Federal Reserve System'in kısaltmasıdır. Yani aslında Federal'in kısaltmasıdır. Bir sonraki para politikası kararlarını 15 Haziran'da açıklayacak çok büyük ihtimalle faiz artırmayacaktır o toplantıda. hem enflasyonda janet yellen'in istediği artışın yaşanmaması hem de global riskler Fed'in geri adım atmasına neden olmuştur bu sene. Fed'in ilk başta piyasaya verdiği yönlendirmeye göre bu sene en az dört faiz artışı yapması beklenirken bahsettiğim enflasyon ve global faktörleri nedeniyle artık iki faiz artırımı gelme ihtimaline bile şüpheyle yaklaşılmaktadır.
Bu arada Federal Reserve System'in yani Fed'in tarihi, yapısı ve gelişimi ile ilgili daha fazla bilgi almak isteyenler için sırasıyla;
Türk yatırımcılara forex ve uluslararası döviz piyasaları için danışmanlık hizmeti sunan bir şirket. Yatırımcılara bilinç kazandırmak istemeleri pozitif. Uzun süre yatırım düşünenler için olumlu ama kısa sürede paramı 2 katına çıkarıyım diyenler için bir alex değil. siteleri de şurada; http://www.dovizdestek.com
Edit: Reklam denmiş. Denedim, sözlükte yer alsın istedim. Ki benim profesyonel alanıma giriyor.
silent crew adında bir türk ekibi tarafından yapılan tarayıcı tabanlı online türk oyunu. ekibin yeni olması ve ilk oyunu olması göz önüne alındığında gerek görsellik gerekse oynanabilirlik açısından hiç de fena olmayan oyun.
tartismalar sirasinda bazen ukalalassa da evrim tartismalarina katilanlar arasinda en cok okumus, evrim konusunda en cok bilgiye sahip kisi olarak one cikmistir benim gozumde. evrim karsiti tayfanin sordugu her soruya olabildigince onlarin anlayabilecegi seviyeye indirerek tatmin edici cevaplar vermistir. ozellikle ismail nacar'in da katildigi programda verdigi cevaplar ve getirdigi aciklamalarla bilgisini ve kalitesini gostermis, buyuk takdirimi kazanmistir. o program sirasinda dikkatimi ceken en onemli husus ise evrim karsiti bashekim beyefendinin takindigi cirkef tutum ve ismail nacar'in evrim konusunda ne kadar cahil oldugudur.
kendisi bir bashekim olan beyefendi, kendisine sunulan dunya capinda onemli bilim dergilerinde basilamaya "uygun ve yeterli" gorulmus arastirma makalelerinin hatali oldugunu iddia etmesiyle ya cehaletini ya da art niyetini ortaya koymustur. ayrica sordugu her sorunun karsi taraf tarafindan cevaplandigini her gordugunde cirkefe sarip onlarin sozunu yarida kesip hemen baska bir konuya atlamis sonrada karsi tarafin hicbir soruya cevap veremedigini iddia etmistir.
yine ayni programda ismail nacar'in ortaya koydugu argumanlar ve yorumlar da onun bir daha bilirkisi olarak bilim tartistilan hic bir platforma davet edilmemesi gerektigini gostermistir. bu beyefendi o programin sonlarina dogru suna benzer (tam hatirlamiyorum ama boyle bir seydi) bir soru sormustur; "simdi ben ceketimi assam buraya. bir milyon yil gecse!! icinden ben cikarmiyim? bun nasil sacmaliktir yahu akliniz bunu aliyormu?"
kisacasi tebrik ediyorum ve destekliyorum safak mert'i, cagatay tarhan'i, ergi deniz ozsoy'u ve digerlerini... sizin gibilerin oldugunu bilmek turkiye'nin gelecegi konusunda daha olumlu dusunmemi sagliyor.
(bkz: alevilik/#7187292) entrisi ile aksam aksam yuzumde tebessume neden olmus yazar can... sozlukde komplo teorisi konusunda cigir acacak gibi gorunuyor...
aylar sonra bana sozlukte entry girdirecek kadar basarili son yillarda izledigim en saglam bilimkurgu filmi. bende star wars, star trek, matrix tadinda yeni bir orjinal bilimkurgu serisi doguyor hissini yaratmistir. district 9 sadece bir baslangic gibi geldi bana. tereddut etmeyin gidin gorun derim.
su an bulundugum kasabaya cok yakin bir yerde yasayan cocukluk kahramanlarimdan biri. arada sirada ciftliginden cikip ailesiyle birlikte aksam yemegine su an yasadigim yere bi kac yuz metre mesafedeki restorana geldigi soyleniyor. hatta bi kac hafta once bunyesinde bulundugum okula soylesi icin gelmisti. amma ve lakin benim haberim olmadi. burdan ayrilmadan once mutlaka gorecegim diye hirs yaptim texas rangerini.
(bkz: Meryl Streep) ve (bkz: Philip Seymour Hoffman)'in basrollerinde oynadigi bu ay icinde vizyona giren acayip bir film. filmi dun gittim izledim lakin zevk aldim diyemem. hatta bir ara uykuya dalmisim o kadar sessiz ve yavas bir film. ha iste simdi aksiyon heyecan baslayacak diye beklerken aniden de bitmistir film hersey havada kalmistir. imdbde su an 8'dir skoru. bu filmi ilginc kilan nedir bilen varsa beri gelsin de anlatsin bana. tuhaf...
solosu girince dinleyiciyi transa geciren led zeppeline tapma sebeblerinden. page'in canli calarken normalde yaklasik 1 dakika olan soloyu 7 dakikaya kadar uzattigi gorulmustur. bir de bu versiyonlarin mp3lerini editleyip sadece 7 dakikalik solodan sarki yapan ve bunu sabah aksam dinleyen manyaklar da gormedim degil. *
hele bir de dogup buyudugunuz yer cennetin dunyada kalmis bir parcasi kadar guzelse bir baska olur bu heyecanin tadi. bavullarinizi toparlarken son gece uykuya dalmadan once havaalani yolunda ve tum yolculuk boyunca memlekete vardiginizda neler yapacaginizi planlarsiniz. bunun tam tersi ise bir iskence gibidir. memleketi sevdiklerinizi geride birakmak.
sanirim 1994 senesinde ilk olarak yayinlanmaya baslamisti. doksanlardan aklimda yer eden super baba ile birlikte ikinci dizidir kaygisizlar. daha cok uzun skec tatinda gecerdi her bolum. abuk sabuk bir konu oyunculuklar idare ve manyak orjinal espiriler. simdi tekrar cekilmeye baslansa ayni tadi verirmi ayni kadro bir araya gelirmi ayni performans cikarmi senaristlerden bilemem. ornek bir kac espiri;
daha elazigdan yeni ayrilmissinizdir. oraya gidiyor olmak dusuncesi bile bir heycan mutluluk verir. yolculuk boyunca yuzunuzde bir tebessumle hep arabanin on camindan ufuga bakar artik daglarin kendini gostermesini beklersiniz. yolculuk boyunca hic ama hic sikilmazsiniz yolun sonu sizin icin oyle guzel bir yere cikiyordurki hep bu ruh halinde kalmak istersiniz. zaman ilerledikce oraya yaklastikta icinizdeki kipirtinin siddeti artar. yollar artik yuksek tepelerin daglarin uzerinden arasindan gecmeye baslar. sonunda vardiginizin ilk belirtileri evleri evlerinin onunde kosusturan cocuklari gormeye baslarsiniz. birden araba yavaslar. yasli coban koyun surusunu karsiya geciriyordur. arkasinda da kucaginda kucuk bir kuzuyla minik bir erkek cocugu. oglu belliki. doga canlanmaya basliyordur yavas yavas. leylekler atmacalar sahinler sincaplar. bir kac dakika sonra evlerin yogunlugu artar. heyecan artik doruktadir. oyleki kalbiniz neredeyse gogsunuzden firlayacak. ve sonunda iste oradasinizdir yillarca suren ayrilikdan sonra. ilk once munzur selamlar sizi. yine eskisi gibi. huysuz bir ihtiyar misali hizla ve kizgin bir sekilde dovuyor kayalari. heyecan yerini artik hafiften huzunle karisik mutluluga birakir anilarinizla tekrar yuzlesmeye baslayinca. belki gozleriniz dolar belki tutamazsiniz gozyaslarinizi. yillar oncesine gidersiniz cocuklugunuza. saklambacdaki favori mekaninizdan hep beraber futbol oynadiginizden yerden gecerken cocukluk arkadaslarinizin simalari belirir teker teker zihninizde. annenizden oyun aralarinda sac ekmegi uzerine tereyagi aldiginiz pencerenin onune gelince icinizden bi seyler kopar sanki. orada olmak oyle farkli duygulari bir anda yasatirki size gozleriniz dolarken tebessumle dalarsiniz dusuncelere. oraya zincirlenmek istersiniz bir daha ayrilmak istemezsiniz orada olmek dersimin topragina karismak istersiniz.
sahsen fanatigi oldugum sahneler filmin hemen basinda woo'larin dude'u tartakladiktan sonraki ilk bowling sahnesi ve en sondaki kulleri ruzgara birakma sahnesidir. ozellikle dude'un jargonu insani kahkaha kramplarina sokabilir. ozellikle o malum kelime * cuk diye oturmustur dude'un agzina.
--spoiler--
filmin en basinda dude halisina isendikten sonra bowling salonunda walter ile olayin kritigini yapmaktadir ve o klasik replik duser dude un dudaklarindan;
dude: walter, the chinaman who peed on my rug, i cant go give him a bill!! so whatta fuck are you talking about!!!
sondaki kulleri birakma sahnesinde walter kulleri ruzgara birakirken yine vietnamdan sacmalamaya baslar ve sonrasinda yine;
dude: what was that shit about vietnam!!? whatta fuck does anything has to do with vietnam??! whatta fuck are you talking about???
ha ayrica en basta woo'nun arkadasi dude u tuvalette tartaklarken
dude: noone calls me lebowski, you got the wrong guy man, i am the dude
wa: your name is lebowski, lebowski. your wife is bunny (bunlari soylerken herifin mimikleri bir harikadir)
--spoiler--
bildigimiz turk kizlarindan bir farklari yoktur. erkekleri etkileyebilmek icin suslenir boyanir badana yapar kalca 2 adim geride yururler. erkeklerin dikkatini cekerler de fakat is muhabbet etme tanisma kaynasma faslina gelince de pek orali olmaz tersler ceker giderler. celiskidir bu olay benim icin. sen bir erkegin dikkatini cekmek icin onca sebeklik yap sonra erkek pes edince "tamam yahu paspasin oliyim cigne beni" ye gelince vaziyet "hadi len ordan terbiyesiz seviyesiz" de' bu ne yahu!!! kisacasi o malum yerleri yerden olmasi gerekenden daha fazla yuksektedir efendim. ****