eğer hayatınız boyunca ya da 3-4 günde bir bu yoğun hisle boğuşuyorsanız bilinçdışınızdan sizi yoklayan bir şeyler var, çocukluğunuzda birtakım duyguları yanlış anlamlandırmışsınız demektir. ilaç ile tedavi bir yere kadar işe yaramakla birlikte o his oluştuğu anda onu bastırmayıp bilinçli bir şekilde bu hissin saçma olduğuna yönelik telkinler yapmanız en iyi savaş olacaktır.
tabii burada anlatıldığı kadar kolay değil bastırmamak.
edit: bu telkini sürekli yapmak imkansız, sadece o his oluştuğunda yüzleşebilirsiniz. bilinçli olarak 13 yıldır savaşıyorum bu durumla ve eskiden düşündüğümün aksine artık bu hissin gelmesini istiyorum ve bekliyorum. biraz daha zayıflatmak için.
sosyal baskı istemiyorsanız istiyorsanız nilüfer,
bol bol yürüyüş ve tarihi eser istiyorsanız Osmangazi ve yıldırım,
deniz kenarı istiyorsanız Mudanya. (gemlik de olabilir ama ulaşımı daha kolay olduğu için Mudanya dedim)
duygu dolu olmak iyidir. duygusallık eşiği düşük bir insan iseniz hayatta daha çok neşeli ve mutlu olabilirsiniz. bu aldığınız küçük bir hediye, bir takdir edilme, çevrenden gelen küçük bir olumlu tepki.
ancak duygusallığınız mantıklı kararlar almanızı engelliyorsa ki, bu, özellikle sevgililikte başınıza gelir, pragmatist açıdan zararınız olacaktır.
insanın duygularını asgari düzeyde kontrol edebilen bir varlık olduğunu düşünüyorum. kalbimizden geçenleri yaşamak, hiçbir mantık çerçevesinde bakılmadığında, inanın ölçüp biçip ona göre yaşamaktan daha zevkli bir durumdur. lakin toplum nezdinde...
edit: bunun bir sebebi de şudur: millet bu örgütü ışid olarak bilirken belli bir kitleye "vay amk bir de deaş diye bir örgüt çıkmış, vallahi helal olsun reise, aynı anda hem ışid'le hem de deaş ile savaşıyor. ne büyük adam" dedirtmektir.
siz bir de milli eğitim bakanlığı bünyesindeki resmi yazıları görün, koskoca il milli eğitim müdürlüğünden gelen yönergede yanlış -de -da yazımları mı dersiniz, birleşik yazılması yerde ayrı yazılan -ki ekleri mi dersiniz, "yapılmıyacaktır" yazılan mı dersiniz, anlatım bozukluğu mu dersiniz.
velhasıl kelam liyakatsizliğin sonucudur.
koskoca ülkede tübitak'ın başına atanan hayvanat bahçesi müdürü (ki vizyoner birisi olsa yine eyvallah ama maalesef öyle değil) var.
eğer bir yazara hakaret etmezseniz herhangi bir küfürlü mesaj almadığınız sözlüktür. ekşi sözlükte düzgün ve saygılı bir biçimde bir konu hakkında fikrini beyan etsen 10larca küfürlü mesaj alıyorsun.
her ne kadar eski kalitesi olmasa da o açıdan uludağ sözlük candır.
şu 100lerce asker ve ailerinin hayatının karardığı, 10larca askerin intihar ya da hastalıktan yitip gittiği davanın savcısıdır. yıllar sonra da "allah affetsin" demiştir.