M4y4'ün devamı niteliğinde olan Yüksel Yılmaz'ın yeni kitabı. Nisan ayı civarlarında ön sipariş vermiştim internetten ama satışa çıkar çıkmaz ilk baskı ilk üç gün içinde tükendiği için site benim siparişimi iptal etti. izmir kitap fuarından alabildim ancak ve yazardan da imzayı da kaptım elbette.
Alır almaz ilk 2 gün içinde de bitirdim. ilk kitaba kıyasla aksiyonun daha az olduğu ve hard sci fi'ye kayacak derece bilimsel unsurların daha yoğun işlendiği bir kitap karşıma çıktı. ilk kitaptaki bazı hatalardan ders alındığı ve gerek anlatım ve yazım açısından gerek de kurgu açısından yazarın kendini 1 sene gibi kısa bir sürede çok hızlı geliştirdiği bariz bir şekilde görülüyor. Bir kitapta en çok görmek istediğim şeylerden biri de, günümüz dünyasına "ince" atıflar ve hem eseri daha da zenginleştirmek hem de okuyucuyu meraklandırıp araştırmaya sevk etmek için yer yer mitolojiden ve geçmişteki edebi yapıtlardan yararlanılmasıdır. ikincisi kitapta bunların hepsini görebiliyoruz. Yazar en sonunda "3. kitabın gelmeyeceğini" açık açık belirtmiş ama umarım fikrini değiştirir. Zira eleştirileri ciddiye alan ve kısa bir süre içinde fark edilir derece kendini geliştiren bir yazarın 3. kitabının hüsranlıkla sonuçlanacağını düşünmüyorum. Genel olarak çok beğendiğim ve bana kalırsa "Türkiye standartlarının üzerinde" bir iş.
War black metal yapan alman tek kişilik grup. marduk'un eski halini özleyenler için birebir ve en çok konserine gitmek istediğim gruplardan biri aynı zamanda.
Truppensturm (2006) (ep)
Fields of Devastation (2007) (full album)
Salute to the Iron Emperors (2010) (full album)
Approaching Conflict (2014) (split)
sözlük başlıklarda sembol kabul etmediği için "hm" yazdım ama aslında ünlü isveçli giyim zinciri "h&m" firması kastediliyor. neyse efendim geçen metal webzine'larına haber düştü, pek inanamadım açıkcası fakat haber gerçek. haber ingilizce, ve bildiğim kadarıyla türkçe kaynak da bu konuda yok fakat kısa bir özet geçecem burada ingilizce bilmeyenler için.
Ünlü giyim zinciri h&m'in sahte yani hiç var olmamış metal grupları yaratıp ve üstelik bu gruplar için şarkı yapma, facebook sayfası açma gibi sahtekarlıklara da bulaşarak metal ürünleri sattığı ortaya çıktı. metal ürünleri olarak kastedilen ise patch, tişört vs.. linkini vereceğim sayfa da "mortus" grubu örneği verilmiş. bu grup şimdiye kadar hiç var olmamış bir grup fakat bu grubun facebook sayfası hatta gerçekte olmayan üyeleri, olmayan label'ı ve hatta tişörtleri bile var. amaç tabiki her zaman olduğu gibi para. bu arada bahsedilen o şarkı da, oradan buradan araklanmış bir şarkı.
zamanında şöyle bir yazı yazmıştım da pek inanan olmamıştı (bkz: metalde kayıt şirketleri gerçeği) tabi orada bahsettiğim olay çok daha farklıydı ama orada bahsedilen olay da yıllardır yapılan bir şey fakat bu haber ile olayın ne durumlara geldiği de çok bariz görülüyor. ileride ise neler olacağı ise meçhul.
fransız black metali yine revaçta... en genç ve en underground gruplarından biri. daha 4 senelik grup olmasına karşın böyle taş gibi ve über şeytancılık içeren şarkılar çıkarabilmesi cidden takdire şayan. benim de en çok dinlediğim gruplardan biri açıkcası.
The Rite of Evil - demo (2011)
Necroblood - EP (2011)
The Rite of Evil - compilation (2012)
Second Blood - ep (2013)
JESUS FUCKiNG WEPT VOL.1 - split (2014)
yakında da yeni bir ep çıkaracaklarını açıkladılar.
brutal death metalin alttürü olarak doğmuş bu tür, klasik death metalden biraz farklıdır, kısmen grind ile de benzerlik gösterir. çok underground kalmış bir tür ve öyle devam etmeyi isteyen bir türdür. kendilerine tekrar eden o "groove" olarak adlandırılan riffler türün temel noktasıdır. gitar riffleri son derece yavaştır ve solo kullanılmaz. çok az miktarda sürekli tekrar eden melodi kullanılır. klasik death metale kıyasla vokal çok daha derinden ve daha vahşidir. brutal deathe göre hızı çok az kalır, blast beat ler sınırlıdır. şarkı sözleri brutal deathe kıyasla daha "aşırılık", "uçluk" gösterir. yamyamlık, vahşet, cinayet, tecavüz, ölüsevicilik vs gibi konulardan oluşur.
piyasa türlerden olan ve metal nedir bilmeyen gençlerin ve ergenlerin kurduğu grupların oluşturduğu deathcore ile kıyaslanması kesinlikle ve kesinlikle yanlıştır.
Belli bir yaştan sonra anladığım bir şey varsa o da şu :
Çocukluğunuzda yaşayamadığınız aile sevgisi, baba ilgisi, kardeş bağları vs gibi konular artık gün yüzüne çıkmaya başlıyor yavaştan. Baya bi' eksiklik yaşamaya başlıyorsunuz içten içe. Bunu lisede okuyan yada aynı şehirde üniversite okuyan biri emin olun asla anlayamaz. En yakınınızdaki insanlar "tatil olsa da memlekete dönsek" diye sabırsızlıkla bekler hatta çok sevinir, siz ise öyle bakarsınız. Kendi memleketine dönmeniz sizin için işkencedir aslında. aileniz arar, açmak istemezsiniz telefonu, zorla konuşursunuz. kötü bir ailenizin olmasını siz seçmediniz fakat bunun için de elden bir şey gelmez. kıskanırsınız içten içe diğerlerini yada diğerlerinin ailelerine bu kadar düşkün olmalarına anlam veremezsiniz. tuhaf gelir. türkiyedeki ailelerin çoğu berbat, ilgisiz, çocuk yetiştirmek hakkında en ufak bir şey bilmeyen kişilerden oluşuyor, bu durumu çoğu kişi de yaşar.
mortuus'un bir zamanlardaki grubu. ayrıca (bkz: funeral mist)
neyse efenim mortuus o zamanlar marduk'tayken, yan grup olarak 1995'te Deathfucker ile bunu kurdu. 99'da ilk ve son albümünü çıkartmıştır. devam albümü gelmemiştir, dağılmıştır.
The Triumph of Satan - demo (1996)
The Ultimate Sacrifice - ep (1999)
Wings of Antichrist - album (1999)
cenotaph'tan tanıdığımız batu'nun geçen sene kurduğu yeni tek kişilik projesi. satanic death metal yapmaya çalışmış fakat tecrübesiz olduğu da baya belli. hem sound anlamında hem de cover art manasında açıkcası bence.
ya her sene aynı muhabbeti duymaktan bıktım amk. lisedeyken bile 18 mart gelmesin diye umut ederdim zamanında. her sene zorla seminerler verip "iman gücüyle kazandık" saçmalıkları ile beyin yıkamaya çalışırlardı. ulan ne güçmüş amk be. tarihi anlatırken bari objektif olun biraz, dini karıştırmayın lan en azından.
türk medyasından yine beklendiği gibi çarpıtmalar, belli inanç gruplarına karalama, hedef gösterme uğraşları ve öyle olmadıkları halde öyleymiş gibi gösterme çabaları. yine şaşırtmadılar yıllar sonra çok sağ olsunlar.
bunları ancak o ampül partisine oy verenler ve ülkemizdeki daha kuranın türkçe mealini bile okumadan müslüman geçinenler inanır.
sloganları "medineye varamadım" olan, medine büyükşehir belediyesinin kurduğu ve desteklediği kulüp. ezeli rakibi mekkespordur. türkiyeden de baya taraftarı olduğu biliniyor.
doyçland'dan kendi memleketlerine zurückkommen yapmış yada urlaub amaçlı gelen kızlardır. bunlar alamanyada üniversite okuyamayınca bizim doyç öğretmenliği yada doyç tercümanlık gibi bölümlere yerleşip hakkımızı yerler yada zaman zaman aileleriyle türkiyeye gelip nerede keko, apaçi, denyo, arabesk rapçi tipler varsa onlara aşık olurlar. şort giymek onlar için vazgeçilmezdir. kışın bile şortlu görürseniz şaşırmayın. çok da götü kalkık kızlardır alman kızları gibi ve işleri düşünce konuşurlar. birçoğu cidden ağır kültürsüz olur. bazıları da baya dincidir. türkiyeyi asla beğenmezler, doyçland onlar için die erste nummer'dır.
2004'de yunanistanda kurulan taşaklı death metal gruplarından biri.
son albümlerini şahsen çok beğenmesem de, 2005 ve 2008'de çıkardıkları "Purifying Consecrated Ground" ep'si ve "Graves of the Archangels" albümü dinlenmeli. çok kaliteli albümlerdir.
finlandiyalı taşaklı black metal gruplarından biri. geçen sene istanbula konsere gelmişlerdi martta ama gidememiştim param olmadığı için fakat efsane konser olmuş, sonra çok pişman olmuştum.
neyse özellikle "Whore of Bethlehem" albümü dinlenmeli. ayrıca daha ocak ayında sıcak sıcak yeni albüm çıkardılar, haberiniz olsun.
norveç başbakanının ermenistan daki soykırım törenlerine katılmayacağını açıklamasıyla ve aşağıdaki açıklamayla verilen ayardır.
Başbakanlık Müsteşarı Baard Glad Pedersen ise, , tarihi konularda kararların tarihçilere bırakılması gerektiğini belirterek "Bu konu son yıllarda çok tartışılan bir konu. Ancak neyin soykırım sayılıp sayılmayacağı BM kararlarıyla bellidir. Onun için bırakalım bu konuda değerlendirmeleri tarihçiler yapsınlar. Başka ülkelerdeki törenlerde ülkeleri büyükelçilerin temsil etmesi çok doğaldır" dedi.
Sağ Partili Oslo Eyalet Meclisi Milletvekili Mertefe Bertınlıoğlu, Başbakan Solberg'in kararını saygıyla karşılamak gerektiğini belirterek, "Sözde soykırım konusunda Türkiye defalarca arşivlerin açılması ve tarafsız tarihçilerin arşivleri incelemesi teklifinde bulundu ancak Ermenistan buna hiç yanaşmadı. Bana göre de bu konu sadece tarihçilerin konusudur ve siyasi bir malzeme yapılmalıdır" dedi.
son derece leş metalcileri ve metal ortamı vardır. genelde altıparmaktaki barda takılır bunlar. kız peşindeki tam bir klasik sikko metalcilerdir. bunu uydurmuyorum çünkü arkadaşım olan bir kıza bile sırayla her birinin yavşadığını bilerek söylüyorum. elbet istisna da var ve hatta sağlam olarak gördüğüm biri de arkadaşım zaten fakat dediği gibi yüzde doksan dokuzu böyledir. türk metaline katkıları sadece yıllar önce çıkardıkları death grubundan öteye geçememiştir. ha bunları derken sakın izmir metalcilerini övdüğümü sanmayın, burdaki metal ortamı bursadan bile leş.
bu yazı da metal yapan yada yaptıklarını iddia eden grupların anlaşma yaptığı kayıt şirketleri konusu işlenecektir.
bilindiği üzere metal, punk gibi bir tür değil. gruplar kendi yaptıklarını ürünlerin basılması ve dağıtılması için belli bir stüdyo ve küçük yada büyük kayıt şirketlerine ihtiyaç duyarlar.
ilk başlarda kayıt şirketleri kendi işlerini yapan firmalar olsa da zamanla metal büyüdükçe ve popülerlik kazandıkça onlar da büyümüş ve dev gibi dünya çapında sağlam cirolar yapan şirketler olmuşlardır. kendi bünyesindeki grupların yaptıkları müziğine de karışır hatta direktif verir hale gelmiştir. amaç tabiki her zaman olduğu gibi paradır. Hatta ve hatta "metal" adı altında "metalden uzak" yeni türler yaratılmasına vesile olmuştur. (bkz: metalcore) (bkz: modern metal) (bkz: melodic death metal)
doğal olarak da bizim "piyasa grupları" olarak adlandırdığımız türler yada gruplar ortaya çıkmış ve ilk kuruldukları dönemde gerçek metal yapan bazı gruplar bile piyasa grubuna dönüşmüştür.
nasıl işler ? derseniz, şöyle :
- son derece sert, oldschool, satanist gruplar daha yavaş daha melodik bir sounda geçiş yapar. (bkz: dimmu borgir)
- satanizm teması kendisine paganizm ve buna bağlı olarak ormancılık, doğa sevgisi vs gibi konulara yer bırakır.
- satanizm teması kendisine depresyon gibi temalara bırakır.
- yaratıcı riffler üretmek yerine ergenlere ve dinleyicilere gaza getirmek için klişe, bilindik gaz riffler kullanılmaya başlanır. (bkz: metalcore)
- daha önce kullanılan riffler yada bateri tabları tekrar kullanılır ve sonuç olarak bir nevi aynı albümü siz farklı isimle ve "yeni albüm" reklamıyla tekrar piyasaya sürmüş olursunuz. (bkz: amon amarth)
- Sık sık aptalca klipler yapılır ve mtv başta olmak üzere her yerde gösterilir bunlar.
- gruplar sanki pop ünlüleri gibi imaj yapmaya çalışırlar. aşırı satanist, sert veya marjinal görünme amaçları güdülür dikkat çekmek için. (bkz: black veil brides) (bkz: a7x) (bkz: immortal) (bkz: dimmu borgir)
bu yazdıklarım genel özellikler, her biri böyle demiyorum yada böyle olanlar da piyasa grubu demiyorum fakat genel özellikleri böyle.
mesala en güzel örnek bana göre Amon Amarth'tır. amon amarth'ın ilk demosu 1993'te yayınlanan "Thor Arise" demosudur. dinleyenler ve kulağı olanlar anlar ki kütür kütür black metal soundu kokan bir demodur. Daha sonraki demo ve albümlerde ise gittikçe sound yumuşamış, klipler yayınlamış ve sürekli kendilerini tekrar eder hale gelmişlerdir.
Biz popüler gruplara karşı çıkınca sanki biz "popüler olan her şeye bok atıyoruz" gibi algılanıyor fakat olay popülerlik değil, olay; döneklik, birilerine köle olmaları, paracı olmaları, ideolojiden uzaklaşmaları. marduk gibi son derece popüler grubu da destekleyen biriyiz ve hatta o da o bahsettiğimiz kayıt şirketlerinden birine bağlı bir grup fakat soundunu ve çizgisini pek bozmadı.
hangi kayıt şirketleri dersek ? birkaç örnek verince anlaşılacaktır.
"hep" demesek bile yüzde doksanı böyle olan bir gerçek var. Keza metalin yaratıcısı baba gruplar da sanayide çalışan işçi elemanlardı. ek olarak bu başlık isminde özellikle "gerçek" kelimesini kullandım ve kastedilen bu kişilerdir, onun dışında metalci olduklarını iddia eden sikko insanlar umrumda değil.
90 ların metalcileri mesala albüm alabilmek için okul harçlıklarından kesip kesip para biriktiren kişilerdi. onlar bu sayede bazı şeylerin önemini anladılar. önemli bir kısmı hala metalci ve yaşını aldırmayan kişiler.
kendimi örnek verirsem, kendimde fakir bir ailede ve hatta küçük bir şehrin küçük bir köyünde büyüdüm. 16 yaşıma kadar pc'im bile yoktu. lise hayatım boyunca en ufak enstrüman alamadım, çünkü param yoktu. şimdi yani üniversite hayatımda uzun zamandır bass gitar almayı düşünüyorum ama kendi devlet bursumdan kesip kesip almam gerekecek. bir yandan alsam bile öğrenmek için çok vaktim olmayacak gibi duruyor bölümünün zor olması nedeniyle.
ek olarak grubu olan insanlar da var yakından tanıdığım türkiyeden. onlar da gündüz mesleklerini yapıp akşamları grubuyla uğraşan insanlar. zaten hiçbirinin ünlü olmak yada metalden pek para kazanmak gibi dertleri yok. hepsi underground ruhunu sonuna kadar savunan ve bunu kendi hayatlarında da yaşatan insanlar. yine 90 lar ruhundaki gibi maaşlarından kesip kesip her yıl sadece konsere gitmek için yurtdışına çıkan insanlar.
zengin olup da metalci olanlar elbet var ama genelde şekilci insanlardır. onlara göre metal sadece bir "müziktir" . bu yüzden onlara şekilci anlamına gelen ve ingilizce (Pose) poz vermek-kesmek kökeninden gelen "poser" diyoruz.
dünyanın belli yerlerine eşit olarak atılmasıyla teorik olarak dünyaya barış, aşk, sevgi, ve sonsuz huzur getirecektir. insanlar artık hiç ölmeyecek, savaşlar hiç yaşanmayacak hatta fakirlik bile hiç yaşanmayacaktır. geri zekalı, dünya barışı isteyen hippilerin bir türlü akıl edemediği yoldur da aslında.
insanlığın ve dünyanın kesin kurtuluş yolu budur aslında. tsar demek dünya barışı demektir. artık o acı dolu günler geride kalacaktır. ben ilk olarak konyaya atılması gerektiğini düşünüyorum, daha sonra devamı gelecektir.
Adından da anlaşılacağı üzere islam karşıtı sözler yazan sahnedir. daha önceden bazı anti-christ gruplar zaten nadiren de olsa islam karşıtı sözler yazıyordu fakat bu yeterli değildi. bunun üzerine 2010-2011 yıllarında Anti islamic black metal sahnesi kuruldu. asıl adı (bkz: arabic anti islamic black metal legion)
kurucusu Anahita nick'ini kullanan ıraklı bir kadındır. kimliğini yıllardır gizli tutmaktadır her duruma karşı. kendisinin dediği üzere; ırak savaşı esnasında ailesi ve oğlu br intihar bombacısı tarafından öldürülmüştür. ilk kurduğu tek kişilik grubu Janaza'yı 2010 da kurarak sahneye adım atmıştır. ertesi yıl janaza'yı bırakıp Seeds of Iblis'i kurmuş ve gerçek bir çıkışı bu grupla yakalamıştır. bu sahnedeki tüm gruplar şöyledir :
ben şahsen Tadnes'ın nuke mecce şarkısını beğeniyorum sadece bu sahnedeki gruplar içinde ama onun da birden giren hızlı riffi tüm şarkıyı bozuyor. (bkz: https://www.youtube.com/w...mYtE&feature=youtu.be)
anti islamic black metalde bence :
- şarkı sözleri fazla yetersiz.
- sahnedeki gruplar, sadece sahnenin ismiyle bir yere gelmeye çalışıyorlar. kendileri geliştirme pek yok.
- soundları son derece berbat genel olarak ve nsbm soundu gibi.
- daha 40 fırın ekmek yemesi gerekiyor grupların açıkcası. sahnenin tam oturması uzun yıllar sürecek gibi.
- ilk çıktığı 2011 yılından beri takip ediyorum bu sahneyi. O zamanlar "ulan ıraktan nasıl böyle gruplar çıkıyor" diyorduk.
