son üç günümü bu ismi verdikleri yerde geçirdim. zaman mefhumu kayboluyor bi süre sonra. bilenler bilir ankara'nın yenidoğan mahallesini, yanıma 3-4 kişi gelip gitti bu süreçte, bu mahalleden. bazıları o kadar alışmış ki direkt gelip uykuya verdiler kendilerini. bir daha nezarethane, cezaevi gibi bir yerde bir saat geçirmek yerine ölümü tercih edebilirim.
karnımdaki sancıların 8-9 saati bulması sonucu hastaneye gittim, alacağız dediler. iyi hoş aldılar fakat gülmek, hapşırmak, öksürmek insanı öldürüyor... hayatım boyunca gülmek için çabaladım, 3 gündür gülmemek için.
ilgimi çeken konular hakkında başkalarının fikirlerini görmek, bildiğim konular hakkında fikirlerimi paylaşmak. ha bir de kimseye söyleyemediğim şeyleri buraya yazmak içün.
çok özledim ya. yaşadığımız her şey gözümün önünde, tenimde, hislerimde. keşke hiç seni tanımasaydım. aslında istemiyorum seninle olan hiçbir anıyı ama atamıyorum.
çok kötü bir rüya gördüm, soluk soluğa uyandım. elim telefona gitti seni arayacakmışçasına... sesine yabancılaşmışım, yüzüne yabancılaşmışım. telefonumdaki videolarımızı izledim de anladım şimdi. nefesime değen nefesin çok yabancı, adımı söyleyen dudakların hiç tanıdık değil şimdi. ama şimdi ağlamak çok daha acı.
şu an bu ismi taşıyan bir muhallebicide, elimde olmayan koşullar nedeniyle muhallebi yiyorum. mudanya sahile gelindiğinde kesinlikle uğranılması gerektiğini düşündüğüm mekan. garson arkadaşlardan Gökhan isimli olan arkadaşa, benimle sigarasını paylaştığı için teşekkür ederim.
soluk soluğa rüyasından uyandığım kişi. rüyalarımda ayrıldığımızı görüyorum, sabah uyanınca bir ciğer sızısıyla, gözümde bir damla yaşla uyanıyorum. e aklıma da ilk gelen hiç çıkmayan o oluyor...
o kadar da abartılmaması gereken kişilerdir. nasıl insanlar matematiğe ilgisi ve kabiliyeti olduğu için o alanda bir başarı sağlıyorlarsa bu insanlar da öyledir. konservatuvar 4. sınıf öğrencisi olarak konservatuvarların bir bok olmadığını söyleyebilirim. bu söylediklerim tüm konservatuvar öğrencileri içinmiş gibi anlaşılmasın, çok kaliteli insanlar da var. sadece sanatın herhangi bir alanında yeteneği olup onun dışında oturup kalkmasını, konuşmasını bilmeyen insanlar görüyorum çevremde. benim alanım müzik bu alanda konuşacağım. sadece bir enstrümanı iyi çalabildiği veya sesini iyi kullanabildiği için ciğeri beş para etmez, cahil cühela tiplerin barındığı kurumlardır konservatuvarlar.
yüzünü görmenin, sesini duymanın nasıl bir his olduğunu özlüyorum. ne yaparsam yapayım bir şekilde hep burdasın ama yoksun. bazı şeyleri yaşamak çok garip. hayat aslında hep böyle mi devam ediyordu yoksa sadece bazı şeyler mi bu derece özlem uyandırıyor insana. kendime yeni bir düzen nasıl kurarım, nasıl gülerim bundan sonrası. bilmiyorum. kal güle güle.
ergenlik zamanlarımda bir süre beraber takıldığımız bir arkadaşımız. birkaç arkadaş beraber youtube içeriği falan üretip bazı şeyler yaparlardı. ben bunlara olm siz salak mısınız falan derdim, değillermiş.