Ruh, düşünce ve davranışları geniş bir yelpazede etkileyen sağlık koşulları.
Biliyorum buradaki çoğu insan ruhsal hastalıkları şımarıklık ya da ergenlik olarak görüyor. Bunu ilgi için yapan bir sürü insan da var inkar edemeyeceğim.
Ancak o kadar basit değil arkadaşlar. Kendilerini hayata bağlayacak bir şey olması için uğraşan ve bir şeyleri aşmak için size çok basit gelen şeylerle cebelleşen insanlar var. Gerçekten yalnız olan, insanlarla yüzyüze konuşamayan, evde saatlerce bağırarak şarkı söyleyip dışarıda ağzını bıçak dahi açamayan insanlar var. Bunun yüzünden kendisinden nefret eden insanlar var.
21.yüzyıldayız. Geçmiş zamanın çiçek hastalığı gibi ruhsal hastalıklar da bu dönemde çok yaygın.
insanın bunu kendine itiraf edebilmesi zaten yeterince zorken siz de şımarıklık adi altında toplamayın hepsini. inanın bana. Tanımadığım bir insana nefesim sıkışmadan tek kelime edebilmek için nelerimi vermezdim. Otobüsten inmeden önce içimden 200 kere önümdeki insana diyeceğim \\\"geçebilir miyim?\\\" sorusunu tekrarlamamak için neler yapmazdım.
Herkes aynı şartlar altında yetişmiyor. Trollüğü yaparken de empati kurmayı deneyin. Ruhsal hastalıkların semptomları her zaman öksürük, kusma gibi gözle görülecek şeyler olmayabiliyor.
http://m.milliyet.com.tr/Local/Article?ID=487178 linkinden okuduğum haberden sonra sikeyim sizi dediğim zihniyettir.
bu nasıl bir insanlıktan çıkmadır, nasıl bir eblehliktir? ulan kediden bahsediyoruz be. 5 dakikanı ayırınca ayaklarına dolanan varlık lan. ne istedin amınakoduğum ya. iğreniyorum yemin ederim. böyle orospu çocuklarıyla aynı otobüste gitme olasılığından da, aynı havayı solumaktan da iğreniyorum.
insan üstü davranışlar sergileyen kimsedir. ben daha bulunduğum yerde uyuklayarak rüya görürken sen nasıl kendine gelip bir de bunun üzerine mantıklı cümleler okuyabiliyorsun?
bir de bunun bağıran versiyonu vardır ki kafası cama çarptırılıp sinek gibi yapıştırılmak üzere sizi bekler.
kendimce dünyadaki mutluluklara karşı yaptığım büyük ayaklanmadır. ben mutlu değilim ve eğer birileri mutluysa hele hele bunu paylaşacak kadar önemsiyorsa eksileyip onun mutluluğunun dozunu elimden geldiğince düşürürüm.
bana ne yav. mutlu olma demiyorum. hobi olarak ol, sessizce ol.
ülkenin yaşanılabilirlik oranını düşürmektedir. refah seviyesini azaltır. hayır yani bi gofret satıyorsunuz ne bu dünyayı ele geçirme hırsı. baktın satılıyor mu amına koy hemen fiyatın di mi seni gidi fırsatçı orospu çocuğu.
1.5 liraya itelemeye çalışanı bile gördüm. halbuki 50 kuruşun en çok yakıştığı şeydi kendisi.
hergün içtiğim ama nefret ettiğim çaydır. zaten 2 miligram dem katıyorsunuz onun bile tadını alamıyoruz be. ağzım hep plastik oldu. çenem plastik kokuyor höaaah. allahın sarkozyleri!
direkt olarak sığır kelimesi için yaratılmıştır. hatta sığır kelimesi onun için yaratılmıştır. bu tipler günlük hayatta, evde ya da toplum içinde duygularını, heyecanlarını ifade edemedikleri için serviste açtıkları müziklerle kendi baskınlıklarını kurmaya çalışırlar. sabahın köründe manyak gibi müzik dinlemek istemeyenlere de "istemeyen özel aracıyla gitsin yiaaaaa" gibi ergen ergen cevaplar verirler. tez kellesi alına diyeceğim de beyin olmadığı için bedene oranla çok daha hafif olduğu için bi süre sonra düşer zaten kafa.
yaşadığım durumdur. çevremdekiler sikik sikik davranırken probis öyle davranmıyor. sürekli ağızda aynı tadı bırakıyor. yalnız az önce 1.5 lira verdim tanesine şahsen biraz kırıldım.
harry potter gibi bir efsaneye ayıracağı vakti deri ceket giyip motorsiklet süren çocuğun hikayesini okumaya ayıran nesildir. erkekler için ise aynısı iki meme görmek için bilgisayar başında harcadıkları vakit olarak adlandırılabilir. bu nesil hayal gücünden mahrumdur. muhtemelen eline kitabı tuttursanız bile wattpad okumayı tercih edeceklerdir.
günümüzde çok fazla bulunmaktadır. kız olmama rağmen bu kişilerin çoğunlukla kız olduklarını belirtmek üzerini kapatamayacağım bir gerçektir. keşke ellerinden düşürmedikleri aşk kitaplarını bir kenara koysalar da onları kaçıracak bir bad boydan çok gandalf'ın kapıda belirmesini bekleseler.
mutsuz olan kafayı güzel yapan andır. çaresizliğini kabullenmekten başka seçeneğin kalmamıştır. etrafındaki herkesin iyi kötü 2 cümle edebildiği kişi varken senin onlarla en büyük iletişimin az önce yazarken "etrafımda" diyebilmendir. adamı şimdiye kadar yaşadığı ergenliğin, "yia insanlardan nefret ediyorum yia" ayağının içinden yaka paça çeker çıkarır. ve kişinin şimdiye kadarki yalnızlığın kendi seçimi olduğu palavrasını bi yerlerine sokar.
toplum içinde yalnız olup, arkadaşı olmadığı için çareyi sanal ortamda bulmuş olan birinin serzenişidir. fazla yalnız olduğu için telefonunu fazla kullanmaktadır. kullandığı güç tasarrufu modu hiçbir sike yaramaz. destek bekler halde güzel sözlük halkının çarelerini beklemektedir.
anne babasından duyduklarını hayat memat meselesi yapıp, sınıftaki zaten nahoş olan ortamı daha nahoş bir ortama çeviren kişidir. katıksız geri zekalıdır.
kafasını gözünü yarmak istediğim, taze kısır kokan teyzedir. sen tüm gün oturup hapur hupur götür yemekleri sonra gidip yediği en lüks şey tost olan öğrenciden sana yer vermesini iste. zaten yer verilse bile beyhude. o koca kıçının sığabileceği tek kişilik koltuk icat edilmedi henüz.
sinir olduğum insan tiplemesidir. sen git tüm gününü sağda solda çeyiz bakmakla, fingir fingir gezinmekle geçir. gelip bunun üzerine otobüste tüm gün eşşşek gibi yorulmuş olan öğrenciden yer iste. yer vermezse onu yeni neslin saygısızlığıyla itham et. yok ya?
yer vermediğim türden kişidir. yer vermezseniz cıngar çıkarmaya meyillidirler. kendi düşünceme göre makyaj yapmaya ve ojeye harcadığı enerjisininden arta kalanları ayakta bekleyerek de geçirebilir.
güzel dilimizde çokça bulunan kelimelerdir. sözlük anlamı olmamasına rağmen günlük konuşma dilinde bolca kullanılır ve karşınızdaki kişi daha önce duymamış olsa da ne denilmek istenildiğini anlar.