3 yıl önce o geceyi yaşamıştım. Yağmurlu bir kış gecesiydi. Şehirden uzak bir yerde deniz kenarında kayalıklarda tek başıma ağlayarak, titreyerek ve ıslanarak sabahlamıştım.
O gece gerçekten hiç sabah olmayacak gibiydi ama oldu. Bütün gece dalgalar sanki kayaları değil ruhumu dövdüler. Soğuğuyla, rüzgarıyla, ara sıra artan yağmuruyla resmen dünya bana bütün kötü yüzünü gösteriyordu. Kafamın altına sırt çantamı koymuştum ve dalgaların sesini dinleyerek yıldızları izliyordum. Aklımdan geçen bütün kötü düşüncelerle birlikte gözüm dalmıştı. Sonra birden gözümü açtım. Ne kadar uyumuştum bilmiyorum. Gözüm dalmadan önce saat kaçtı bilmiyorum. Belki birkaç saat uyumuştum belki sadece 15 dakika. Telefonum yoktu. Uyandığımda saatin kaç olduğunu da bilmiyorum ama bildiğim şey karşılaştığım manzara. O gece sanki 3 gün sürmüş gibiydi ve sonunda sabah oluyordu. Hayatımda ilk kez güneşin doğmasına bu kadar sevinmiştim. Güneşin önce denizi kül grisine boyayışını ve sonra yavaş yavaş doğuşunu hiç unutmayacağım. Büyülenmiş bir şekilde izlemiştim. O gece hayatımın son gecesi olmaya çok yakındı ve bir yandan evet bir sayfanın sonu diğerinin başlangıcıydı o gece.
Bir anımı anlatayım köye gitmiştik sonra hayvan gibi azdım çekecek yerde yok her yerde orospu kuzenler var bir yarrama benzimiyorlar herneyse evdede internet çekmiyo sonra dedim bu böyle olmaz gittim bir tane dağa sonra açtım videoyu tam bitcek isim arkamdan bir ses geldi bir tane dede beni izliyormuş bi bağırdı altıma şıçtım ayağım kaydı düştüm yuvarlana yuvarlana asaga indim (dağ o kadar yüksek degildi) sonra benim düştüğümü gördü hemen kaçmış yüzünüde çıkaramadım düştüğüm için kolum kırıldı 31 de yarıda kesildi 1.5 ay 31 çekemedim
geçen sene memlekette kurulan o kocaman kurbanlık çadırında, o upuzun pazarda karşılaşmıştık o zamanki sevgilim ile. kurbanlık da alamamıştır ama çok heyecanlıydı işte.
yanımizda yaşlı amcalar, koyunları bir bir almaya çalışan dombili teyzeler. iki tane her şeye gülen genç (biz).
karşımızdaki dede oturup bizimle genç sohbeti yapmıştı, ne güzel bi gündü.çok duygulandım ya.
cidden kurban bayramları neşe ayıdır benim için.
ağlamıyorum, hayır.
geçen sene ankara cebecide kurulan o kocaman iftar çadırında, o upuzun masada oturmuştuk o zamanki sevgilim ile. oruç da tutmamıştık ama çok heyecanlıydı işte.
yanımizda yaşlı amcalar, tatlılardan bir iki tane fazla almaya çalışan dombili teyzeler. iki tane her şeye gülen genç (biz).
karşımızdaki dede oturup bizimle genç sohbeti yapmıştı, ne güzel bi gündü.çok duygulandım ya.
cidden ramazan her kim olursan ol gel, cebecideki iftar sofrasından baklava kap ayıdır benim için.
ağlamıyorum, hayır.
Çinli chopper. 250 cc bandında rakiplerine karşı birçok yönden üstün motor. Regal gibi tiril tiril titretmez. Diğer çinliler gibi sürekli arıza çıkarmaz. Yakıtı tek karbüratörlü olmasından dolayı rakiplerine nazaran az yakar. Dezavantajlarını sıralayacak olursak; tek karbüratörlü olduğu için tapa gaz giderken benzin yetiştirememesi sanki tekliyo gibi anlık hız kesmesi. Kronik bazılarında hız göstergesinin çalışmaması. Genel olarak bakıldığında sınıfında ucuz tercih edilebilir ,başlangıç motoru.
Seçmenlerin kendilerini temsil edecek kişileri araya hiçbir aracı sokmadan doğrudan doğruya seçmelerine tek dereceli seçim denir.
Tek dereceli seçim ilk kez 1946 yılında yapılan seçimle birlikte uygulanmaya başlamıştır.
Evet vardır edendim böyleleri. Yakın arkadaşlarını ortak olmayan arkadaşlardan kıskanan insandır. Bu kıskançlığın bir sebebi arkadaşının arkadaşını sevmemesi veyahutta çekememesidir. Fena tripler doğurabilen kıskançlıktır.
Evvveeeeet. Çılgınlar gibi eğlenilen yazın ardından yazarların pazartesi okulda olacak olması durumudur. Özledik mi? Özledik valla..
Edit: üniversiteliyim.
Anın hissettirdiklerinin yazıya dökümüdür.
Tüm sözlerimi sustum içime döndüm
kimseler anlamadı farkı
anlamak için de uğraşmadılar
yavaş yavaş öldüğümü hiç anlamadılar.
Öncelikle forum tarZı entry girdiğim için özür dilerim.derdimi anlatacak biri bulamayınca buraya yazmayı düşündüm.bilen bilir gazi üniversitesi enerji sistemleri mühendisliği okumaktayım teknoloji fakültesi bünyesinde. Meslek lisesi çıkışlı olduğumdan mtok ile bu bölümü kazandim. Meslek liseli olduğumuzdan sayısal zayıf bu yüzden teknoloji fakültelerinde bilimsel hazırlık adı altında zorunlu fizik kimya matematik dersleri verilir.uzatmadan asıl meseleye geleyim ilk sene hazırlıkta kaldım ve bu sene zorla geçebildim aynı zamanda ygs ye girdim ne olur ne olmaz diye ve şimdiki adıyla tıbbi laboratuvar teknisyenliğini kazandım . Şimdi ne yapsam diye düşünüyorum iki arada bi derede kaldım. Bu konuda yardımcı olabilecek varsa bekliyorum.