Skyrim efsanesinin efsane sountrackidir kendisi ayrıca. Böylesine epic , gaz bir şarkıya bir oyunda denk gelebileceğimi hiç düşünmezdim. Şarkı sizi kendisine katıyor ve o an evde bir şeylere shout atasınız geliyor gerçekten. Kedinizi ejder kılığına sokup boğuşmanıza sebep olabilir önemle uyarılır.
The bourne ıdentity izleyenler filmden tad almayacaklardır zira unknown'un hikayesi jason bourne'un hikayesinin tam çakması. martin harris abimiz meğersem katilmiş ya da ajanmış. bir suikast planlamış tüm ayrıntısına kadar kendi planı, teşkilata da planı o anlatıyor ama tam işi bitirecekler çantayı unuttu hopladı derken hafızasını kaybedip yarattığı karakter olduğunu sanıyor. Bir hatunumuz var berlin'den çıkmak için paraya ihtiyacı vardır vs. bunların yolu kesişir aksiyon başlar.
Jason bourne'da kendi planladığı ve teşkilata anlattığı planını uygulamaya başlar ama vicdan yapar bitiremez sonra vurulur hafızasını kaybeder. Amerikan konsolosluğuna gider hop bir hatun da fransa'dan kurtulmak için vize başvurusu yapar paraya ihtiyacı vardır. jasonla marienin yolları kesişir aksiyon başlar.
tabi iki abimiz de teşkilatın en iyi adamları, ikisi de kendi planlarının içine ediyorlar, iki abimiz de ülke dışına çıkmak isteyip parası olmayan hatunlardan hoşlanıyorlar vs.
Senaryolar tıpa tıp benzer değil ama unknown'da esinlenmeden fazlası var ve bunu sanırım herkes görebilir.
hafta sonu gidildiğinde vaktinizin çoğunu manzarayı seyretmek yerine, çay simit kuyruğunda geçireceğiniz tepe. Belediyenin işlettiği sosyal tesisler arasında hizmeti en kötü olanı diyebilirim. Sadece çay alacaksanız durum o kadar vahim değil. Çayı ortalama 15 dakikada alırsınız. Ama yanında simit de istiyorsanız 30-40 dakikayı gözden çıkarın.
Sadece meşrubat veren bir bölüm, bir de meşrubatla beraber yiyecek veren bir bölüm var. Yiyecek bölümünde pizza da alan var , simit alan da. Sizi sadece simit ve çay alacaksınızdır ama tek kasa olduğu için öndeki kişinin pizzasının pişirilip dilimlenmesini beklersiniz. Bu tarz işletme hataları insanın canını biraz sıkar.
Ancak tepenin manzarasını anlatabilecek kelime yok; muazzam bir manzara.
siz en iyisi gitmeden önce bi termos çay birkaç tane de simit alıp öyle gidin. Manzaranın keyfini kesintisiz çıkarın.
He bir de arabanız yoksa yürüyerek çıkacaksanız havlu olsun yanınızda. Zira tepeyi tırmanırken terleyeceksiniz, tepede rüzgar çarpmasına maruz kalmak istemiyorsanız terinizi silmek için bir havlu iyi olur.
Köşe yazısı gerçek olsa bile itin götüne sokma durumundan ziyade, kulüplerin o zamanki güncel durumunun tespitinin yapıldığı yazıdır kanımca.
Birini övüp diğerini yermemiş, sadece Fener daha bi halk takımı, Cimbom Fenere nazaran daha bi aristokrat takım demiştir. Kuvayi milliye'ye falan girip işi karıştırmaya gerek yok yani. Yazı ortada sonuçta.
Teorisi, bunu basit ve üstün körü inceleyenler tarafından çürümüş farz edilse de evrim yani çok basamaklı seçilim mevcuttur, herhangi bir laboratuvarda canlıların çoğalırken herhangi bir güdü olmadan bir amaç olmadan hep daha iyiyi seçtiği gözlemlenmiştir. Kendisinin ara form bulunmaz ise teorim çürü dediğini okumadım ben herhangi bir yerde yalnız şunu dediğini okudum "küçük adımlarla evrilmeden tek basamaklı seçilim ile ( rastlantı ile) son halini almış bir karmaşık canlı gösterin ben de bu teoriden vazgeçeyim."
Evrim teorisi mutasyonu da içerir ki bu evrimi itekleyen şeydir. Uzun nesiller boyu çoğalan bir bakteri veya bir canlıda herhangi bir nesilde ortaya çıkabilecek mutasyon daha iyi bir alternatif ise o formun nesli daha çok çoğalacaktır. Tabi ki mutasyon bir rastlantıdır fakat evrenin ve canlı yaşamının yaşı dikkate alınırsa göz ardı edilemeyecek bir rastlantıdır.
Darwin eşek değilse ara form diye tabir edilen fosillerin bulunmasının bir garantisi olmadığını düşünmüştür ve teorisini farklı açılardan da temellendirmiştir. Ara form lazım ara form lazım amk o olmazsa gider bu teori dememiştir herhalde. Önce evrimin, mutasyonun, karmaşıklığın ne olduğunu çok iyi öğrenmek lazım. Sonra ara form iddiasında bulunursunuz, Harun Yahyacılık oynamaya gerek yok yani.
keşke hayatımız Yeşilçam filmleri gibi akıp geçse, sanık "bu da mı gol değil haa söyleyin bu da mı gol değil" dese hakim de ağlayarak gol evladım dese ama lakin ki gerçek hayat böyle değildir.
Suç varsa vardır hakimin bunu yok sayma şansı yok. Yağma suçu harbiden ciddi bir suç. Babanın durumu, pişmanlığı göz önünde tutulmuş indirim yapılmış. Hakimin elinden daha fazlası gelmez. Adalet sisteminin de burada yapacak bir şeyi yok. Suçluyu suça iten olgu ne kadar acı olursa olsun ,bazı hukuki istisnalar dışında, suçun maddi manevi unsurları meydana gelmişse suçun varlığından bahsederiz. Ve cezası neyse verilir. Sorsan faillere hepsinin bir sebebi vardır suç işlerken. Bundan çok daha fazla elem ve keder içeren altyapılara sahip suçlar ve suçlular da var. Sebebin dramatikliği suçun ayıbını örtebilseydi eğer bu abimizden önce sırada olanlar vardır.
Ayrıca yamulmuyorsam yağma suçu kamuya karşı işlenen bir suç, bu sebeple market esnafının şikayetiyle bağlı değil olay. Gazetedeki bu bilgi kirlilik yaratıyor.
Milliyetçilerin feci şekilde kızdığı bu mevzu aslında amuda kalkıp olaylara bakma tekniğimi kullanırsanız yine hocalı katliamının işine geldi. yani işine geldi dediysek siz anladınız kaka, ayıp bişey demedim yani. neyse şunu demek istiyorum ben 22 yaşında bir adamım Hrant ölmeden önce bu hocalı katliamını bir Azeri olan yengemden duymuştum ama o da araya sıkışmıştı. onun dışında hiçbir yerde işitmemiştim. şimdi bakın Hrant öldü hepimiz Ermeniyiz mottosu çıktı size de hocalıyı hatırlatmak için fırsat çıktı. bak şimdi hepimiz 20 ocak 1990'da ne oldu biliyoruz. Olaylara bi de güzel tarafından bakın , objektif bakış açınız olsun şu sikik hayatınızda. Valla bak çok faydasını görürsünüz.
Bir de böyle barbar Conan edasıyla sağa sola salya saçarak sataşmanızdır belki de şehit cenazelerinin ve benzeri bilimum keder dolu günün ıssız geçmesinin sebebi. insanlar belki sizin tavrınızdan dolayı evlerinde sessizce üzülüp, magazin programı izlemeye devam ediyorlardır bu günlerde. bu ihtimali de düşünün bence. düşünmezseniz de zikimde değil ya neyse.
iğneyi karşındakine çuvaldızı kendine sokucan pardon batırıcan demiş atalarımız. bir bildikleri vardır illaki bu rahmetlilerin.
Muhalif bir gazeteci gibi duruyor ama tam insanda bu hissi uyandırmıyor. En azından bende uyandırmıyor.
Batan gemiden mal kurtaran adamları aklıma getiriyor hep. Şimdi sürekli Akp'ye giydiriyor. Yani mesleği, işi Akp'ye giydirmek. Şöyle bir ruh hali var sanki adamda, memleketin hali ortada vaziyet kaymak yemeye müsait ben de yiyeyim en iyisi.
Yani sevenleri vardır bunların ama Levent Kırca ne bilim Müjdat Gezen ve bu adamın muhalifliği bana pek samimi gelmiyor.
Yanlış düşünüp günahlarını alıyorsam da allah benim belamı versin mınakoim.
Hepimiz ermeniyiz dediysek sizleri de içine katmadık yahu. sakin olun , kızmayın , din iman sizde kalsın gölge etmeyin o yeter yani.
Komik olan da şu adam sloganı beğenmiyor baya da kızıyor bi de " biz şimdi bunu söylemedik ya biz de faşistiz tabi". Lan döl ziyanı bugün tedavüldeki anlamıyla faşistin dibisin sen, neyi neyle ispatlamaya çalışıyorsunz?
Ben neanderthallerin yok olduklarını zannediyordum ama anlaşılan bir kısmı anadoluda izini kaybettirmeyi başarmış.
(#10855880)bu entryde yaptığı sosyalizm tanımıyla beni sandalyeden düşüren yazardır. Orjinalliği bu ayarda olan, başka konularda ,başka tanımlar da yapılmıştır. Kıyaslamada kolaylık için:
Vatandaşlık görevlerini yerine getiriyorlar ki bir devlete mensup olmak için bu görevler yeterlidir. Bir zamanlar bir Dersim vardı bu işlere karışmayan o da zaten şamarı yiyince itaat kültürüne abone oldu. Allahtan Tunceli muhalif kimliğini yaşatıyor da içimiz bir nebze de olsa rahatlıyor.
Ne yapılmasını bekliyordunuz da yapılmayınca böyle hayal kırıklığına uğradınız anlayamadım valla? Aşiret kültürüne ve toprak ağalarının insafına bırakılınca bilimde gelişemedik, ee spor desen fiziki şartlar alt yapı noksan, eğitimde zaten sınavlarda sonunculuktan hiç kopmuyoruz. Fakat müzikte iyiyiz aga. Müzikten anlıyoruz bu sebeple bu ülke için olmasa da müzik yaptık diyebiliriz. Ee her seçim vakti gündemi meşgul edip halkımızı oyalıyoruz. Bu bir icraattır dolaylı olarak katılsak da bizim hanemize 1 puan olarak yazılabilir bence. Kardeşlik sloganlarının bir sujesiyiz. Bu da bu ülkeye bir katkıdır.
Haa dur lan şimdi geldi aklıma ulan aşiret film ve dizilerine kaynaklık yaptık oğlum daha ne bok yiyelim. Orta çağ standartlarındaki feodal düzenimizi düzeltmek yerine dizisini filmini çekip para kazandınız daha ne istiyorsunuz insafsızlar.Ülke film ve dizi sektörüne ekmeğini yediren, karnını doyuran biziz valla. Bak bu bence tam 10 puan değerindeydi.
Önermede "bence" yanlış olan bir kısmı , anlatılmak istendiği şekilde düzelterek başlayayım; sol örgüt dersek eğer yelpazeyi geniş tutmak zorunda kalırız ama sol parti dersek gerekli şekilde daraltmış oluruz sanırım.
Tkp alt yapısı, örgütlenmesi kuvvetli bir oluşum. Oluşum diyorum zira siyasi parti olmak bu demek değildir. Tkp bir siyasi partinin sürekliliğine sahiptir fakat bir sivil toplum örgütü şeklinde çalışmaktadır. Bir siyasi parti düşününki meclise girmek öncelikli hedefi olmasın. Dünyada başka bir örneği var mı bilemiyorum...
TKP yumuşak siyaseti seçmiştir. Öğrenci eylemleri ile sol fikri yaşatıp, yeşertebileceği inancındadır.Halka karışmak, bir nevi ajan gibi aralarına girip örgütleme cesaretinden yoksundur. Eğer devrim konuşularak yapılsaydı sanırım bunu en güzel TKP yapardı. Yıllardır takip ederim herhangi bir teorilerini görmedim ben. Bir cemiyet düşünün ki teoriden yoksun sırf aktivistlerden oluşsun ve DEVRiM amacını gütsün. Ben buna ancak gülebilirim hem de ağlayarak.
Kürt sorununa bakış açısına gelirsel, kürt sorunu bir turnusol kağıdıdır ve Sol kimmiş, ne tarafmış gösterir. Tkp'nin Kürt sorununda aldığı tavır Chp stilidir. Konuyu yüzeysel ve ürkek bir şekilde analiz edip, sorunun kaynağına inmeyi reddetmektedir veya korkmaktadır. Bu soruna inandığından değil Sol bir cemiyet olmanın yaptığı baskıdan dolayı eğilmektedir. Yaptığı siyaset koyu bir Akp muhalefetinden başka birşey değildir. Muhalefet Sol'un bel kemiğidir ama böylesi fikir üretiminden yoksun muhalefet çekilecek gibi değil.
işin özü TKP için benim yorumum, alternatif bir CHP olduğudur.
Şu anki bilgiler çerçevesinde dünya üzerindeki en eski yerleşim yeri olduğu söylenmektedir. Söylenenlere göre klan-totem anlayışının sergilendiği bir ayin yeri. Klanlar ortak bir toteme tapınmak için yılın belli bir döneminde buraya gelir, ayinlerini yapar ve tekrar geldikleri yerlere geri dönerlermiş. Nereden gelip, tekrar nereye döndükleri henüz anlaşılamamış.
T biçiminde sütunlar mevcuttur ve sütunların üzerinde çeşitli hayvan rölyefleri bulunur. Timsah rölyefi bile vardır ya da ona benzeyen bir hayvanın. Kazı çalışmaları Alman araştırmacıların yönetiminde devam etmektedir. Şu anki bütçe ve çalışma planına göre kazının yaklaşık 100 yıl sürmesi beklenmektedir. Tarih kitaplarını değiştirebilecek nitelikte bir keşiftir.
Marx'ın Das Kapital'de devrimden sonra herkesin "Patron" olacağını vaadetmesi gibidir.
Eger bir insan, zihninin mevcut donanımıyla bir uhrevi yaşam alanı hayal ederse ancak bu kadar olur.
Üstelik bunun kutsal kitapta geçmesi ayrı bir problem.
Bir cennet öyle bir yer olmalıdırki; bir insan kendi bilgi birikimiyle orayı bir türlü tarif edememelidir. Ama bakıyoruz ayet sıradan dünyevi zevklerle, yiyecek ve içeceklerle tarif ediyor orayı ki bunlar Allah'ın kelamıdır.*
Eğer bir insan dünyevi hayatında bu zevkleri, lezzetleri zaten doyasıya tattıysa ona cennette ne verilecek peki? He şöyle denilebilir, cennet bir şekilde tasvir edilmeliydi insanlar kavrayabilsin diye de bildikleri şeylere benzetildi cennet nimetleri. Fakat fikrimce bir tanrı bu kadar pragmatik düşünmez.
Kürdistan tarihin eski günlerinden beri bir bölgeye verilen isimdir. Yani coğrafi bir terimdir, siyasi değil.Tıpkı Türkiye gibi. Türkiye de bir bölgenin ismidir. Türkiye Cumhuriyeti ise devlet ismidir. Önce bunu bilelim. En azından az kitap okumanın vermiş olduğu önyargıya karşı bir kalkan görevi görsün bu ilk paragrafımız.
Kürt halkı arasında zaten hali hazırda bir ayrılma planı yoktur hatta ayrılmama yönünde bir plan vardır. Demokratik Konfedaralizm diye bir teori ileri sürülmüştür Öcalan tarafından. Ki bu kişinin kendi kitlesi açısından ne kadar önemli olduğunu ve bir lafının emir sayıldığını kundaktaki bebek bile bilir. Bu adam bile ayrılmayacağız ulus-devlet sınırlarına tabi olacağız derken siz bu ayrılma fikrinin menşeini nerede görüyorsunuz anlamıyorum. Hayır cahilsiniz kara cahil olmayın. Yazın bakalım google'a bi' demokratik konfedaralizm diye ondan sonra ayrılmak istiyorlar dersiniz.
Batı haritalarında , kitaplarında Türkiye'nin güneydoğusunu Kürdistan olarak gösteriyor diye kızıyorsunuz. Ama Türk tarihine mal attiğiniz Sultan Sancar vermiştir bu bölgeye bu ismi. Osmanlı padişahları da bu bölgeye böyle hitap etmişlerdir. Kurtuluş Savaşı sırasında açılan ilk millet meclisine güney doğulu vekiller, Kürdistan Vekili olarak katılmışlardır.
Hayır bu ismi buraya batı vermedi bizim ecdadımız verdi.
Lütfen arkadaşlar biraz okuyalım, araştıralım sonra sallayalım.
12 Haziran seçimlerinde Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun istanbul bağımsız adaylarından biridir. Türk solu Bdp tarafından desteklenmesi sebebiyle kendisine ateş püskürmüştür. Kişiliğini burada anlatmak bana düşmez. Ancak Ysk kararları karşısında söylediği sözler duvar yazısı olacak niteliktedir.
Geldiğimiz noktada alınan veto kararlarının hukukla alakası yoktur. Son yaşadığımız darbe dönemindne beri böylesi bir toplu veto görülmemiştir. Seçim sistemi zaten küçük partilerin meclis içine girmesini engelliyor. Bagımsız adaylarla aşılmaya çalışılan bu engelin daha da beteri bu YSK kararıdır. Demokratik iradenin oluşmasına set çekmek hangi vicdanı rahatlatacaktır merak etmekteyim. Bu karar karşısında sergilediği duruş sebebiyle Sırrı ağabeye teşekkürü borç bilirim. Meclise girmesi halinde kişiliği, fikirleri, olaylara yaklaşımı ile fark yaratacağından da eminim.
ölümünü dramatize etmeye gerek yok adamın ölümü yeterince dramatik zaten.
Tam anlamıyla gazeteci bir şahışmış böyle diyorum çünkü yaşım tam anlamıyla yaşadığı dönemde onu kavrayabilmemi engelliyordu. Aslında işin komik tarafı her gazetecinin yapması gerekeni yapmış olması. yani siz sadece işinizi yaptığınız için öldürüldüğünüzü düşünsenize. hakkaten trajikomik bir olay.
Ben bu yapılan antlaşmada bir anormallik görmemekteyim. Nasılki insan katlinin yasaklandığı, hoşgörünün dini islama tabi olan Osmanlı çıakrları sebebiyle yıllarca 4 bi yana fetihler düzenlediyse, Hitler'de doğal kaynaklar için fetihler düzenledi. Nasıl ki osmanlı gerektiğinde düşmanının düşmanını desteklediyse * Sovyetler de düşmanının düşmanını destekledi.
Ama bakıyorum bu kadar benzerlik içinde bile Osmanlı'yı baş tacı yapıp Sovyetleri yeren mantık hatası yazarlar var.
Hayır olaya insan kıyımı yönünden bakacaksak, bu kadar ıkınıp antlaşma falan bulup soner yalçıncılık oynamaya gerek yok ufaklık. Bolşevik devriminde kardeş kardeşi çocuk babayı öldürdü sen neyin hesabını yapıyorsun heheyt.
Çok uğraşmışsın , google'ı aşındırıp bu konuyu bulmuşsun sırf bu çalışmandan ötürü sana eksi basmıyorum çocuk.
ahmet kaya dinleyen ülkücüye göre durumu daha iyi olan vatandaştır.*
Şaka bir yana biraz tuhaf bir tamlama olsa da nihayetinde anlatmak istediği şey doğrudur. Vardır bu bahsi geçen insanlar etrafta vatan korurken memleketin dibine dinamit döşer bunlar.
Bunları farketmek de zor değildir. benzer bir başlık açın hemen altına hakaretleriyle doluşuverirler.
(bkz: Kelime dağarcığımın yetmediği yerde küfürlerim başlar)
(bkz: Trabzonlu detected)
(bkz: rasyonel sosyalist)*
Memlekette olduğumda maçlarını kaçırmadığım takımımdır. Tribünde söylenen marşlar, tezahüratlar artık klasikleşmiş olsa da taraftarın bu seneki ateşi tarif edilir gibi değildir.
zeytin yağı gibi üste çıkmak bu olsa gerek. Sen başbakana laf edemeyip, taraftarı sırtından vur, istifan istenince de sinirlenip başkalarına sataş... Başkanlık böyle karakter gerektiriyorsa harbiden herkes başkan olamaz demektir. Yazık.
Deniz Geçmiş ben teori üretip fikirlerimle yol göstereceğim dememiş, teoriyi pratiğe döküp eylem adamı olacağım demiştir. Bu sebepten ötürü geride bıraktığı kitapları, teorileri vs. yoktur.
Ama insan hayatına kattığı çok güzel birşey vardır ki o da, insanlara insandıkları şeyin peşinde gitme cesareti vermiş olmasıdır.
Her grup otobüs taşlayabilir, eline taşı alması yeterli ;fakat benim aklıma takılan şu: bu topluluğun orada eylem yapacağı belliymiş polis haberdar, acaba olaylar niye daha çabuk durdurulamadı?
Çevik kuvvet taştan mı korktu? Robocop gibi dolaşıyorlar ortalıkta gidip bi' ibrahim tatlıses kadar olup hött lan diyememişler mi? Bir de şu ara sokaklara dağılıp kaçtılar olayı çok komik, peşlerinden koşup yakalamak çok mu zor? 1 Mayıs eylemlerinde kafelerin içlerine kadar takip ediyorlardı milleti, burda niye peşlerine takılmamışlar?
Olayın en möhim noktası bu bence, polisin uyguladığı çifte standart.
yanlış anlaşılmalara hep sebep olur bu isimler. Telefonda konuşurken çok baş ağrıtır, hele resmi bir kurumla konuşurken muhattabınızın unisex bi ismi olduğunu öğrendiğinizde...
işlemler yarı da bile kesilebilir.*
yalnız bu yine aşılabilir bir sorun, ya şu nasıl olcak?
Her türlü delici, kesici aleti büyük bir ustalıkla kullanıyor.
Hangi bölgeye vurulduğunda anında öldürebileceğini ya da hangi bölge vurulduğunda komaya sokabileceğini veya bayıltabileceğini veyaa sakat bırakabileceğini de biliyor.
Ve en möhimi bu adamlar jinekoloji okuyup 60 yaş üstü bayanların mahrem organına bakabiliyorlar!!!!!***
ee şimdi sen söyle; bu adam kendini bi bok sanmasın da ben mi sanayım?
