düşündüğünüz kadar kötü durumdadırlar, olmadık yerde sertleşebilirler ve insanların tuhaf bakışlarının altında ezilirler. ama entelektüellerdir, entelektüel yazabilmelerinden anlayın.
izmir'e diye çıkıp kadıköy'e gittim. yine hedeflerim doğrultusunda ilerleyemiyorum. az önceki başlıkta da dediğim gibi kafam çok karışık. kadıköy'de ne yaptım dersiniz? önce fenerbahçelilerin toplandığı bir barda hızlıca bir bardak bira, sonra o civardaki bir barda da bir cam bardak fıçı bira. bunlar neden oluyordu? neden pozitif bir etki bırakan biri olamıyordum yine. neden mutlu olamıyordum, mutlu edemiyordum insanları. bu sorular çok fazla geliyordu, havanın sıcaklığı da ağır geliyordu. kimsenin bakmaması, merhaba dememesi de ağır geliyordu. bir barda selam veren oldu gerçi ama o da bir erkekti. bir kadına selam verdim, o nasıl kızgın bakıştı, ne iğrenç bir yaklaşımdı anlamadım. sonra sanırım zincir'de güzel bir hanfendinin yanına oturdum, ikimiz de demedik bir şey. diyecek bir şey yoktu. anlamıştım. eve döndüm.
film izlerken uyuyakalınmış olabilir, hemen yanlış düşünülmemelidir. neden beraber yatıyorlardı derseniz; evde sadece bir yatak var, hiç kanape ya da koltuk yok. yerler yatmak için çok kirli, yemek masasında zaten uyunmaz, uyunmamalıdır.
bir ara yemek masasında uyuyan bir arkadaşım olmuştu tabi. izmir günlerimizde ne görmedik ki, bunu da gördük. eskişehir'in de kızlarını özlüyorum. gördüğünüz üzere kafam çorba gibi. iyileşmek için yazıyorum.
japonya'ya bir tatil yapacağım, oraları bir gezmek istiyorum ama şöyle bir ekonomik tur olsa, tüm seyahatim önden planlanmış olsa, samimi ve tecrübeli bir rehber de olsa, aklıma bir şey takılmadan rahat rahat Japonya'yı gezsem daha iyi olmaz mı diye düşünenler için şöyle bir web sitesi bulunmakta: https://japonyaturu.net
dilerseniz inceleyebilir ve turlar hakkında kendisinden bilgi alabilirsiniz.
ah sen¨de tolga olmalısın? ne haber? burada kaç kişi varız, bir tek sen olmalısın kucağımda. diye devam eden yazmalardan bir parçamsıdır. parça sayılamayandır. nedir bu nedir, anlatılamayandır. anlatıların çoğu anlatılamayanlardan oluşur, parçalar zaten bütüne tamamlandıkça, bütün de parçalara tamamlanabilmelidir. bu olasılıksızlığı başarma gayesindeki insan mutfakta tatsız bir poşet çay içmekteyse, bunu yazan hangi parçalara bölünmüştür da denildiğinde parçalar hala bütünleşmemiş de olur. bütüne -bütünleşmemiş bütüne, bazı parçaların oluşturduğu bütüne- bakacaksak -hiç gerekli değil sanıyorum fakat hep bakası olanlara gelsin-
ya o nasıl iş sen olmalısın kucakta
ah sen¨de tolga olmalısın? ne haber? burada kaç kişi varız, bir tek sen olmalısın kucağımda
bunu yazan hangi parçalara bölünmüştür
bu oluşan bütüncükte kimimiz, bütün göremeyecektir, nedir o halde bu bütün? birimiz görürken, birimiz göremiyorsa, onu soyut deyip kaldırıp havada mı yumyuklamalı mı?
yukaridaki soyut: gerçekten uzakta seyreden, ne gerçek ne soyut olan anlamına da gelmektedir.
yapılan iş budur: her gün yeniden bütünleştirilir -somutu ve soyutuyla- ve günün içinde birçok kez bütün mütün görülmez -ve görünür de-, kaldırıp havada yumyuklanır, parçalara dağıtılır insan.
insan insan tarafından dağıtılır, parçalanır ve bütünleştirilir yeniden. nedir bütün bunlar? düşünmek sayılır, düşünmek kendimizi bir varlıkkavram yapasımızdan doğan, karıştırmamızdan, güzelleştirmek istememizden, bir "varız" demek istememizden doğan. insan düşünmeyi bilebilmiştir ki varlığını özümsemiştir, o halde varlığını özümsemediği -kendini var etmeye çabaladığı o çaresiz anlarında- ne yapmaktadır? düşünmemekte olabilir mi?
beyni, ilkel beynini çalıştırmaya başlar bazı anlarda. düşünmez, var olmadığını sanır. çaresiz hisseder, kendini kaybetme korkusu başlar, kaybetmek ya da ölmek, her şey aynıdır. varlığın tam zıttıdır. var olmak da olmamak da bir sanrıdan ibarettir. var olmak sanrısını korumalıdır insan. insan insandır, hepsi bu kadar olmayan, hepsiyle insan denilen, insan yerine koyulan. insan bu yüzden yanlıştır. çünkü düşünmediği anlar mutlaka olur. insan olsa da düşnmediği anlar mutlaka olur. nedir düşünmeyen insan? ilkel insan? ilkelliğini yaşattığı anlar olmalıdır. mutlaka yapmalıyızdır. ilkelliğimiz bir parçamızdır.
bütünümüz nedir? "ilkel" ve "evrim"den oluşan düşünmeye sıkışmış ve yazık bir varlık. bütünümüz, canım insanlığımız.
bazı firmaların hem fotokopi makinesi teknik servisliğini yaparken hem de kiralamasını yaptıkları da görülebilmektedir. Bu kiralama durumunda aylık kullanılan copy adetine göre aylık bir ücret ayarlanır ve sadece aylık ödemeler yapılır, bu ücrete teknik servis ücretleri ve aylık toner değişimleri de dahildir.
nasıl bir şey olabilir, nasıl bir sorundur, düşündüren ve boş, anlamsız, saçma bir şey. kahvaltı yapmak olmalı, sonra bilet bakmalı bir ülkenin, sakin bir şehrine, yürümeli herhalde şehirdeki her gün bolca, 1.60 boyunda diye abi yürümeyecek mi, kahvaltı da yapacak, yürüyecek de budur.
çok güzeldir, neden gitmiyoruz, yaşımız olmadı mı 24-25, gidelim hemen. yaşayalım karadeniz şivesini mi lehçesini mi, bir sahilinde rakı balık yapmayalım mı, belki aşık da olacağız olan abi karadenizdir.
ne kadar çirkin sözler etmeyi yakışık bulmasak da sol frame'deki ensest arkadaşlar, yahut iğrenç varlıklar, sözlükten uzaklaştırılmamalı mı sizce de?
yumurtalı ekmek kokusu geliyor, sıkıcılaşmayayım, banane. kahvaltı hazırlanıyor ya. yaşım kaç kahvaltı hazırlanıyor bana. çok şanslıyım.
kendi görüşmüzden ayrı olanlara çirkin sözler mi edeceğiz, yaşadığımız günleri kendimize hastalık mı yapacağız, ağızlarımız istemiyorlar mı aşk yapmayı, sevmeyi dilemiyor muyuz, sevmek yakışmaz mı, bornova'yı da özlemeyecek miyiz, herhalde insanız, özlediğimiz gibi seveceğiz de, iklimler değil mi, kötülük değil mi, iyilik değil mi bize yakışan, güzel yaşlanmayalım mı, güzel olmayalım mı, okumayalım mı, değerli geçirmeyelim mi vakitlerimizi, geliştirmeyelim mi kendimizi, sanıyor musunuz böyle güzelsiniz, sanmıyor musunuz çirkin beyefendilersiniz?
ne olacağı hiç belli değildir. hayatı karmakarışıktır. öyleyse de farkında değildir. yummuştur kafasını güvenli ve konforlu evine, dışarıda ne olup bittiğinden haberi yoktur. üzerine üzerine yaklaşan fırtınaların farkında değildir.
Japonya'ya turlamak isteyenlerin, Japonya'da belli başlı yerleri görmek istiyorum. ekonomik bir tur ve iyi bir rehberle japonya'yı gezebilir miyim diye düşünenlerin söylediği olabilir: japonya turu.
şu sitede de japonya ve japonya turu hakkında gerekli bilgilere ulaşılabilirdir: https://www.japonyaturu.net
bir hammalsiniz ve yaptginiz iş çok pis ve yorucudur. bir de okuyan universite mezunu bir hammalsaniz, yaptiginiz iş tamamen angarya gozukur. fakat farkedersiniz ki yaptiginiz iş bilgisayar başında oturmaktan daha iyidir. zihinsel acidan daha sagliklisiniz, daha az dusunuyorsunuz ve gunluk yasiyorsunuz. ite angarya işlerin anlamı budur. günlük yaşamak.
soranlara "zor iştir ama kazancı iyi" dersiniz, saatlerinizi harcarsınız bazi projeler için. freelancer calisacaginiz rahat bir isiniz vardir ama tatmin etmez. cunku freelancer calismak yanlistir. sonra farkedersiniz ki aslinda dijital pazarlama uzmanı olmak bir sey degildir. boyle bir etiket mensubu olmak yanlistir. sonra okulunuza devam edeyim dersiniz ve okula gidemediginiz 3 gun sonrasinda "iran gezisi" diye dusunmeye baslarsiniz. evet olacagi budur. iran'a gideceksiniz. cunku issizsiniz.
bir ağız ve diş sağlığınız için başvurduğunuz kliniktir. Nöbetçi dişçidir pazar gunu de açıktır. Meciyekoy metroya 10 dk, çağlayan adliye sarayın ise 5 dk mesafededir yuruyerek.. http://implantakademi.net
Kalite yönetim sistemi doğrultusunda; sterilizasyon, dezenfeksiyon ve enfeksiyon konularında bilimsel yenilikleri takip ederek yürütlen çalışmalara verilen ad. Örneğin diş hekimliğinde enfeksiyon kontrolüne çok önem verilmektedir. Daha detaylı bilgi için: http://www.implantakademi...eksiyon-kontrol-yonetimi/