sahibinden.com'un sadık takipçisi abimizdir. ikinci el araba piyasasını günü gününe takip eder. favori arabası; albea, palio, megane, şahin, toros tarzı arabalardır. bu arabalardan minimum 500 lira kar etme garantisi vardır. 'boya takıntısı olan aramasın' cümlesini dilimize pelesenk etmiştir. galerilerden daha tehlikelidir.
not: 2. el piyasasının bu kadar boka bulaşmasının sebeplerindendir.
diyarbakır güvenlik şube müdürü lütfü çiçek'in, diyarbakır dbp il başkanına verdiği tarihi ayardır. akıllardan çıkmayacak, saygı ve gururla hatırlanacaktır. ağzına sağlık müdürüm. http://www.mynet.com/habe...ina-olay-sozler-1498372-1
--spoiler--
"ilk önce doğrusu bu kadar kalabalık olmasına şaşırdık ve yadırgadık. Sizinle her zaman karşı karşıyayız. BDP'lilerin, yani siyasilerin bu işi sahiplenmesine şaşırdık ve yadırgadık. Bizim konuşma zamanımız. Şehit bizim, bizim konuşma zamanımız. Lütfen susun. 4 aydır her gün sizinle karşı karşı karşıya geldik. Çok nazik kibar bir şekilde, çözüm süreci nedeniyle beni hiç bir zaman bu şekilde görmediniz. Çelik yelekli, kasklı, silaha hazır vaziyette. Lütfen konuşmama müsaade edin. 4 ay boyunca siz konuştunuz. Şimdi bizim konuşma zamanımız çünkü şehit bizim şehidimiz. Bingöl'de katledilen abilerimiz, meslektaşlarımız, kardeşlerimiz. 250 bin kişi şuan da benim konuşmamı dinliyor ve benim arkamda. Burayı Diyarbakır, şimdi size söyleyeceklerim, cenazeyi 75 Metre Çevreyolu'ndan alarak, bizim eşliğimizde kesinlikle konvoyda siren sesi, her hangi bir işaret, terör örgütünü simgeleyen hiç bir şey görmek istemiyorum. Olduğu anda durdurulacak ve müdahale olacak. Serhildanı siz bize öğrettiniz. Biz de size Türkiye cumhuriyeti devletinin parçalanmayacağını, yıkılmayacağını biz de size öğreteceğiz."
--spoiler--
edit: eksi veren terörist seviciler, müdürümün bir cümlesiyle cevap vermek isterim: 'serhildanı siz bize öğrettiniz. biz de size türkiye cumhuriyeti devletinin parçalanmayacağını, yıkılmayacağını biz de size öğreteceğiz.'
an itibariyle trt spor ekranlarında gerçekleşen ayardır. baldırını memelerini yaldır yaldır açıp şarkı söyleyen j Lopez ekranlara çıkınca bir anda brezilya yayınını kesmişlerdir. hâlbuki son yarım saattir geri sayımla yayınlanıyordu gösteriler.
zamanında birilerinin haşırtttt diye geçirdiği, nokta atışı yaptığı cevaptır. bu kişiye ve yancılarına dinlettirilmesi gereken bir şiirdir:
--spoiler--
Ey saçları "alagarson" kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topla diye.
Bir sorsana o topallık nerden hediye ?
Sen Şişli'de dansederken her gece, gündüz
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dansederken bizler savaştık.
Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben
Neyim? Bir hiç... işe güce yaramaz, topal...
Sen sağlamsın senin hakkın dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur,
Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık
Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
Gülme bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
Sana karşı haykıranı mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan
Anam, babam, karım, kızım eziliyorken
Dağlar kadar yük altında... Gel, cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...
Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harbederken yedim kurşunu.
Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki... Şehit canımız
Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz;
Zıpladınız,kudurdunuz arsız,edepsiz!...
Gerçi salonlarda "yıldız" dı senin adın,
Hakkikatte fahişesin ey alçak kadın!
Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
Omuzunda neden seni fuzuli çeksin?
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
şüphesiz ki bayramların en zoru, en anlamsızı, en mutsuz geçen bayramıdır.
20 küsür yıllık hayatınızda, her bayram yaşanan monoton şeyleri artık yapmazsınız.
bayram sabahı anneniz yanınıza gelir ve sizi uyandırmaya çalıştırır. oysa siz dün gece sabaha kadar oturmuş ve ezandan az önce uyumuşsunuzdur. bunu bilmeyen ya da bilmemezlikten gelen anneniz sizi hunharca yöntemlerle uyandırır. *
güç bela uyanırsınız, yüzünüzü yıkarsınız. babanız çoktan namaza gitmiş ve ön saflardan yerini almıştır. siz de üstünüzü başınızı giyinip çıkarsınız cami yollarına. camiye vardığınızda sokakların bile dolu olduğunu görürsünüz. sonra sokağa serilen pikelerden boş bir yer gözünüze kestirirsiniz ve oturursunuz. yıllardır hala bayram namazını önündeki takip etmeden kılamayan bünyeniz, yanındakine ve önündeki bakarak, onun yaptıklarını yaparak namazı bitirir.
ardından yoldaki fırından 2 sıcacık ekmek alırsınız ve evin yolunu tutarsınız. anneniz çoktan güzel bir kahvaltı hazırlamıştır. ablanız-kardeşiniz sofrayı hazırlamakla meşguldür. içeri girersiniz ve annenizin elini öpersiniz. o sizin alnınıza sıcacık bir öpücük kondurur. kardeşinizle-ablanızla bayramlaşırsınız...
az sonra balkondan bakarken babanızın geldiğini görürsünüz. sağıyla soluyla selamlaşarak bayramlaşarak eve gelmektedir. dağ gibi babanızı şöyle bir süzersiniz, içiniz cız eder baktıkça.
kapı çalar ve evin babası içeri girer. siz ve ailenizin tüm bireyleri kapının ağzında beklemektedir. tek tek babanın eli öpülür ve bayramlaşılır. harçlıklar cebe indirilir tabiiki.
ve hep birlikte kahvaltı sofrasına geçilir. gırgırla şamatayla geçen kahvaltıdan sonra ziyaret ve misafir ağırlama olayı başlamıştır, asıl maraton odur işte...
evet, ilk kez ailemden uzaklarda ve onlarsız bir bayram geçiriyorum. benim için bayramın hiç önemi yok, annemin babamın elini öpmeden geçirdiğim bir bayramın benim için önemi sıfır.
özlüyorum, ancak hayat şartları denilen lanet şey bunu dayatıyor bana.
yurdum düğünlerinin klasik olayıdır. ya yaşlı anneler evlenme çağı gelmiş oğullarına kız bulurlar, ya da bir erkek ve bir kız, kaçamak bakışlardan sonra yeni bir birlikteliğe adım atar.
özellikle mynet gibi çok tıklanan haber sitelerinde bariz ortada olan durumdur.
suriyenin savaş uçağımızı düşürmesinin hemen ardından dikkat çekici haberler yapmaya başladılar. daha önce mynette hiç benzerine rastlamadığım şekilde 'işte türk ordusunun yeni silahları, yüzde yüz türk yapımı' şeklinde bir haber yapılmıştı.
bugünse yayımlanan bir haber daha manidar: türk ordusu suriye ordusunun kaç katı?
böyle bir habercilik mi var allah aşkına..
türk halkı; bir yandan dağlıcada can veren yiğitlere ağlarken, öte yandan düşen uçaktaki gencecik subaylara ağıtlar yakıyor. ama tüm bunları fırsat bilen bir kısım haberci (!) kesim özellikle yapar gibi yaraya tuz basıyor.
klasik olacak ama; bunlar hep amerikanın işi panpalar, ayık olalım...
başı kapalı bayanları, robot gibi görmek isteyen ve sıradan hareketlerine dahi tahammül edemeyen insandır.
dün başıma gelen bir hadiseyi aynen aktarmak istiyorum.
ben, kız arkadaşım, en samimi arkadaşım ve onun nişanlısı forum istanbula doğru yürüyerek gidiyorduk. o sırada arkadaşımın nişanlısı (benimde arkadaşım), el ele yürüdüğü nişanlısına 'aşkım ikeadaki mobilyalara da bi bakalım bugün' dedi ve olumlu yanıt aldı.
tam o sırada arkamızdan gelen bir sesi duymamla başımdan aşağı kaynar suların dökülmesi bir oldu.
'böyle kapalı mı olur yeaa' diyordu biri. ve bu ses gayet cüretkar bir şekilde, özellikle duyulmak istercesine çıkmıştı.
arkamı döndüm ve baktığımda yaşlı bir bayanla yanındaki genç kızı gördüm. kendilerine orada iki çift laf etmek isterdim, ancak lafa maruz kalan kapalı arkadaşımız bizi çekiştirerek bir olayın olmasını engellemeye çalıştı kendince.
giderken dediği laf ise bana ikinci bir darbe oldu: 'böyle olaylar oluyor ara sıra, boşverin'
şimdi, sorulması gereken onlarca sorunun arasından birini soruyorum. kapalı bir bayanın; nişanlısına, eşine veya erkek arkadaşına o cümleyi kurmasında nasıl bir sakınca olabilir.
kendisinden insan değilde, konuşmayan , nefes almayan bir robot olması mı beklenmektedir.
ben dindar bir insan değilim, ama bu konuda tepki göstermek için dindarlık değil insanlık gerekiyor sanıyorum.
an itibariyle gerçekleştirmek için yanıp tutuştuğum istek.
şimdi sana hastalıklı bir duygunun timsali olarak gelebilir bu cümle. gel gelelim öyle değil güzel kardeşim; aklı erdiğinden, elleri iş tutmaya başladığından beri her türlü ameleliği, işçiliği yapan bir insan evladı bana hak verecektir.
şu magazin programlarından ve aşk-ı memnulardan takip edilen, sırf babası veya amcası zengin olduğu için bu dünyaya şanslı gelenlerden bahsediyorum.
son model arabalarıyla nişantaşında, bebekte caka satan,parayı basıp okuduğu özel üniversiteden, parası ve arabasına tav olan sarışın kız arkadaşından bahsediyorum.
kırmızı ışıkta beklerken arabnın camını silip 3-5 kuruş para kazanmak isteyen çocuğu azarlayan yavşaktan bahsediyorum...
lan dünyaya zengin gelmek onun suçu değil, eyvallah. ama zengin bebesi olup insan olunamıyor mu beynini siktiğimin salağı. o karşıki dağları ben yarattım havalarını sikerim senin çocuk.
bu arada bedelliden de faydalanan ibnetörlere de saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
süper lige gelen tüm yabancıların alexle kıyaslanması ve bu gelen futbolcuların hemen hemen hepsinin hiç bir varlık gösteremeden kuyruğunu kıstırıp geri dönmesi durumudur.
ricardinho gelir, alex onun yedeğiydi naraları atılır ve kısa süre sonra ricardinhodan eser kalmaz.
devletin memurunun hükümeti veya herhangi bir siyasi partiyi eleştirmesinin anormal olduğunu savunan ve bu olayı gayet normal olarak gören andavalların olduğunu anlamamıza yarayan olaydır. durum vahimdir ..
milli takımın son yıllardaki en çok aksayan bölümlerinden biri olan sol bekinin eksikliğidir. sağ bekte gökhan,sabri gibi yürekten oynayan futbolculara rağmen sol bekte aynı durum son yıllarda görülememiştir.