yaklaşık 1400 yıldır faaliyette olan, 2006 yılında iflas eden dünyanın en eski şirketidir. budist tapinagini insaa etmek icin guney kore'den japonyaya gelen bir aile tarafından kurulmuştur.
dr.house'taki stacy'e feci benzeyen kadın. tam da 1.sezon finalini yeniden izlemişim tuz biber oldu valla. house böyle üzgünken sağlıklı kararlar alamıyorum belki.
bu seferkinin konusunun heykel sanatı olmasını umutla beklediğim zirvedir. son ikidir jazz konuşuyor idik. büyük ihtimalle gene (mutlaka) genel geçer konuşmaların yapılmayacağı gahı antik gahı helenistik dönemlere gideceğimiz, büyük ihtimalle (mutlaka) bu sanatla uğraşan dostlarımızın sanatlarına dair numunelerle teşrif edecekleri (jazz konuştuğumuzda eski jazzcıların numuneleri gelmişti), gerekirse hepimizin birer magna mater olacağı dolu dolu bir zirve olacaktır.
sözlükte iki kıytırık entry girenin amma da görmüş geçirmiş olduklarını da gösteren olaydır.
bu artislik nedir ben anlamıyorum? hep ezberlenmiş laflar, büyük büyük konuşmalar. baba parası yiyenler ve öğrenciler gibi sınıflandırmalar filan oldu. 18 yaşında gencecik bir kız acaba hangi cesaretle bu lafları edebiliyor? cahil cesareti demek istemiyorum cidden hatta üzerinde bile durulmamalı ama allah aşkına yaşınızı yaşayın ya. hele zirvelerde sanat konuşuyoruz lafı. çüş. uludağ sözlük ve sanat. ya ben sanıyorum ki insanlar buraya kusup kusup gidiyorlar, mahsuscuktan dönüyor bi takım olaylar. gerçeklermiş bunlar. cidden varlar. sanattan anladığımızın da kurban zardanadam filan olması ayrıca acıklı. sanata ilginiz mi onlara itti acaba sizleri yoksa bir takım tanımsızlıklara sanat demeyi mi seçtiniz. burası da şahsi merakım. gerçi hepsi şahsi merakım. sözlük adına konuşmuyorum.