden otobüslerdir.
nbdl'de oynamış olup da bireysel ödül kazanmış tek basketbolcu olma özelliğini taşır. o ödülü kazandığı sezonki parlamasının ardından yüklü bir kontratı kapıp yeniden vasat bir oyuncu kimliğine bürünmüştür o ayrı tabii.
kadir topbas ve ekibinin istanbul'un ulaşım sorununa çözüm diye yumurtladıkları metrobus projesi sebebiyle uzun bir sure yalnızca bu hatta çalışacak körüklü otobusleri nitelendirecek gibi gözüken başlık.
(bkz: mercedes capacity)
(bkz: phileas) **