Dünyadaki diğer felçlilere de Hawking'in kullandığı teknolojinin neden verilmediği, onun Tanrının varlığını kabul edip etmemesinden daha önemlidir.Tanrı zaten sandalyelerin boşta kalan ayaklarını sağlamlaştırır. Lütfen siz böyle mevzulara kafa yormayın ey ateistler ve ey teistler.
"ah güzel istanbul" filminin giriş sahnesinde sadri alışık, kapısında bu tabelanın asılı olduğu mekandan ağzında cigarasıyla çıkar.
ahh be güzel istanbul dedirtir adama.
ne güzel bir filmdi...fragmsnına rastladım az evvel.yıllar evvel tesadüfen izlemiştim.
tadı damakta kalan seyirliklerden.
filmi bulsam da bir daha izlesem keşke.
istanbul sancısı tuttu mu bırakmıyor adamı.
gündüz çorbacı
gece meyhaneci rıfkı
kimsin, nesin bilmem
ama bugece bir elham üç kulhu okumak geçiyor sana içimden
sonra da ışığı söndürüp istanbul'u yakmak geçiyor...
"orospulaşmak veya yalnız kalmak...işte fikir adamının kaderi."
dipnot:
feminist cenah 'fikir adamı' tamlamasından dahi rahatsız olup 'fikir kadını' tamlamasını güzel türkçemize hassasiyetle kazandırdılar. çabalarından ötürü kendilerine yakadan sarkan kırmızı kurdela takıyoruz.tebrikler. siz yürüyün biz peşinize takılalım.
Türkiye'nin neden bu kadar güzel bir ülke olduğunu
Adapazarı'nın niçin değerli bir şehir olduğunu
istanbul'un neden vazgeçilmez olduğunu
dini bayramları
milli bayramları
kandil gecelerini
türbeleri
yatırları
anıtkabir'i
esra kurt'u tanımadan,bilmeden anlayamazsınız.
uçurtma bayramında göğümdeki uçurtmaya eşlik eden insan
bu mektubum gecikmiş bir doğumgünü kartıdır sana
allah'ın
anne ve babanın ellerinden öpüyorum
nice yıllara...
olmak ve gibi olmak
yaşamak ve mış gibi yaşamak
hakikat ve aldanış...
bu ülkenin çocukları artık farmville'deki gerçek,topraktakileri oyun/gerçekdışı zannediyor.
gözün aydın insanlık simülasyonlar ve illizyonlar dünyası yarattın.
peki sen bu dünyada ne kadar gerçeksin ve ne kadar sensin?
"
Her ağaç, köklerini gönlünce derinliklerine salabileceği bir toprağa, dallarını da özgürce boşluklarında yükseltebileceği bir göğe ihtiyaç duyar.
VE dahî her ağaç suyunu toprağından, ışığını ise göğünden temin eder.
Kendi toprağından... ve kendi göğünden...
Bilgi ağacının kaderi bu!
Hayat ağacının kaderi sanki farklı mı, o da böyle!
Daralan toprağımızda bereket, kısıtlanan göğümüzde aydınlık kalmadı. işte bu yüzdendir ki suyumuz az, ışığımız yetersiz. O zayıf, o çelimsiz dallar, göğe yükselebilmek için ihtiyaç duydukları özsuyu emebilecekleri geniş topraklardan mahrumlar.
Biz zavallılar, koca bir çınarı, dibini çay bardağıyla sulayarak yaşatabileceğimizi sanıyoruz..."
iyilikbank,tüm çalışmaları beş temel paradigma üzerine oturmuş ve bütün ilkeleri bu beş prensibe göre belirlemiştir.
1- Durma düşersin. Sürekli akmak esastır.
2- Daha iyisi gelirse gidersin.
3- En iyi yok. Her seyin daima daha iyisi var. Daha iyi olmaya çalış.
4- Her şeyin bir faturası var. Hiçbir şey bedava değil. Faturasını ödersen nimetlerden yararlanır ve sınıf atlayabilirsin.
5- Sürdürülebilirlik, takımda ve işletmedeki herkesin maddi ve manevi açıdan kazandığını, emeğe, gayrete ve katkıya göre adil paylaşımın var olduğunu hissetmesidir.
iyilikbank paradigması, insanın doğasına, işleyişine ve aktivitelerine bütüncül, sistemci, dinamik ve holografik pencereden bakan yeni bir bakış açısı; ve bilgeliğin bilgiyle buluştuğu bir merkezdir.iyilikbank paradigmasının arkasında, hayatı bütün boyutlarıyla kucaklayan, hayatın içinde ama hayata özne olarak bakan ve yön veren yaşam felsefesi vardır.
Bu prensip ve felsefeye gönül vermiş yürekli insanların düşünce emeği, tefekkür nuru çalışmaları ve gayretleri sonucunda oluşturulmuş bir yapılanmadır.
Bankada ne kadar birikmiş iyiliğiniz var diye sormazlar mı adama
o halde pamuk kalpler iyilik çözümlemesine...
cihangir semtine ve istanbul'a ayrıcalık katan mekan...
avlusundaki banklardan eşsiz istanul manzarasını seyre dalmışken bu şehrin ne kadar özel ve güzel olduğunu bir kere daha size hatırlatan mekan...
avlusunda esen rüzgar kokunuzu sevgiliye savururken ikindi ezanı okunur minarelerinden ve yayılır bir tatlı huzur almaya gitmediğiniz kalamıştan...
ve yine o banklarda bir pide , birkaç dilim peynir ve domatesle yapılan iftarın lezzetinin unutulmayacağı mekan...
dua edilen
amin denilen
güzelliğine şükredilen
geceleri lacivert
ikindi sonraları koyu mavi
sabahları pırıl pırıl istanbul cihangir camii avlusundan...
not:manzarasına tecavüz eden sarı renkli , kötü kalpli apartmanın ordan derhal kaldırılması kamu vicdanı açısından son derece önemli.
Dikiş iğnesine beyaz ve kalın bir ip geçirilir
ardından o ip güzelce sarımsakla cilalanır
topuklarınızı sırtınıza değdirerek arka bahçeye kaçmanız kimin umrunda
bir el sizi saçınızdan kavrar
ve elinde dikiş iğnesiyle sizi bekleyen
halanızın yahut aileden büyükçe bir kadının önüne oturtuverir...
kulak memeniz dikiş iğnesiyle tanıştığınızda artık çok geçtir
olan olmuş
ve siz
kulağınızdaki delikle kalbinizdeki delik arasında hıçkırıklara boğulursunuz.
...
yıllar geçer
küpelere hem düşman
hem tutkunsunuzdur artık!!!
Fatih'te at pazarı meydanı'nda mevlana idris'in sahibi olduğu organik ürünlerle pişirilen yemeklerin ve çayların olduğu küçük,dar,sıkışık bir mekan...
Pahalı olması da insana at nalı toplatır cinsten.
Bilim - Sanat Vakfı'nda öğle aralarında gidilip yemek yenecek ve kaçamak yapılacak mekan...
Mustafa Özel'in tavsiyesine uyulup da gidilen , gidildikten sonra kapitalizmi eleştiren sayın hocama
-önerdiğiniz yer kapitalin ta kendisi dedirten mekan...
Ayva ve zencefil çayı tavsiye olunur...
Bayan wc'sinin kapısında Krzysztof Kielowski'nin "mavi" filminin kapak fotoğrafı asılı olan ve bu ayrıntısıyla gönlüme ince bir çizik atmış mekan...
Eski kafa iyi ki eskisin yeni olsan nice olurdu halimiz.
geçen hafta italya'da katolik din adamlarının başı çektiği bir kampanya başlatıldı ve hristiyanlardan paskalya'ya kadar teknolojiden uzak durmaları istendi.
Amaç ise cemaati kiliseye çekebilmek olarak açıklandı.
Aydınlanmanın aydınlık merkezi italya galiba mutsuz...
teknoloji orucu sahursuz olur mu?
önce sahura kalkmak lazım!!!
biraz daha ilkel bir dünya için yaşasın teknoloji orucu:)
anarkali...
güzeller güzeli bir hint prensesi.
gönlün otağını nereye kuracağı belli mi olur?
güzel anarkali, halktan bir gencin çadırının kapısında diz çöktürüyor gönlüne...
aşk gelip konuyor omuzlarına iki gencin...
fakat bu aşka izin vermiyor anarkali'nin zalim babası.
ayırmaya çalışıyor lakin ayıramıyor.
sonunda çareyi kızını diri diri sarayın bahçe duvarına gömmekte buluyor.
güzeller güzeli anarkali sarayın bahçe duvarında canını teslim ediyor.
sonrasında her bahar anarkali'nin gömüldüğü duvarda narçiçekleri açmaya başlıyor...
zaten hint dilinde anarkali : narçiçeği demekmiş...
cinucen tanrıkorur alıyor udu eline ve bir : " günaydınım" şarkısı besteliyor bu efsaneden esinlenerek...
melihat gülses o kadar muhteşem yorumluyor ki narçiçekleri dökülüyor insanın omuzlarından...
"boşanma güvenin bütün envanterine el koyar" t. adorno
ayrılsak da beraberiz...
bizi ayıran kader utansın...
severek ayrılalım , aşka hasret kalalım , eğer mutlu olursak yeniden barışalım...
çünkü ayrılık da sevdaya dair çünkü ayrılanlar hala sevdalı...
eee n'apcaz şimdi ayrılan ayrılmış mıdır gerçekten ve boşanan boşanmış mıdır?yada boşanmadan boşanmış ve ayrılmadan ayrılmış olup da bunun farkında olmayan insanlar yok mudur ?
"havva'nın anlamı adem'in anlamı demek...havva adem'e bir dipnottur ama öyle bir dipnottur ki gerçek metnin anlaşılması için şarttır. havva ilkin bir gölge idi . bu yüzden bir diyalog kurulamıyor bir eser ortaya çıkmıyordu. ağaç vardı ama meyva yoktu . çiçekle yaprak arasındaki fark henüz bir renk farkından ibaretti . insanın varoluşu henüz tek yanlıydı ve insan enfüs duvarıyla çevriliydi.ortada afaktan eser yoktu . bu yüzden hakikatin hakikat olduğunu kanıtlayacak bir karşıt yoktu .insan ve gölgesi henüz toydu .sınavdan ve ateşten geçmemişti . bir mutluluk vardı ama bu mutluluk henüz tunçlaşmamıştı, tabii sertlik ve dayanıklılığına kavuşmamış bir mutluluktu . baki olanın kanatları altında her türlü tehlikeden korunmuşluk vardı .adem'in adem , cennetin cennet olabilmesi için atılan ilk adımdı havva'nın gelişi...her şey son ucuna gitmek zorundaydı . cenneti bulmak için yitirmek gerekiyordu."
sezai karakoç / yitik cennet / diriliş yayınları
okunup idrak edilesi bir sezai karakoç eseridir yitik cennet.