fr. iyi vahşi
bon sauvage: bozulmamış, medeniyetten uzak yaşarken doğuştan gelen bilgeliği ve masumiyetini korumuş avcı toplayıcı birey olarak tanımlanabilir. ingilizcede noble savage olarak geçmektedir bu kavram, yani asil vahşi.
Megrel halkının inanışında kışın köylere dadanan ve erkek çocuklarla ahırdaki inek yavrularını yiyen vücudu kıllarla kaplı insan görünümünde bir iblisin adıdır. Lazca Germakoçi, Gürcüce'de Oçokoçi ve Trabzon'da Karakoncolos adıyla bilinen yaratıkla ilişkilidir.
orta asya'ya ait bir çeşit oyun. cirit oyununu atası olarak kabul edilir.
oyun şöyledir:
son derece yetenekli binici, yani bir çependez, oyun alanındaki bir keçi ya da koyun leşini yerden kapmaya, dörtnala kaldırdığı atıyla stadın çevresinde bir tur attıktan sonra hayvan leşini önceden belirlenmiş olan sayı çizgisinin içine atmaya çalışır; bu arada öteki çerpendez’ler onu kovalar, leşi elinden almak için her yolu dener; tekme, yumruk, kırbaç savurmak, tırmıklamak serbesttir.
yazların gelişi gibidir. yokluğunda özlem duygularınız kabarmıştır ve nihayet o an gelir; sarılırsınız, koklaşırsınız. yazların gelişi gibidir dedik; yaz nasıl yılın kısa bir kesiti ise bu da öyledir günün bir kaç saatini kapsar, o ilk heyecan tıpkı ilk sıcak yaz günü gibidir, sohbet edersiniz; birbirinizin göz bebeklerinin en derininde kaybolursunuz tıpkı yazın ilk anda tatlı gelen sıcağında denize dalar gibi.. ancak sonraları bu ilk heyecan yerini sıradanlığa bırakır yazın tatlı sıcağı da terletir ve çekilmez olmuştur tıpkı sevdiceğin sıkıcı konuşmaları gibi, ara ara onun yanında olduğunuzu hatırlarsınız ve ne olursa olsn yanınızdaki "sevgilim" dersiniz ve bunu bilmek sizin mutlu olmanızı sağlayacaktır yazın hararet yaptıran burhanında tatlı bir esinti gibi. ve yaz bitmiştir bir kaç saat içerisinede, geride bırakmışsındır sevdiceğini ve uzun özlem dönemi varlığını hissettirmiştir size; çünkü daha önünüzde dokuz ay vardır.
odtü'de devrim stadyumunun hemen çaprazında bulunan bu spor salonu " büyük spor salonu " olarak da adlandırılmaktadır.
ancak bu spor salonun mimari yapısı hemen dikkatimizi çekmekte, özellikle de çatısı. çatısı altı tane gemiden oluşmakta. biliyoruz ki odtü amerikan desteği ile kurulan bir üniversite, çatının bu şekilde inşa edilmiş olması da o dönemde 6. filo'nun türkiye'ye gelişinin empoze edilmeye çalışılmasıdır.
bir sanayi metasının üretim aşamasında ihtiyaç duyulan tüm mühendislerin, zanaatçıların ortak bir çatı altında toplanıp bir araya gelmesiyle oluşturulmuş elbirliğidir. örneğin; bir koltuk takımının üretim aşamasında keresteciye, oymacıya, tekstilciye, boyacıya ihtiyaç duyulmaktadır. bu ihtiyaç duyulan ve kendi alanında uzmanlaşmış zanaatçıların tek bir tesis ve kapitalistin denetimi altında bir araya getirilmesidir. işte böylece manüfaktür kapitalist üretim sistemini doğururken, loncaların da sonunu hazırlamıştır.
latince kökenli olan bu sözcük antik roma'da ayrıcalıklı yurttaşlar gurubunda yer alan, seçkin ailelere verilen addır. bu sınıfta yer alan insanlara bşka sınıflara sunulmuyan, rahiplik pozisyonu gibi, ayrıcalıklar tanınıyordu.
milli takım ana sponsoru ülkerin, helldorado'nun a drinking song adlı parçasına türkçe sözler yazarak oluşturduğu parça bu katagoriye örnek teşkil etmektedir. dinleyecek olursanız molodinin aynı olduğunu fark edeceksinizdir.
şarkının adı her yerde "yer gök inlesin bu sesi dinlesin" şeklinde geçmektedir. sözleri ise şöyledir;
göğsümüzde ay ve yıldız
sel olduk geliyoruz biz
göğü titretir bu şerkımız
yetmiş milyon söylüyoruz
oooooo türkiye türkiye
haydi zafere
türkiye türkiye
oooooo
yer gök inlesin
bu sesi dinlesin
hep seninleyiz türkiye
oooooo hep seninleyiz türkiye
bayrampaşa Hapishanesi, 1996 Temmuz'unda hapishanelerdeki insanlık dışı baskıları, işkence koşullarını ve tecrit genelgesini protesto etmek için Ölüm Orucunda yaşamını yitirmiş devrimci.
16-17 nisan 1992'de abd başkanı george bush türkiye'yi ziyarete gelecektir. ziyaret öncesinde istanbulda çok sayıda eve operasyonlar düzenlenmiştir. Dönemin istanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü ibrahim Şahin'in başında bulunduğu özel harekat timlerince devrimci sol örgütüne yönelik yürütülen operasyonlar sonucunda 10 kişi öldürülmüştür. işte bunlardan biri de tiyatrocu ayşe gülen idi. ayşe'nin erenköyde kaldığı eve yapılan baskında ayşe kapıda kurşun yağmuruna tutularak öldürülmüştür. polislerin baskında ayşe'nin çocukluk fotoğraflarını bile kurşunladıkları belirlenmiştir. emniyet müdürlüğü yetkililerinin olay sonrasında yaptığı açıklamada olayda çatışma çıktığını ve söz konusu kişinin çatışma sonucu öldürüldüğünü söylemişlerdir; ancak olay yerinde çatışmadan sonra inceleme yapan avukatlar evde herhangi bir çatışmanın çıkmadığını saptamıştırlar. infazdan tam 5 yıl sonra 15 polis hakkında "faili belli olmayacak şekilde adam öldürmekten" dava açılabilmiştir Ve dava, 3 yıl sonra, 14 Ekim 2000 günü, Polis Salahiyet ve Vazife Kanunu'nun 16 ve TCK'nın 49. maddelerine göre 15 polisin beraatiyle sonuçlanmıştır.
güney afrika ve güney batı afrikada bulunan zencilerin yaşadığı kabile bölgesine verilen ad. bu kabileler on tanesi güney afrika'da, diğer on tanesi ise güney batı afrika'da bulunmak üzere toplam yirmi tanedir.
kafanızı şu gibi zırvalarla şişirip kendisini mutsuz edendir;
ben seni her saniye özlüyorum; ama hep yanımda ol istiyorum,
hiç ayrılmayalım,
hayatında saadece ben olayım,
benden başkasına gülümseme,
benden başkasının gözlerinin içine bakma,
benden başka arkadaşın olmasın,
bensiz nefes alma,
ben yanındayken yaşa eğer ben yoksam öl vs..
efendim japonya eski başbakanı yosiro mori, tabi ingilizce bilmiyormuş kenisi, abd'ye yapacağı bir ziyaret öncesi danışmanşarıyla konuşmuş. washington'da bill cilinton ile karşı karşıya geldiğinde bir samimiyet gösterisi olarak söze "how are you?" diyerek başlıyacak "iyiyim" yanıtını alınca "ben de" anlamında "me too" diyecekmiş.
mori abd'ye inip clinton'la karşılaştığında bir anda sözcükleri karıştırmış ve "how are you? diyeceğine "who are you?" demiş, yani "kimsiniz?" diye sormuş. clinton da espri olsun diye "well, ı'm hilary's husband" (şey, ben hilary'nin kocasıyım) demiş ve kahkahayı basmış. mori de clinton'ın kahkahalarına aynı neşeyle katılıp, cevabı yapıştırmış: "me too.." yani.. "ben de.." *
bugün yapmış olduğu adana gezisinden bahsediyoruz. beyefendimiz rahat etsin diye adana'nın en işlek caddeleri trafiğe kapatılmıştır.** sebep ise güzergahının bu yollardan geçmesi ve ben bu yol kapama olayı nedeniyle hesapta olmayan bir saat noyunca yürümek zorunda kalmışımdır. tayyeap beyefendi her neyden korkuyorsa bilmiyorum ama bugün 10.000 polis memuru görevlendirilmiştir. *
özel hocası bilemediinz dersane hocası öğrencimize çözmesi için test kitabından öev vermiştir; tabi bizim haylaz kız peşinde, sağda solda sürtmekten ödevi unutmuştur. hocanın ders günü ile akla yapılmayan ödev de gelmiştir. öğrencimiz -tek çare- başlar harıl harıl cümlelerin altını çizmeye, sorunun orasına burasını karalamaya.
sorarsınız gencimize
- ne yapıyorsun lan?
- ya hoca ödev verdi, ben de yapmadım. şimdi arkadan geçiriyorum.
-hımm..
tabi bilmez öğrenci öss'de arkanın olmuyacağını ve öss'nin ona arkadan geçireceğini.