Bir daha bira üstüne vodka iÇersem Allah belamı versin. Ölüyorum sandım resmen. Ben sarhoş olmadım hiÇ. Kafa güzelleşmesi oldu hep. Adabıyla iÇmeyi dün gece terk ettim. Başım döndü, midem taklalar attı ki en berbat şey bu sanırım. Ha sonra nefesim sıkıştı, astım var. ilaÇ alamadım. Bi yanımda yarısı kesilmiş kovalaşmış 5 litrelik su şişesi kusmak iÇin... Vallahi iÇmem karıştırıp. Tövbe. Bu saatte nasıl uyandığım konusunda en ufak bir fikrim bile yok.
tanrım, var mı mısın yok musun bilmiyorum; yani beynimdeki tanrı fikri. herneyse... beni öyle mutlu ediyor ki senin fikrin bile. gerçekten varsan şahane; ama yoksan bile senin fikrin sayesinde bir çok insan bugün annesini üzmedi. tabii gerçekten sana inananlar. beni koru. iyi geceler.
6 yaşında buzdolabındaki rakıyı su diye diklemekti ilk adımı. nasıl yandıysa biçare çocuk, ailesi doktora götürmüştü ağlamasına dayanamayıp. şimdi ise rakıları kokusundan tanımakta.
kimin gibinde ki? ne kaybedeceğiz, yani halktan söz ediyorum? biraz daha ülkenin doğusunda yaşayanlardan. o şehri televizyondan görenlerden. kendileri iki metre kar altında yaşarken bir cm kar haberleri ise istanbulu izlerken... ya da izleyemezlerken? ne eksilecek hayatlarından? insanlar tüm kürtleri pkklı, tüm karadenizlileri laz, tüm rumları ırz düşmanı sayarken, ne değişecek bu ülkede? para kaybı mı? hükümet ne kadar harcadı bu ülkede? yerine koyduğu ne kadar? bu çileklerden hangisi daha büyüktür acaba.
kuran başlı başına çözülmeyi bekleyen bir yol göstericiyken... ha bir de kuran'ı okumamış müslümanlar vardır. bunlar başkalarına kafir der, sanırlar ki kendileri müslümandır. o kitabı anlayarak okuyanlar kimin kahraman olduğunu bilir, ha bir de eşitlik denen şeyi.
hatay: künefe yemek için.
bursa: iskender kebap için.
gaziantep: baklava için.
erzurum: cağ kebabı için.
izmir: boyoz için.
adana: adana kebap için.
urfa: yeni yedim adana'da, bir çay içeyim.
not: farkındaysanız başı dönen çekirge gibi ordan oraya zıpladım. lakin tatlı üstüne tuzlu, tuzlu üstüne tatlı için. sırf burdan yani. sırf dedim de, kadayıf çekti canım.
gıprıs'ta da olan manyaklıktır. ama haklı manyaklık yani, içinde de çukulata böyle yumuşacık hamuru ısırıyorsun çukulata ağzına akıyor falan.
(bkz: 7 days)
halil: ömer bi şi dicem oolum.
ömer: buyur?
halil: ya senin bu kafanın tepesine, du du du bakıyım, hah biraz daha arkaya doğru...
ömer: şimdi kuran'ın x. suresinde der ki, kafanızı omuzlarınıza paralel olarak üç parçaya bölmüş gibi düşünürseniz...
halil: isyaaaaaaaağn.
ömer: oğlum rakıyı bırak bari.
şarap şişelerini açmak için yanımda tirb.. neyse, şarap şişelerini hiç açamadım zaten. ıkınma benzeri sesler çıkararak açtım hep; uzun çabalar vermeden açtığım olmadı. ya mantarın yarısı içerde kaldı, ya götümden terleyerek açtım. konumuz bu değil. ben hiç bir şişeyi bitirmemiştim. çünkü keş değilim. keş gibi içmedim hiç. içki muhabbetin mezesidir dedim hep. konumuz bu da değil. ilk kez dün, evet bir şişe gitti. oturduğum yerde güzeldi dünyam. taa ki ilk şarkıyı söyleyene dek.
saat gecenin 1'i. öyle bir ses ki bu, kimse susun demiyor. bir şarkı bitiyor diğeri başlıyor. pencere de açık hani. net bir ses. kim ki diyorum içimden. hava soğuk bir de. konuya dön şarapçı! öyle bir ses ki işte, kadife desen değil, böööyle hani insan dinleniyor. koca yurtta kalıyorsun. üstelik karma yurt. kimseden de gık çıkmıyor lan, allah belanızı versin ben telefonla konuşsam şikayet edersiniz diyorum.
bir şarkı bitiyor diğeri başlıyor. bir nihavent makamından, bir sezen aksudan, bir cranberries'ten, bir ibrahim tatlıses'ten. evet, ibo'dan. ağlarsa anam ağlar ı bile söyledi şerefsiz. hepsi alakasız ama hepsi adamın taa... kimse de ne söylüyor bu mal demiyor. ne lan bu.
bir ara ağzımın açık olduğunu fark ettim. yanımda arkadaşım bana bakıyordu. kapattım ağzımı. alkışlamaya başladı. yan odalardan da alkış sesi. oha, dedim. o ben miydim?