görgüsüz ve laubali insanlar.
''i don't understand a God who would let us meet, if there's no way we could ever be together''
(bkz: City of angels )
neden böyle şeyler yapıyorsunuz abi siz?
bu kadar mı hormonlarınızın esirisiniz?
Bu kadar mı başka işiniz gücünüz, size huzur veren hobileriniz yok?
bu kadar mı sefil içiniz?
hiç mi başka şeylerden mutlu olmuyorsunuz?
hormonlarınıza s.çayım sizin.
t: bir soru.
sen var ya, sen aptalın önde gidenisin. Böyle en önde bayrak tutanından.
bu yaşadıkların müstehak sana! ben senin kadar gerizekalısını ne gördüm ne duydum.
bir de çocuk gibi ağlayacak mısın?
git az ötede ağla. salak!
hayatımda ilk defa bugün öyle çok kırıldım ki, o an etrafta olan insanlar sesini duydu mu acaba diye koktum, yerin dibine girdim.
bir vatan haininin, daha büyük bir başka vatan hainini özgürlüğüne kavuşturacağına dair sarfettiği söz.
ebedi özgürlüğe kavuşturursunuz inşallah.
var böyle bir şey. Öyle çok acı çekersiniz ki, sanki sonunda köprü altına düşecekmiş gibi hissedersiniz.
arabistan'da yaşayıp aşktan çöllere düşmenin ülkemiz versiyonu gibidir. bir nevi mecnun olmaktır. evet.
yapmak istediğim. sanki bakkala gidiyormuşçasına çıkıp yeni bir ülkede, hiç tanımadığım insanların arasında yeni bir hayata başlamak istiyorum.
ağlamaktan gözümde yaş kalmadı sözlük. bana yardım et.
daha dur sen daha.
daha neler yapacak gör.
elinde değil onun da, alışkanlık olmuş kaybetmek. kazanma ihtimali oldu mu strese girip, heyecan yapıyor ve huzurlu bir hayatı şeçiyor bence.
kim uğraşacak şimdi cumhurbaşkanlığı filan, zor işler bunlar.
bir de 'her şey yolundayken çıkagelen ve hayatınızı altüst eden insan' vardır ki tadından yinmez.
mis gibi yaşıyorken, orta yerinden balıklama dalar hayatınıza.
hayır ne gereği vardı?
şöyle elime alıp, hunharca buruşturup çöpe atmak istediğim.
damadını tehdit eden testere'nin yanına gidişi efsane olan kabadayı.
uludağ sözlük o sırada uyumaktadır.
ah ekşi ah.
şöyle derinden bir sallamıştır.
buca merkezli, 3.7 büyüklüğünde.
çocuklukta yaşanmış olanı bazen öyle bir zamanda tetiklenir ki, insanı sarsıp kendine getirebilir.
ne yapıyorsun sen?
seküler türkçülüğün babasıdır.
Alparslan Türkeş siyasete atılmadan önce kendisinden oldukça etkilenmiş, ancak her nedense sonraları kurduğu milliyetçi hareket partisi ile türkçülüğü bir türk-islam sentezi ideolojisi haline getirerek ülkücülüğü ortaya çıkarmıştır.
Atatürk' ün fikir babam dediği; nihal atsız'a göre nispeten daha ılımlı, Alparslan Türkeş'e göre daha seküler olan türk milliyetçisi.
Hangi ırka mensup olduğu değil, kendini ne olarak gördüğü, fikirleri ve ideolojisi önemlidir.
özellikle kökenlerine saygısızlık edip, araplaşma eğilimi içinde kafası karışmış türk evlatlarının suratlarına tokat gibi vurması gereken bir gerçek.
kendinize gelin.
+1 ile katıldığım önerme.
Bizi seküler milliyetçilik kurtaracak.
güzel yapıyorsa, bir de sadece size yapıyorsa çok çekicidir.
yemek yerine kendisi yenebilir *
maalesef tek başına hiçbir işe yaramayandır.
sevdiğinizin sizi sadece dış görünüşünüz yüzünden sevdiği düşüncesi kırar insanı.
allah şans versin.
33 diyerek arttırıyorum.
20 yaşında insanların kendini olgun sanması da yüzümde bir minik tebessüm oluşturmadı değil.
aman da olgun muçun çen?
kısacık zamanda bir sürü anı biriktirmişiz. şimdi onları unutması çok zor oluyor.
çocuk gelin ve çocuk damat aktivitesi.
zaten evliliği icad eden dingile kılım, bir de küçük yaşta evlenip insanın sinirini iyice bozuyorsunuz.
(bkz: uludağya ney lan )
abi gözünüzü seveyim azıcık imla filan çalışın. ne yiyip, ne içiyorsunuz?
ayrıca bu bir sorunsal değil.
burası olmamış arkadaşlar.
ekşi sözlük'ten sonra buraya gelelim dedik ama iki kelimeyi bir araya getiremeyen, imla hatalarına filan dikkat etmeden sözlüğü forum gibi kullanan yazarlarla hiç keyfi olmuyor.
en baba başlıklarda bile 2-3 sayfa entry ancak var.
kimse okumuyor, sadece yazıyor.
gündemi buradan takip etmek zaten mümkün değil, belli saatten sonra herkesin poposunda pireler uçuşuyor.
kıyamet kopsa, entry girmek için mesai saatlerini bekleyeceksiniz.
avrupa yakasında burhan işten atıldıktan sonra başka bir dergide çalışmaya başlıyordu. bilmem hatırlar mısınız o bölümü.
kendimi o bölümdeki burhan gibi hissediyorum. mesai saati içinde, sefer tasınızın yanında entry giriyor; komik bulduğunuz b.ktan esprileri, daha sonra yeri geldiğinde yaparım diye not alıyor gibisiniz.
daha fazla entry yükleniyor...