gece gece 10 yıldır sürekli konuştuğumuz klişe siyaset konuları üstüne klişe yorumlar getiren kişi. yeni bir tez sunmuyor. biraz mehmet barlas izlenmiş, biraz zaman okunmuş, az bir yakın tarih bilgisi bu kadar. bunu tatlı su kemalisti olmayan bir kişi olarak söylüyorum. keşke bu düşüncelerini sağlam, farklı tezler, anektodlarla süslese. ama o altyapı yok gibi. yakın tarih polemiği başka da bir şey değil. dünyanın en sıkıcı sidik yarıştırma durumu.
çok feci görünen gençlerdir. gerçekten içlerinde 2-3 yıla kadar parlayacak sağlam tipler var. ferguson yine sağlam yatırım yapmış. hele kel fransız tam bir olay. çok can yakar.
genelde libidosu yüksek kişinin harcadığı hayat, ibretlik bir yaşam öyküsüdür. hayatı pipisinin doğrultusunda yaşayan kişiler bir süreliğine mutlu olsalar da bir süre sonra yanlış kararlar alır ve mutsuzluğun orta yerine düşerler. kendimden biliyorum.
bu sevimli, şirin neslilleri tükenmeye yüz tutmuş, sevimli hayvancıklardan, çevreye verdiğimiz tüm zararlar, tüketim toplumu olmamız nedeniyle özür dilemektir. ben şahsen bu platformdan özür diliyorum. sizleri de özür dilemeye davet ediyorum. hatta bir daha ki zirveyi kutuplar'da yapalım. aylin aslım'da gelsin. baha'dan kutupta yaz gibi şarkısını söylesin. kutup ayılarıyla bu şarkıyı söyleyelim. nasıl fikir?
sık sık denenmesi gereken, eğlenceli şeydir. başlık üstüne kalan öylece bir kalır, düşünür, ben nerede hata yaptım der. cidden bayılıyorum şu hareketi yapanlara.
çok sevindirir. adeta göklerde uçarsınız. bambaşka bir histir. mide karıncalanır, gözler dolar. hani durakta sürekli otobüsün geleceği yöne bakarsınız ya... işte öyle bir his. şu an ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
garip bir durumdur. ''special day and month müslümanları'' olarak çok çektiğimizdir. kardeşim bugün sabah camiye gittim ve içler acısı bir durumla karşılaştım. nasılsa etrafı taklit eder bir punduna getiririm dedim fakat farkettim ki herkes benim düşüncemle camiye gelmişti. kimse namaz kılmayı bilmiyordu. biz de kendi aramızda doğaçlama bir şeyler yaptık. gerçi hoca namaza başlamadan anlattı fakat hepsini unuttum.
bazen cidden can sıkandır. hele bir de bu bakınızlar '' lebron james, ali sami, ybsg, başlık sıçmak '' tarzında yaratıcılıktan uzak, sözlük klişeleri ise insanın yazası gelmez, okuyası hiç gelmez. cidden hala ''bsg, başlık sıçmak'' tarzı bakınızlar veren zihniyeti anlayamıyorum. gereksiz katılımcılık işte. entry olsun, torba dolsun.
bir oğuz atay şaheseri, türk edebiyatının ilk 5'inde rahatlıkla sayılabilecek kitaplardandır. özellikle çaylaklık cezası alan kişilere şiddetle tavsiye edilir.
biraz eksik kalmış, çocukların ukte diyarlarında gezdiği evdir. sizler kurban bayramı'nda yoğurtlu ıspanak yemek nedir bilir misiniz? ben bilmem. bugün pilav yedim çünkü. çünkü vejetaryanım.
çaylaklık cezasının bünyede yarattığı etkiyi tasvir etmek isteyen yazarın sözleridir. ( bu da böyle afilli bir tanımdır, niye durmadan çaylak yapılıyorum ben?)
evet, çok olgunlaştım, yaptıklarımdan dersler çıkardım. bu sürede psikolojik destek aldım, haplarla ayakta durdum. durmadan twitter'da yazdım fakat tek bir tane follower'ım olmadığından boşa kürek çektiğimi anladım. ama ben bu sürede çok olgunlaştım. bugün erkenden kalkıp bayram namazına gittim. allahım yeter dayanamıyorum şu çaylaklık cezam bitsin, tek sosyal ortamım uludağ sözlük el fatiiiiiha dedim. allah da halime acıdı. çok mutluyum. çok farklıyım şimdi. çok olgunlaştım.
not: normal bir psikolojidir. ben de beşiktaş yenildiği zaman eksiye abanıyorum. kızmıyorum size. ama çok kötü yendik ya. eksileyin canınız sağolsun. anlayabiliyorum sizi.