sana entry girebilir miyim
456 (kalburüstü)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 30.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    hayrına şükela dağıtmak

    1.
  1. tamamen iyi niyet ile başvurulan, entry niteliğinin de sizin için pek önemi olmadığı anlarda ortaya çıkan sırf karması artsın yazar dostumuz sevinsin maksadıyla yapılan entrylere ":)" verme durumudur.

    an itibari ile de önüme gelen başlığa tıklayıp, "aman da yazmış bu kadar vereyim şükela canım, parayla değil ya" iç sesiyle beraber gerçekleştirdiğim eylemdir ayrıca... ilginç.
    2 ...
  2. manutdturkiye

    1.
  3. kalbi manchester united takımı ile atan türk futbolseverlerin buluşma noktası olan forum.

    http://www.manutdturkiye.com
    1 ...
  4. alternatif ercan saatçi metin özülkü diyalogları

    ?.
  5. ercan saatçi ve metin özülkü'nün internete sızan küfürlü futbol muhabbetiyle beraber akıllara gelen "acaba kendi aralarında başka neler konuşuyorlar" sorusuna cevap bulabilecek diyaloglardır.

    e: naaaber amını siktiim?
    m: iyidir amuğa goyim, napıyon bakim göt veren?
    e: bi yazı yazdım da başlık bulamadım düşünüyodum..
    m: dur bakim, hımm şey olsun "morardınız mı o.cocukları"??
    e: ahaha süper lan hemen yazıyorum...
    7 ...
  6. bir uyandırma aracı olarak sucuk

    ?.
  7. bir türlü uyanmak bilmeyen şahısların "hadi kalk kahvaltı hazır" sözüne bir tepki vermemesi sonucu baş vurulan can simidi niyetindeki bir sucuktur. söz konusu sucuk ile ilgili soğuduğu yönünde ikazlar verilerek uyuyan kişinin zihninde "ulan 5 dakika daha uyusam... yok sucuğun yağı donar, sucuk sucukluktan çıkar, en iyisi kalkayım" tarzında düşünceler oluşur ki bu da sucuğun uyandırma konusunda yurdum insanı üzerinde ne kadar etkili bir araç olduğunun göstergesidir. tabi bu yöntemi uygulamak için sucuğu gerçekten pişirmek gereklidir ki o sucuğun dayanılmaz kokusu uyuyan kişinin direncine son darbeyi vursun.
    0 ...
  8. 26 eylül 2009 wigan athletic chelsea fc maçı

    ?.
  9. jjb stadium'da oynanan ve wigan'ın titus bramble (16'), hugo rodallega (pen 52') ve paul scharner (90') attığı gollerle 3-1 galip geldiği karşılaşma. chelsea'nin tek golü 47.dakikada drogba'dan gelmiştir. chelsea kalecisi petr cech 51.dakikada kırmızı kart görmüştür.
    1 ...
  10. sonradan değerlenir diye afganistan dan arsa almak

    1.
  11. yatırım konusunda hayalperestliğin sınırlarını zorlamaktır. bu düşünceyle afganistan'dan arsa alan kişinin arsası değerlenir belki evet, fakat kendisi hatta torunları bunu görebilir mi orası ayrı konu.
    0 ...
  12. çocukken yazılan saçma şiirler

    1.
  13. insanın çocukluk evresinde bir şeyler üretme güdüsü ile beraber karşısındaki şeye olan duygusunu, düşüncesini belirtme amaçlı yazdığı; uyaksız, düzensiz, komik ve saçma fakat bir o kadar da masum ve safça olan şiirlerdir.

    mesela küçükken yazdığım bir şiir:

    babam babam benim canım babam,
    her gün işe gider babam,
    giderken üzülürüm
    gelirken sevinirim.

    (bkz: bu ne lan)*
    35 ...
  14. emin nerdeydin demin

    1.
  15. murat koyayım da tur at tarzında, muhteşem türk zekası ile kafiye edilmiş ve 'isimle tekerleme uydurma' lugatına kazandırılmış, yer yer kullanılabilecek soru cümlesi.

    (bkz: ilkokul esprileri)
    0 ...
  16. metroda ayakta kalmanıza neden olan mal

    ?.
  17. rahatça oturma fırsatınız varken farkında olmadan da olsa bir şekilde bunu engelleyip hem kendisini hem de sizi koltuktan mahrum bırakan maldır. evet tanım biraz karışık gelmiş olabilir hemen açalım.

    efenim metro yaklaşır salına salına gelir durur önünüzde. adrenalin de yavaş yavaş yükselir. tabi biz türklerin metro gelirken ki adrenalin yükselişi de ayrı bir başlık konusudur. o teyzelerin ellerinde poşetlerle yer kapma sevdası içinde metroya önce binme çabası görülmeyi değerdir her neyse. metromuz geldi kapılarını açtı. siz de alel acele binmiş kıçınız için uygun boş koltuğa bakıyorsunuzdur.

    işte kahramanımız olan mal burda sahneye çıkar. bu arkadaşımız belki de kararsızlık konusunda en saçma zamanı seçmiştir. adeta karpuz seçer gibi koltuk bakmaktadır... hani utanmasa koltuğun üzerine karpuza yaptığımız gibi iki "tak tak" vuracak, gelen sesten götü için uygun olup olamadığı anlayacak sonra oturacak veya başka koltuklara yelken açacaktır.

    her neyse konudan yine sapıyoruz. bu elaman şanssızlık o ki tam da sizin önünüzde durmaktadır. siz nereye yönelseniz o sizden önce oraya yönelir ama vazgeçer; ne siz ne de kendisi oturabilir o koltuğa. başkası çoktan kapmıştır o koltuğu... sonra başka bir koltuk daha ama yine oturmaz oraya.. artık şansınız daralmıştır, bir koltuk daha görürsünüz yönelirsiniz oraya ama o da ne? bizim mal yine görevdedir. hemen karşıdakine mi yoksa buna mı otursam kararsızlığıyla iki koltuk arasında gidip gelir. siz de onun arkasında gidip gelirsiniz tabi. adeta bale yaparcasına metro vagonun koridorunda bir sağa bir sola gidip gelirsiniz. ama artık çok geçtir... uyanık yurdum insanı sanat-manat, bale-tango dinlemez oturuverir o koltuklara...

    şu dakikadan itibaren yapılacak iki şey vardır. ya inat eder oturmak için bir sonraki metroyu beklersiniz ya da o malla beraber ayakta "güzel" bir yolculuğun serüvenine bırakırsınız kendinizi.
    3 ...
  18. kick hell ass

    ?.
  19. an itibari ile makedonya-yunanistan basketbol karşılaşmasında makedonya tribünlerinde kick hell-ass şeklinde açılan pankart.

    (bkz: yaratıcı makedonya taraftarı)
    0 ...
  20. elazığ spor

    1.
  21. kıyamet günü piyangoyu tutturan insan

    ?.
  22. büyük ihtimal öteki tarafa cenabet gidecek insandır. bu kadar da olmaz ki ama ya.*
    0 ...
  23. 17 eylül 2009 panathinaikos galatasaray maçı

    1.
  24. galatasaray'ın uefa avrupa ligi gruplarındaki ilk maçıdır.
    2 ...
  25. iftarda 2 lokma yedikten sonra doymak

    1.
  26. sebebi nedir bilinmez ama kişinin orucunu açmadan 1 dakika önce tüm sofrayı yeme düşüncesi içindeyken orucunu açtıktan sonra bir iki kaşık çorba bi kaç lokma pide vs. yedikten sonra doygun hissetmesi durumudur.

    bazen sinir bozar çünkü mideniz doysa bile gözünüz doymayabilir.
    0 ...
  27. bir sözlük yazarına söylenebilecek en ağır söz

    1.
  28. sözlükte yazan bir yazara söylendiğinde, yazar kişisini en çok rencide edecek sözdür.

    genel olarak düşünüldüğünde şöyle bir şey örnek olabilir mesela: "kardeş yazım hatası yapmışsın."

    kişisel olarak düşünüldüğünde: "zall, yazıların güzelmiş dikkatimi çektin aferin."*
    0 ...
  29. şanssızlığın şansı yarattığı anlar

    ?.
  30. ankara'da ılık bir yaz gecesiydi. ankara dediysem aklınıza ankara'nın içinde bir yer gelmesin hemen. mekan çayyolu denen ankara'nın en nezih ve bir o kadar da merkeze uzak semtlerinden biri.

    çalıştığım iş yerinden istifa etmeye karar vermiştim ve son kez çalışmanın verdiği huzurla otobüs durağında kızılay'a olan uzun yolculuğum için gelecek otobüsleri beklemekteydim. öğlen 11:00 da girip gece 22:15 de işten çıkmanın getirdiği 11 saatlik yorgunluk da vardı üzerimde.

    saat 22:30 olmuştu ve gelen ne bir halk otobüsü ne de ego diye tabir edilen belediye otobüsü vardı. gözlerim yolun karşı tarafındaki büfeye ilişti birden, dışardaki buz dolabına; kola kutularına... boş boş beklemenin alemi yoktu, gidip bir tane almalıydım. hem buz gibi kolamı içer hem de ne zaman geleceği belli olmayan otobüsleri beklerdim. en sonunda hararetime yenik düşmenin verdiği gazla bir koşu yolun karşı tarafına geçtim, dolaptan gıcır gıcır parlayan kola kutularından birini elime aldım, daha içmeden o kutunun soğukluğu hararetimi gidermek için can atıyordu.

    girdim büfeye, ücreti ödedim; 1,5 tl tam olarak. cebimde fazla da param yoktu ama umrumda değildi, nasılsa yetecek kadar vardı. hoş; aynı kolayı kızılaydan bir gün sonra 1,35 tl'ye aldım ama yapacak bir şey yok. mekandan mekana değişiyor fiyatlar.

    neyse geçelim gereksiz bilgileri... büfeden çıktım, büfenin önünde güzel bir araba, markası falan aklıma girmemiş tabi, 11 saat çalışmıssın, yorgunsun. ne arabanın markası ne de içindeki 3 adet fıstık gibi kız ilgisini çekiyor insanın. "hadi ordan gavat! madem ilgini çekmiyor içinde 3 tane kız olduğunu nerden biliyorsun?" dediniz, haklısınız. kızlar güzeldi çekti ilgimi, erkeğim ben normal bu, her neyse...

    kolamı açtım yudumladım, durağa geri döndüm. ama o da ne? 100 metre ilerde bir ego; üstünde kızılay yazısı. otobüsün durağa gelip durması 10 saniye sürmez, diktim kolamı kafaya, dikene kadar otobüs geldi durdu önümde. ben 'otobüste kola içilmez' düşüncesiyle yarısı dibinde duran kolayı çöpe attım. kolanın midemdeki kısmı ise bana hiç bir tat vermedi, acilen içmem gerekmişti çünkü... tadı damağımda bile kalmadı...

    neyse otobüs yanaştı durdu. kola çöpte, benim el cepte, cüzdanda. ego kartımı çıkardım. tam otobüse binecem ki o da ne? adam* ön kapıyı açmamış, sadece orta kapı açık bir yolcu iniyordu diğer taraftan şöför bana bakıyordu. "kızılay?" diye dudaklarımı kımıldattım, adam kafa salladı "gitmiyor" dedi bir yandan. orta kapı kapandı ve otobüs arkasından yeşil ışıklarını bırakarak uzaklaştı.

    sinirin 2 saniyede tepenize vurduğu anlar vardır; onlardan birini yaşadım o anda. giden kolaya mı yanayım, kızılay'a gitmemin uzamısana mı yanayım, yoksa gecenin bir saatinde çayyolu'nda mahsur kalmama mı yanayım? bu sinirimden otobüs durağı da nasibini aldı tabi, koltuk kısmına bir yumruk, "ben böyle şansın ta mına koyayım!"...

    bir önceki gün gibi minibüsle gitmek zorunda kalacaktım. minibüs ise kızılay'a değil sıhhıye'ye gidiyordu. ordan kızılay'a, ya metro ya da otobüsle geçecektim; yürümeye hiç niyetim yoktu o yolu. çok da uzak değil kızılay-sıhhıye arası ama olsun, kimse o yolu yürütemezdi bana bu yorgunlukla.

    döndüm, durağa oturdum. artık minibüs bekliyordum. geçen otobüsler almıyordu beni, gecenin bir yarısı çayyolu'nda kalmıştım ve sinirliydim. 10 saniyede bir şansıma küfrediyordum.

    derken bir taksi yanaştı, durdu önümde. ön camı açıktı, 35-40 yaşlarında klasik bir taksici. üstünde gömlek yakası açık, aramızdaki diyalog başladı:

    taksici: nereye gidiyorsun?
    segb: kızılay..
    t: atla!

    şaşırmıştım, adam beni çayyolu'ndan kızılay'a taksiyle bırakmaya niyetlenmişti. bi' an duraksadım, diyalog devam etti:

    segb: ne kadara götürürsün?
    t: sen ne kadar verirsin?

    dalga geçiyordu heralde. anlamadım ne yapmaya çalışıyordu? bu diyaloğun bir hiçle sonlanacağına emindim çünkü cebimde 10 tl bile yoktu...

    segb: fazla veremem, yanımda para yok...
    t: valla söyle? ne kadar verirsin?

    şaşkınlığım artıyordu, cüzdanımı çıkardım içine baktım, kağıt paraların konulduğu kısımda 5 tl vardı. bozukluk kısmında ise 2-3 lira... adama parayı gösterdim.

    segb: 5 tl var valla?
    t: gel atla...

    taksici çok ciddiydi. kafam karışmıştı, adam beni 5 tl'ye çayyolu'ndan kızılay'a götürecekti. bilmeyenler için belirteyim, arası en aşağı 30 tl tutar taksiyle. belki de daha fazla... bir an için değişik düşünceler sardı beni. tekin olmayabilirdi bu taksici. belki de organ mafyasıydı? arabaya biner binmez kapıyı kilitleyecekti birden, kaçıracaktı beni. belki tecavüz edip öldürecekti. burası türkiye, damacana bile nasibini alıyorsa belki de sıra bendeydi...

    bu düşünceler yarışırken kafamda, birden kalktım bindim taksiye. garip düşünceler dağıldı kafamdan... cüzdanı geri çıkardım cebimden, kağıt paraların konulduğu kısmı açtım gösterdim taksiciye. içindeki bükülmüş 5 tl'ye baktı taksici. çıkardım verdim parayı adama. adam acıdı bana. bir "vah" çekti...

    öyle bir 'vah'tı ki bu; kafamdaki garip düşünceler tamamen yok oldu. güven vermişti, adam acımıştı bana. "vay anasını ya" dedi, "zor bu hayat" dedi. o anda son kez çalıştığım iş yerinin önünden geçiyorduk. "ben de burda çalışıyordum, bıraktım" dedim. adam daha da acıdı bana, "neden çıktın hayrola?" diye sordu. aramızdaki diyalog tekrardan başlıyordu...

    geçim zorluğundan tut, benim nerde okuduğuma, nerde oturduğuma kadar konuştuk. hoş bir sohbet vardı aramızda. çayyolu'ndan eskişehir yolu istikametine giderken bir iki daha müşteri almaya çalıştı, taksi-dolmuş olmuştu artık. adamın istikameti kızılaydı ve bana denk gelmişti. "zaten gideceğim 5 lira 5 liradır diyerek" almıştı beni arabasına. yoksa siksen götürmezdi kimse kimseyi taksiyle o kadar mesafeyi bu kadar paraya...

    yolculuk kısa sürdü artık gelmiştim, olgunlar diye bilinen yerde indim. eve çok yakındım artık, hem otobüsle 40 dakikada geleceğim yolu 15 dakikaya gelmiştim hem de yürümem gereken mesafe azalmıştı. şanslıydım, mutluydum... 5 liraya rahatça gelmiştim. ilk kez bir şanssızlık işime yaramıştı. şanssızlığın şansı doğurması buydu işte. evet şanslıydım bu kez şanslıydım...
    0 ...
  31. bilgisayar oyunlarından soğumak

    1.
  32. kişinin bilgisayarda oynanan, vakti zamanında saatlerini verdiği, günlerce oynadığı oyunları oynamak istememesi, "aman şimdi kim uğraşacak menajer olacam da bilmem ne de" gibi bahanelerle ileri saatlere ertelemesi ancak o saatlerin hiç gelmemesi sonucunda içinde bulunduğu ruh halini gösteren durumdur.

    yaşlanıyormuyuz artık sebebi nedir bilemiyorum ama hangi oyunu alıp kursam orada bitiyor o oyun macerası. ne fm ne fifa hiç birinin cazibesi yok artık. iki call of duty açayım online olarak ecnebilerle savaşayım diyorsunuz yok arkadaş sarmıyor işte olmuyor.

    belki de sözlüğe sardığımızdandır. hani oyun oynayarak harcayacağımız vakti sözlükte bilgi edinerek* geçirme seçeneğinden ötürü de böyle bir ruh hali içine girmiş olabiliriz belki.

    her neyse böyle boktan bir durum işte, daha önce hiç yaşamamıştım bu sebeple derin duygular besliyorum sözlüğe karşı.
    0 ...
  33. yak kendini benzin paran da benden

    ?.
  34. utanç verici, yerin dibine sokucu bir durum içerisinde bulunan bir kimseye söylenen, kişinin utancını yüzüne vurucu cümle.

    mesela bir diyalogla açıklayalım:

    -ulan mahmut nasıl yaparsın lan?
    +ya ne bileyim abi...
    -haha, sen 6 ay kızı ayartacam diye uğraş sonra git sinemada uyu hahaa.
    +abi gelme üstüme ne bileyim...
    -mahmut oğlum git yak kendini al benzin paran da benden. hhahaha...

    gibi...
    0 ...
  35. sözlük dile gelse ilk söyleyeceği söz

    1.
  36. sözlüğe konuşma yetisi verilse, sarf edeceği ilk kelimelerdir.

    -zall oğlum kaçma sakın bi' yere!
    1 ...
  37. abazaların ciddi konulara olan yorumu

    5.
  38. -geçen gün yine sevişiyorum...
    +o değilde dolar yine yükselmiş*
    0 ...
  39. bir başlık açacağım sözlük karışacak

    1.
  40. troll'ler arası muhabbette sıkça geçebilecek sözdür. iki troll arkadaşın birbirileriyle sözlüğün içine etmek konusunda sidik yarısı yapması sonucu sözlük adına büyük felaketlerin beklediğini ilan eden iddiadır aynı zamanda.

    t1: birinci troll t2: ikinci troll

    t1: lan hilmi geçen girdin mi sözlüğe ne hale getirdim.
    t2: naptın gene lan?
    t1: olum bir başlık açmışım herkes birbirine girdi.
    t2: sktir lan kimi yiyon sen?
    t1: ekmek mushaf çarpsın! anam babam ölsün, ulan artı oy alayım ki açtım yaa! bu yemini de ettirdin bana!
    t2: yaa o bişey mi ben geçen açtım 2 dakikada 25 eksi oy geldi.
    t1: siktir la göt. bak şimdi bir başlık açacağım sözlük karışacak yine göreceksin.
    ...
    ..
    .

    diye uzar gider.
    2 ...
  41. müzik dinlemeden entry giremeyen yazar

    3.
  42. çok sikimtrak bir huya sahip yazardır. mesela ben; kulağımda hip hop beatleri çınlarken "nerde uleyn sözlük?! yazacağım!" derken, sessiz sakin bir ortamda ne ellerim ne de zihnim entry için hazır oluyor. boş boş bakıyorsun, orda millet kuzenini götürüyorken* sen sadece okuyup eksi oy veriyorsun. vaov bu parça güzelmiş.*
    2 ...
  43. ntv muhabiri nin balayına gitmesi

    1.
  44. haksız olduğunu bir türlü kabul etmeyen insan

    1.
  45. dediğim dedik çaldığım düdük insanıdır.* fikirleri ve düşüncüleri sabri sarıoğlu ortaları gibidir asla değişmez. ne kadar hatalı da olsa, yanlış da olsa onlar için o odur. böyle kişilerle hiç bir tartışmaya girilmemesi tavsiye edilir.
    2 ...
  46. sabri nin attığı rövaşata golün iptal edilmesi

    1.
  47. iptal eden hakemin taraflı tarafsız tüm futbol severin ettiği küfrü hak etmesi demektir. yapılır mı lan bu ha? bu da mı gol değil hakim bey bakışı atmaz mı o garib sabri, yiğid sabri, çilekeş sabri? bunca yıl küfür yiyen birinin attığı mükemmel golü iptal edince hiç mi vicdanı sızlamaz o hakemin? eğer ki gerçekleşirse* dünya futbol tarihinin en dramatik anlarından biri olur kuşkusuz.
    2 ...
  48. ha uşağum ha

    1.
  49. "aman sabahlar olmasın" tepkisinin karadeniz versiyonu. genelde horon tepilirken gaza getirmek için söylenen sempatik söz.
    0 ...
  50. nikahta söylenebilecek alternatif evetler

    1.
  51. kişinin, nikah memurunun sorduğu " sen sayın x, sayın y ile evlenmeyi kabul ediyor musun?" sorunusa klişeleşmiş "eveeet!" cevabını vermek istememesi sonucu baş vurduğu diğer 'evetler'dir.

    misal:

    -sen, hebele hübele ile evlenmeyi kabul ediyor musun?

    +oh yeah man! oh yeah!
    11 ...
  52. sevilmeyen yazara artı oy vermek

    1.
  53. objektif olmayı becerebilen yazarların başarabileceği, duygusallığını profesyonel sözlük yazarlığı hayatına bulaştırmayan yazarların "yiğidi öldür ama hakkını da ver" felsefesinden yola çıkarak sözlük mentalitesine uygun hareket ettiğini gösteren eylemdir.
    2 ...
  54. merdivenleri üçer üçer çıkıp birer birer inenler

    1.
  55. merdiveni üçer üçer inmenin üçer üçer çıkmaktan daha zor olduğunu bilen, kafa göz yarmamak için birer birer inmeyi tercih eden aceleci insanlardır.

    (bkz: evet ben de onlardan biriyim)
    1 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük