asli su olacakti ama karakter uzunlugu azizligine ugradi: gecmis zamanda girilen entryi simdiki zamanda anlayamamak
insani ulan ben bunu hangi kafayla yazmisim diye uzun uzun dusundurup bugrana surukleyen entrylerin bunyeye yan etkileridir.
gerçek dünyasını hayalleri ile bağdaştıramayıp hayallerini tercih eden, oraya taşınan insanın yaptığı eylemdir.
not: ayrıca ilk gördüğümde şöyle bir serbes çağrışımı da beraberinde getiren ukte dolması: kalplerde yaşamak...
muhittin ölmedi kabimizde yaşıyor.*
(ukteyi veren: ashaf (16.12.2008 15:32))
edit:tarihin 19 eylül olmasına rağmen hala fakülte binasının olmadığı ve hatta öğrenci işlerini bile olmadığı efsane fakülte. allah sonumuzu hayır etsin.*
2007 yılında resim, oyunculuk ve dramatik yazarlık bölümleri bulunan; uludağ üniversitesi'nin fütursuzca açıp sonrasında ne olacak diye düşünmediği ve hala kendine ait bir binası olmayan güzel sanatlar fakültesidir.
işte bu talihsiz fakültenin gemişi:
ilk olarak mudanya merkezde açılacak vaadiyle kandırılan öğrenciler binanın yerinde yeller esmesi ile şoke olmuş; başka bir bina sözü ile ilk öğretim yarıyıllarına sığıntı olarak 152 evler' de başlamışlardır. bir hafta sonra kendi binanızda olacaksınız (bizzat dekanın ağzından) vaadleri ikinci dönem binanıza kavuşacaksınıza dönüşmüş ve aslında bu kavuşulacak olan binanın da kendi binaları olmayacağını öğrenen öğrencilerin yüzüne çarpan ikinci şok tokatı feci patlamıştır ki daha bitmemiştir yaşanan dumur... zira bina; aslında huzur evi için yapılmış her odası birer derslik olamayacak kadar küçük, banyolu ve balkonlu yetmezmiş gibi mudanya'nın yerlisinin bile bilmediği kadar sapa, yüksek bir tepenin zirvesine konuşlanmış bir su deposundan başka bir yer görmeyen saçma bi yerdedir. öyle ki henüz ilk öğrenciler olan 40 kişi bile bu binaya sığamamaktadır... bu da yetmezmiş gibi ikinci yıllarına giren öğrenciler bu binadan da ayrılacaklarını duyarak artık şaşırmayacakları duygularla yeniden karşılaşırlar. ikinci yıllarına görükle kampüsünde başlayacaklarını öğrenen öğrencilerin (sadece resim bölümü zira diğer iki bölüm mudanya'da kalmıştır) içine az da olsa su serpilmiştir çünkü sessiz tepeden sonra etraftaki amalelerden ziyade farklı bir kaç insan göreceklerdir çevrelerinde. lakin bu mutlu son değildir; ikinci yıllarını görükle kampüsünde yine kendilerine ait olmayan bi labarotuvar binasında tamamlayan öğrenciler o binadan da kovulduklarını duymuşlar ve akibetlerini çok merak etmektedirler. hala nereye taşınılacağı konusunda kesin bir bilgiye sahip olmayan garip ama 3. sınıf(!) öğrencileri akıbetleri konusunda merak içersindedirler...
aylarca gözünüze taktığınız, kimi zaman kayganlığından dolayı mıncırmak istediğiniz lesinizin zamanı dolduğunda "acaba bunu suya koymasam nası olur" deneyini yaptığınız vakit bildiğiniz cam halini alması olayıdır...
gözlüklerini tak çıkar yapmayı sevenleri kırlıma derdinden kurtarmış basit ama en gerekli icatlardan biri. bazen içinde başka şeyler de saklanır misal: toka, para, sakız ve kırılmasından korktuğunuz bilumum şeyler sigara gibi...***
kendi seviyesinin yüksekliğini vurgulayıp üç karış kalkık götüyle, yarım iq seviyesini göz ardı ederek başkalarına sataşarak kendini tatmin edenlere sorulacak kinayeli sorudur.
o an ki ne yaşam ne ölüm sınırında, nefes almakla almamak arasında, gözünüzün en çok gördüğü ama o andan başka bir şey göremediği kadar kör olduğu vakittir. çabuk geçer lakin. bir bakış, bir tebessüm kadar ama sıcaklığı uzun sürer içe dokunur. o an bazen size delicesine ılık hissettiren insanla göz göze gelmektir, bazen sadece onu düşünmek. ama o an güzeldir...
gündeme gelen bir çok aptal saptal başlıkları görünce hele de altlarının o denli doldurulduğunu, ister istemez nedeninin sıkıntıya bağlanıldığı eylem. yoksa milletin işi gücü yok, neden uğraşsın gudikliklerle...
zeki müren'in o eşsiz sesiyle canlandırdığı, güftesi turgut bey'e ait olan şarkı:
yoksun bu gece ah yine zehroldu sarabim
hasretle yanip inleyecek kalb-i harabim
zindan olacak tabe sabah bezm-i tarabim
hasretle yanip inleyecek kalb-i harabim
türk mitolojisinde rastlanan gövdesi balık, gagası kuş şeklinde gösterilen ve plastik sanatlarda rastlanılan, balık-kuş ya da * denilen efsanevi bir figürdür. bazı efsanelerdeki yaratılma işi için gerekli toprağı çıkarmak üzere denizin dibine dalma olayını gerçekleştirir.
ayrıca:
(bkz: altay yaradılış destanı)
(bkz: türk resim sanatında hayvan sembolizmi)
doç. dr. yaşar çoruhlu tarafından hazırlanan türk mitolojisine ışık tutan, yalın dili ile bir soluka okuyup anlayabileceğiniz tarihimiz ve mitolojimiz adına değerli bir kaynak eser.