Silmeden önce yan sekmede açıp ss alsaydın keşke kardeş denilen başlık.
Ne sexting dönmüş vay be.
Yavrum yavrularım burası sözlük ne yapıyorsunuz siz yahu?
Hiç mi ders almadınız olanlardan?
Otobüste zengin koca ne arar denilesi başlık.
Bir eğitim fakülteli fena canını yakmış heralde.
Kesin iibfli/besyocu arkadaş gezerken gezmişler okul bitince senden bi cacık olmaz demişler basmışlar tekmeyi.
Deneyimli bir plastik cerraha kendinizi emanet etmenizi gerektiren durum.
Stur izleri minimalize edilebilir, önce hormonal tedavisi yapılıp daha sonra operasyon post op dönem + hormonal tedavi derken sevmeye başlayabilirsiniz kendinizi ama hormonal tedavi şart beyler
Düzden de tersten de okusanız bir bok anlaşılmaz lanet dilden.
Overdose almamak gerekir erasmusa gidecek /eğitiminize devam edecek yer seçerken iyi düşünün.
Ha okuması ayrı bir sorundur.
Geçenlerde bir müslüman arkadaşımın böyle bir durumdaki tavrı biraz da olsa komik gelmişti. Regl olan ya da cünüp denilen kadınlar tırnak , kıl(saç veya epilasyon) kesmemeliymiş. erkekler içinde aynı durum geçerliymiş ve lohusa dönemindeki kadinlarda da bu böyle bir durum söz konusuymuş. Iyi de bu kadın 40 gün kanama geçirecek doğum sonrası hiç tırnak kesip kıl tüy alma işine girmeyecek mi?
Edit büdüt:Mekruh nedir bilmiyorum islamiyette böyle bir şey var mı onu da bilmiyorum. bilgili arkadaşlar herhalde açıklayacaklardır.
türkiyede ne zaman açıldığı merak edilen şirket.
bünyesinde çaliştiğim şirkettir ve turkiyede arkadaşlarımla komik diyologlara neden olmuştur.
bir arkadaşıma çalıştığım yeri (bkz: general electrics)söyledikten sonraki tepkisi şu olmuştur. ne yani sen şimdi telefon montecisi mi oldun ola ola. anladığı yer gm dir. (bkz: general mobile)
isviçre ve italyan asıllı şarkıcı.
eurovision denen yarışmanın ne kadar içler acısı olduğunu kanıtlamıştır kendisi.
2008de isviçre adına italya bir şarkı ile katılmış ama finale çıkamamıştır.
avrupanın en çok dalga geçilen aptal yerine koyulan kişilerini içeren fıkralardır.
Öyle ki bu insanlar türkiyedeki karadeniz fıkraları gibi avrupada işlenmektedir.
Adamın biri bardan içeriye girmiş bir yere oturmuş ve bir bira istemiş. barmene "Hey, iyi bir polak fıkrası duymak ister misin? Diye sormuş
Barmen "bak sana ne söyleyeceğim ben polak.ım. Bilardo oynayan şu iki iri adamı görüyor musun onlar da polak barın sonunda oturan şu iki adamı görüyor musun onlar da polak. Hala polak şakası yapmak istiyor musun?"
Adam cevap vermiş "eğer beş kez açıklamak zorunda kalmayacaksam."
Polonya bir bilim toplantısına bir grup bilim adamı yollamış. Bu toplantıda bütün ülkelerin bilim adamları planlarını ve bilimsel araştırmalarını paylaşıyorlarmış.
Amerika kanserli hücreyi iyileştirme konusunda bir adım daha attıklarını söylemiş ruslar satrün'e göndermek için uzay gemisi hazırladıklarını söylemiş ve almanlar suyla çalışan bir araba icat ettiklerini açıklamış ve söz polonyalılara gelmiş.
-biz aslında güneşe gidecek bir uzay gemisi hazırlıyoruz.
Diğer adamları söyle sormuş.
+Peki güneşin yüksek ısına karşı nasıl bir çözüm buldunuz?
-bu çok basit, gece gideceğiz.
Kadının biri doktora gider.
Kadın: doktor canım çok açıyor.
Doktor: neresinin acıdığını gösterebilir misin?
Kadın parmağını omzuna koyar. " ah işte burası" sonra göğüsüne koyar "ah işte burası" ve midesine dokunup "ov tam burada" der.
Doktor kadına bakıp: "polonyalı olma ihtimalin yok değil mi?"
Kadın: neden evet öyleyim, nedenki?
Doktor: parmağın kırılmış.
Bir almam amerikalı ve polonyalı kirli tampon * dolu bir oda bulurlar ve bir yarışma yapmaya karar verirler odada en çok kalan kazanacaktır.
Önce amerikalı girer, diğer ikisi kapıyı kilitler ve beklemeye başlar bir hafta sonra kapıyı yumruklama ve ağlama sesleri duyarlar ve kapıyı açarlar.
Amerikalı: "hayatımda kokladığım en hasta edici koku buna dayanamam" diyip ağlamaya devam etmiş. "oradad bir dakika daha duramam"
Sıra almana gelmis kilitlemişler. bir ay sonunda kapıya vurarak çıkmak istemiş.
"tanrım dünyada bu kadar les gibi kokan bir şey yok! Bir dakika bile katlanamam" demiş ağlarken neredeyse nefesi kesilecekmiş.
Ve sıra polonyalıya gelmis kilitlemişler.
bir hafta bir ay derken bir yıl geçmiş hala ses yokmuş tabi diğerleri endişelenip kapıyı çalmışlar. " artık dışarı çıkabilirsin yarışmayı açık arayla sen kazandın" demişler.
Polonyalıdan cevap gelmiş " daha değil. Jöleli donutları yemeği henüz bitirmedim"
Pek sevgili gökçek severlerin mutlu olması ve bazı kişilerin de dalgınlıkla sokak ortasında kalmaması dileğiyle son sefer saat 22:00 olmuştur, hayırlı uğurlu olsun.
Afyonkarahisar'daki yazılım firması sosyal
paylaşım sitesi Twitter'ın yasaklanmasının
ardından rturk.com.tr adıyla yerli Twitter sitesi
açmış. Şuan beta yayınında. Akıbeti ne olur bilinmez.
akp dönemi yapılmış düzenlemedir.
Allah belanızı versin yasalarıdır.
Üç kuruş maaş alan emeklinin maaşı açlık sınırının çok çok altına çekilmiştir.
Düşük prim ödeyen işverenler yüzünden emekli olan kişilerin maduriyeti artırıyor.
1000 küsur maaş alması gereken bu emekli kesim 2010da minimum725 TL olarak bağlanan emekli maaşı, 2011
de 695 liraya, 2012de 639 liraya
2013te ise 403 liraya kadar gerilemistir.
Düşünebiliyor musunuz 403 tl nasıl geçinir bu insanlar bu maaşla ne yapacaklar 65 yaşından sonra hangi şirket kim alır onları işe?
Bu kadar emeğe değer verilmeyen bir ülkede yaşamak revamıdır bu insanlara?
Daha önce akp dönemimde emeklilerin emeklilik dönemi aldıkları yıpranma paraları da kaldırılmıştı.
Nereye kadar sürecek bu düzen? Onlar ayakkabı kutularına dolarları doldururken emeğiyle, namusuyla çalışan insanların açlıktan nefesleri mi kokacak?
Unutmayın bir gün siz de onlardan biri olabilirsiniz, halkınızı savunun.
su katılmaz gerçektir.
Enflasyon sepetine pinpon topu ve şemsiye koyup enflasyon hesabı yapan tc yetkililerince benzin, temel gıda, ve elektrikte 200% ü geçik zamlar olmuşken çalışan kesim ve özellikle asgari ücretliler açlık sınırının bile altında bulunmaktadır. Normal devlet memurları ise hesaplanan yoksulluk sınırını kıl payı geçmektedir.
Millet vekillerinin 8bin tl ile ne için geçinemedikleri açıktır.
Gariptir ki halk başka türlü bir mazoşistir, emeği hakkı sömürülen kişiler iki paket makarnaya oy satmaktadır. Asıl satılan oy değil kişilik ve onurdur.
Hadi herşeyi geçtim, ya eğitimli gençlere ne demeli bu sistemin içinde her türlü bilgiye sahipken bozuk plak gibi başbakanın söylediği sözleri ve fikirleri ortaya atmaktadır.
Düşünebiliyor musunuz kendine ait bir fikri olmayan okumayan araştırmayan iyi ve kötüyü, haksızlığı ve doğruluğu ayırt edemeyen öğretmenler, avukatlar, hakimler, doktorlar yetişiyor bu devlette.
Kendisi yaşamadığı halde ne yani chpyi seçelim de, karneyle ekmek tüp mü alalım diyor bu gençler ironik değil mi?
Cem uzandan ne farkı kaldı recep tayyip erdoğan'ın?
Ben size söyleyeyim ikisi de hırsızdı.
Biri yol yaptı, biri spor kompleksleri.
Biri deprem için ayrılan bütçeyle yine yol yaptı, birisi ilk özel televizyonu kurdu kendi gsm şirketi telsimi kurdu.
Ne farkı var ikisinin gerçektende?
Yaptıkları iki üç göstermelik şeyle götürdükleri milyon dolarların üzerini örten insanların birbirinden ne farkı var?
bugün itibari ile izmirde gerçekleşen artçı depremlerdir.
Tayyip beyin izmire gelmesi izmiri sarsmıştır. Demekki bir hafta falan kalsa izmir tepemize yıkılacak.
lehçe şerefe ya da çok yaşa anlamındaki söz.
Bütün slav dillerinde farklı yazılsa dahi çok yakın telaffuzu var bu kelimenin.
Lehler de ruslar gibi nazdrovya olarak telaffuz ediyorlar.
2010 yılında piyasaya sürülmüş japon motosiklet markası hondanın sport touring motorudur.
Öncelikle tasarım olarak çoğu motorsikletten ayrılmıştır. Aynı yıl honda cbr 250 de benzer kasayı kullanmıştı.
Motorun airodinamiği cidden iyi havayı yarıp geçiyor resmen.
173beygir bir touring motordan beklenebilecek güç ve ağırlığı göz korkutuyor çünkü kendisi tam 267kg fakat ağırlık merkezi dengesinden dolayı gayet kıvrak ve yol tutuşu çok iyi olan bir motor. Sahsen ağırlığından tek şikayetim park ederken oldu.
Grenaj sistemi sürüşü rahatlatıyor. Sele ve depo tasarımı vfr 800 e göre daha konforlu olmuş. Artçı da diğerine göre daha konforlu.
Gösterge panelleri yine vfr klasiği pek değişmemiş.
Yakıt tüketimi bakım ve yola göre değişiyor fakat 100kmde 5,5-7lt arasında ki bu özellikte bir motor için normal karşılamak gerekiyor.
815 mm sele yüksekliği can sıkıyor. Ama motor botlarıyla olayı hallediyoruz efendim.
Ön camı ki diğer vfr modellerinde de bu böyle rüzgar koruması yetersiz.
Sanırsınız naked bir motorsiklet almış sürüyorsunuz.
Ayrıca egzoz tasarımı bana göre iğrenç ki sesinden bahsetmiyorum bile hondanın nasıl bir susturucu sistemi varsa artık neredeyse ses çıkmayacak motosikletlerden. Sahsen vfr 800ün egzoz sistemi daha bir havalı yapıyordu motoru.
Yaz aylarında hava sıcaklığına bağlı olarak şehir içinde deli gibi hararet yapıyor motor, trafikten uzak durun aman diyeyim.
Buradan türk polislerine sesleniyorum 70km hızla gidersem motor hararet yapıyor ben ne yapayım bu konuda kendiniz biniyorsunuz fz6fz1 ve gs 1200lere basıyorsunuz gaza sizinki motorda bizimkisi hayrat malı mı?
Her neyse sakinim dönelim konuya.
Süspansiyon sistemi çok sert azıcık bozuk bir yolda r1 sürmekten beter ediyor insanı.
Touring özelliği olsa bile hayvani bir güce sahip olduğundan saniyeler içinde ölümcül hızlara çıkabiliyorsunuz ama fren sistemi oldukça başarılı ve kendinizi güvende hissediyorsunuz.
Daha önce hiç vfr kullanmayan biri oturuş pozisyonundan dolayı acı çekmeye başlayacaktır.
Bilekleri cidden zorluyor durusu. Rüzgar ve aşırı ivme insanı motordan soğutuyor fakat alışınca rahatlıyorsunuz.
Vazgeçmeden bir ay kullanın bir bakmışsınız mükemmel bir makinaya sahipsiniz.
bir aralar geyiği dönen ve akıbeti merak edilen haplardır.
Malum yurdum insanı verilen eğitim yüzünden bir türlü ingilizce öğrenemiyor.
Biri satışa sunsa bal deresinden daha fazla satılırdı heralde.
afedersin altın kaplama mıdır bu ev diye sorgulatan evdir.
Ne lan bu fiyatı değil kirası bir de yıllık değil aylık kirası biz hala amelelik yapalım. Akpye oyu bassın 850 tl asgari maaşlı chp başa gelirse karneyle ekmek mi alalım desin diğer partilere de kulp taksın. Adamlar bok yerine para sıçsın.
akp cemaatin oylarla oynayacağını düşündüğü için yskdan korkma durumu.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem Küçük, YSK'da
cemaat ağırlığının olduğunu ima ederek
Cemaat'in kaos çıkarmak için seçim sonuçlarıyla
oynamayı planladığını söyledi. "Şimdiki yeni
planları yerel seçimlerde kritik ya da başa baş
geçecek muhtemel yerlerde AK Parti aleyhine karar çıkartmak." diyen Küçük "Yüksek Seçim
Kurulu (YSK) en büyük kozları olacak gibi
görünüyor." diye yazdı. Yazısında "YSK'nın
iradesini sakatlayan bir yapı var. Ve bu yapı asla
meşru olamaz. YSK üyelerini kimler seçti herkesin
malumu" ifadelerini kullanan Cem Küçük, YSK
bilgisayar sistemlerini kimlerin kontrol ettiği
sorusunun da çok önemli olduğunu söyledi. Cem
Küçük'ün yazısının ilgili bölümü şöyle: (...) Osman
Can 14 Ocak'ta Akşam gazetesinde ne yazmıştı bir okuyalım: 'Ahlak dışı bir yöntemle ele
geçirilen HSYK üzerinden, yine Yargıtay, Danıştay
ve hatta Yüksek Seçim Kurulu'nun iradesini
sakatlayan bir yapının varlığı meşru olmaz.
Olmadığına göre, sadece meşru sahiplerinin
sığınabileceği temel hukuk kaidelerine müracaatları da meşru değildir. Latincede meşhur bir söz vardır: 'nemo auditur
turpitudinem suam allegans'. Yani kendi
ahlaksızlığına dayanarak hak iddia edenin iddiası
dinlenmez! Bu yüzden bu derin yapı ve
müttefiklerinin 'yargı bağımsızlığı', 'erkler
ayrılığı', 'hukukun üstünlüğü' ihlal ediliyor şeklindeki feveranlarını ciddiye alacak halimiz
yok. işin doğrusu esas mesele yargı da değil. Esas
mesele, yargı dâhil olmak üzere, halka ait
kılınamayan, halkın katılımına, denetimine tabi
kılınamayan, dolayısıyla sürekli karanlık
operasyonlara açık anayasal düzen... Buna mahkûm muyuz?' Osman Can'ın ifade ettiği gibi YSK'nın iradesini
sakatlayan bir yapı var. Ve bu yapı asla meşru
olamaz. YSK üyelerini kimler seçti herkesin
malumu. YSK bilgisayar sistemlerini kimler kontrol
ediyor sorusu da çok önemli. Şöyle düşünün: Bir il
ya da ilçede bazı sonuçlar kafa kafaya geldi. Oyların sayımında hile yapıldığı iddia edildi.
insanların sokaklara çıkıp hile yapıldığını
söyleyerek feveran edecektir. Tıpkı Gezi
kalkışmasında olduğu gibi sokaklar yine terörize
edilecek, böylece seçimlerde son sözü YSK'nın
söylenmesi istenecektir. Öte yandan AK Parti'nin seçimlerde hile yaptığı hemen dillendirilecektir. Bununla geçmişteki seçim sonuçları da hemen
sorgulanmaya başlayacaktır. Burada hemen akla
gelmesi gereken kimlerin YSK üyesi olduğudur.
YSK üyelerinin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel
Kurulları'nca kendi üyeleri arasından üye
tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla
aralarından bir başkan ve bir başkanvekili
seçerler. Peki YSK'nın görev ve yetkileri nelerdir? YSK'nın görev ve yetkiler bölümünde 7. Madde
şöyle: il seçim kurullarınca, oy verme günü
işlemleri hakkında verilmiş olan kararlara karşı
yapılan itirazları derhal inceleyip kesin karara
bağlamak. 8. Madde. il seçim kurullarınca
düzenlenen tutanaklara karşı yapılan itirazları inceleyip kesin karara bağlamak. 9. Madde
Seçimlerden sonra, kendisine süresi içinde
yapılan, seçimin sonucuna müessir olacak ve o
çevre seçiminin veya seçilenlerden bir veya
birkaçının tutanağının iptalini gerektirecek
mahiyette itirazları, altkurullara yapılan itirazların silsilesine ve sürelerine uygunluğunu
araştırmaksızın inceleyip kesin karara bağlamak.
Yani ortaya çıkacak bir pürüzde son sözü
söyleyecek mercii YSK. Elbette Yüksek Seçim Kurulu kanunların kendisine
verdiği yetkiyi en iyi şekilde kullanacaktır.
Bundan kimsenin şüphesi yok. Ama HSYK
hakkındaki sıkıntılar herkesin malumu. Hükümet
de HSYK yapısını değiştirecek kanun üzerinde
çalışmalarını hala sürdürüyor. Osman Can'ın ifade ettiği gibi sakat yapılar bazen sıkıntı doğurur.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin mücadele ettiği
paralel yapının eli ne yazık ki her yerde var. Çok iyi organize olmuş bir yapıyla karşı
karşıyayız. Bu yapı seçimleri etkilemek ya da
ihtilaflı alanlarda devreye girip hükümeti zor
durumda bırakacak her adımı atabilir. Dikkatli
olmakta fayda var. Bu yapı seçim sonuçları
üzerinden meşruiyet krizi çıkarabilir. AK Parti ve Erdoğan aleyhine olacak her plana sıcak bakar.
Zaten sosyal medyada bu yapıya yakın
yazarlardan bazıları açıkça AK Parti'nin
kapatılması gerektiğini yazdılar. Başkaları da HSYK
kanun teklifi Meclis'ten geçerse o Meclis'in
meşruiyeti kalmaz diyebildiler. Bu laflar durduk yere edilmiyor. Paralel yapının konuştuğu bu
ihtimaller medyadaki adamları tarafından
söyleniyorsa bunları ciddiye almak
garip şekilli cartoon telefonu.
Kendisini geçen gün bir çocuğun elinde görüp oyuncak sanmıştım fakat gerçek bir telefonmuş.
Şekli bildiğiniz elma gibi üretici firma hakkında hiç bir fikrim yok.
Telefonda dual sim sistemi varmış oha diyorum ayrıca 2g ve 3g destekliyormuş. internet için şebeke bile kullanılabiliyormuş hatta mp3/mp4 destekliyormuş yok ebesinin amı.
Bluetoothda varmış bir çocuk için çok bile tasarımı da çok şeker zaten sanal bebek gibi.
yavaş yavaş biten hastalıktır.
Twitterın boku çıkmasından sonra attığım kaç twit var acaba diye düşünüyorum yılda 100 falan. Yoksa çoktan 5000twiti görmüştüm.
2007 yılında kurulan hıristiyan pop-rock grubudur.
2008-2009 yılları arasında grubun adı Yellow Cavalier'dir fakat 2010da grubun adı anthem light olarak değişmiş ve aylar sonra Reunion Records ile anlaşmışlardır.
Kendileri yeni nesil boybandlerden efendim keşke ergen şarkılarını coverlamasalarda daha fazla ilgi çekici olsalar.
Kyle Kupecky bu ad değişimi hakkında "bu şarkılar ve bu kayıt bizim dünya için söylediğimiz ilahilerdir. bu dünyada bir çok karanlık var biliyoruz fakat sonunda ışık kazanacaktık.