ABD'de yayınlanan, genç yaşta anne olan bayanlarla ilgili bir reality show'ta meşhur olan hatun kişidir.
Ününü daha da arttıran olay ise yakın zamanda ortaya çıkan porno kasedidir. Bu kaset ile ilgili birçok söylenti vardır. Kendi iddiası (bkz: James Deen) abimizle (ki kendisi Woodman ve Rocco'dan sonra gelir benim için) takılırken çektikleri film, James'in boşboğazlığından dolayı ortaya çıkmıştır. Başka bir iddia ise, James Deen'i para ile kiralayıp film çekmiştir. Öyle veya böyle bu filmi 1 milyon dölara Vivide satmıştır ve voleyi vurmuştur hacı. izlenme ve indirilme oranlarında da Kim Kardashian'ı tahtından etmiştir, rekor kırmıştır. Filmi buldum ve 3 partın ilk bölümünü izledim. Filmin ilk dakkalarından itibaren anal isterim anal isterim diye coşan Farrahı, parasının hakkını vererek evire çevire cezalandırıyor James Deen. Şimdilik bu kadar. Nevşin, sendeyiz
Kıymatı bilinmemiş, "underrated" hollywood güzellerinden biri. Güzel bir yüz,etkileyici bir gülümseme, "meme nasıl olmalı?" nın cevabı verir nitelikte güzel göğüsler, bir heykeltraşın elinden çıkmış güzellikte bir popo. Peki tüm bunları ben nereden mi biliyorum? Biraz araştırmacı olun, biraz film izleyin... Sin City'de (biraz gereksiz de olsa) çıplak bir sahnesi var ki "işte kadın!" diyor insan. Bu güzelliğe rağmen elle tutulur bir filmde rol alamamıştır. Daha da konuşturmayın beni izleyin http://www.esquire.com/wo...rla-gugino-nude-pics-1011
milliyet internet sitesi-"milporn"da iki gündür yer alan haber. asker eşleri bayanlar kocalarına moral(!) olsun deyyu soyunmuşlar. maşallah hepside birbirinden güzel. ahanda linki: http://www.milliyet.com.t...6425-eslere-ciplak-moral/
devre arası yaptığı yorumla beni mahçup eden futbol yorumcusu. Romen yedekleri canla başla ısınırken bizimkiler lay lay lom yapıyorlar dedi. harbiden de doğru tespit. hakkını teslim ediyorum.
daha hollanda maçında ortaya çıkmasına rağmen sabırla bekledik ve bu akşam artık bardak taşmak üzere. sonuç ne olur bilmiyorum ama futbol oldukça kötü. "milli takımdaki değişime herkes saygı duyacak" diye bizlere ayar vermeye çalıştı ancak kovulduğunu deklare eden karara sende saygı duyacaksın sayın avcı.
canlı yayın maç yorumculuğunu kahvede maç izlemek sanır. zira maç yorumlarken şunları sıklıkla duyarsınız ağzından: "gir içeri burak, vur, dikkat et, pas ver, kaç araya, ara pas yap vs.vs.
quentin tarantino'nun 2. filmidir aslında. ilk filmi my bestfriends birthday'i asla bitirememiştir.(yoksa bir yangında yanmışmıydı lan?) my bestfriends birthday, true romance'ın altyapısını oluşturur. neyse konumuza dönersek reservoir dogs tarantino'nun görücüye çıktığı ilk filmdir. 1992 yapımı film hong kong yapımı city on fire filminden izler taşır. gerçi tarantinonun çalışma tarzı kıymeti bilinmemiş filmlerden parçalar alıp harika bir bütün oluşturmak üzerine kuruludur. filmde 6 tane gangesterin bir elmas dükkanını soymasını anlatır ancak o soygunu biz hiç göremeyiz. film bu olayın öncesini ve sonrasını anlatır. film için gerekli finansmanı bulamayan tarantino'nun yardımına (bkz: harvey keitel)koşar. merak etme bu filmi bitireceğiz der. ancak gene de zorluklar yaşarlar. oyuncular kendi eşyalarını filmde kullanırlar. mesele mr white'ın arabası keitel'in kendi arabasıdır. aynı şekilde Michael madsen'de. chris penn kendi kıyafetleri ile oynar vs.
Mr.white: Aslında rol için (bkz: steve buscemi)okuma yapar. ancak buscemi mr.pink için ısrarcı olur ancak tarantino mr pink'i kendi için yazmıştır. ancak işin içine finansör olarak giren (bkz: harvey keitel) mr white'ı alınca mr pink'i buscemi kapar.
Mr.Blonde: (bkz: michael madsen) ilk önce mr pink için okuma yapar. blonde için ilk düşünülen isimler (bkz: george clooney) ve (bkz: Christopher Walken)'dır. ancak ikisi de rolü reddeder. rol madsen'e kalır. mr blonde'un adı vic vega'dır, ki bu da pulp fiction'daki vincent vega ile akraba olduğuna dalalettir. zaten tarantino da sonradan ikisinin kardeş olduğunu söyler.
mr.pink: En popüler ve benimde en sevdiğim karakterdir. daha önceden de söylediğim gibi rolü kendisi için yazmıştır tarantino. Vincent gallo rolü reddeder. Tim roth bu rol için düşünülür ama o mr orange'ı ister. en son (bkz: steve buscemi) gelir ve tarantino ona bak koçum rolü kendime yazdım. almak için acaip bi oyunculuk yapman lazım der ve bu rolü çok isteyen buscemi bunu başarır.
mr. orange: bu rol için ilk düşünülen isim (bkz: james woods)'tur. ancak woods'un menajeri 4 kez yapılan tekllifi her defasında ücreti az bularak reddeder. bunu sonradan öğrenen woods menajerini kovar ama iş işten geçmiştir. (bkz: samuel l. jackson)da rol için harika bir okuma yapar ancak rol (bkz: tim roth)'a gitmiştir bir kere.
mr.blue: (bkz: Edward Bunker)filmde en silik karakterlerden biridir. fazla diyaloğu yoktur ve göremediğimiz bir şekilde soygun sırasında ölür. aslında senaryoda nasıl öldüğü belirtilmiştir ancak çekim sırasında parasızlıktan senaryodan çıkarılmıştır.
mr.brown: (bkz: quentin tarantino)tarafından canlandırılmıştır. mr pinki steve buscemi'ye veren tarantino kendisine bu rolü seçmiştir. mr blue'den hallice diyaloğu olan mr brown, soygundan sonra arabayla kaçarlarken başından vurularak ölür. filmin başında yer alan kahvaltı salonu sahnesinde saz onun elindedir ve (bkz: madonnna)nın (bkz: like a virgin)şarkısıyla ilgili oldukça uzun bir hikaye anlatır. ayrıca kendisine mr brown ismi verilince "brown boku andırıyor" diye itiraz ederek güldürmüştür.
(#17146882)bu entrinin nesini eksilediniz anlamadım.a)kadınların iş hayatında olmalarını savunmam mı?
b)işini yapan bir bayana kötü gözle bakmamamız gerektiğini söylemem mi?
c)iradene sahip ol demem mi?
d)hepsi mi?
90'lı yıllarda geçen bir diyalog:
-olum ben hemen boşalıyorum lan.
+nasıl yani?
-ya daha dergiyi açar açmaz geliyo.
+haydaa. erken boşalma olmasın oğlum?
-bilmem ki.
+haydar dümen'i arasana adaş. 900'lü hatta vardı o.
-utanıyom lan.
+hay senin... nasıl geliyo amk ya? beyaz beyaz dimi?
-yok lan şeffaf böle çiş gibi.
+yok lan. atmık öyle bişey değil.
-benim öyle valla.
+haaa! hay senin amk. ben. zevk suyu lan o.
-ne suyu?
+zevk suyu.aga bak benim dediğim gibi beyaz gelene kadar çekeceksin.
-ok
o kadar uğraşılmasına ve araştırılmasına rağmen tamamen duygusal nedenlerle yazılmış bir yazıdır. mustafa kemal'i elbette reddebilirsin ancak iftira atarak veya yalan yanlış bilgiler vererek insanları manipüle edemezsin. ayrıca hem mustafa kemali reddedip onun kurduğu ülkede yaşayamazsın. nasıl ki bir futbol maçında, sikerim lan ben elle oynucam diyemeyeceğin gibi, onun kurduğu bu ülkede onu reddederek yaşayamazsın. bilmem anlatabildim mi?
yazılışını bilmeyrum ancak sayanora en sevdiğim kelimedir. yıllar önce star'da 2. sınıf bir aksiyon filminde uzun saçlı bir abi adamları öldürdükçe "sayanora yavşak" diyodu. hastası olmuştum.
