"işte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
(…)
Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. içeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi.”
"Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun."
"günün birininde kocaman bir karga yakaladı, kanatlarını kırmızıya, boynunu maviye, kuyruğunu da yeşile boyadı. bir karga sürüsünün kulübemizin üstünden geçtiğini görünce koyverdi kurbanını. aralarına karışır karışmaz amansız bir savaş başladı. dört yandan sahtekarın üzerine saldırdılar. siyah, kırmızı, mavi ve yeşil tüyler uçuştu havada. kargalar yükselmeye başlamıştı, birden kurbanımızın döne döne tarlalara düştüğünü gördük. kuş yaşıyordu hala. gagasını açıp kapıyor, kanatlarını oynatmaya çalışıyordu boşu boşuna. kardeşleri gözlerini oymuşlardı."
Jerzy kosinski - boyalı kuş
O kadar şehide ses çıkardılar mı ki iki asker yakılmış ses çıkarsınlar? Üstünden ne kadar zaman geçti. Olay soğuyunca açıklama geliyor ve kimse ses çıkaramıyor. Böyle ne kadar devam edebiliriz ki?
2017 Nobel Barış Ödülü'nü "Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Kampanya(ICAN)" kazanmış.
Nobel Komitesi Başkanı Berit Reiss-Andersen, ödülün grubun, "herhangi bir nükleer silah kullanımının insani felaketler oluşturacağına dikkat çektikleri ve bu hedefe ulaşmak için sarf ettikleri çabalar" nedeniyle verildiğini söylemiş.
Cemal Süreyya'nın çevirisi ile okuduğum muhteşem kitap. Her şeyi o kadar derinden hissettim ki okurken. Olayları sanki pencereden aşağı baksam görecekmişim gibi bir duygu ile okudum. Emile Zola'nın okuduğum ilk kitabıydı. Çok beğendim, herkes okumalı ve gerçek edebiyat ne demek herkes anlamalı.
Temiz, düzenli sokaklar istesek olmaz mı önce sonra kedi köpeğe sıra gelse. Ne derdiniz var hayvanlarla? 'Yazıktır yeri yurdu olsun diye söylüyoruz' diyorsanız da önce sokaktaki evsiz insanların yeri yurdu olsun bence.