kim bilir kaç kuşak izmirli olup izmir'de doğup izmir'de büyüyen biri olarak; ne kordonuna aşığım, ne midyecisine ne de buzlu bademine, keza yemedim de özellikle kordonda... evet aşığım bu şehre ve spesifik sebepler üretmekten yoksunum ayrıca... yaşamak, izmiri yaşamak lazım... ne paraya bakıyor bu, ne lükse, ne içkiye... sıkıntı ve baş ağrısının dibine vurulan havanın tabir-i caizse deşildiği bir pazar günü belediye otobüsünün o iğrenç nemli kokusunu ciğerlere istemeden doldururken çevrene baktığın anda yine de, her şeye rağmen hissettiğin o duygu işte... sıkıntıyı alıp götüren... yaşamak lazım izmir'i.
isa'yı görüp tanıyan insanların hakkında baya bir konuşacağı bir olaya dönecek bu demeç. bak şimdiden tartışma kızışmaya da başladı.
din kavramını kendine sahiplenen; dün isa ve bilimum peygamberle iki tek atıp muhabbetin dibine vurmuş gibi görünen onlarca insanın, hakkında yorum yapmak için heveslendiği bir konu olacaktır. ki keza kavram kargaşası yıllardan beri sırf bu siyaset üzerinden devam etmektedir. dindar olmak ve dinci olmak arasındaki ancak büyük bir çaba sarfederek geçilebilecek o duvarı canını dişine takarak geçen insanların yıllardan beri kesin ve kati, heyecanla, can hıraş bir biçimde anlattıkları ve aslında kişisel olmaktan öteye gidemeyen düşünceleri hasebiyle maalesef konu sağlıklı bir biçimde ele alınamayacaktır. alınmalı mıdır? bilemiyorum...
"bilmiyorum; görmedim, inanmak istemiyorum ama olabilir de" demek o kadar zor ki bizim memlekette.. herkes, her şeyi yaşamış, görmüş, bitirmiş ve gaipten gelerek cevaplandırıyor sualleri...
normal olan nedir; kişinin kendinde bildiği normal midir; eğer başkasının eğilimi kendisininki gibi değilse, onun için de kendi normları geçerli değil midir; o halde normal kime göre normaldir; anormale karar vermek kimin tekelindedir.. bu gibi soruları sormaya kafası basmayan insanın haklı seçimidir homofobi...
en iyi arkadaşlık safhasından, bir ömür boyu arkadaş kalma safhasına adım atmaktır neticesi. hiçbir zaman sırtını dönmeyecek bir arkadaş kazanmaktır. arkadaşının, kendi yalansız hayatında yer vermeye layık gördüğü için memnun olmalıdır; yeni bir hayata adım attığının da farkında olarak... dost kazanmaktır.
pippa bacca, tıpkı ölümü gibi talihsiz bir ölüm sonrası deneyimin de ismidir. ölümün en kötüsünü en duyarsız ülkelerden birinde yaşamıştır. unutulmuştur; tıpkı bu memleketin unuttuğu her öldürülmüş kadın gibi... tarih bile olmayı becerememiştir ismi... pippa bacca... o da ne ola ki?
at osurmayınca kabahati arpada bulurmuş... halkım insanına değil şöyle bavul dolduran cinsten dolarları avuçlayanlara bakacaksın, cumhuriyet mitingcisine değil, cumhuriyetin başındakilere bakacaksın; bak o gözler gördükleri karşısında nasıl büyüyecek şaşkınlıktan o zaman; bir miting de sen yapmak isteyeceksin belki kim bilir?
dün akşamüstünden bu yana aralıklı olarak denizli'yi hafif hafif tireten hadisedir efenim. birkaç dakika önce hafif bir taneyi de atlattık. pireler uçuyor şehrin üzerinde telaşlanacak bir şey yok, uyumamanın dezavantajlarını yaşıyorum sanırım.
an itibariyle bahsi geçen platformda uludağ hakkında girilmiş entry sayısı 244 iken uludağ'da onun hakkında girilen enty sayısı 544'tür. sol frame'i meşgul ettiği yetmedi mi meraklardayım. (bkz: yeter ulan)
kim ne düşünürse düşünsün, hangi görüşe sahip olursa olsun ancak, eğer bir insan diğerini "deniz gezmis i kahraman sanan cahil" şeklinde yüzeysel, hiçbir derinliği olmayan basit bir cümleyle eleştirmeye çalışıyorsa cahilliğin ne demek olduğunun tekrar anlatılması gerekecektir sanırsam.
düşünülmesi dahi gereksiz bir yargı. ne yani bir kişiyi iyi yazar yapan içinde bulunduğu sözlük mü? yok artık daha neler... elbet her sözlükte iyiler de olacaktır kötüler de. sözlükte değil, kişide bitiyor iş.
kemik yazar kadrosunun oluşmasıyla ayaklarını daha sağlam yere basacak sözlüktür. böyle şeyler gereklidir, bir çeşit yenilenmedir. faydasının birkaç ay içinde gözle görülür olacağı kanısındayım.
sırf kullandığı nick sebebiyle nick altı bir anda dolan yazar. bugüne bugün çok iyi yazarlara bile böyle bir imtiyaz tanınmamışken kendinden bekleneni sergilemesi için omuzlarına bindiğimiz hissiyatına kapıldım bir anda. evet sanırım işi zor. hoşgelmiş.
domino s pizza ve pizza üzerine yoğunlaşmış birçok restoranın yaptığı gayet de lezzetli olan bir buluş. aşçı çevresinde olup biteni izleyen biri, manyak değil, aksine yenilikçi kanımca.
40-45 ytl arasında değişen fiyatıyla bir av kablosu satın alarak görüntüyü tv ekranında izlemeniz mümkün (orjinal almanız tavsiyemdir), bu sebeple cepte taşınan bir dvd player görevini de üstlenir.
bir tarihe açılan kapıydı bir anlamda kendisi, kapı kapandı, keşke daha fazla konuşturabilseydik, yararlanabilseydik. koca bir tarihe tanıklık edenlerden biriydi; allah rahmet eylesin.