Hiç kredi kartım yok. Almayı da düşünmüyorum. 10.000 tl ye kadar harcamalarımı nakit yaparım. Yani varsa alırım yoksa almam. Daha yüksek miktarda harcamalarımı iş bankasından kredi çekerek çözerim. internetten alışveriş hiç yapmam. Yani kredi kartına ihtiyacım olmadı.
Tamamen çöp bir Final yapan dizi. Pek dizi izlemem ama yanımda biri izleyince az çok nasıl bir dizi olduğunu biliyorum. Sürekli dedikodu ve başkasının kuyusunu kazmak üzerine olan dizinin Son bölümü nedense herkes sevgi kelebeği oldu.
her siyasal bilgiler fakültesi mezununun önünde fotoğraf çektirdiği bir kapı burası.
fakülteye kaygan merdivenleri atlatıp paspasa şöyle usulca ayağını silerek girersin. ağır kapıları arkadan gelen biri var mı diye yavaşça kapatırsın. sağa doğru hafif bir bakış atıp yıllardır banko üzerindeki su dolu cam fanusun içinde neden balık yok diye içinden geçirirsin. sütunlu salondan geçerken klasik müziğin en güzel eserleri eşliğinde deri koltuklarda bir arkadaşın var mı diye hızlıca bir göz gezdirirsin.
işte bir mülkiyeli okula böyle giriş yapardı. o kapı bizim için çok önemli bir simgedir. üzgün olmamak elde değil. bunu genç öğrencilerden esirgemeyin.
Edirne'de çokça bulunan bir etnik unsur. Genelde kırcaali pomakları zannedilen ama gerçekte farklı bir gen havuzuna sahip bir topluluk.
Kökenleri Rodop dağlarıdır. Burada yüzlerce yıl izole bir yaşam sürmüşler. Trakya'ya adını veren Trak kavimlerinden günümüze kadar ulaşmış tek topluluktur. mitolojik bir halktır. roma imparatorluğu'na başkaldıran spartacus'ün torunlarıdır.
Tarih boyu başka kavimlerin egemenliğini kabul etmeyen tek topluluktur. Yönetilemedikleri için yabani, ilkel olarak adlandırılırlar. Dışarıya büyük ölçüde kapalıdırlar. Saf bir ırk olmakla beraber küçük bir oranda Slav ırkları ile karışmışlardır.
Babama "dağlılar sence nasıl insanlar" diye sordum. "Çok inatçıdırlar. Ölümüne giderler" dedi.
Günümüzde hristiyan olanları hala Rodoplarda yaşarken Türkiye'ye göç etmek durumunda kalmış müslüman dağlılar yoğunlukla Edirne ve çevresi olmak üzere diğer muhacirlerin yaşadıkları yerlere gelmişlerdir.
bir kaç nesil sonra büyük oranda asimile olacaklar.
kesinlikle kitap okumak. Çünkü film izlerken müzikler, çekim teknikleri gibi yan uygulamalardan dolayı izlenilen şey hakkında bir ön fikir oluşturuluyor. Yani nerede gülmemiz gerektiği, ne zaman üzüleceğimiz bile belli.
Mesela bir çok insan öldürülmüş olsun bir sahnede. Arkada böyle gururlandırıcı bir müzik ile bir grup asker geliyor. "Zafer kazandık" falan birşeyler diyorlar. Bu noktada vay be kahraman askerlere bak diyorsunuz. Aynı sahneyi örneğin üzgün bir müzikle şöyle siyah beyaz fonla çekince birkaç da "katledildi halkım, sağ kalan yok" tarzı repliklerle süsleyince bu noktada üzülüyorsunuz.
Kitap okuyunca da algılarınızla oynanıyor doğru. Ama sinema kadar değil.
Bir kadın arkadaşım vardı. Evli ve çocukluydu. "Çalıştığın yerde neden yükselmek istemiyorsun" demiştim. "Benim asıl mesai eve gidince başlıyor " demişti.
desteklediğim kampanya. her yere bayrak asmakla, 5 yılda bir gördüğümüz gülümseyen suratlar dolu posterlerle ne kadar etkileyici olunuyor ki zaten.
milyonlarca lira para harcanıp boy boy bayrak bastırıyoruz. sonra o asılan bayraklar olduğu gibi kalıyor. özellikle ara sokaklarda. çok kötü bir görüntü ve kirlilik oluşuyor. çevreyi kirletmeyelim çünkü o bize lazım.
yiye yiye pehlivan gibi olmuşsun hanım abla. hala daha iki hamburger için ortalığı birbirine katıyorsun.
t: hallaç pamuğu gibi atılan bir masumun yere çalındığı görüntüler.
telefonlar bazında bir inceleme yapalım. apple kullanmadan önce ben de bunları kıyaslıyordum şimdi gülüp geçiyorum eski cahil günlerime. gerçekten apple üstün bir kalitede. samsung, huawei, sony vs hepsi yanında çöp kalıyor. şunun kamerası süper bunun ses kalitesi süper falan denilen markaların aldığınız tarihten bir kaç ay sonra sağı solu dökülüyor. kamerası harika ama kasıyor iki saatte açmıyor. ses kalitesi süper ama iki ay sonra sesler tamamen gidebilir bunun garantisi yok.
neden apple?
1. 5 yıl boyunca telefonunuz en son güncellemeyi alır.
2. süreklilik hissi. kullanırken "ben bu makineyi kırana kadar çalışır" diye içinden geçirirsin.
3. telefondaki her şey en mükemmel halindedir. uygulamalar o kadar kullanıcı dostu ki mesela saat ya da kamera uygulamasının daha iyisini markette aramazsın.
4. yağ gibi akan bir işletim sistemi. gerçekten akıllı telefon kullandığınızı hissettiren küçük detaylar.
5. sorun yaşamazsın. donma, ekran kararması, ses gelmemesi, kendi kendine kapanma, arayanı meşgule atma falan sınırsız sorunu yaşamazsın kafan rahat eder.
ankara'nın mahalle ve semt isimleri ne kadar elit ve sanatsal bir kökten geldiğini kanıtlar nitelikte. o kadar cool ki şaşırmak mümkün değil.
örnekler: opera, aşağı eğlence, solfasol, gazino, şose, altındağ, sanatoryum.
komşuluk. önceden "bu mahalle benim" derdik. sonra "bu sokağa aidim" demeye başladık. şimdilerde ise "bu apartman bizim" diyoruz. yakında "bu ev bile benim değil" demeye başlayacağız. komşuluk çok önemliydi. eskilerin bir sözü var "ev alma komşu al" diye. ne kadar da doğruymuş. aslında bizi mutlu eden insanlar olmadıktan sonra bir arada yaşamanın da keyfi kalmıyor.