Klima evinin salonunu sıcacık yapmıştır,bir eline alırsın tv kumandasını bir eline de alırsın bira şişeni yudumlamaya başlarsın klimadan gelen sıcacık hava esintisi dışarıdaki yağmur sesiyle beraber sana doğru vurur ve bu romantizmde yalnızlığınla yudumladığın o iki üç şişe bira seni sarhoş etmeye yeter..Sonra ne mi olur yavaş yavaş ya sızarsın ya da dayanamayıp bir pub’a gider karartılı yağmur gündüzünde bir kaç bira daha içersin sigaranı tüttürerek..
Ev arkadaşlarıyla sıkılıp bir anda hadi otostopla olympos’a,izmir’e oraya buraya şuraya gidelim diyip soluğu başka başka yerlerde almak ve eve döndüğünde siki taşşağı salıp hiç değiştirmediğin o çarşafın üzerinde öğlene kadar zıbarmak.
Kendinizi suçlarsınız onun aşkına ortak olamamaktan hatta ona büyük saygı duyarsınız onunla gurur duyarsınız bunu yapabildiği için sizin gibi bir hıyarı böylesine sevebildiği için sizse yaptığınız tüm hıyarlıklara karşı utanırsınız ama o bilmez..
Bırakıp giden yine sevemeyen olur her zaman ki gibi ama bilir ki aslında o çok seven onu hep bekler acı da olsa..bunu düşününce bir kez daha nefret edersiniz kendinizden keşke onu biraz daha mutlu edebilseydim diye..
Acaba bu muydu gerçek sevmek acaba hiç yaşanmaması mı gerekiyordu ?
Gerçekten insan ne yapacağını bilmiyor hele ki terkeden tarafsa inanılmaz bir vicdan azabı,bencillik duygusu ve pes edip karşındaki insanı yalnız bıraktım bu hayatta hissiyatı sizi yer bitirir bir türlü bir çıkış yolu bulamazsınız,1 aylık bir sessiz kalmadan konuşmamadan sonra içinizdeki baklayı dışarı cıkarır ve karşınızdakiyle konuşursunuz sonucunda inanılmaz bir üzüntü..
Üniversitedesinizdir okulunuz bitmiş yollarınız başka şehirlere ayrılmıştır gelip gidersiniz böyle daha devam eder seneler daha sonra da değişik soru işaretleri kafa da yer etmeye başlar ve kıyamadığınız o insandan belki de hayatın sillesiyle soğumaya başlarsınız ya da karşı cinse olan isteklerden ve eylemlerden dolayı kendinizi suçlu hisseder bundan dolayı bitirmek istersiniz..gerçekten çok çok sancılı bir durumdur.
Biter,pişman olup geri dönmek istersiniz bu seferde bunu tekrar yaşayabileceğinizi düşünüp ne önemi var ki geri dönmenin dersiniz...Ama o terkettiğiniz sizi deli gibi seven kişiyi çok iyi hatırlar ve ona toz konduramaz kendinizi suçlar durursunuz bu sancılı süreçte..
Onun sizin için ölmesi demektir bu ayrılık ve bunu düşündükçe ananız babanız kardeşiniz gibi her şeyinizi bilen tanıyan bu insanı böyle düşünmek adamı delirtir,Anlamsız bütün aşk şarkıları anlamlı gelmeye başlar ve sonucunda çok üzülürsünüz ne yapacağınızı nasıl hareket edeceğinizi bilemez,size hiç bir zaman bir yanlışı olmayan kişinin sizin duygu eksikliğinizden dolayı sizden kopuşunu izler ve üzülürsünüz...
evet şimdi göstereceğim fotoğraf kesinlikle ve kesinlikle türkiye standartlarını yönetici anlamında çıtayı allahuekber dağlarına çıkarmış bir fotoğraftır.
ilk bakışta ''bu ne lan'' diyeceksiniz muhtemelen, hemen anlatayım;
fotoğrafta gördüğünüz kişi fethiye belediye başkanı behçet saatcı'dır. behçet saatçı 3 dönemdir mhp'den adaylığını koyup belediye başkanı seçilen son döneminde ise mhp genel başkanı devlet bahçeli'yle kürtçe slogan polemiğinden dolayı atışıp partiden ayrılan ve demokrat partiden adaylığını koyan ve yine kazanan belediye başkanıdır.
behçet saatcı belediyenin ücretli otomobil park yerleri ihalesindeki bir nedenden dolayı kalbinden bıçaklanmıştır. sebebi ise doğu kökenli iş adamlarının ihaleyle ilgili mafyacılık oynamış olması.
fotoğraftaki belediye başkanının akp'yle atışmalarıda meşhurdur.
demem o ki ;ne zaman yöneticiler yönetilenler gibi sosyal konularda eşit olursa o zaman bizler de muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış olacağız.
Evet 30 yil sonra buradaki butun yazarlarimiz bu donemleri sonuna kadar yaşamış yazarlarımız ve vatandaşlarimiz torunlarına bunu söyleyecektir...
"2000'ler çok kötüydü evlat,şimdi şimdi öğreniyoruz herşeyi."
Evet artık ne boyuta geldiğimizi gösteren hadisedir,eskiden bomba patladığı zaman en azından kimin patlattığı hakkında fikrimiz olurdu şimdi acaba hangisi\hangileri yaptı diye düşünüyoruz...