hangi millet ne yapıyorsa kürtlerin de mutlaka yapacağı bir şeyler vardır. belki de hiçbir şey yapmazlar. gerek kalmayabilir. illa bir şey yapmak gerekmiyor. sonuçta bana dokunmayan yılan bin yaşasın da denebilir bu tür olaylarda. fakat asıl konu bu iken, ortaya atılmış bir orospu analının ortaya atmış olduğu bir laf yüzünden konu çok başka yerlere de kayabilmektedir. başlığa bakıyorsun, adam genel kültürünü konuşturacak, dünya görüşünü söyleyecek diyorsun; kültürünü siktiğimin evladı tutup küfür ediyor. küfür ettiği milletten yana canı çok yanmış anlaşılan. annesinden kuyruk acısı ya da göt acısı olabilir. sülale boyu tecavüze uğramış da olabilir. bak görüyor musun konu yine başka yerlere gitti.
suç annesinin mi diye bir soru geçmiyor değil aklımdan.
e böyle anası sikilesiler doğmuşsa suç kürtlerin mi?
(bkz: isigi da kapatalim)
ömrü hayatında hiç oy kullanmamış olmakla eşittir. zira yetim veya yetmeyim, hak yemeyen parti henüz anasının karnından çıkmamıştır. belki bir gün erken doğum olur da nurtopu gibi çıkar karşımıza ümidiyle... esen kalın.
sataşma kabiliyetini yeni kazanmış; fakat kime, hangi kesime sataşılacağını öğrenememiş ve en önemlisi fenerbahçe gibi türkiye'nin öncelikle sporcu kimliğine, medyasına, meclisine, ordusuna, ekonomisine, hatta ve hatta yaşayış şekline yön veren bir kulübün sahibi olan taraftarına sataşmak gibi hayatının hatasını yapmış bir sözlük piyonudur kendileri.
maymun, ağacın üzerinde muz yerken, kaplanı görmüş ve halini hatrını sormuş ne yapıyorsun diye. kaplan cevap vermiş: ava çıktım yem arıyorum demiş. kaplan da maymuna sormuş: sen ne yapıyorsun? maymun gevrek gevrek cevap vermiş: ne yapim amcık amcık konuşuyorum.
vücudunu teşhir etmek... yaz sıcağının geldiği bugünleri fırsat bilip kendini yarı çıplak sokağa atan hatun kişileri görünce insan kendini et pazarında hissediyor. güzel giyinmek sanattır. yarı çıplak giyinmek ille de güzel giyinmek değildir. bu daha çok, hemen hemen özel bölge hariç vücudu ifşa etmektir. hava sıcak ayağına yatıp, bir karış short ya da etek giymek, sırtı olduğu gibi meydana çıkaran elbise giymek, ikizleri uçları hariç komple sergilemek, göt-göbek meydanda millete göstermek ne derece doğru bir giyim tarzıdır bilinmez ama herkesin bulunduğu topluma ve kültüre göre hareket etmesinde fayda var. yani; ahlak ahlak ahlak.
ille de avrupai özgürlük isteniyorsa ve ona göre giyim seçiliyorsa ve bu konudaki her sınıra tamam deniyorsa, o halde barda eğlenirken, denizdeyken, partilerdeyken, ordayken, burdayken herifin biri gelsin kız arkadaşına geçirsin, ona da tamam deniyorsa amenna. kıskançlık baaaabında... tabi ki avrupaya henüz gitmedim ama bildiğim kadarıyla durum böyle.
herkesin bulunduğu topluma ve kültüre göre hareket etmesinde fayda var sözünden kastım sadece giyim-kuşam değil elbet. teşhir etmek ille de gel bana tecavüz et demek olmasa gerek. o ayıp teşhir edende kalsın. zaten her yerde ve her şeyde teşhir ürünler hep yarı fiyatına gider. e haliyle her şeyin bir bedeli var.
hazır ayıp demişken; tabi ki bir karış etek giydi diye kadına yaklaşıp elini eteğin altına daldırıp önce tacize sonra tecavüze kalkışmak insanlık ayıbıdır. toplum ve kültür derken biraz da bunu kastetmiştik. yani çıplaklığa alışkın bir avrupalı ülkene gelip böyle giyindi diye tecavüz mü edecen lavuk? hayır tabi ki. ya da arap ülkelerinde tecavüzü bırak, tacize kalkışsan, hem öyle giyinen kadını hem seni keserler yemin billah. o zaman çüküne sahip çıkacan. ille de tahrik diyorsan eğer, bacak arasını görmeyi bırak, kadının topuğundan bile tahrik olan var.
ne demiştik: ahlak ahlak ahlak.
askerdeki elemanın nöbette canı sıkıldığından yakaladığı sineğin kanadına ne kadar şafağı kaldığını yazması gibi bir şey olsa gerek. ya da nöbet kulesinin arkasında duran baron adlı köpeğin kulağından şafak alması...
yaklaşık yarım saat önce okuduğum haberin detaylarında aylık mı yoksa yıllık mı olduğunu anlayamadığım maaşın her ne bok olduğunun da zaten hiçbir önemi olmadığı kanısındayım. zira yıl olarak hesaplandığında bile aylık 65 bin tl gibi uçuk bir rakam çıkıyor. şu an ki bakan maaşı 11bin tl ise eğer, yıllık olarak hesapladığımız maaşı bile yaklaşık olarak 6 katı maaş eder.
insanlığın tek ortak dili matematiktir. eski işinde milletvekili olduğu süre kadar aynı maaşı alsa, marc zuckerberg'le kanki olurlardı. bakanlığa makanlığa da ihtiyaç duymaz, herşeyden herkesten uzak ultralüks bir hayat yaşardı. ben maliye bakanı mehmet şimşek'in kendisini sadece millete adamak pahasına bu maaşından vazgeçeceğini sanmıyorum. bu kadar iyi niyetli olduğuna kimse beni inandıramaz. muhakkak bir rant ayağı vardır. eski maaşı kadar maaş alamasa da başka yerlerden başka yollarla çok daha fazlasını cebine indirmiştir bile.
yemedi sayın şimşek. bu kez yemedi.
çok uç noktadaki resmi ortamlarda söylemeyeceğini düşündüğüm, lakin birçok ortamda gayet doğal tavırlar sergileyen hatun kişidir. bu, başlığa sadece açıklama getirmek içindir. asıl söylemek istediğim bunu demesi, tuvaletin ağzına bir sıçıp gelecem demesinden daha iyidir.
bir bakanın, ayıbın ötesindeki bu sözünün öncesinde biz, lüks araç diye 1.8 ve üzeri motorlu araçlara yapılan ötv zammından sonra başbakanın ferrariye bineceklerine fiata binsinler demesini de ayıplamıştık. sanırsam, eski maliye bakanı kemal unakıtanın esnaf ayağını denk alsın yakarım sözünü de ayıplamıştık. hafızam kuvvetliyse çek yasasında tutuklama cezasının kaldırılıp, alacaklının mağdur edilip haklarının gasp edilmesi ve ticarette mafya bağlantılarının ortaya çıkmasını da ayıplamıştık. yapma gözünü sevdiğimin hükümeti. 75 milyon kişi 75 milyon defa enayi yerine konulmaz ki.
birçok defa duyulmuş, dillendirilmiş ve alenen bilinmekte olan gerçektir. biz bunu kulübe de bağlayarak, galatasaray kulübü fransızdır da diyebiliriz. zira kulübe bağlı olan taraftar grubu ultraslan da, fenerbahçe-panathinaikos maçı için, sizin yüzünüzden yunan da olduk diyerek statlarında pankart açmışlardır. tabi ki cevap gecikmemiştir. şöyle ki; yunan da olursunuz fransız da sorun sizin tohumunuzda.
19 milyar dolar neyine yetmezdi beyni sikilesice denecek durumdur. halka arzı gerçekleştirip servetini 19 milyar dolara çıkaran zuckerberg'e keşke hemen hisselerini satıp o servetin yedi sülalesine 7 milyar yıl yetecek kadar çok para olduğunu söyleyebilseydim. zuck ile aramızda hep bir iletişim sorunu olmuştur ne yazık ki.
mesafelerden, özlemden, adamlıktan, dostluktan, ondan, bundan, imkansızlardan, bağ'dan, yürekten, o yüreğin ikiye bölünüp orta kısmından fışkıran ibnelikten, kardeşlikten, yar'dan, can'dan, ciğerden, bilmem kaçıncı defa bıkkınlık getiren kuzunun sarmasından, ayşe'den, fatma'dan, insanlığından, sohbetinden, öküz gibi yemesinden, ama bir bok çıkmamasından, geniş aile'deki ülvi'nin gözümdeki halinden, gördükçe mideme kramp sokan şekilsiz sıfatından, cemal'inden, süreya'sından, gelmişinden, geçmişinden, ortak yönümüz olan fenerbahçeliliğinden den den... hiçbirisi umrumda değil. sokakta bunlardan bi dolu var. herkes herkese göre adam olabiliyor. ya da herkes herkese göre daha fenerli olabiliyor. yahut herkesin dostluğu, yürekliliği, kardeşliği bir başkasına zirve olabiliyor. bunlardan banane!
bu adam benim öteki yarım ise eğer,
kendimi onun yerine koymama değer.
ben bu adama baktığımda kendimi görüyorsam, ikimizin en ortak noktası olan başka bir açıya bakarım. bu adamla aramızda bir bağ oluşmasını sağlayan kadına... bizi 360 derece sarıp sarmalayan açı;
yasuş'umuza yüreğimi gönderiyorum.
şansölyenin tokmakçısı der ki; iyi ki varsınız, iyi ki hayatımdasınız.
hayvani bir duygu patlamasının sonucunda ortaya çıkan talihsiz olay. bunun bir de tokalaşırken öpen cinsi vardır ki, dev bir akvaryum alıp, vatoz diye içine sokulasıca olanıdır. şillop diye ses çıkarıp yüzü gözü salya içinde bırakır adi herif
partneriyle bardan yeni çıkmış, yolda güzel kafasıyla bir süre sohbet ederek yürüyen ve bir an duraksayıp, hadi duvarda resmimi yap dercesine şehvetle bakan kadındır. arzular şellale.
herhalde hiçbir kadın kısmı haber vermeden öpüşmeye gelmez. muhtemelen kamil boxer ile beklemektedir. düşlediği tek şey, seksi görünüp kıza bilmem ne koleksiyonunu göstermek için odasına götürmektir. oysa saf köylü kızı duygularıyla gelen hatun kişi sadece bir veya birden fazla öpücük kondurup gidecektir. zira evde hasta bir baba ve mesleği evhanımı olan bir anne beklemektedir. onlar da kızlarının ayşegül ile ders çalışıp eve geri döneceği düşüncesiyle salıvermişlerdir. hatun kişideki duygu patlaması ve ergen kişideki nuri alço sinsiliği sonucu çarşaf kan gölüne dönmüştür. ağlamalar... ağlamalar... ağlamalar...
sonu imzayla bitmeyecek hayır. ayşegül aldinç seslendiriyor; o kız
bir karış modasının revaçta olduğu günümüze bakınca, düşünme yeteneğinin düşük olduğu ve imkanların kısıtlı olduğu ilk çağlarda insanların yapraklarla mahrem bölgelerini gizlemeleri, ne kadar geriye gittiğimizi yüzümüze tokat gibi vuruyor olsa gerek. tokattan arlanmayanlar için et pazarından loca tahsis ediyoruz. bir ömür taksit yapılır.
ambalajına 'seks de bir ibadettir' gibi sloganların yazılabileceği muhtemel kondomlardır. bundan dolayıdır ki ayıptır günahtır. lakin büyük getiri sağlayabilecek bir ticari fikirdir. yatırımcıların dikkatine. bayilikler verilecektir.
en azından sadece bunlarla yetinen kadın düşüncesidir. 1,90 boyunda olsun, iyi huylu, benimle her daim ilgilenecek biri olsun, evi olsun, arabası olsun, yılda iki kez* tatile götürsün, net 9999,50 tl aylık geliri olsun, yeni yıla girerken bir kamyon kırmızı don hediye etsin, gece makyajımı silsin, ağdamı yapsın diyenler de var. izdivaç vb. programlarda sıkça duymuşuzdur. bulan varsa bana da haber versin.
siyasetçinin zaten tek derdi milletvekili olup sülalesine yetecek kadar maaşı almaktır. ettiği yeminden sonra meclise ayak basmayan vekilin milleti düşünmesini zaten kimse beklemesin. el salla el salla hakan şükür el salla
