saryop
-23 (nihilist)
on birinci nesil yazar 5 takipçi 65.38 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    gümüşhanespor a duyulan anlamsız nefret

    1.
  1. Karadeniz'in bu güzide takımına duyulan anlamsız nefrettir. Ya şimdi kardeşim bu takım Süper Lig'e çıksa ne olur ya. Niye nefret ediyorsunuz lan bu takımdan? Neden?
    0 ...
  2. sahibinden çok temiz aşk

    1.
  3. sevdiğim bir gökhan akar şarkısı. Sözleri;

    Bunca yıl sabırla
    Bekledim durdum
    Ömrümce ne umduysam
    Tersini buldum

    Sabıkam yok aşktan
    Yürek değıl taştan
    Gelen giden çok oldu
    Ben hiç çıkmadım baştan

    Şimdi istiyorum
    Aşka şans veriyorum
    Zaman gelip geciyor
    Tutamıyorum

    Sahibinden çok temiz aşk arıyorum
    Yıllardır döne döne
    Az kullanılmış olsun istiyorum
    Sonu yine husran bile bile

    Dedim ki; Aşk icimizde patlamasın
    Üstüne basarak kaç kere
    Sonra insan içine çıkamayız da
    Rezil de oluruz bak ele güne
    1 ...
  4. ülkedeki en aptal takım

    1.
  5. Fenerbahçedir. Fenerbahçeliyim ama öyledir. Her sezon şampiyon olacak potansiyeldedir ama şerefsizce hakkı yenir, bilfiil kavgaların içine sokulur, iftiralar atılır ve şampiyonluğu elinden alınır. Her sezon da bu tuzağa düşer. Yeter artık, yeter. Daha önce Fenerbahçe ile Galatasaray arasında kavga çıkardılar, Beşiktaş öne çıktı. Şimdi Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında olay yaratıyorlar, bu sefer de malı Galatasaray götürüyor. Galatasaray'ın 2006'daki ve 2015'teki şampiyonluğu, Bursaspor'un 2010 şampiyonluğu, Beşiktaş'ın 2016 ve 2017'deki şampiyonluğu hep Fenerbahçe düşmanlığıyla şike yaparak olmuştur. Ali Koç'un gelmesi şu anda beklenen etkiyi göstermedi ama uzun vadede hak eden kazanacak. Yani biz!!!
    2 ...
  6. kanzuk akıllı ol

    1.
  7. alternatif çağatay akman şarkı sözleri

    1.
  8. dikenli yolları koşarak geçtik
    Şeytanın bacağına aduket çektik
    Söyle bu hayatı biz mi seçtik?
    Akşam vakti aslan sütü içtik
    1 ...
  9. sevgiliniz için öler misiniz

    1.
  10. soruyorum. Sevgiliniz, biriciğiniz için öler misiniz?
    1 ...
  11. diriyi ölürten insan tipi

    1.
  12. Her fikrinize şiddetle karşı çıkan, enerjinizi sizden çalan insan tipidir. Uzak durun.
    1 ...
  13. oldukça merak ediyorum

    1.
  14. Bu sözlükte niye büyük harfle yazamıyoruz?
    1 ...
  15. en hak ettiği değeri görmeyen 3 şehir

    1.
  16. Bence Kırklareli, Sinop ve Elâzığ. Sizce?
    1 ...
  17. yks 2018 tercih sonuçları

    1.
  18. Herkesin merakla beklediği sonuçlardır. Herkes inşallah istediği yere yerleşir. Diş hekimliği yazan varsa bana ulaşabilir mi özelden?

    Edit: Açıklanmadı. Ne zaman açıklanacak belli değil. Korkuttuysam özür dilerim.

    Edit akbayram: niye eksilediniz acaba?

    Özür editi: (bkz: 2018 yks tercih sonuçları) olarak bir başlık zaten varmış, ben görmemişim. Özür dilerim.
    1 ...
  19. nöbetçi eczane arayan emre belözoğlundan kaçmak

    1.
  20. arkadaşlar bir itirafta bulunmak istiyorum. hem belki bir şekilde konunun muhattabına da ulaşır, bir işe yarar. üzerinden de seneler geçti, artık daha fazla içimde tutamayacağım.

    bir gün nöbetçi eczane arıyodum..kapalı olan bi eczanenin camına yaklaştım herkes gibi, adresi aldım, tam gideceğim sırada “biliyo musun sen orayı?” dedi biri. bi baktım emre belözoğlu. “biliyorum tabii ya takip edin beni” dedim. anlamsız bi artistlik geldi bana. inanılmaz havaya girdim. bi kaşım havada falan. sanki eczaneye değil, dünyayı kurtarmaya gidiyorum.

    ben önde, emre belözoğlu ve ünsüz arkadaşları arkada..gidiyoruz gitmesine fakat büyük bir problem var. ben o adresi o kadar da bilmiyorum. o an emre’yi falan bi anda öyle karşımda görünce işte biliyorum deyiverdim. bunlar da çok hızlı bindiler arabalarına, bişey diyemedim. kendilerini yaklaşık bi 10 dakika dolaştırdım. nereye gitsem arkamdalar. emre gerçekten adam adama markajın hakkını veriyordu. öyle ki bazen dikizden baktığım zaman kendisini ve arkadaşlarını arka koltukta görüyordum.

    zaman geçtikçe adresten de, nöbetçi eczaneden de umudumu kestim. artık tek derdim 10-15 dakikadır arkamda dolaştırdığım emre belözoğlu’na bu durumu nasıl açıklayabileceğimdi. camım bozuk olduğu için mecburen durmak zorundaydık, ama duracak pek de bir yer bulamadım. bi ara yanyana geldik..emre camı açtı, ben ağzımla ve elimle “abi ben bulamadım eczaneyi siz gidin isterseniz” dedim. yağmur da çok bastırdığı için ellerim, hareketlerim falan çok anlaşılmıyor. o da bana ‘camı aç camı’ işareti yapıyor. ulan ben bilmiyo muyum camı açmayı, bozuk işte napıyım olum diyorum içimden, “abim cam bozuk be güzel abim” diyorum dışımdan. demiyorum aslında, baya yapıyorum. baya elimle kolumla her şeyi yapıyorum.

    her neyse emre bana “tamam” falan yaptı, okey yaptı böyle anladı beni. sonra ben de hemen e-5’e bağlandım. ilginçtir emre de bağlandı. gidiyorum..o da geliyor. geçmiyor beni. yavaşladım, orta şeride geçtim, o da geçti. sağa geçtim, o da geçti. gidiyoruz..muhtemelen bana gidiyoruz ve işin kötüsü emre bunu eve vardığımız zaman anlayacaktı. aslında bi ara, evin orada arabadan inip “emre bey kusura bakmayın siz beni yanlış anladınız o an galiba. ben bulamadım abi eczaneyi. çok da anlatmaya çalıştım ama..bence şöyle yapalım, dilerseniz ben sizi bu gece misafir edeyim arkadaşlarla beraber, sabah olunca da önce kahvaltımızı yaparız, sonra evden çıkar beraber en güzel eczaneye gideriz abi. ne dersiniz??” demeyi düşündüm. hatta şöyle sonunda da göz kırpma işaretiyle gülerim dedim, sempatik olur “;)”. hatta iki parantezli “;))”. ama hayalimde bile bi dövdüler beni..öyle böyle değil, nası vuruyorlar anlatamam… o yüzden bu anlamsız tekliften hemen vazgeçtim.

    tekrar yanyana gelmeye çok çalıştım ama başaramadık. dikizden emre'ye bakıp elimi kolumu kaldırıyordum fakat malesef emre sürekli "tamam koçum arkandayız" gibi hareketler ve mimikler şeklinde karşılık vermeye devam ediyordu. e-5'te kenara çekme gibi bir ihtimal olmadığı için de, geriye tek çare kalıyordu: emre belözoğlu'ndan kurtulmak. çünkü gerçekten çok vakit geçti, çok dolaştık. artık bu saatten sonra bunun hiçbir açıklaması yoktu. sonunda büyük dayak vardı.

    her şeyi göze almıştım. emre belözoğlu’ndan kaçacaktım. halbuki durdur arabayı bi şekilde in iki saniye anlat durumu sonra devam et dimi? yok. ben atlatırım bunları dedim. seçtiğim şıkkı skeyim. hayvan gibi gitmeye başladım. muhtemelen hani onları hızlıca eczaneye yetiştirmek için bastığımı düşünüyor ve g.tümden ayrılmıyorlardı. yediğimiz kornaların, küfürlerin ve küfre benzer selektörlerin haddi hesabı yoktu.

    henüz 15-20 dakika önce sakin sakin ilaç almaya çıkmışken, bu noktaya nasıl gelmiştim inanılır gibi değildi. hayır allah korusun kaza yapsalar, emre’ye bişey olsa, hatta fenerbahçe şampiyonluktan olsa ne olacaktı? nasıl bir belanın içindeydim? nasıl bir sorumluluk vardı üzerimde?? hepsi nöbetçi eczaneler yüzünden. 24 saat pasta bulabildiğimiz bir şehirde, geceleri hasta olmak yasaktı adeta. gözüm dönmüştü. bunun gerçekten geri dönüşü yoktu. hele şu anlamsız kovalamacadan sonra mümkün değildi anlatmam artık bu durumu.

    emre bazen kayboluyor, fakat yaklaşık 3-5 saniye sonra yine arkama yapışıyordu. evi falan da geçtim, beylikdüzü’ne kadar basmışım en son. bilmediğim sokaklara girdim, oradan başka sokaklara, oradan çıkmaz sokaklara. çıkmaz sokakta indim. arabadan inip koşmaya başladım. bi apartmanın bahçesine saklandım. hoşlandığım kızın, markette beni elimde 32’lik tuvalet kağıdıyla görmemesi için saklandığım gibi saklanıyor, uzaktan arabayı kesiyordum.

    nefes nefeseyim. allah kahretsin böyle geceyi. bi kadın “kime bakmıştın evladım” dedi. “fenerli emre gelecek de ona bakıyom teyze” demedim tabii..”babamları bekliyorum teyze” dedim. kadın hiç inanmadı. ama anladım ki emre alıştığı kırmızı kartlarına yenilerini eklemiş..görünmüyor ortalarda. maç resmen bitmiş, benim sahada işim ne..çıktım sahadan, el salladım tribündeki teyzeye. o camı kapattı perdeleri çekti, çok büyük renk geldi hayatına.

    emre’den kurtulmasına kurtulmuştum ama aramın kötü olduğu ünlüler arasına uğur ışılak’tan sonra onu da katmıştım. uğur ışılak’ı da bi gün bi yerde görünce yanına gidip “uğur ışıldak??” demiştim, sonra uzaklaştırdılar beni oradan. o gece biraz daha vakit geçirip, önümden çok arkama bakarak eve gittim.

    evden bi 4-5 gün çıkmadım, fenerin maçlarına bakamadım. sanki emre attığı her golden sonra kameralara koşup “seni bulacağam oğlumm seni bulacağamm lan şerefsizzzzzzz!!!” şeklinde parmak sallayacak gibi geliyordu. sevinme emre, lütfen öyle sevinme. hem bu kadar gol sevincinin olduğu yerde, birileri boşa seviniyor bence.

    hakkımda neler düşündü bugüne kadar bilmiyorum. inanılmaz küfür etmişlerdir, biliyorum. küfürden ziyade bi kenara falan çekip "neydi bu şimdi amk?" demişlerdir kesin. işte o günden sonra kendisine hep gerçekleri açıklamak istedim. olur da bu yazıyı okursa, o denyo benim işte. kusura bakma.
    9 ...
  21. fenerbahçeye uygulanan mobbing

    1.
  22. abi yıllardır bütün sosyal medyada Fenerbahçeye karşı öyle bir kıskançlık var ki konu Galatasaray ya da Beşiktaş olunca hiç tartışılmayan şey konu Fenerbahçe olunca didik didik ediliyor ve Fenerbahçeye nefret kusuluyor. Hem burada, hem o lanet olası ekşi dözlükte, hem twitterda. Neden abi, neden?
    10 ...
  23. süper lig görmemiş şehirler

    1.
  24. Adıyaman
    Afyonkarahisar
    Ağrı
    Amasya
    Artvin
    Bilecik
    Bingöl
    Bitlis
    Burdur
    Çankırı
    Çorum
    Edirne
    Erzincan
    Gümüşhane
    Hakkari
    Hatay
    Isparta
    Kars
    Kastamonu
    Kırklareli
    Kırşehir
    Kütahya
    Mardin
    Muğla
    Muş
    Nevşehir
    Niğde
    Sinop
    Tekirdağ
    Tokat
    Tunceli
    Şanlıurfa
    Uşak
    Aksaray
    Bayburt
    Karaman
    Batman
    Şırnak
    Bartın
    Ardahan
    Iğdır
    Yalova
    Kilis
    Osmaniye
    Düzce

    Bu şehirlerden süper lige çıkmasını istedikleriniz varsa yazın lütfen.
    1 ...
  25. türkiyenin en unutulmuş 4 şehri

    1.
  26. Ülkemizin her şehri güzeldir, ekonomiye katkı sağlar ve sevilesidir. Ama bazı şehirlerimiz vardır ki, haritadan silinse fark etmezsin. Çünkü unutmuşsundur. Benim listem;

    1)Aksaray (Adını bile şu an öğrenmiş olabilirsiniz:))

    2)Karaman (Abi hep böyle Konya ile Antalya arasında tost olmuş bir yer var ama böyle çok eğreti duruyor ya, 51. bölge gibi)

    3)Bayburt (Gümüşhane ile Erzurum arasında. Gerçi siz Gümüşhane'yi de unutmuş olabilirsiniz:))

    4)Çankırı (Ankara'ya bu kadar yakın olup bu kadar uzak olmak...)

    Siz de en çok unuttuğunuz 4 şehri yazın, hatırlayabilirseniz:)
    10 ...
  27. 2 lig

    1.
  28. TFF 1. Lig' e yükselmeyi amaçlayan takımların olduğu ligdir efenim. Çok güzel şehir takımları, bütçesi fazla olan proje takımları, canını dişine takan zor ilçe takımları falan derken müthiş bir mücadele geçiyor aslında. Takımlar 2018-2019 sezonunda şöyledir;

    KIRMIZI GRUP

    Anadolu Selçukspor
    Bandırmaspor
    Bugsaşspor
    Darıca Gençlerbirliği
    Etimesgut
    Fatih Karagümrük
    Fethiyespor
    Kahramanmaraşspor
    Kırklarelispor
    Manisa BBSK
    Menemen Belediyespor
    Pendikspor
    Sivas Belediyespor
    Tarsus idman Yurdu
    Tokatspor
    Şanlıurfaspor
    Zonguldak Kömürspor

    BEYAZ GRUP
    Amedspor
    Ankara Demirspor
    Bodrumspor
    Bayrampaşa
    Eyüpspor
    Gaziantepspor
    Gümüşhanespor
    Hacettepe
    Kastamonuspor
    Keçiörengücü
    Manisaspor
    Niğde Belediyespor
    Sakaryaspor
    Samsunspor
    Sancaktepe Belediyespor
    Sarıyer
    Utaş Uşakspor
    inegölspor

    Bu takımlardan şampiyonluk tahmini yapabilirsiniz
    1 ...
  29. fakirim ben

    1.
  30. Türkiye eşsiz güzelliklerle dolu bir ülke. Ve insanlarımız da çok sıcak, çok samimi. Bazı klasiklerimiz vardır biz Türklerin. Bu klasiklerden fakirlik üzerinde duracağım bugün. Her Türk mutlaka fakirdir. Fakirlik hikayelerini anlatmayan bir Türk yok gibidir. " En çok ben fakirim!" , " Hayır, ben! " , " Ben daha fakirim ulan!" ... Tamam en fakir sizsiniz, hepimiz fakiriz. Ben de fakirim. Herkes duysun, fakirim ben. Bugün bir makam mevki sahibi olan herkesten duyarsınız bunları.

    - Biz eskiden öyle fakirdik ki...
    -Yiyecek aşımız, yatacak yerimiz yoktu.
    -Vallahi Acun abi, bizde eskiden para pul yoktu( Tanırsınız bu tipleri)
    -Benim abim kartondandı.
    -Biz o kadar fakirdik ki babam bize tavuk döner taklidi yapardı.
    -Fakirliğin kitabını yazarım ama kâğıt kaleme param yok.

    Konuyu çok uzattım, bir gün bir arkadaşla yemeğe çıktık. Bir şeyler yiyeceğiz. Garson geldi, siparişleri aldı:

    Garson: içecek olarak ne alırdınız?
    Ben: Ben bir çay alayım.
    Arkadaş: Ben de bir caramel macchiato alayım.

    Ben hemen menüye baktım, sonra ne mi oldu?

    Ben: Abi sen çayları iki yap.
    Arkadaş: Ne oluyor ya?

    Garson gittikten sonra:

    Ben: Bak Fikret, bu caramel macchiato italyan ürünü. Bu italya şerefsizi zamanında ingiltere ile aynı safta yer aldı, Ermeni Soykırımı’ na dolaylı olarak destek oldu. Onun için italya’yı protesto ediyoruz. Bundan kelli caramel macchiato yok!

    Arkadaş: Vay hainler vay, bir daha ağzıma sürmem

    Aslında böyle bir şey yok sayın okur. Fakirim, menüye baktım, caramel macchiato 179 TL. Yanlış görmediniz, 179 Türk Lirası. Kaç dolar olduğunu sen hesapla. Çay ne kadar? 2 liracık. Yani bir çay, bir caramel macchiato toplam 181 TL. O parayı teknik olarak ödeyemezdim. Zaten ben hayatımda hiçbir şeye 181 TL ödemedim. Çünkü benim hiç 181 TL’m olmadı.

    Her Türk hayatının belli bir döneminde fakirlik hastalığına yakalanmıştır ve bu hastalık iki farklı etki göstermiştir.

    1) Bileğinin hakkıyla çalışıp bir yerlere gelen asil Türk. (Bu da soyadı gibi oldu ha, Fikret ASiLTÜRK. Fakir banka memuru )

    2) Her işin kolay yolunu bulmaya çalışan zeki ama indiregandici Türk.

    Birinci seçenekteki insan çalışmak için gerekli olan iç enerjiyi barındırır ve kariyerine emin adımlarla devam eder. Ama serde Türklük var ya, o zaman fakirlik de var.

    -Hiç unutmam eskiden çok fakirdik. Piyango bileti alalım dedik, amorti falan çıkar belki diye. Bilet parasını komşudan aldık. Sonra amorti çıktı. Komşu parasıyla zengin olduk iyi mi.

    -Hiç unutmam bir gün çorbacıya gittim, dedim ki "Abi ben seni bir yerden tanıyorum ya". Çorbacı da dedi ki, " Moruk şu çorbayı iç git, parasını ben vereceğim ya." Sonra cebinden 20 lira çıkardı bana verdi. O güne kadar hayatımda hiç böyle zengin olmamıştım. (Burada gözyaşlarına pek hâkim olamaz. Savcı olabilir ama)

    ikinci seçenekteki insan cingöz ve çıkarcıdır. Dizilerde görürsünüz, para için kırk takla atar, hep bu sefer zengin olduğunu zanneder ama aslında hiçbir zaman zengin olamaz.

    -Hanım, bu sefer oldu be, bu sefer oldu (Yüzünde gülücükler açar. )
    -Ne oldu bey, ne oldu?
    -iddaa oynadım, bütün sayılar çıktı.

    Bu andan itibaren akraba sayısı artar, eve sevgi hâkim olur. Ortalık şenlenir. Daha sonra;

    -Ya ben yanlış bakmışım, sayılar tutmuyor ya.
    Kaynana: Ben biliyordum böyle olacağını, pu senin sıfatına (Rüzgar tersine esmeye başlar, zuhahaha)
    Eş: Yazıklar olsun sana, çık git bu evden.

    Ya da maçlara kupon yapılır, hayaller yine suya düşecektir.

    - Werder Bremen-Paderborn maçı tutsun zengin oluyorum moruk, zengin.

    Maçtan sonra;

    -Ulan millet zina yaptığı için, şirk koştuğu için cennete giremeyecek; ben iddaa oynuyorum diye. Üstelik kupon da tutmuyor yahu.

    -Ahirete gideceğiz; milletin günahlarını gösterirken karıyı kızı, zinayı gösterecekler. Sıra bana gelecek, turuncu bir kalemle kuponları dolduruyorum. Tövbe estağfurullah. Geç buraları geç.

    Kardeşim olmuyor işte, çalışmadan olmuyor. Böyle kolay yoldan köşeyi dönemiyorsun. Yok öyle bir dünya. Hayır, çalışmayacaksan o zaman fakirsin sen fakir kal, giy üstüne Lc Waikiki’den aldığın 20 liralık gömleğini.

    Bir de ben şunu anlamıyorum. Para insanı nasıl bu kadar değiştirebiliyor? Parayı bulmadan önce gayet samimi, iyi kalpli olan bu insanlar parayı bulunca hakikaten değişiyorlar. Hepsi için bunları söyleyemem ama birçoğu böyle. Makam mevki sahibi olunca şımaranlar kendilerini olmadıkları birinin yerine koyuyorlar ve başarıları da azalıyor bence. Mesela bir Arda Turan örneği var önümüzde. Barcelona’ya gitmeden önce işini hakkıyla çalışıp yapıyordu ve herkes tarafından çok seviliyordu. Daha sonra Barcelona’ya gitti ve sürekli kendini insanlardan üstün görmeye başladı anlaşılmaz bir şekilde. Ve bu başarısını olumsuz etkiledi. Öyle ki, yılın en kötü 11’ine bile seçildi.

    -Hepiniz bana hesap vereceksiniz.
    -Siz kimsiniz?
    -Ben adam gibi adamım.
    -Ben adam gibiyim.
    -Ben adamım.
    -Adam.
    -Adamım demiş miydim?
    -Bir de buradan çek.

    Üç kelime hakkı olsa kesin " Adam, adam, adam" derdi. Bayrampaşa’da başlayan, Barcelona’da devam eden ve Başakşehir’de bitecek bir hikâye. 3 B. Hayır yani, Bayrampaşa’dan Başakşehir’e metrobüsle de giderdin, paran mı yetmedi? Adam Bayrampaşa’dan Başakşehir’e aktarma yapmış, ama öyle bir aktarma yapmış ki Barcelona’yı gezmiş, Madrid’i görmüş arada, Dm’den karıya kıza yürümüş, siyasete atılmış, ahkam kesmiş. Yahu adam dünyayı gezmiş, dünyayı. Sen hakikaten adamsın yahu, adam! Bu görmemişlikle dünyayı gezmişsin. Sen adamın dibisin ya, adamın kareköküsün! Yalnız ben şaka maka bu tip insanları gördükçe diyorum ki " iyi ki fakirim arkadaş!" . Gerçekten de fakirlik güzel şey. Zorba bir zengin olmaktansa fakir olun benim gibi. Ben fakirim, FAKiRiM BEEEEENNN!

    Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Mizahsız gününüz olmasın. iyi akşamlar efendim.
    1 ...
  31. © 2025 uludağ sözlük