okumak her ne kadar sosyallik alemeti olsada bu insan tiplemesi konuşmaktan ortama girmekten korkan sırf bu yüzden okur perdesi arkasına saklanan anti-sosyal kişilik bozukluğu olan vatandaştır bu.
asıl müslümanın nefsini terbiye için başkalarının yanında bişeyler yemesine karşı çıkmaması gerektiğini düşünüyorum. amacı nefsini terbiyedir oruç tutan adamın. bu da ona yardımcı olur.
-ilişkiye girmede ki amaç zevk almak değil midir abi?
+ee yani
-Peki bi kızı kendine tapuladığın zaman aldığın zevk de bi değişim oluyor mu? yani azalıyor mu?
+yo hayır azalmaz niye azalsın.
-yani abi demem o ki versin herkese versin. senden giden birşey yok ya. paylaşımcı ol biraz.
+bi siktir git
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....
bab-ı ali baskını sonrası kurşuna dizilcek olan yakup cemilden son istegi sorulur?
son sigarasını yakmak ister. ve son fırtına göğsüne isabet eden 8 kurşunla son nefesini verir.
yaşamak için ölmek sırası bizde. ahmet kaya *turuncu gemi
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. Nazım hikmet
dizlerim üzerinde yaşayacağıma ayakta ölmeyi yeğlerim. Che
Sevgilim,
başlar önde, gözler alabildiğine açık,
yanan şehirlerin kızıltısı,
çiğnenen ekinler
ve bitmez tükenmez ayak sesleri :
gidiliyor.
Ve insanlar katlediliyor :
ağaçlardan ve danalardan
daha rahat
daha kolay
daha çok.
Sevgilim,
bu ayak sesleri, bu katliâmda
hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...
Nazım Hikmet
aslında söylemek istediği anne vurmadır. ama o ikinci sözcük boğazında düğümlenir kalır. çıkmaz bir türlü ağzından o sebebledir ki tekrar başa alır. anne!.... anne!
Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim
Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar
Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak
Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın
Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram
Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı
Ve kalemimi , ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın , hoşçakalın
Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana ) 2
Uyku tutmuyor gözüm , anılar sıraya girdi )
Gel anne süt içir bana )
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim , altmış yedi şehir
Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları
Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar
Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim
Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları
Sınırlı olmayan mekâna
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
En sevda halimle , en yaşayan halimle , gidiyorum dostlarım
Hoşçakalın , hoşçakalın...