Dün listelerde görünce odanın ortasına koşup zafer kazanmış teknik adam gibi havaya zıpladım.
Ülke karışık, ben zihnimi arındırıp gelicem. Merhaba hasan ali Toptaş, tekrar hoş geldin.
Yalnız, kapak konusunda iletişim kitaplarını arayacağız sanırım. Hasan ali Toptaş gibi bir lezizcümleleryazarı'na derin kapaklar iyi gidiyordu. Bu biraz o havayı almış.
Ekleme: her ne kadar hasan ali hoca'mız bu kitap otobiyografik roman değildir dese de kendi hayatından bir baba-oğul kesiti okuttu bizlere. Bayağı bir altı çizili cümle ile bitti kitap.
Cümle kurmayı, beste yapmaya benzeten ve kitap yazarken sanatçılıktan zanaatkârlığa geçmenin şart olduğunu belirten bir yazar en kötü ne yazabilir ki? Alın okuyun Hasanım Alimi...
etrafına bakıp her gün yaşanan "yaşam kaosu"nu irdeleyen, toplumu her daim ince bir elekten geçiren bir yapıya sahipseniz mutlaka izlenmesi gereken bir film.
etkileyici bir konuya sahip ve müziklerle yapılan göndermeler çok hoş.
ferhan abimizin özgeçmişsel kitabının 2. cildi. muhtemelen 3. cilt yazılıyor. çünkü kitap ortaoyuncular tiyatrosu'nun kurulma aşamasında bitiyor. bu da demek oluyor ki günümüze kadar gelen ve yakın dönem anıların olduğu bir kitap ile özgeçmiş tamamlanacak.
derin bir tiyatro ve sinema perde arkası merakınız varsa daha ne duruyorsunuz diyeceğim ama kitapları ha deyince bulmak da zor.
kitapla ilgili en güzel anım, kapağı açtığımda ilk sayfada ferhan şensoy'dan diye başlayan ve adıma atılan ferhan şensoy imzası olmasıdır. var ol ferhan abi.
Bir postmodern edebiyat gezgini, okuru olarak sırayı anca getirdiğim haruki murakami nin okumaya başladığım ilk kitabı. Gece gece ilk 50 sayfa iyi geldi. Bitince de eklerim buradan.
Merhaba haruki ben geldim...
Ekleme: yazarı tanıyan biri olarak severek okudum kitabı. Ama edebî kitaplar okumaya alışık değilseniz hiç bulaşmayın. Şayet size çook uzun gelecektir...
canımın canı margot robbie nin (harley quinn) o muazzam fırlamalıklarını seyretmek için gittim, mutluyum ve fakat sıradan-boş-asalak-gereksiz bir Hollywood süperkahraman filmine para ve zaman harcadığım için utanç içindeyim.
Yani kısacası, insana birçok duyguyu aynı anda yaşatabiliyor film, tek başarısı bu.
Birçoğumuz aklına fatih sultan mehmet ile birlikte kazınmış olan tarihî olaydır.
Spoiler
Ama an itibariyle seyrettiğim vikingler dizisinin 8. Bölümünde ragnar lothbrok tarafından paris yağması sırasında uygulandığı gösterilmiştir. Gerçekliği tartışılır. Çünkü vikingler ile ilgili yazılı kaynak çok ama çok kısıtlı. Sanırım tarihte birçok kez uygulanan bu yöntemi senaristler görsel bir şölen olarak uyarlamak istemişler.
Spoiler
Sonuç olarak ilk düşünen askerî deha kim ise alkışlamak gerek. Çünkü sıradan insanın hayal edeceği bir şey değil...
(bkz: Derya tv) isimli uydu kanalında dün akşam denk geldiğim program. Hani zaplarken saçma sapan bir sürü kanalla karşılaşır ve sebepsizce takılırsınız birinde bazen, öyle oldu.
Ben bu tip adamları veya programları gördüğümde özellikle onların yerine utanmak için izlerim bir süre programı.
Hayretler içerisindeyim. Şaşkınım.
Rüyamda görsem inanmayacağım şeyler oldu, aktarayım. Eğer merak eden olursa videosunu da çektim yüklerim sonra.
Programın özeti şu:
fotoğraftaki eleman muhterem bir hoca anladığım kadarıyla. Telefon ediyorsunuz ve bir isim veriyorsunuz. Hoca da isminden hareketle o kişinin sağlık sorunlarını falan biliyor, sayıyor. Sonra şifasını söylüyor. Allah razı olsun deyip kapatıyorsunuz. Ebced hesabı, ilim falan demeyin tokatlarım.
Gerçekten bu ülkede akıl sağlığını korumak büyük bir mucize. Ben şimdi bu kanalı kurana mı, programı sunana mı, aptal gibi arayıp bunlardan medet uman millete mi yoksa milleti aptal yerine koyan bu sakallıya mı söveyim...
Aşağılık, çıkarcı, ikiyüzlü devlet politikalarının ve politikacılarının; Ortadoğu, anadolu, avrupa, asya ve afrika'da binlerce masum vatandaşın canına kastettiği çeyrektir.
21. Yy.ın ilk çeyreği, çok geniş teknolojik imkânları önümüze sermekle birlikte; çok şey alıp götürdü bizlerden. Ve bu ilk çeyrekte mermiler, silahlar, bombalar normalleşti; ölmek, nefes almak gibi sıradan bir eylem oluverdi.
Merhaba sana 21. Yy.ın son çeyreği!
Yaz bizi tarih kitaplarına kara kalemle.
Rezil olduk,
katil olduk,
mahvolduk.
Başladığı günden beri özenle takip ettiğim enfes program.
Gece sessizliğinde hayatın iğne deliğinden geçen muhabbetler, edebiyat, film... dolu insanların muhabbetleri ayrı bir keyifli oluyor.
Aynı hissiyatı yaşatan diğer muhabbetler için celal şengör ve ilber ortaylı nın birlikte yer aldığı programları izleyebilirsiniz.
Hakkında pek fazla entry olmaması beni şaşırtmadı...
Pet şişeleri bisiklet lastiğinin fren boşluğuna sıkıştırıp mahallenin cazgır teyzelerini deli ederdik. Vırrrın vırrın motor sesi bizi bizden alırdı tabii. Deli danalar gibi bir o yana bir bu yana köklerdik bisikletin pedalına.
siyaset nedir bilmiyoruz tabii, ufağız. Bizim için yola yeni dökülmüş sıcak asfalt demek, "hadi deli gibi bisiklet sürün" demek. Muhtarlıkmış, belediyeymiş işimiz olmaz o zamanlar.
Neyse uzatmayayım, bir gün yine yeni asfaltta Çılgınlar gibi bisiklet sürerken toprak yola saptık. Hızla giderken yolun ortasında karşıdan karşıya zincir gibi uzanan bir siyahlık çarptı gözüme. Tabii frenlerim de iyi tutuyor o zamanlar. Sıktım frenleri,
kaydırdım lastikleri,
indim aşağı.
Sonra omzuma kadar kaldırdım bisikleti. Siyah zincirin üstünden atladım ve gülümseyerek eve doğru sürdüm bisikleti. Karadan gemileri yürüten fatih gibi gururluydum. Karıncalar yuvaya ekmek taşıyordu. Onları ezmemiştim. Zahmet edip üstlerinden atlamıştım.
Şimdi iyi biliyorum ki çocukken hayvan sevgisi kazanan çocuklardan, büyüdüklerinde insanlığa zarar gelmiyor...
Ayrıca anadolu köylerinde de çok yaygın olan dedikodu,yalan, çekememezlik ve hır; dünyanın her yerinde varmış, öğrenmiş olduk. Küçük yerlerin derdi büyük olur.
Adaylar içerisinde en sona bıraktığım ve ödülü alınca da dün akşam anca seyredebildiğim film.
Konusu yaşanmış ve ürpertici olunca oscar almak zorunda mı bir film? Evet, oyunculuklar ve diyaloglar iyi ama iki dalda oscar nedir kardeşim?
Sorsalar derim ki, "dindarlık eşit değildir ahlak" önermesini tokat gibi filme çekmiş adamlar. Yani bu kadar.
Küçükken tetris oyununda beklediğiniz o uzun çubuğun, hunharca geldiği oyundur. En olmayacak zamanda elde kalan "ı" harfleri oyun kaybettirir.
Gelmesen de olur uzun çubuk,sevgiler...
Kan ve gözyaşı gırla olduğu için kesinlikle tv'den seyretmeyip hafta sonuna sakladığım dizidir. Sevdiğin şeyleri böyle beklemeye bırakınca daha keyifli oluyor, şarap gibi.
Kimisi için çok şeydir, kimisi için o nedir? Politikası da basittir "al-ver ekonomiye can ver!" Yani indirirken aynı zamanda gönderirsiniz. Utorrent ile lisede çıkıyorlarmış hatta sevişmişler bir dönem.
Gizli gizli ayıklıyorsa sinsidir. içten pazarlıklıdır. Satışa getirebilir, Ansızın taklaya getirebilir. Dost edinmeyin.
Alenen seçip "aga ben bayılıyom buna bea" diyor ve sevimli sevimli midesine indiriyorsa samimidir. Bırakmayın onu. Hatta arada bir antep fıstıklarını da ayıklıyorsa vurun ensesine vurmalı kırmalı şaka yapın, kaldırır.
Okan Bayülgen'in nefis bir şekilde ayar vererek eylemciyi alaşağı ettiği eylemdir. Şayet, eylemci dışarı çıkarılsa veya yayın kesilse idi beyaz gibi olacaktı okan'ın sonu.
Edit: kurgu tartışmaları da var ancak bu pek mantıklı durmuyor bana göre.
Yani, "hadi şu eylemci solculara bir ayar verelim, bir adet dhkpc tipi bir kız bulalım, onu bu şekilde soyundurup üstüne de ayar metni yazalım." çok zorlama bir senaryo ama olabilitesi var düşük de olsa. Sonuçta canlı yayında eylem yapma cesaretini kırmak istemiş olabilirler.
Her şey bir yana ve görüşü ne olursa olsun bu tarz ucuz eylemler, amacı ne olursa olsun içi boş ve etkisizdir. Bu tarz işler bir kenara bırakılmalı artık. Çözüm bu olamaz.
Keşfettiğim akşam, yarıla yarıla gülmemi sağlayan mizah sayfası. Küfürlü, argo fıkraları komik paint çizimleriyle destekleyerek üzerine bir de afili seslendirme Çakarak oldukça özgün bir mizah oluşturmuşlar, yani umarım her şey gibi bu da yurt dışından arak değildir.
Yeşilçam seslendirmesi ve Samanyolu fon müziği üzerine edilen, koymalı vurmalı küfürler ayrı bir koparıyor zaten.