Alemin Kıralı dizisinde evin ortanca kızı olarak arzı endam etmekte olan şahıs. Ayrıca birkaç yıla çok güzel bir kadına dönüşecektir. Hatta buraları okuyorsa selam ederim.
Bir tez olan kızdır. Mevzu bir fahişe gibi davranıp(parayla bedenini satmak budur) abazanları etrafına topladıktan sonra; '-bu davranışım erkekler üzerinde bir tezdir.' diyen biri olunca, bekaretini sözlükte satan kız; *mcığım var benim hatunları hakkında bir tezdir!
Öteki Sinema'nın kurucusu, bu sıralar internet sansür olayından dem vuran, sinema eleştirmeni kişi. Sinemaseverliği kritiklerine ayrı bir samimiyet katmakta ama filmleri eleştirirken objektifliğini asla kırmamakta. Uygar Şirin ile birlikte yazılarını takip ettiğim tek eleştirmendir ayrıca. Kendisinin de belirttiği üzere seyircilikten geldiği için sanat sanat içindir ideasını pek desteklememektedir. Haklı olarak o filmlerde ki karakterlerin türk insanının karakteristlik yapısı açısından oldukça pasif kaldığını düşünmektedir. Ayrıca beyazperde.com ve arasıra başka sitelerde de yazmakta. Severek takip ediyorum.
Evet bir yıl daha geçip giderken düşünülesi bir kavramdır en'ler. Nedir bu enler. Herkes dilediğince değerlendirebilir zihninde ama ben daha çok medya, sinema süzgecinden bakacağım. Kişisel bir liste hazırladım bunuda sırasıyla paylaşayım dedim. Herkesin bir popisi vardır sonuçta. Sinemayla giriş yapayım:
2010'un En iyi Yabancı Filmi
inception(Christopher Nolan):
Kesinlikle müzikleri ve senaryosuyla akılda kalıcı, zihnin derinliklerinden gelen çok tatmin edici bir film. izlerken her haliyle insanı çok etkiliyor. Muhteşem bir sinema örneği. Sinema açısından vasat geçen bu yılın değerli göz bebeği.
Her anından acı, aşk akan, hayatta tek umutları ölümle buluşmak olmuş, bir grup sradan insanın ölümde kesişen hikayesi. Onur Ünlü uslubunu daha da sertleştiriyor, anlatımı daha da minimal kılıyor ve en iyi filmi olmasa da senenin en iyi yerli filmini çekmiş oluyor. Zaten filmin türlü festivallerde ödüllendirildiğini belirtmeye gerek yok.
Av Mevsimi(Yavuz Turgul):
Her ne kadar çok eleştirilmiş olsa da, polisiye olarak değil dram olarak baktığımızda çok iyi oynanmış, çok iyi çekilmiş, gerçekten etkileyici bir film görüyoruz. Her yanından ustalık akan bir iş. Senenin en iyi diğer yerli filmi bence.
Şimdiye kadar izlediğim en iyi yerli dizilerden biri. çekimleri, gerçek ötesi gerçek üç boyutlu karakterleri. Muhteşem oyuncu performansları var. sinemasal kadrajları var dizide ve ayrıntıları muhteşem. Yayından kaldırılması ise oldukça üzücü.
En başta burun kıvırdığım lakin izlemeye başlayınca gerçekten iyi çekilmiş bir dram olduğunu düşündüğüm dizi. Oyunculuklar çok iyi. Yönetmen dizinin mekanları hakkında oldukça titizleniyor ve gerçekten iç burkan, etkileyici bir dizi. Her anlamıyla bir tecavüzün onlarca insanın hayatını nasıl yıktığını oldukça gerçekçi bir şekilde anlatıyor. http://www.youtube.com/watch?v=LCXBi6VHuak
EN KÖTÜLER!
En büyük hayalkırıklığı : New York'ta Beş Minare.
En Kötü Yerli Dizi: Akasya Durağı, Dürüyenin Güğümleri.
En Kötü Yazar: Tayfun Güneyer( Adanalı, Türk Malı)
biri yıllardır Harry Potter filmleriyle abazan gençliğin gönlünde taht kurmuş emma, diğeri ise çok kısa zamanda popüler olmuş; yine genç azgınların gözdesi Kristen. Emma Watson vs Kristen Stewart diye bilgisayar oyunu çıksa ya aniden! hangisinin taraftarı daha çok bilmem, ben iki hanımıda oldukça sexi buluyorum. emmaya çocukken aşıktım bide. harry potter ile twilight kapışıyorsa, filmin oyuncuları hanım kızlarımız niye kapışmasın ki.
bir bakış açısı. bu bakış açısı kadının hamile kalma özelliği sayesinde erkeğin var olduğunu savunanların baktığı noktadır. şimdi evet iyi hoş diyebiliriz de, bazı gerçekleri de göz ardı etmemeliyiz; evet kadınlar doğurgan ve biz onlar sayesinde varız bu bakış açısına diyecek tabi bir lafım yok ama erkekler, erkeklerin spermleri olmasaydı kadınlar ne yaparlardı? dercesine sormak istiyorum burdan. evet kadınlar anadır, doğurgandır, dünya nüfusunun devam etme nedenidir lakin erkeksiz bir kadın hiç değilmidir? bence böyledir. feminist düşüncenin temel aldığı görüş ya da erkek cephesinden bakış kısaca böyle. kadın ve erkeğin nedir ne değildir şeklinde sorgulanması da bence yanlış. sonuçta erkek olmasa kadın nasıl olacaktı? hücre üremesi mi bu? kadın olmasa erkek nasıl doğacaktı? ben kadını ve erkeği bir elmanın iki yarısı klişe tabirine benzetmeyi tercih ediyorum. bu konuya yumurta tavuk ikileminden taraflı bir şekilde bakmak hiç birimize bişey getirmez, yıllardır devam eden kadın erkek mevzularını da coşturur ki bu coşturmaya bence gerek yok. neticede ürüyoruz, çoğalıyoruz ve dünyayı manalı kılıyoruz. şimdi erkekler olmasaydı şöyle olurdu, kadınlar olmasaydı böyle olurdu diye sayıklamaya gerek yok. türkiye erkek egemen bir toplumdur bunu kabul edebilirim nitekim türkiye kadına değer veren bir toplum değil midir? tamam kültürel bazı geri kalmışlıklarımız toplumumuzdan çeşitli rahatsız edici istismar mevzularının doğmasına neden oluyor ve bu olaylar yeri geldiğinde cidden can sıkıcı noktalara gidiyor ama diğer yandan da ülkemize gelen turistler ya da yabancı gelinlerimiz türk erkeklerinin can olduğunu, ülkelerinde bu kadar kadir kıymet, değer görmediklerini söylüyorlar. kabarık feminen duygularla türk erkeğine hayvan deyip üstlerine yürümeden kadınlar bu ayrıntıları göz ardı etmeden düşünmeli ve kafalarında belli bir noktaya yöneltip, uzun uzadıya irdeledikten sonra yarattıkları kompozisyonda belli bir nokta bulmalı ve bu noktaya yönelttikleri soruların akabinde tüm genllemeleri bir bütün kurgu içine yerleştirdikten sonra çıkan tablodan bir yerlere varıp, gerçeğe vardıkları yerden bakıp, gerçeğin üstünde düşünmeliler bence. erkeklerde kadınları bir mecburiyetler objesi olarak görmekten çıkarıp, bireysel satatüde; ihtiyaçları olan, çalışan, kazanan bireyler olarak algılayıp, gerçekten belli bir fotoğraf kadrajının içerisine onları oturtup kadrajı kendi bakış açılarıyla birleştirip, kendi fotoğraflarını yaratmalılar. mühim olan tüm bunlar gerçekleştiği anda kadının kendilerine yemek yapmak, yatakta sex objesi, evde anne olmak görevlerinden sıkılabileceği ve belli noktalarda bireysel açıdan rahat bırakılması gerektiği erkek tarafından kavranıp beyinsel bir klişe haline getirilmelidir. sadece güzel ülkemde değil dünyada da bu tarz çağrışımlar süredursun, öğrenilmiş çaresizilikler bitsin.
2007 yapımı bir fake-snuff filmi. nette hepsi gerçek görüntülerdir diye geziyor ama yemezler. filmin katledilen üç kadın oyuncusu, daha doğrusu ikisi ölüyor, gerçek değil. bu anlaşılıyor. sadece arada giren o domuz, savaş sırasında kafa kesme vb gibi sahneler gerçek. filmse fake belgesel. adam dijitalini almış. üç kadın oyuncusuyla çekimleri yapmış. sinir bozsun diye ne kadar berbat görüntü, sahne, ses varsa eklemiş. montajlayıp bu hale getirmiş. mesela kamera açılarına değinelim. filmdekiler gerçek görüntü olsa, çekici kaldırıyor katil, görüntü kapanıyor, kare değişiyor, sağ çekim, sol çekim. yahu adam bir çekiç darbesini tek başına nası beş farklı halde çekiyor. kaldı ki sonda dışarı akan bir kovalmaca var. dış çekimlerde kamerayı kim kullanıyor? bu planlı bir kaçış değil ki. bide katil hamile kadını kesiyor o sırada diğer kadını gösteriyor kamera, kadın ellerini çözüyor. katil bunu çekiyorsa aynı anda hamile kadını nasıl kesiyor. anam öldüler diyenler, sakin olun kısacası. kimse ölmedi. arada giren görüntüler domuzcuk için yapacak bişey yok tabi. snuff izlemedim. izlemem. bunun fake olduğunu okumuştum. ondan izledim. ama eminim hiçbir snuff un sonu iyi bitmez. sanırım anlamışsınızdır. ayrıca festivale katılmış bu film arjantin'de, yönetmeni feci dövmüşler.
bütçesine bakarak haddinden fazla fazla tutan twilight serisinin üçüncüsü. adamlar twilight'in ikincisi vizyona girmeden çekmeye başlamışlar. ikinci ayak new moon kasım'da üçüncü ayak olan bu filmse hemen ardından sadece yedi ay sonra haziranda vizyona girecek. bu kadar hız, para kazanma hırsından mı? acaba diye düşünmeden edemiyor insan. bu gidişle üç yılda tüm kitapları uyarlarlar. on yıl ekmek yemek yerine üç yılda parsayı toplayıp giderler. kaldı ki hollywod diye tabir ettiğimiz bir mekanda bu kadar hızlı film yazmak, çekmek beni şüpheye düşürüyor. ilkini de çok beğenmemiştim zaten. yahu bizde recep ivedik gibi bir haftada çekilen ve hayvan gibi izlenen filmler bile bir yıl geçmeden devamlarını vizyona sokmazlarken, böyle dev bir potansiyel seride, anlaşılmak istenen bu hız niye? anlamak güç.
edit: yazımdan negatif bir tutum sezilmiş, alttaki entrylerden bunu anlıyorum ama ben #6653765 entryme bir göz atarsanız seriyi sevmiyorum demiyorum, yeterince iyi bulmamak başka bişeydir nefret edip izlemiyorum demek başka bişey ki sadece ilk bölümünü fazla beğenmediğimide ekliyorum. Yok lord of the rings'te eş zamanlı çekilmiş falan filan, ben kişisel görüşümden bahsettim seri filmler seyircilerine kendisini özletmeliler diye düşünmekteyim, yılda iki devam filmi hiçbir seri için iyiye gidişatın göstergesi olmaz diye düşünmekteyim.
jason voorhes ölmek bilmediği için, parçalara ayrılan bedenine rağmen, ruhunu önüne gelen herkesin bedenine sokar. final friday filmiyle, gözümde bu karakterlerden en babası olmuştur attık jason voorhes.
tanım: gıcık olmayı bir borç bilmiş arkadaşlarla girilen diyaloglardır.
+ telide yeni aldım işte.
- dandik o!
+ seninkinin bir üst modeli la, kendininkini öve öve bitiremedin.
- hee onun ekranı şey!
+ arabama laf söyletmem ama.
- araba diye ona mı biniyosun?
+ yok anana ...
- ağzını topla, sevgilisi kaşar olan ben değilim!
kısacası sopayla dövülesi kişilerle girilen diyaloglardır. bu adamlarla arkadaş olmayın; gördüğünüz yerde hızlıca uzaklaşın. yazar burada sosyal mesaj veriyor!
bir umut sarıkaya karikatürü. severek sevişerek evlenen cenk ve sinem tutkulu gecelerden sonra bir çocuk sahibi olmuşlardır. lakin bu çocuk pekte bekledikleri gibi olmamıştır! cenk ve sinem'in hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır.
insana küçük çaplı dumur yaşatabilecek olaydır. düşünün her zaman ki gibi, hafif bir gıdıklanma gelmiş, adult film arıyosunuz; lakin tıkladığınız filmin içerisinden virüs çıkıyor ve admine mail atıyorsunuz; cevap geliyor ve admin'in mail adresi sevgilinizin adresi; nicki en sevdiği sanatçının adı, kaldı ki fotoğrafta en sevdiği ayakkabısı pembe converse, işte o anda insanı dumur etme kabiliyeti yüksek bir olaydır 'hoşlanılan kızın adult sitesinde admin olması.' nitekim bazı adult sitelerinde görüyorum bildiğin bayan akını olmuş. artık erkekler (bkz: tüm genellemeler yanlıştır) karşı cinsten daha fazla küpe takarken, bazı! (bkz: tüm genellemeler yanlıştır) hatun kişiler teklif edip; adult sitelere takılıyolar! bu atmosfer'de her an cereyan edebilecek durumdur hoşlanılan kızın adult sitesinde admin olması. allah göstermesindir!
günümüz londrasın'da geçmesi planlanan terminator serisinin son halkası. christan bale ise aldığı olumsuz eleştiriler'den sonra yeniden john canor olacağmı bilinmez.
kız: sevgilin var mı ?
çocuk: sana ne lan ?
kız: niye bana böyle davranıyorsun ?
çocuk: beğenmezsen ziktir git t*şağım .
teldeki kanka : ne oldu lan ?
çocuk: olum, sen bana sert davran hatuna, kadınlar kendilerine sert çıkan! erkekleri severler, demedin mi ?
efendim şimdi gıcık farklı bir vakadır,birde cacık vardır ona hiç girmiyorum . gıcıklık yapmayı kendine görev edinmiş arkadaşlar vardır etrafta. misal sen adamdan bir model üst cep telefonu alırsın, adam -' aha dandik oğlum bu.' der . iyide ben şekli güzel, içeriğide yeterli diye aldım dersin adam -'şekili ne yapacan ?' der. seninkide dandik o zaman dersin, benim kinin sesi açılıyor, 'camı kristal' * der . ya da bunun hoşlandığı bir kız vardır buna bakmaz sana bakar, kendisi o kız için kızım kızım kızışıp o kızı ayarlayan kankaya kızmakta iken hemen yapıştırır damgayı. - oğlum kaşar o kız . örgünde olsa bir okul kazanmışındır. açın öğrenin bir yere kadar . adam açın öğrenin okur ama senin okuluna iki yıllık diye bok atar . - 'oğlum iki yıllık o lan ? ' . ulan ebe gümeci hadi bizde 2 yıllık var, biri lisede ki yıllık biride bitirince olacak. sende nerede yıllık, ayrıca açın öğrenin lan dedirtir insana. gıcık arkadaşlar arkadaşını cacık ham maddesi etmeye kararlı cacık hammaddeleridir aynı zamanda .
vurmayın adam öldüye karşı çıkmış söylem, yergininde önemli olduğunu anlamış bünyeler tarafından kullanılır, bu söylemi kullanan kişiler için önemli olan şişirilmek değil reaksiyon almaktır .
