lisedeyken size bakmayan fakat siz üniversiteli olup imaj yapınca her hangi bir buluşmada size yavşayan dişilerdendir. okulun en güzel kızı olduğu için ayrı bi havalarda takıldığından aslında ne kadar beyinsiz olduğunu farketmez. aslında kolay bir avdır fakat lisedeki sünepe imajımız yüzünden gözümüzde büyütüp rüyalarımızı süslemesine izin veririz. genel olarak o da basit bir insandır ve herkesin anlayacağı bir dil vardır.
ayar verme inceliklerini öğrenen gençlerin kullandığı ilk tekniktir. pek fazla işe yaradığı söylenemez. fakat insanda bi mutluluk hissi yaratır. çünkü büyük bir iş becermiş edasıyla arkadaşlarına anlatıp kendini iyi hisseder.
insanları telefona bağımlı hale getiren avea'nın 5000 sms kampanyasının sonuçlarından biridir. belli bir süre sonra kişi radyoaktivite sonucu aptallaşabilir.
saçlarıma fönle şekil verip güneş gözlüklerimi taktıktan sonra, bi de sağa sola bile bile şapşal baktığımda kemeraltı çarşısında çok rastladığım durumdur.
hatta şöyle bir diyalog yaşadım anlatayım hemen:
? : hellooo sir. here some pantolon. do want to look?
st : abi ben türküm noluyo ya?
? : come come
st : ya girme kolumdan hiç sevmem
? : nice money ha?
st : hay mına koyum noluyo lan!
? : olm bu herif turist değilmiş
st : ...
Don Dokken'ın solo çalışmalarında yer alan çok tatlı bir şarkıdır.
Look inside my eyes
You can see everywhere I've been
You can drag me down, I'll come right back again.
You gotta hold on to every little thing
Every little bag of bones
When the love's gone you shoot from the hip
You make or break it on your own
Love takes your heart away and gives it back in pieces
I look at myself and say Now all I have to say)
(is)'I know who to believe in'
Mirror, mirror on the wall
I'm still here, I survived it all
Mirror, mirror, tell me more.
If that was love then love is war.
I am gonna fight until I win
Another place in time, I might have given in
You gotta hold on to every little thing
Every little bag of bones
When the love's gone you shoot from the hip
You make or break it on your own
Love takes your heart away and gives it back in pieces
I look at myself and say Now all I have to say)
(is)'I know who to believe in'
Mirror, mirror on the wall
I'm still here, I survived it all
Mirror, mirror, tell me more.
If that was love then love is war.
dinler dinlemez insanın suratında "lan bu şarkıyı çalmalıyım." dedirten bir metallica şarkısıdır.
thrash metal çizgisinden kaymaya başladıktan sonra yapılan james'in psikolojik durumuna göre yazılmış tipik metallica şarkılarında biri. harbiden dinlenesi bir şarkıdır.
küçük düşün demeyin biz küçük olamayız. hayal kurarken bile herkesten farklıyız. biz karşıyakalıyız... diye bi tezahuratımızda vardı. maçlara gitmeye gitmeye unutmuşuz.
kendini erkek zanneden fakat hormonlarıyla barışmayı bir türlü öğrenemeyen bir kızdır. keşke güzel güzel etek giyse de gönlümüz açılsa. tabi eğer giyme yetisine sahip değilse yani bacakları kötüyse pantolon iyidir. yakışır kendine.
rock stationda çıkmıştı bu sene kendisi. salak bi arkadaşta elindeki bira şişesini sahneye atmak için gitti. ama badigardlar bi güzel dövdü kızı. keşke şişenin teki gelseydi haykonun kafasına.
dedemin anlattığı bir hikayeyi sevgili sözlükle paylaşmak istiyorum:
o zamanlar emlak bankasının depolarında şeftim. 1 tane de doğulu eleman girdi işe. adama işi öğrettim. daha sonra kürt olduğunu öğrendim ama benim öyle insan ayrımı yapmak gibi bi huyum yoktur. neyse bu çocuğun durumu iyi değildi. maaşı yetmiyodu çünkü çok fazla çocuğu vardı. bende elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyodum. sigarasını eksik etmezdim, izin istediği zaman verirdim, bayramlarda çocuklarını giydirirdim. 6 yıl kadar yanımda çalıştı. fakat günün birinde basit bir neden yüzünden kavga ettik. sonuç olarak ben şefi olduğum için benim dediğimi yapmak zorundaydı. söylene söylene yaptı. ertesi gün bi arkadaşına kürtçe şunları söylerken duydum:
- şu osmanın ayağını bi gün kayırcam ya o zaman gör sen beni. geldi dün bana patronluk tasladı. kimsin lan sen (küfürler vs vs)
tam 6 yıl adama baktım ve o benim arkamdan iş çeviriyo. gör bunları torunum.
babadan oğula geçen bir sigaradır. insan evladının en muhteşem buluşu hatta.
bir keresinde düğünde masaya oturmuş rakılarımızı yudumlayıp peder beyle sohbet ediyoruz. anne hanım sigara istedi. babam malborosunu uzatırken ben bir anda camel naturelimi uzattım ve sigarasını yaktım.
işte babamın o anki tepkisi şuydu:
lanet olsun sen de mi camel içiyon. bende sigaraya camelle başlamıştım. versene bitane.