bizimkiler dizisinde davut ustanın oğlu halis ile beraber org eşliğinde bağırarak söylediği marştır.
Alman eşi ulrike hanim ise bu durumdan memnun olmadı hiç bir zaman.
Akabinde apartman yöneticisi sabri beyde "tepiniyorlar yine alaman bozuntuları!" diyerek tepki gösterir.
Çok güzel marştır, milli duygularımı kabartır.
topraklarimizda yasayan en eski ve en kuvvetli sese sahip olan sanatcilarimizdan biridir. arda kalan tum ozellikleri teferruat dahilindedir.
yeni albumunden dinledigim bir sarkisini, daha evvel zeki muren'den dinlemis oldugum "dost bildiklerim" adli parcayi, o essiz sesiyle nasil da guzel yorumlamistir.
Türkçe pop müziğindeki sözlerin, basit olduğunu düşünen bazı arkadaşlara, pop müziği bir de tanju okan'dan dinlemelerini tavsiye ettiğim durumdur .
Bazı sözler basit oldukları kadar, ağırdırlarda.
aşık olduğunuz kadının size ısrarla "minigim" diye hitap ettikçe, içinizin kıyıldığı durumdur. itiraf edemezsiniz bir türlü, kaybetmekten korkarsınız çünkü. olmayacağını bilirsiniz, hayaller kurarsınız, "ah! bir olsa, bir olsan..." ile başlayan sabahlarınız, biten geceleriniz olacaktır. lakin asla anlatamazsınız bu durumu, karşı taraf sizin hissettiklerinizi hissetmiyor ve size arkadaştan öte bakmıyorsa, asla ona aranızdaki yaş farkının, kilo gibi, mesafe gibi sadece birer sayıdan ibaret olduğunu, doğum tarihi denilen rakamın sadece hüviyet cüzdanındaki 4 sayılı bir haneden ibaret olduğunu iştirak ettiremezsiniz beyincağzına. olmadı ne yazık ki, olmayacaktır. Ötesini hayal ettikçe kendinize ızdırap çektirmeyiniz, kendinizi kandırarak vaktinizi çaldırmayınız! en kısa sürede iletişim yollarını kapatarak, kendinizi bu içinden çıkılmaz buhrandan kurtarmanızı tavsiye ederim. en azından duygularını en az benim kadar yoğun yaşayan erkek arkadaşlarımadır sözüm.
aşık olduğunuz kadının size ısrarla "minigim" diye hitap ettikçe, içinizin kıyıldığı durumdur. itiraf edemezsiniz bir türlü, kaybetmekten korkarsınız çünkü. olmayacağını bilirsiniz, hayaller kurarsınız, "ah! bir olsa, bir olsan..." ile başlayan sabahlarınız, biten geceleriniz olacaktır. lakin asla anlatamazsınız bu durumu, karşı taraf sizin hissettiklerinizi hissetmiyor ve size arkadaştan öte bakmıyorsa, asla ona aranızdaki yaş farkının, kilo gibi, mesafe gibi sadece birer sayıdan ibaret olduğunu, doğum tarihi denilen rakamın sadece hüviyet cüzdanındaki 4 sayılı bir haneden ibaret olduğunu iştirak ettiremezsiniz beyincağzına. olmadı ne yazık ki, olmayacaktır. Ötesini hayal ettikçe kendinize ızdırap çektirmeyiniz, kendinizi kandırarak vaktinizi çaldırmayınız! en kısa sürede iletişim yollarını kapatarak, kendinizi bu içinden çıkılmaz buhrandan kurtarmanızı tavsiye ederim. en azından duygularını en az benim kadar yoğun yaşayan erkek arkadaşlarımadır sözüm.
ona ego demezler durustluk,gercekcilik derler. salakla salak olmamasi, tansiyona gore serbet vermeyip,herkesin seviyesine dusmeyip aksine kendi seviyesine yukseltmesi onu egoist degil,gercekci bir adam yapar.simdi gercekci olalim sevgili sozlukculer.siz ne guzel elestiriyor kufurler ediyorsunuz burada dimi? o da bunu tv de yapiyor. hatta yapmak ne haddine malumunuz turk medyasinda calisiyor! o yuzden o da sizden biri gibi davraniyor. cakma,yapmacik,sevgi pitircigi numaralari yapmiyor.sizin gibi davraniyor. aynı sizin burada yaptığınız gibi.
(bkz: gercekler acidir)
beslenme çantamın kokusunu özledim. plastik kokusuna karışmış, elma,bisküvi,ekmek arası domates ve peynir kokusunu,saçma salak muhabbetler ettiğim arkadaşlarımı,çok bilmiş ve kaba fakat çok özlediğim ilkokul öğretmenimi, her sabah uyanırken sanki silah zoruyla gidiyormuşçasına isyan ettiğim, uyandığımda "allah belasını versin şu okulun.." nağmeleriyle,kıçımın dökemediği pirelere bile mukayese etmeksizin kadar değer verdiğim yatağımdan çıkmayı,mahallenin sonundaki duvarın delik deşik tellerinden geçerek bahçesine indiğim binlerce öğrencinin koşup, koridorlarını leş gibi ter kokuttuğu o yerinde yeller esen beton yığınını bile özledim ben bu akşam...
şimdi ise o saçma sapan anlamsız gelen günleri özlemekle ve o günleri hayal etmekle yetinmekteyiz bir çoğumuz. esas boş vakitleri, yıllar önce saçma gelen vakitleri geçirerek yaşıyoruz hepimiz. o dolu dolu geçmesi gereken, her anını yaşamaktan keyif aldığım vakitleri,defterimi alıp "benim olduuuu kiie" diyen sınıfın hiperaktif çocuğuna inat avazım çıktığı kadar bağırıp kavga edip defterimi geri kazandığım,disiplinlik olup güngür hüngür ağlama numarasıyla yırttığım "dolu dolu" geçmiş yılları düşünmekle geçiriyorum bu gece vaktimi.. ve esas şuan yerinde saydığımı hatırlattırılıyorum beynim tarafından kendime.
o zamanlar anlamlı olan şeyleri düşünmenin ne anlamı var ki ? -hi̇ç.
ne arıyoruz hala bu kullanılmış eski zamanlardan, 90'lardan,şarkılardan,anılardan,sohbetlerden... ?
-kıymetlenen zaman geldi geçti .
yerine gelir mi ?
-kıymetlendirenlerin kimi yaşıyor, kimi göçtü.
tekrar bulunur mu?
-kıymet bilemeyen salak hala aynı kafada.
adam olur mu ?
bunların hepsi saçma salak şeyler oğlum. anneannelerin,teyzelerin,amcaların,nenelerin güleceği parodilerden ibaret yazılar,hikayeler bunlar. yapacak birşey çok. hadi artık birşeyler yapmaya... hayal kurmaya ; "kısa1mola
teoman müzik orucuna başladı.!
teoman fiilen bu eylemi yıllar önce gerçekleştirmiş fakat resmi bir şekilde kendi sitesinden gereken cevabı vermiştir hayranlarına. doğru bir karar aldığına inanıyorum. teoman konserine bilet alırken her zaman acırım aslında verdiğim paraya. 10-15 sene evvel yazdığı şarkıları bize kakalar durur sürekli. fakat sahneye adım attığında 50'sine merdiven dayamış bir adamı değil de 25 yaşında genç bir çocuk görüyorduk orada.. performansıyla ortamı dolduran herkesi mest etmeyi başarmış bir klişedir teoman.
"teoman bizi konserlerinden mahrum etme!" diyen genç arkadaşlara kızıyorum aslında...
adam kaç yaşına gelmiş sahneye çıkmış hoplayıp zıplıyor bağırıyor... kocaman burnunun ucundan ter damlaları mikrofonun içine kaçıyor "hık deyip gitse kalpten" teoman'sız kalsanız ne olacak gençler ? bencil olmamak gerek... teoman'da sahnede doğmadı o'nunda hayatını artık sizin gibi yaşamaya hakkı olduğunu unutmayın.
"teoman giderse türkçe rock müzik biter.! " diyenlere de ...
teoman zaten müzik yapmıyordu... zaten iyi bir müzisyen de değil.. iyi de bir gitarist değildi olmadı da.. kendisi de teyid ediyor bunu. teoman türkçe müziğe kaliteli sözler kazandırmış bir şarkı sözü yazarıdır. j.j. balans'ın veya bornova'da ooze venue'nün listesinden teoman adı silinse büyük bir boşluk olur.. evet. ama o boşluğu dolduracak genç müzisyen arkadaşlar olacaktır eminim. teoman aslında bir çoğunuza şans tanıyor ey müzikle ilgilenenler! büyük bir boşluk doldurulması için sizleri bekliyor.!
teoman bundan sonra sahne almaz mı albüm yapmaz mı ? diyenlere...
teoman albüm yapar mı meçhul.. bence her zaman yaptığı tek şey de albüm oldu zaten.. yapmasın.
teoman konser alır mı bilmem ama bence artık bir kaç yıl sonra eski haline dönmezse; tv programlara,canlı yayınlara katılır bir kaç şarkısını gitarıyla tıngırdatır, öteye de gitmez diyorum ben. ha, belki sevdiği bir sanatçı arkadaşının konserine konuk olarak katılıp şarkılarına eşlik edebilir. orada görebilirsiniz ?
fazla da üstüne gidilmemesi gereken bir durum,yerinde bir karar olmuş.
teoman'ın aldığı karara saygı duyuyor, mutlu olabileceği bir hayat yaşamasını diliyorum.
ilişkisi uzun sürüpte ayrılan çiftlerin tercihidir. çünkü ilişki sürecinde artık başka kızlara sırf sevgilisi alınmasın kızmasın diye bakmamayı öğrenmiştir. kız tavlama tekniklerini unutmuştur. imajını değiştirmiştir. artık herşeyi eski sevgilisinin beğeneceği şekildedir. bu yüzden yenilenmeyi unutmuştur. yenilenmeyi unuttuğu için yeni bir aşk yeni bir sevgili bulması da bir hayli zor olacaktır. çare nedir ? Eski sevgiliye dönüş serbest... evet.
Türk erkeği tarafından mazur görülmesi gereken kızdır...
evden çıkmadan evvel içinde barındırdığı hevesi ile giydiği masımane mini eteğin dışarıda kendi kafasına çevrilmiş bir silaha dönüşeceğinden habersiz olup,çıktıktan sonra pandoranın kutusundan çıkmışçasına şekil ve davranışlara bürünen kızımızdır bu.
Şayet sadece bakmakla yetinmeyip, bakışlarıyla soymak,yemek vb. gibi özelliklere sahip olan erkeklerin yaşadığı bir ülkede, kızlarımızın bu kadar abuk bir psikolojide giyinip,labirent içindeki kobayı oynamaları gayet doğal karşılanması gereken bir davranıştır erkekler tarafından.
çocukken misafirliğe gelen kadınların çocuklarına ananemin kazak ördüğü şiş ile balkondaki prizin (-) tarafına sokturduğum ve bir tanesinin annesine gidip "elimi gıdıklıyo gel bak annee hadiiğ" dediği ve suçun yerinde tatbikini isteyen ananemin gözü önünde nüksetmem sonucunda ağzıma tokadın yapışmasıyla sona eren ibretlik durum.
40 derece sıcaklık vardır muhtemelen ortalama o alanda ve 2 gün için o eziyet zulüm çekilmez arkadaş. bildiğin paranla sefalet çekip rezil oluyorsun. o kadar paran varsa siktir ol git çeşmeye bodruma antalyaya adam gibi tatilini yap. sike sürülcek akıl yok sizde.
japon çizgi filmlerdeki okumaktanda biraz şaşmış "gözlere"(1) sahip olan, tebessüm etmekten şempanze tarzı bir "ağıza"(2) ve badem şeklinde bir "bıyığa"(3) sahip olmak ve bu şaşmazların her ak partili elemanlar için bağımsız ve değişmez bir sabit değerde seyir alması durumuda bunu tespiti tasdikleyen en möhim etkendir mirim. ak parti "tipük" yasa maddesinin değişmez ve değiştirlemez toplam "3" maddesi'dir... evet... kızlar saldırın!
"mübala ediyorsunuz bendeniz hakipayınıza iltifat buyuruyorsunuz güzel hanımefendiciğim" denilesi... beybabacığınıza konuyu derhal açılası ve kaçırılmaması gereken bir zaatimuhteremdir kendisi.