kendilerini toplum üzeri gören, her içtiği biranın kutusunu twitter, facebook gibi sosyal paylaşım sitelerine upload eden, 'geçen arkilerle ne içtik yuaaa ahahah' gibi saçma cümleler sarfeden insanların attığı daha doğrusu attığını sandığı hava çeşidi.
içmeyin demiyorum. Milletin gözüne neden sokuyorsun diyorum. Birileri gerçekten bu evlatları durdurmalı.
Bir insanın yetenekli olup olmamasına karar vermek bu kadar kolay olmamalıdır. hele de bu tip yarışmaları kazananların türkiye'nin yeteneği seçilmeleri ayrı bir anlamsızlıktır. yetenek oya sunulacak bir vasıf değildir. yetenek kutsal bir şeydir. göreceli bir kavramdır. bir tane futbolcu bir tane yapımcı bir tanede ne işle meşgul olduğu bilinmeyen bayanla türkiye'nin yeteneği seçilmemelidir. seçilemez de. misal veriyorum ben çok iyi resim yapıyorum ve o kadar iyi ayrıntılara dikkat ediyorum ki dünyaca ünlü ressamlar görse kıskanacak. şimdi bir futbolcuya resmimi gösterdiğimde benim o dikkat ettiğim ayrıntılarımı görüp yeteneğimi fark edebilecek mi sorarım sizlere. ne derece adil bir yarışma. ama şöyle de bir şey var benim çocuğum olduğun da ki umarım böyle tonton bir şey olur , ona bateriye vurmayı dikkatinizi çekiyorum çalmak demedim vurmayı küçük yaşta öğreteceğim ki bu tarz yarışmalarda koca yetenekleri sadece yaptığı şirin konuşmalarla eleyerek finallerde yarışsın.
Ülkemizde yaşanan ama fark edilememiş en büyük sorunlardan biridir.
Cinsellikten bahsederken eli ayağına dolaşan , utanan , kızaran , bozaran bir millet olmamız ortadadır. Ama bunun sebebinin taa tarihe dayandığı da su götürmez bir gerçektir. Gel gelelim burada suçu kızlara bulmak çokta doğru olmaz. fakat Çoğu kısmı onlarda diyebiliriz. Benim öyle kız arkadaşlarım var ki sohbet esnasında 'seksi ' kelimesini duyduğunda elini ağzına götüren. Bu benim açımdan bir kızın terbiyesini göstermez. Böyle bir toplumda dişi karakter böyle davranırsa , erkekten de çok bir şey beklenmemesi gerektiği aşikardır. Bizim toplumumuzda erkeğin abazan durmasının sebebi de budur. Aslında bu tarz konularda erkekler cesur ve boşboğaz değil , kızlar korkak ve suskundur. En azından buralarda böyledir.
Anlatılan her şeye inanan hiç bir konuda fikir yürütmeyen insan çeşididir.
Günümüzde yaşayan insanlardan çoğu mensup olduğu dinin kurallarından bir haberdir. Kendisine Tanrı'nın varlığına inanması sebebini sorduğunuzda ise uyduruk , klişe cevap vermektedir. Demek istediğim inanıyor olabilirsiniz ama mutlaka mantığınıza uymayan birşeyler olacaktır. Hşşş öyle şeyler çok konuşulmaz , tartışılmaz , sorgulanmaz demek yerine düşünün, defalarca sorun kendinize. Düşünmek , soru sormak ne bir suç , ne de bir günahtır.
Ülkemizde yapılan yanlışlardan birine değinmek istiyorum. Çoğu kitapsever insan -en azından öyle olduklarını iddia eden insanlar- okuyacakları kitapları alırken sadece yazara dikkat ederler. Halbuki dikkat edilmesi gereken -en az yazar kadar önemli olan- başka bir nokta da çevirmendir. Bu konuda devreye Barbaros bostan girer. çok sevdiğim kitap serisi olan skullduggery pleasant'ın çevirisini yapan çevirmenimizdir. Kendisi sadece bu seri ile sınırlı kalmamış başka kitaplarında çevirilerini yapmıştır. 18 yaşında biri olarak çok nitelikli bir yorumlayıcı olmasam bile yapılan işten haz alındığını fark edebiliyorum. Yapılan betimlemeler , akıcı bir anlatım tarzı , sade bir dil ile işini hakkıyla yerine getirdiğini söylemek bana göre doğru olur.
Bahsettiğim seri kitaplarının bir kısmının fotoğrafı burada mevcuttur.
Sesi de güzel kendisi de güzel bir fransız kızı. sesi yetmezmiş gibi üstüne bir de ukulele çalmakta. Agathe & Fine ikilisinden tanıyoruz kendisini tam ismi agathe peyrat'tır.
bildiğim kadarıyla kendileri sokaklarda çalıyorlar.
Tom Waits - Green Grass şarkısının cover'ı. Her ne kadar ses ve görüntünün ahenginde problem olduğunu sezsek bile gerçekten aman tanrım bu şarkı böyle miydi gibi tepkilere yol açan harika bir yorum diyebilirim kendimce ve kızımız solda :