ama diye başlayan cümleler değil istediğim. tenine dokunmak, tüm vücudunu okşamak istiyorum. dudaklarını koklamak, öpmek ve ısırmak istiyorum. tüm şehvetimle. inlemelerini işitmek, bana yapacaklarınla inlemek istiyorum. kuralları unut bir gece için, sevdiklerini de. sadece beni sev, sabahın ilk ışıklarıyla son bulacak bir sevgi olsun bana duyduğun.sora dön yine karına, çocuğuna... sana vaadettiğim şey, katlanmak zorunda kalacaklarından üstün değil mi? aşkı ver bana, zevki yeniden tanımlayayım. ve al tüm bedenim senin.
gizlilik içinde yapılması koşulu ile, sorun teşkil etmeyecek olaydır.
esasında, gizlilik umursamam çoğu zaman. bununla birlikte, ilkel aldatma klişelerini atlatamamış bir toplumun, gerici bireylerinden olan en yakın arkadaşın anesini üzmemek adına, babanın da telkinleri doğrultusunda umursadım bir defaya mahsus olmak üzere. şunu da söylemem gerekir ki, gizliliğin fantezi dünyasına katkıları da büyükmüş. 56 yaşındaki bir adamın, bu denli dinç ve sağlıklı olabileceği ve gençlere nal toplatacağı aklıma gelmezdi. bitmek tükenmek bilmeyen seks enerjisi ve tüm gücüyle gerçekleştirdiği gel-gitler, bu babayı tanrılaştırmıştı gözümde. ve ertesi gün karısından, seks hayatlarının eskisi gibi olmadığını duyduğumda, bıyık altından gülmüştüm. ne harika günlerdi.
kimsenin okumak zorunda olmadığı yazar. yazdıklarımı okumayınca dövüyorlar mı kardeşim, çevir kafanı. ayrıca, bön bakışlardan fazlasını hakediyor o yazılar, sevmemen normal yani.
''tren'' başlığına bişeyler yazacağım, onları okuyabilirsin bak, cuk oturur. gerizekalılar.
belki birçok kişi, teklifi yapan kişiyi mahkemeye vermekle tehdit ederdi. ya da ne bileyim, moderasyona şikayet ederdi en azından. ben ise hiçbirini yapmıyorum. bu cesur hareketinden dolayı tebrik de ediyorum kendisini. fakat bana yolladığı resmi, cinsel tatminimi sağlayamayacağına dair izlenim yarattığı için cevap vermedim mesajına. belki de alay ettin benle ve sahte bir resim yolladın. bilemiyorum. açıklarsan herkes öğrenecek. ama diğerleri gibi riyakar olmayıp, derdini cesurca, kıvırmadan, dan diye anlattığın için takibimdesin artık.
üzerimdeydi artık. alnıma ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. göğüslerimi öpmeye başladı sonra ve karnımı. kilotumun üzerinden vajinamı okşamaya başladı sıcacık elleriyle. zevkten ağlamak üzereydim. hafifçe okşuyordu. kilotumu sıyırdı. artık ıslaktı vajinam ve o okşadıkça gevşiyordu. serçe parmağını soktu ilk, inledim. ''iyi misin'' diye sordu tedirgin gözlerle, ''kafamı salladım'' onaylar bir ifade takınarak. kalktı sonra. boxerını çıkardı. erkekliği gözlerimin önündeydi. memelerimin üzerine oturdu. erkekliğini yalamaya başladım. elleriyle karyolaya tutunarak, kendisi gidip gelmeye başladı ağzımda, o erkeksi inlemesi beni daha da fazla tahrik ediyordu. sonra çekti kendini. tekrar vajinama yöneldi. diliyle okşamaya başladı. ve bunu ustaca yapıyordu. ''korunuyor musun'' diye sordu, ''hayır'' dedim. pantolonun cebinden prezervatifini çıkardı ve aletine geçirdi. tedirgindim. o devasa şey gözümü korkutmuştu. vajinama değdirdi önce. yokladı ve deliği bulduğu an köküne kadar ittirdi. bayılacak gibiydim. karnıma kadar ağrı hissettim ama zevk hepsinden üstündü. ağrı önemli değildi hiç. bacaklarımı havaya kaldırdı ve haykırışlarıma aldırış etmeden, sertçe gidip gelmeye başladı. belki on dakika bütün kuvvetiyle gidip geldi ve bağırarak boşaldı içime. nefes alamayacak gibiydim. vücudumun her noktası titriyordu. üzerime yığıldığında erkekliği hala içimdeydi. ve sabaha kadar hiç çıkmadı...
kapıdan girer girmez dudaklarıma yapıştı. kendimi ona teslim etmiştim. kulaklarımı, ensemi, boynumu yalıyordu. kulak memelerimi ısırıyordu. ceketimi çıkardım hızlı hareketlerle. gömleğimin düğmelerini açmaya çalışıyordum ama heycandan bir türlü başaramıyordum. güçlü elleriyle yırttı gömleğimi, şehvet ikimizi de yakıyordu. o sütyenimin üzerinden, memelerimi okşarken, ben de dolgun kalçasında gezdiriyordum ellerimi. kendi gömleğini de yırtarak çıkarttı vücudundan.sonra da atletini. göğüs kıllarını yalıyordum, koltuk altını, meme uçlarını, karnını. sertleşmiş erkekliğinin sıcaklığını pantolonun üzerinden bile hissedebliyordum. bir elimi erkekliğine attım, diğer elim ise göğsünü okşamaya devam ediyordu. o da sütyenimin içine soktuğu eliyle meme uçlarımı sıkıyor, göğsümü sıvazlıyordu. eteğimi çıkardım sonra ve arkamı döndüm, sütyenimi çıkarması için. gömleğin aksine, sütyeni sakince çıkardı. ve beni tekrar kendisine doğru döndürdü. belimden tutarak havaya kaldırdı. bacaklarımı kalçasına kıstırdım. göğüşlserimi yalamaya, ısırmaya başladı. artık zevkten inliyordum. sonra beni yatağa indirdi ve pantolonunu çıkardı. erkekliği boxerını delip geçecek gibiydi, bir an önce içime girmesini istediğim erkekliği...
''üşümüyor musun burada'' diye sordu.
tek ayağımı duvara yaslamış, sigaramdan derin bir nefes çekerken işittim o tok sesini. göz ucuyla süzdüm baştan ayağa. siyah, deri bir mont vardı üzerinde, içinde de siyah boğazlı bir kazak. düşük bel buz mavisi bir blue jean giymişti. siyah kısa saçları, uzun kirpikleri, biçimli kalın kaşları ve kirli sakalı ile moda dergilerinden fırlamışa benziyordu. cevap vermedim ve kafamı çevirdim. sigaramdan bir nefes daha çektim. ''canını sıkan birşeyler var sanırım'' dedi, o da duvara yaslanmıştı. ona doğru döndüm, o da dosdoğru bana bakıyordu.zeytin gözleri deldi gözlerimi o an. burnu ne kadar da düzgün diye düşündüm; gözleri, çenesi, yanakları, alnı ve hatta kırışıklıkları bile öylesine güzeldi ki. ''sigara içer misin'' diye sordum, marlboro paketini uzatarak. içinden bir tane aldı. çakmağı çakarken, rüzgarın etkisini azaltmak için ellerini siper etti ellerime. sıcacıktı. omzuna yaslanıp ağlamak istedim o an. sarsaydı ya beni. sarılsaydı boynuma. okşasaydı uçuşan sarı saçlarımı. hiç konuşmadan kalsaydık öyle, ısınsaydım kollarında. son bir nefes daha alıp savurdum izmariti rüzgara doğru. ''hoşçakal'' dedim ve hızlı adımlarla caddenin karşısına doğru yürümeye başladım. arkama dönüp bakmak istemiyordum, bir an önce yalnızlığıma geri dönmek, acımı çekmek istiyordum. soğuk canımı yakıyordu, beynimde ise acı hatıralar dört dönüyordu. hafifçe koluma dokundu, irkildim. soluk soluğaydı. ''gitme'' dedi. kalbim deli gibi atıyordu. ''kalbimi kırmayacağını bilsem gider miyim hiç'' dedim içimden, ''diğerlerinden faklı olduğuna inansam''. yüzüne baktım, gözlerimin içine bakıyordu. karşı koyacak gücüm kalmamıştı, yeni bir hayal kırıklığına tahammül edebilir miydi kalbim düşünmeden, dudaklarıma doğru yaklaşan dudaklarına karşı koymadım. aşkla, tutkuyla öpüyordu, içimdeki sese inat ben de aynı şekilde karşılık veriyordum. sonra çektim kendimi. ''bize gidelim'' dedim, ''olur'' dedi. ve eve kadar yürürdük hiç konuşmadan. elleri ellerime kenetlenmişti.
gel. öpmekle yetinme ama. karşımda tüm özgüveninle dur öylece. yaklaş sonra usulca ve değdir dolgun dudaklarını dudaklarıma. uzun sarı saçlarımda gezdir iri ellerini. ben gömleğinin düğmelerini çözerim, zahmet etme. göğüs kılların tahrik etse de sabrederim, sen yönlendir beni ve boğ o zevk denizinde. erkekliğini sun, kadınlığım senin çünkü. sertleşen uzvun, arzuyla yanan bedenime değsin, her bir köşesine. doyur beni, açım. muhtacım.
şaşkınlık içinde olanı biteni izleyip gülen yazar. ''dikkat çekmek için yanıp tutuşuyor'' diyorlar, nick altına saydırıyorlar. yahu kardeşim, yazmayın, bırakın kendi haline. yalan söylüyorsa da -ki söylemiyor- kime ne, hele hele sana ne! yazdıklarının bir yüzyıl sonrasına ait olması, çoğunluğun bir yüzyıl geriden takip etmesi nedeniyledir. şimdi o tüy gibi hafif beynini de al, sittir git. he cesurca seni becermek istiyorum de, bi düşünelim...
eşcinsellik üzerine hazırladığı tezini, sözlük magandalarının yardımı ile zaten bitirmiştir. artık kendisi olmanın; özgürce ve cesurca kendisini anlatmanın tadını çıkarmaktadır. kimseden korkusu olmadığı gibi, beklentisi de yoktur. nick altına yazılanlardan tiksinmektedir ayrıca. yazmayın istiyor. yaz ma yın.
vajinaya yaklaşması, sıcaklığını hissettirmesi bile zevklerin en büyüğü, o uzun ve kalın uzvun. hele bir de işini bilen, sağlam-sağlıklı bir erkek ise partneriniz, uğrunda ölünür. önce libido yoklanır ve birleşme anı için gerekli ortam yaratılır vajinada. bu parmaklarla da olabilir ama benim tercihim dil ile olanı. tabii arada dişlerini de kullanırsa değmeyin keyfinize. sonra usulca yaklaştırır aletini vajinanıza ve yavaşça kaydırır. siz yastıkları paralarsınız. sonra dibine kadar sokar ve 1 2 saniye bekler. hafifçe eğilir ve meme uçlarınızı dillemeye başlar ve ritmi hızlandırır. titremelerle son bulursa nirvanaya ulaşılmış demektir. erkeğinizin ter kokusunu içinize gönül rahatlığıyla çekebilirsiniz. özledim.
çok şeyler görmüş geçirmiş, ve aptal bağnazlıkları gerilerde bırakmış bir babanın öğüdüdür. benim babamdır o. candır. kapalı birini gördüğünde kıçıyla güler, onaylamadığım tek davranışı da bu esasında. gerçi kötü niyetle yapmıyor ya, tutamıyor kendini.
bir haftadır kimseyle sevişmeyen acınası kişi. kaybettiklerini arıyor deli gibi ama gururu telefonun tuşlarına basmasını engelliyor. biliyorum okuyorsun, ama bir haftadır kimseyle sevişmemiş olmam, sevişmeyeceğim anlamına gelmiyor. üzgünüm.
zeki ve mantıklı bir kişinin söylemidir. yemek, içmek kadar sıradan ve haytı anlamlandıran bir aktiviteyi, saçma sapan ve gerici bir şekilde sınırlandıran kitabı nasıl referans alırım. erkekler 4 kadınla zevkü sefa yapsınlar, kadınlar bir iktidarsız kocayla ömür törpülesinler. yok ya.
kendini belli eden cinsel bilgisizlik ve açlık dolayısıyla doğru bir önermedir.revizyona ihtiyaç vardır. dini konularda en ufak bir eleştiriye tahammül edemeyen yazarlar bile, kendileri ile çelişmek pahasına, cinsel içerikli entrylerini, kadını aşağılayacak şekilde kullanmaktan sakınmıyorlar. kimileri de cinselliği yalnızca fahişelerin evlenmeden önce yaşadığını düşünüyor sanırım. kendi kız kardeşleri, ablaları hiç porno izlemez onların, mastürbasyon yapmaz ya da bir erkeği arzulamaz. yapıyorlar. hem de istisnasız. nasıl ki sen porno ile yatıp porno ile kalkıyorsan, onlar da böyle yaşamak için yanıp tututşuyorlar. erkek egemen toplumdan korkmasalar, daha özgür yaşayabilecekler ama korkuyorlar, haklılar da. öldürmediniz mi gencecik kızları sırf cinselliği doyasıya yaşadıkları için. gün gelecek devran dönecek ama. ve herkes benim sahip olduğum sonsuz özgürlüğe sahip olacak. umarım.
skimli, sokumlu entrileri ile, kendi ailelerindeki bayan bireylerin mastürbasyon isteklerini görmemezlikten gelen mağara adamlarını eğlenceli bulan yazardır. yazdığı teze katkıları için teşekkürler eder, saygısını sunar.
ve bu arada kız kardeşin her gün mastürbasyon yapıyor, tıpkı senin gibi.
adet gününü hesaplamadan, sevgiliden hotel rezervasyonu yaptırmasını istemek. sonra da sex için gidilen iki günlük tatilde, sex yapamamak ve sevgilinin kaprislerini çekmek zorunda kalmak. tokat atmadığına dua edeyim.
bu konuşma her zaman, bu sefer olmayacak dediğim noktalara gidiyor nedense. yaşanmışlıklar kolay unutulmuyor demek ki. ama ne o ne de ben yeniden birlikte olmayı dile getirmiyoruz. bu olsa olsa kısa ve anlamsız bir sex ritüelidir bizim için. yine de güzel şey eski sevgiliyle konuşmak.
dini ya da ailevi çekinceleri olan kızdır. tabu haline getirdiği şeyin, kendi özgürlüğü ve mutluluğu olduğunu farkedemeyecek kadar şapşaldır. hiç sevmiyorum sizleri.
çok güzel olmak, erkeğin özgüvenini örseleyebiliyor maalesef. hoşlandığı kıza, sırf çok güzel olduğu ve kendisini reddedeceğini düşündüğü için açılamayan çok fazla erkek var. demem o ki, güzel kızların yalnız olmaları çok da şaşırılacak birşey değil. bu makus talihe küsmek istemiyorum..
bu kez faka bastım. kabul ediyorum. istediğimi alamadım bir türlü. gerçi bunun nedenleri de ayrı bir araştırma konusu ya, neyse.
çok kolay olmadı esasında bu karakteri yaratmak. özellikle askerlikle ilgili olan. bir kız olarak zerre bilgi sahibi olmadığım bir konuydu, ama en kışkırtıcısı olduğu için es geçemezdim. neyse ki subay bir babaya sahiptim. 19 yıldır hiçbir askerlik anısını dinlemeyen beni karşısında, askerlik anılarını anlatmam için yalvarirken gören babam ağlamaklı oldu. baygınlık geçirmek pahasına dinledim. yine de çok fazla şey anlayamayacağımı kavradım ve bu yüzden de askerde sevişmek yazım çok sığ oldu kabul ediyorum. ama bu önemli değildi ki, kaliteyle ilgilenen çok azdı ne de olsa, içerik önemliydi.
sonuç olarak, beklediğimden çok daha az özel mesaj, ve zaten bildiğim birkaç şey. sözlük yazarları pek sazan değildi. gerçi bunu ben, eçcinsellikten ölesiye korkmalrına bağlıyorum, öcü gibi korkuyorlar. zira bu yazarları birkaç aydır takip ediyorum, daha fazla sazan bir güruh olamaz diye düşünmüştüm. venüs in furs'e gelince, çok şaşırdım doğrusu. nick seçimimde katkısı büyüktü.
gelen mesajları yayınlamayacağım elbette ki, halbuki isterdim. ama etik olmadığını düşünüyorum. bir kaç tanesi bana bile ''çüşş'' dedirten cinstendi.
yalnız şunu eklemek zorundayım, herkesin affına sığınarak; ulu sozluk yazarlarının yüzde doksanı ya yazmayı bilmiyor ya da gerçekten çok az eğitimliler.
şimdi aldığım bazı notların analizini yapmam lazım naçizane, kısa izlenimlerim bunlar.
habercim seçtim onu. ilk gördüğümde ''tamam'' demiştim, mutluluğumun anahtarı. bu zor günlerde sığıncağım bir liman. nişanlıydı kemal. küçük bir kasabada ailesiyle birlikte yaşayan, görmüş geçirmiş bir delikanlı. hakkari'nin dağlık arazsinde, operasyonlara çıkmayı neşeli hale getirendi o. her istediğimi yapardı, ve bunu zorunda olduğu için değil, istediği için yapardı. bölük komutanının izniyle, operasyon bölgesine bir baraka yaptırmaya karar verdim kendim ve habercim için. askerlerim canavar gibiydiler, 3 saatte bitirdiler. işte o baraka benim cennetim olmuştu. kolay olmamıştı kemal'i ikna etmek ama başardım. çılgınlar gibi seviştik her nöbet bitişinde. ve bunu asla bana karşı kullanmadı kemal, itaat etmeye devam etti, fırsatı varken yararlanmadı zaafımdan. onu hep iyi dileklerle anıyorum . düğünene gidememek de çok koydu. mutlu olduğunu biliyorum ama ve bu da yetiyor şimdilik...
a...k...nun ibnesi diye başlayan hakaretler sonrası, ilişki için yalvaran erkekler çok şaşırtmamaktadır onu. bu nedenle ısrarla hakaret mesajları alması canını sıkmıyor. yaşanmışlıklarını riyasız anlatması, kimilerinin çok derinlerinde saklı olan gerçeklerle yüzleşmesine neden olabilir ve kişiler buna hazır olmayabilirler. anlıyorum hepinizi. ve saygı duyuyorum, duymasam da. ve katlanıyorum, nelere katlanmadım ki.