Türkiye bir fırsatlar ülkesiymiş Dünyanın neresinde ülkenin en fakir yöresinde doğan, lise eğitimini tamamlayan bir genç, arkadaşıyla inşaat işine girdikten sonra imkânları değerlendirerek ülkenin en güçlü müteahhitlik firmasına sahip olabilir? Ve 3’üncü Boğaz köprüsünü yapmaya soyunabilir? türkitenin fırsatlar ülkesi olduğunu bir bizler göremiyoruz bu fırsat bir bizim elimize geçmiyor bu fırsatları gören kitle belli bizim gibilerin asla göremeyeceği durumdur bu.
bu tartışmaların tek amacı gündemi değiştirmektir bu konu açıldığından beri uludere olayı konulmamaktadır çok akıllıca yapılmış ortaya atılmış bir konudur bugüne kadar kürtaj cinayet değildide başbaka söyleyince mi cinayet oldu hemen sağlık bakanlığı harekete geçti resmen saltanatla yönetiliyorum olacak denilir ve oluyor ve bunları hala göremeyen insanlar var bizler bu kadar cahil bşr toplumun insaları olamayız.
belediye ve il özel idarelerinde çalışna memura yeni getirilmiş olan zamdır sırf onların aldıkları zam kadar maaşla geçinen insanlara küfür etmekten beter olan durumdur sırf bu zam kadar maaşla geçinen insanlar vardır peki belediye de çalışan insanlar ne yapmaktadır koca bir hiç ya 700 tl ye çalışanlar 12 saat çalışıp mesai ücreti almayıp yol parası almayıp yine de sesini çıkartmyan insanlar dicek bişey yok çünkü bu memurların hepsi birilerinin amcası halası kuzenı dayısı olduğu için kapitalist ülkemin gariban işçileri 50 tl gelecek olan zamma ses çıkartamasın diğerleri 680 tl zam ile akşama kadar popo büyütsün ne diyelim helal olsun helal olsun.
kemal kılıçdaroğlunun toplatıda getiridiği tespittir "recep bey güneşide mi sattın da yaz gelmiyor? " çok gülmeme ve bu insanıo bir kere daha sevmeme sebep olmuş olan sözdür.
dokunmak güzeldir dokunmak hayatı anlatır sevginin en güzel göstergesidir eğer bir insana dokunmak istorsan o insana dokun çünkü daha sonra pişman olablirsin denilecek durumdur.
erkeklerin kadınlara evlenme konusunda sürekli olarak kullandığı cümledir "daha zamanı var aşkım zamanı gelince hergün beraber olcaz." koca bir yalandır zamanın ne zaman geleceği asla bilinmez sonu açıık olan net olmayan bir kaçış cümlesidir ama yine de kadınların gönlünü almaya yetecek bir cümledir.
ülkemizde düşünce özgürlüğünün olmadığı aşikar ve insanlanr o kadar tahammülsüz kiufacık bir toplulukta dahi kendi fikrini beyan ettğinde senden farklı düşünen insan ya sana tavır yapar ya da kendi düşüncesinin doğruluğunu ispat etmek için çalarda çabalar özellikle konu siyaset yada futbolsa tamam da kardeşim sanane benim düşüncem den devlet insanları o kadar asimile etmişki muhaledetle iktidar birbirlerinin fikirlerini o kadar çok yargılıyorlar ki artık toplum hatta ilkokul öğrencileride dahil olmak üzere herkes biri bişe sölesede karşı çıksam modunda dolaşıyor ya tamam beğenmemiş olabilirsin yada ben yanlış bliyor olabilir düzelt ozaman şu da şöyle de neden bu kadar tahammülsüzlük anlam veremiyorum sen iktidara yakınsın oyunu ona veriyorsun diye bana avukatlığını yapmak zorunda mısın bizim ülkemizdeki ego acaba hangi ülkede vardır çok merak ediyorum bizler ne zaman bşr ambulansın arkasından gitmeyi bırakırsak o zaman bişeler oluruz işte yani hiçbir zaman.
sogan sarımsak yemiş hatta iğrenç derecede sigara kokan insanlarla omuz omuza seyahat etmektir şoförün yolcuları düşünmeden sürekli ani ve sert fermler yapmasıdır sen söylemeden oturanların hiç birinin camı açmamasıdır erkekelrin yaşlılara asla yer vermemsidir tuutugun demiri daha önce kim bilir hangi insanın o elini hangi şekilde kullanıpta tutuğunu düşünmektir.
çok fazla dikkat çeken acaba bir yeri görünüyormudur diye göz hapsine alınmış cesur kadındır bunları yaşayacağını bile bile yinede o pantolunu gimeye devam edecek olan kadındır.
1 bucuk hafta önce bir tırın damperinin çarpması sonucu hasar gören köprüdür hala yapımı tamamlanamadıgı için ki okadar büyük bir hasarda yok insanlar e 5 ten karıdn karşıya geçmektedir hatta geçebilmek için baya mücade vermektedirler vay halimize bir de gelişen bir ülkem var benim diyen başbakana sahibiz helal olsun diyorum en azından inanıyor inanmak başarmanın yarısıdır sonucta bu kadarıyla yetınmesini biliyor.
bakanımızın iddaa ettiği türkiye de yaşayan ilk okul çocuklarıdır ilk defa hükümetin dağıttığı sütü içen doğduklarında süt yerine neyle beslendikleri belli olmayan hükümet sayesinde ilk defa sütü tadıp aşırı dozdan ve o anının verdiği heyecanla piskolojisi bpzulup zehirlenebilen dünyada eşi ve benzeri olmayan türk evladıdır.
genelde bırcok çalışanın yağmak istediği ve hergun "şunun ağzını burnunu dagıtıp cıkıp gidicem bu işten" deyip hala bütün dayatmalara rağmen aynı işinde çalışmaya devam eden acınası insanların istekleridir en büyük arzumdur.
istanbul trafiğinde kar yağdıktan sonra asfaltın geldiği durumda araba kullanamak gibidir kadınların istanbul'un arnavurt kaldırımlarında topuklu ayakkabıyla yürümesidir.
cumartesi günü günlük güneşlik havada güneşli saatlerde çalışırken mesai bitiminde sevgilinle mutlu mesut güzel havaya adımlar atarken birden bastıran sağnak yağış ve devamın sıçan durumuna gelen iki genç ve berbat olan bir tatil günü gözlerden akan rimeller özenle yapılan saçlarının düştüğü durum ve yağmurun bitmesini beklerken dahada çoğalması şemsiyesiz gece yarısı e-5 teki kazanın kaldırılması beklerken eve resmen sabaha karsı varmıs olmak bundan daha güzel bir anı olmaz sanırım.
içinden gelen dokunma arzularını bastırmaya çalışırken aynı zmanda işe konsantre olmak fırsatları değerlendirmek herkes odadan çıksın dye beklemek ve gün içinde gizli saklı bakışmalar ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamama durumudur.
