s aleykum ben kahverengi tanju
123 (çevresinde sevilen sayılan)
onuncu nesil yazar 0 takipçi 7.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bir travestinin ürkekliği

    1.
  1. bir travestinin ürkekliği. ve bunun yayınlanması için ilk önce param olması gerekiyordu. ve bu yazının yayınlanması için önce bir tanım yapılmadı idi ve bunu tanımı yapabilecek cümleler henüz dökülmemşti. henüz olay çok yeniydi. tıpkı, evet tıpkı o kızıl kan gibi.

    bir kaç kişilik bir masa, belki de dört kişilik. oturanlardan ikisinin sakalı var, ikisini de tanıyorum. ikiside blog açmak için iğrençliklerini o beyaz sıvılarını içime yani bedenime akıttıkları adam. üçüncüsü yabancı gözüm sanki bir yerde ısırıyor. küçük, ama sakalı da yok, çıtı pıtı. işaret ediyorlar, gel buraya kahverengi tanju diyor bana sakallı olanı. ama diğerinden uzun olanı. gidip oturuyorum yanlarına. çok utangaç, çok naif, çok... çok yumuşak. göz göze geliyoruz, gözlerini benden kaçırıyor. şakalaşıyorum diğerleri ile. konuşuyorum, soruyorum, araştırıyorum, merak ediyorum. " kim bu parlak " diyorum, anlatırken ikisinin de ağzından suları akıyor. onlar anlattıyor, çocukta bir kızarıklık..onlar anlatıyor çocuğun yere bakan gözleri hep aşağıda. onlar anlatıyor çocuk yerin dibine giriyor.

    hepimiz böyle değil miydik diye geçiriyorum aklımdan, hepimiz bu kadar ürkek değil miydik. kim bu işleri anasının karnında öğrenmişti. cesaret veriyordum o iki sakallının yanından ayrılırken. o iki sakallın ''sana emanet iyi bak?'' dediğinde barda kahkahalar kopuyor. utanıyor.
    yol boyunca konuşuyoruz, arabam çok yakında olmasına rağmen yalandan yolu uzatıyorum. elinden tutmaya çalışıyorum, ellleri bir ölü gibi buz sıcaklığında. heyecandan olmalı. belki de utangaçlıktan. belki de onun alışma süresi çabuk geçecekti. ve belki de naz yapıyordu. ve tıpkı bakire kızlar gibi.

    ürperiyorum. aklıma kızıllığında kaybolan kızlar geliyor. tiksiniyorum birlikte olduğum kızlardan. aklıma geliyor. kafam zaten iyi, kusuyorum. kızarık oğlan bu sefer utangaçlığı hayrete ve korkuya dönüşüyor. ''iyiyim '' diyorum sadece iyiyim. korkutmak istemiyorum, kızıl kan görmek istemiyorum. aklımdan bu ürpertici dakikalar geçiyor. sonra kendine gel tanju diyorum, sadece kendine gel. bunda kızıllık yok, bunda kan yok.

    nihayet arabaya ulaşıyorum, yolu uzattığım için kendime küfürler ediyorum ve belki de ilk defa bu kadar kararsız kalıyorum. sanki aşık oluyorum. yol boyunca hep o kızıllığında kaybolan kızları düşünüyorum. belki sadece 2 gram bir kan, ama ömür boyu o anı hatırlatan bir an. üzülüyorum. başarılı olmam için, sevgilime kendimi ispatlamam için üzülmemem gerektiğini iyi biliyorum. niyahet kahverengi kapımıza varıyoruz, nihayet o yol bitiyordu. o yol ne zaman bitiyor bilmiyorum. ne zaman arabaya biniyordum onuda hatırlamıyorum.

    kenimi eve zor atyorum. ve ilk defa mutsuz giriyorum. bir bardak viski dolduruyorum, zaten sarhoş olduğum aklıma geliyor. ayılmalıyım. kahve en iyisi kahve..''ben yaparım'' diyor kız sesinde bir erkek. bir an evde onun olduğunu hatırlıyorum. hayır diye işaret ettiğimde yüzüme gülümsüyor. güveniyor artık bana. o kadar işlenen travesti cinayetine rağmen bana güveniyor. ve mor gabriel'e rağmen bana güveniyor hayır mor gabriel'i benim öldürdüğümü bilmiyor. o benim gerçekten insan olduğumu düşünüyor. ama mor gabriel'i kutarmak için de öldürdüğümü bilmiyor. mor gabriel başka bedenlerin olmasın diye öldürdüğümü bilmiyor. mor gabriel'in sevgilim olduğunu bilmiyor. habersiz. yeni doğanbir çocuk gibi bütün dünyadan habersiz.

    sevgili olma süreci bana göre değil. çıkmalar, buluşmalar. benim de bir raconum olduğunu hatırlatıyorum. telefonlarımızı alıyoruz. son telefon faturamı ödemediğim aklıma geliyor, yarın öderim diye aklımdan geçiriyordum. mesaj olmaması gerekiyordu. beni görmek istediğinde bir kaç saat önceden aramasının yeterli olduğunu sölüyordum. sürekli elimde telefon olması imkansızdı. ben tek bir kişiye bağlı değildim.

    birbirimize sarılıyoruz, ürkekliği sanki biraz geçmiş gibi. belki de utangaç değildi, belki de o iki sakallı ibneden korkmuştu. bu yola çıktı ise her şeyi göze almalı idi. ölümüde, hayatıda, yaşamayıda. ve belki de utangaçtı. kolay değildi.

    sarılıp öpüştükten sonra ayrılıyoruz. dudakları, tıpkı o sakalsız suratı gibi, pürüzsüz. daha öpülmemiş dudaklar. hiç bir sakal ve bıyığın değmediği dudaklar. anlıyorum bu dudaklara kimsenin dokunmadığını. heyecanlanıyorum. aradan iki hafta geçiyor. iki hafta geçmesine rağmen beni ilk defa arıyor. eve davet ediyorum. 3 saat sonra gelmesini söylüyorum. hazırlık yapmam gerekiyor. libidomu temizlemem gerekiyor, koltuk altlarım 2 aydır kesilmemiş nerede ise örülecek seviyeye gelmiş. onları temizlemem gerekiyor.

    el değmemiş bir erkeğe sahip olacağım dakikalar aklıma geliyor. heyecanlanıyorum. muhittin abladan alış veriş yapıyorum; aklıma geleni, alabildiğimi alıyorum. muhittin abla'da tüy dökücü krem kalmamış, bir daha alt sokaktaki markete inmeye eriniyorum. zaten param yok. zaten iki haftadır işe çıkmamışım. traş bıçağı alıyorum. bunlar şimdilik işimi götüt düşüncesindeyim. elimi cebime atıyorum, son paramı taksiye verdiğim aklıma geliyor. ve evşme gelen temizlikçi kadına. hesaba yazdırıyorum.

    masayı hazırlıyorum. en iyisinden olmasa da kaliteli şaraplar. ama bugün alkol olmamalı. belki ilk seferde güzel bir yemek yenip ikinci sefere alkol ile yapılmalı diye düşünüyorum. belki sevgilim bir kadeh şarap içip daha rahat olacak diye aklımdan geçiriyorum. şarabı türbüşon ile zorla açıyorum, bir kadeh içmeyi düşünüyorum ama iyi biliyorum gerisi gelecek. içmekten vaz geçiyorum.

    ikindi ezanı okunuyor, abdestim olup olmadığını bilmiyorum. namazı kazaya bırakıyorum ve yaratıcının affına sığınıyorum bugünlük. temizliğe gelen kadının telefonun altında duran son paramı almadığını görünce liblolarım kalkıyor, seviniyorum. sonra kadın emeğinin karşılığını almadı diye ona üzülüyorum. üzülmemem gerektiğini iyi biliyorum. saatime bakıyorum ve saatin 5'e geldiğini gördüğümde bir koşu banyoya giriyorum. her tarafımı yıkayıp, jiletle kesiyorum.

    ve kapı çalıyor. kapının zili çok ürkek. tıpkı sakalları olmayan sevgilim gibi, tıpkı ilk ilişkiye girdiğim gün gibi ve ilk kızıllığını akıttığım o kız gibi. kendime çeki düzen verip kapıyı açıyorum. içten bir gülümseme ile karşılıyorum ve o da samimi ve o da heyecanlı ve istekli ve kederli ve ürkek.

    yemeğe geçiyoruz. iştahı yok gibi. belki de utangaçlıktan, belki de şevhetten ve belki de korkudan. hiçbir pürüz yok vücudunda, hiçbir hırpalanma belirtisi yok.. kızarıklık yok..leke yok..bıçak yarası yok...elimdeki bıçak izini görüyor, konuşmasına, konuşup ürpermesine izin vermiyorum. ellerimi onun hiç dokunmamış dudaklarına götürüyorum ve belki de susturmak için belki de aşkımızı noktalamak için.

    onun vücudu da temiz, o da şampuan kokuyor ve o da kıllarını yeni temizlemiş belli. penis bölgesini yeni kesmiş belli. ve tüysüz bölgesini ağzıma alıyorum. tıpkı yeni doğmuş bir bebeğin memeyi emmesi gibi. suratı kızarıyor.. utangaç. çocuğunu ilk defa emziren bir anne gibi. yeni doğmuş ve doğması ile büyümesi bir olmuş bir bebek gibi. utangaç, öpünce suratı kızarıyor, boynunu öne eğiyor. korkak, öpünce boynuma saklıyor dudaklarını.

    dudaklarını yaslıyorum boynuma, sonra libloma. sarılıyor bana ve dudaklarıma yapışıyor. giriyorum, hafif bir inleme ve hafif bir sonbahar rüzgarı gibi bir ses. kulağıma " seni seviyorum" diyor. ve bende onu seviyordum. ve bu iştende başarılı bir şekilde ayrılıyordum. kan görmeden, onun kızıllığını içime çekmeden. ve o kız gibi ürpermesine izin vermeden.
    tiskiniyorum kendimden. o tertemiz bir şekilde benim olmuşken kendi yaşantılarım gözlerimin önünden geçiyor. kusmamalıyım iyi biliyordum. kusarsam o bunu hiç unutamayacaktı. kızlığını kaybeden kızlar gibi hep bugünü pişman bir şekilde hatırlayacaktı.

    ve onu o iki sakallıya teslim ediyordum. ve ondan ayrılırken gözlerim doluyordu. son bir defa daha öpüyordum. bir kişiyi daha bu yola hazırlarken gözlerim doluyordu. iki sakallıdan uzun olanı zarfı çaktırmadan cebime koyuyor. sol gözümle göz kırpıyorum, alttan gülüyor piç kurusu.

    son bir kez dokunup gözlerim yaşlı bir şekilde ayrılıyorum. ve arabama giderken yine kusuyorum. ve param olduğu için yeniden yazıyorum.
    1 ...
  2. hoşlanılan erkekten çocuk doğurmak

    1.
  3. hayallerdir hoşlanılan erkekten çocuk doğurmak. hayaller.. her gece uykuya dalmadan önce kurduğumuz tatlı küçük materyaller. bilim, ilim, irfan, din, evrim, tanrı, peygamber ve adına ne denirse.

    ismin bir önemi yoktu. ırkında bir önemi yoktu. hele hele düşlerin hiç bir önemi yoktu. belki de bu anlamda kurduğumuz hayaller materyaldi. ve belki de zamanın.

    doğacak çocuğun bizden isim hakkı istemesi onun adına belki de önemliydi ve belkide babasını bilmesi ve belki de milliyetini bilmesi. ve dinini. yarın sorgulandığında tanrıya en çelişkisiz bir biçimde cevabını vermeliydi.

    ya ömrümüz, ya tercihlerini belirlediğimiz cinsiyetlerimiz. isim hakkı bizim elimizdeydi, ırk desen bir yere kadardı. homoseksüel yada heteroseksüel, gay yada lezbiyen..tanju ya da ayşe. ne fark ederdi.

    yetiştirilme tarzı, alınan oyuncaklar gideceği okul, eğitim hayatı. bunlar belirlenebilirdi. belki tövbe edip dinini değiştirebilirdi, belki isyan edip ateist olabilirdi.

    bir çocuğun olmasını istemek doğaldı. imkansız değildi. yapay ya da suni döllenme. ve adına her ne derseniz demeniz. tıp ilerlemişti. teknoloji başını almış gitmişti. ya bu kadar kötü dünyaya bir çocuk getirmek ne kadar akıllıca idi.

    bir erkeğin, erkek sevgilisinden çocuk doğurmasını istemesi kadar olağan bir şey yoktu.

    tanrı o kadar da katı yürekli değildi, katı olan bu dünyanın şartları idi.
    ve dünyaya getirdiğin kızının, onun, o canın, senden bir parçanın büyüdüğünü görmek, saçlarını taramak, okula göndermek. işte belki de o zaman inancı olmayan sevgilim senin mekanında sabahlıyacaktı tanrım. ve belki de onu sana getirecek tek şey buydu.
    0 ...
  4. reyhanlı patlamasını derbide unutturan akp

    1.
  5. acil gündem değiştirme profosorü akp tarafından planlanan bir olaylar silsilesi. hemen hemen hiç bir iddiası olmayan iki takımın mücadelesi. pazar akşamı istanbul'da, medeniyetin beşiği kadıköy'de....

    fenerbahçe - galatasaray maçı...

    birisi geçen hafta şampiyon olmuş, diğeri şampiyonlar ligine oynuyor. gündem değiştirilmek istendi, çünkü adalet ve kalkınma partisi bombalı saldırıyı bu insanlara unutmak istiyordu, bu sadece futbol ile olabilirdi.

    ''futbol halkın afyonudur.''

    dün akşam 22:00 sularına kadar hemen hemen herkes reyhanlı'da ki katliamı konuşuyordu, hükümetin yayın yasağını eleştiriyordu. hükümet artık köşeye sıkışmış bir tavuk gibi kalmıştı, ama onlarda piyon çoktu. öyle bir şey olması gerekiyordu ki insanların reyhanlı'dan istanbul'da ki maça dönmesi gerekiyordu.

    ilk önce volkan ve sabri kasıtlı olarak kavga ettiler...ve daha sonra türk futbol tarihinde bir ilk...

    geçen hafta şampiyon olan bir takım, ezeli rakibine yenilmesine rağmen şampiyonluğunu kutluyordu..bu olaya fenerbahçeliler sevinmişti kimisi 6 tane yemediğine sevindi dedi, kimisi fark yemediğine sevindi dedi...

    fenerbahçe ise galibiyetten sonra futbolcuları ve taraftarları çılgına dönmüştü. maçtan sonra bağdat caddesinde kutlamalar olmuştu. şampiyonluğu kaçıran fenerbahçe galatasaray galibiyetini neredeyse kutluyordu. galatasaraylılar da bundan pay çıkartıyordu. fenerbahçe ikinci oldu diyorlardı.

    elbetteki iki takımın buna hakkı vardı. fakat bir göz ardı edilemeyecek bir gerçek vardı

    ''fenerbahçe galatasaray maçındaki olaylar, sevinmeler hepsi planlı idi. akp parti bir başarıya daha imza atmıştı.

    ''acil gündem değiştirmek.''

    nasıl olsa medyayada yasak gelmişti artık sıra medyanın dünkü maçı ısıtıp, satmasında idi. hükümet gerçekleri kapatmış ama 177 kişinin ölümü de gerçekti. onlar bizi nasıl olsa savaşa sokacaktı. her gün nasıl olsa insanlar ölüyordu. koltuk daha önemliydi.

    ''deliğe süpürülme sırası sana geldiğinde, bakalım gündem nasıl değişecek sayın başbakan?''

    herkesi koyun olarak görme, en azından koyun olmayan yüzde 50 var, aslanlar gibi.
    0 ...
  6. mecliste eşcinsel bir milletvekili

    1.
  7. türkiye de eşcinsel bir milletvekili.

    2010 genel seçimlerinde seçilen bir miletvekili. her milletvekili gibi sözlerinin arkasında durmayan, seçildiği gün sizi unutan bir milletvekili. . .

    istanbul'dan adaylığını koyduğu zaman bu sefer farklı olacak demişti kiremit hasan. bizim gay bara takılan her gayin, bir rengi vardı. kimisi pembe idi, kimisi kahverengi..kimisi mor, kimisi turkuaz, kimisi de kiremit rengi...

    kiremit hasan dememizin sebebi, heyecanlandığı zaman renginin kiremit'e dönmesinden dolayı olması gerekti. yaşı bizden epeyce büyük olduğundan pek hatırlayamadım hikayesini, ama emin olun bizlerden daha genç gösteriyordu.

    evet demişti, bu sefer gerçekten farklı olacak. bütün vaatlerini sıralamıştı. bütün gayleri örgütlemiş kiremit hasan'a oy topluyorduk. bizim için siyasi partinin hiçbir önemi yoktu, önemli olan meclise gay bir vekil sokup, dertlerimizi anlattırmaktı. en azından eşcinsel bir siyasi parti kurmasını sağlayıp, biraz dikkat çekmek istiyorduk. eşcinsel cinayetlerinin önüne bir nebze olsun geçebilirsek bizden mesudu inanın olamazdı.

    kiremit hasan vekil seçildiği o pazar günü telefonlarını kapatmış ve o gece yarısı ankara'ya mazbatasını almaya gitmişti. zannımca meclis 2,5 ay tatil olduğundan bir daha kiremit hasan'dan haber alan olmamıştı. meclis açıldığında nasıl olsa görecektirk.

    kiremit hasan sonradan öğrendiğimize göre beyoğlu sosyetesinin en meşhur ailelerinden olan bir kızla evlenmişti. bu haberi aldığımızda hepimiz şaşırmıştık, çünkü kiremit hasan'ın kızlara hiç ilgisi yoktu. meğer kiremit hasan karısını birilerine peşkeş çekerek, siyaset dünyasına dalmış, bir kaç bakana verdikten sonra kendisini aday olarak göstermişti.

    ama onu deşifre etmek, bir erkeğin ilk erkeği olmak kadar zevkli idi.
    1 ...
  8. beyoğlunda babası tarafından öldürülen travesti

    1.
  9. avrupa'nın orta yeri sayılabilecek bir caddede, türkiye'nin en meşhur sokaklarından birisinde yine bir travesti cinayeti vakasıdır. bu kez katil farklı, bu kez aktörler farklı. ahmet yıldız da değildi, bu sefer cinayete kurban giden mor gabriel. üstelik bir rus...

    sessiz, yorgun, ağır...
    yıkık dökük bu şehrin duvaları
    kuş sürüleri terk ederken bu şehri
    ve sonbahar yaklaşırken
    köpek gibi bir yalnızlık yine.
    sessiz, yorgun ağır...
    yüzüme...

    bir travesti cinayeti, öldürülen bir insan, yaşamına son verilen bir canlı...
    kutsal yaşam süreci tanrı tarafından elinden alınan değil, cinsel tercihleri nedeni ile katilleri tarafından katledilen bir beden...

    beyoğlunun karanlık ve soğuk günlerinde işe çıkmaya hazırlanıyordu mor gabriel. babası rus olduğundan olsa gerek bembeyazlar gibi bir teni vardı gabriel'in. ve soğuğu görür görmez suratının morarması ile bu lakabı almıştı mor gabriel.

    varlıklı bir ailenin, ama bir o kadar da tutucu bir ailenin tek oğlu olarak dünyaya gelmesiydi belki de mor gabriel'in bu dünyadaki tek şansızlığı. ailenin tek çocuğu olunca, üzerine titrenmiş yaşıtları oynarken o dadılar tarafından bir kız çocuğu gibi büyütülmüştü. benim travesti olmamın tek sebebi zenginlik derdi.

    mor gabriel bisiklete binmeyi bilmiyordu, mor gabriel yaşıtları gibi sokakta ellerini yere koyarak fildişte oynamamıştı, mor gabriel ilk kız arkadaşını evine attığında ve kız arkadaşının üzerinde iken babası yakalanığında öldürülesiciye dövülürken henüz 16 yaşındaydı. belki de mor gabriel bu yüzden erkeklikten nefret etmiş ve sürekli erkek olmaktan gurur duyan babasına inat cinsel tercihini değiştirmişti.

    dayağı yedikten sonra 2 sene boyunca kimse ile konuşmamış, odasından bile dışarı çıkmamıştı. dile kolay bile değildi. mor gabrielin bu davranışından ilk zamanlar kimse rahatsız olmamıştı. zaten kimse ile muhattap olmamasını isteyen ailesi değil miydi?

    benim babam diye başlardı söze hep mor gabriel, ağzını bir açtığında bir daha susturamazdınız. o iki senenin acısını belki de böyle çıkartıyordu..kah gülerek, kah ağlayarak..

    ''asıl ibne olan benim babam'' derdi mor gabriel hemde kahkahalar aarak söylerdibunu. beni ibne yapan o. ve bunun tek sorumlusu o. çoğumuzun 1 senede sarf ettiği kelimeleri, gabriel bir gecede konuşurdu.

    zenginlik, başa bela. adam gibi cinsel tercihlerini de yaşayamıyorsun diyip küfür ederdi. evden çin bölgesine kaçtığında 18'ini henüz bitirmişti. viladi voslok bölgesinde ki anılarını anlatırdı. babası zengin olduğundan gabriel'i rus mafyası sadece 2 günde bulmuştu, ama mor gabriel 4 senedir bize hep o iki günü anlatırdı. çünkü ilk defa o zaman mutlu olmuştu. o iki güne sığdırdığı o kadar anıları vardı ki...ve mor gabriel'in erkekliğini ilk kaybettiği yer, tecavüze uğramış olduğu o geçit. xvcdosyaf köprüsünün hemen alt geçidi...

    ve o günün üzerinden geçen 4 sene sonra, bu sefer anadolu topraklarında. bir kıtası avrupa'ya beşiklik eden istanbul'un her yavşağı ağırladığı könhe kaldırımlarda. babası mor gabriel'in izini yine bulmuştu. mor gabriel yakalanacağını biliyordu ve yakalandığı zaman öldürüleceğini de. ve belki de bu yüzden başka bir yere kaçmıyordu. ve belki de artık kaçmaktan yorulmuştu. ve artık onu kimsenin saklayamayacağını bildiği için inadına beyoğlu sokaklarında sürekli önüne gelenle yatıyordu ve bu yüzden beyazlardan nefret ediyordu.
    hayatının baharında, henüz 23 yaşında bile değil. sözde delikanlı babası tarafından öldürülen toprağa düşen bir can daha. yine bir travesti cinayeti, yine son olmayacak bir travma..ve yine hüzünlü gözler.

    sessiz, yorgun, ağır...
    yıkık dökük bu şehrin duvaları
    kuş sürüleri terk ederken bu şehri
    ne sonbahar yaklaşırken
    köpek gibi bir yalnızlık yine.
    sessiz, yorgun ağır...
    yüzüme...hüzünlü gözler.

    bir travesti cinayeti, öldürülen bir insan, yaşamına son verilen bir canlı...
    15 ...
  10. metallica james in gay olması

    1.
  11. nihayet sonunda beklenen açıklama gelmiştir. gayler kervanına dünyaca ünlü bir sanatçı daha eklenmesi, bütün gaydaşlarımı olduğu gibi beni de sevindirmiştir.

    selamun aleyküm

    ben kahverengi tanju.

    sessiz bir akşamın sonunda gay barımızda, gaydaşlarımızla takılırken bu sevindirici açıklamayı duymak hepimizin tüylerini diken diken etmeye yetmişti. anlatılmaz bir sevinçti. o yakışıklı adam gay olduğunu açıklamıştı.
    1 ...
  12. bir polis kadin in yeni feyki

    1.
  13. (bkz: erkek kesen satanist hatun)

    işte bir polis kadin ile satanist kesen psikopat kedi'nin aynı kişi oldukları şimdi daha da açıktır.

    (bkz: satanist kesen kedi bir polis kadin in feykidir)

    bunu ortaya çıkarmamıza rağmen, uludağ sözlük moderasyonlarından cesaret almış olsa ki gerek, baktı bana kimse ses çıkartmıyor nasıl olsa beni silemezler, çünkü ben satanist kesen psikopat kedi ile zirveler düzenliyorum cesaretine kapılmış ve yeni bir feyk almıştır.

    feyk alıp, adam gibi kimseye saldırmadan yazsa eminim kimse sesini çıkartmaz. eminim ki çoğu yazar benimle aynı düşüncededir. ama bir polis kadin ile millete saldırdığı yetmezmiş gibi, şimdi bu saldırılarını yeni nickinden yapacak. hani sürekli hakaret ediyor ya, bazılarına da yalayıcı diyor ya, şimdi birde kendi kendisini yağlıyor.

    bir polis kadin nickli user kimse ile uğraşmadığı zaman ve hiçbir yazara kişisel hakaretler ile saldırmadığı zaman bende onunla uğraşmayı bırakacağım.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/809153/+

    http://c1304.hizliresim.com/18/3/lr8ld.png
    4 ...
  14. eşcinsellerin siyasi partisi

    1.
  15. 2013 Türkiye'sinde hala daha kurulmamış olan partidir. seçimlerden önce biz eşcinsellere verilen vaatler maalesef seçimlerden sonra tutulmamış bu hal bize bir siyasi parti kurmak durumunda bırakmıştır.

    aslında milletvekillerinin arasında da azımsanmayacak sayıda eşcinsel vardır, çoğu eşcinsellerin baskısı ile vekil olmuştur, ama gel gelelim onlarda toplumun baskısından kendilerini gizlemektedirler...yapılması gerekilen tek şey, bir eşcinsel siyasi partisi kurulması olacaktır. eşcinsel siyasi partisinin meclise girmesi için ve eşcinselleri temsil etmesi için sadece bu parti için siyasi bir kanun çıkartılmalı ve eşcinsel siyasi parti için baraj düşürülmelidir.

    eğer baraj yüzde 7 civarına düşerse meclise çok rahat bir şekilde eşcinsel siyasi partisi yerini alır.. tabi ki bunları düşünmek için çok erkendir ilk öncelikle yapılması gerekilen eşcinsel partisi kurmaktır...eşcinsel sanatçılar, milletvekilleri, bakanlar bu partiye destek vermelidir.

    Avrupa'da da örnekleri olan ve hatta mecliste temsil edilen eşcinsellerin Türkiye'de olmaması için hiçbir sebep yoktur. milletvekilleri, sanatçılar ile yapılan görüşmelerde desteğimizi aldık, en kısa zamanda da siyasi partimizi kuracağız inşallah.
    2 ...
  16. eşcinsel işçiyi işe almayan patron

    1.
  17. eşcinsel işçiyi işe almayan patron...bir eşcinselin ölümünden sorumlu olan patron...

    bir türkiye sorunu, bir üçüncü dünya ülkesi sorunu.

    selamun aleykum
    ben kahverengi tanju

    artık bedenimi satmak istemiyorum, namusumla para kazanmak istiyorum demişti umut. içime ılık sıvılarını akıtmaları, kıllı göbekli adamların oyuncağı olmak zoruma gidiyor demişti. kendine göre haklıydı, çünkü eşcinsel olduğu halde bunu mesleğe dökmüştü. başka bir gelir kapısı yoktu.

    bir kaç işe başvurdu, hepsinde biz seni ararız cevabı aldı; bir daha aranmadı. en sonunda bir bilgisayar firması, muhasebeci arıyordu. umut'un bilgisayar ve muhsebe bilgisi vardı, bankadaki hırsız müşteri temsilcilerine de taş çıkartacak kadar bilgisi vardı. oraya başvurusunu internet aracılığı ile yapmış, olumlu bir cevap nihayet alabilmişti, en son bir görüşme istiyordu iş yeri.

    umut eşcinsel olduğu için buraya da alınmamıştı. belki hareketleri, belki tavırları, belki de konuşması nedeni ile eşcinsel olduğunu açığa çıkartmıştı. umut'un umutu kalmamıştı, son çare olarak ekmek kazanması için tekrar aramıza dönmüştü.

    kim bilir belki de öldürülecek eşcinsel sırası listesinde o vardı. ve umut'un ölümünün katili, eşcinsele iş vermeyen iş yerleri ve onun patronları idi. ve umut...sevgilim mor gabriel idi....
    10 ...
  18. gaylerin lezbiyenler kadar sevilmemesi

    1.
  19. belki 200 gramlık bir kukudan ibaret, belki de içinden süt çıkan memelerden...bilinen tek gerçek gaylerin lezbiyenler kadar sevilmemesi ve ilgi görmemesi...iki bayan iki lezbiyen sokakta el ele tutuşur, pek fazla tepki almaz...ama iki erkek el ele tutuşamaz...taşlanır. tepki alır..bıçaklanır, tıpkı mor gabriel gibi, tıpkı eski sevgilim gibi...

    lezbiyenler bu toplumun insanları ise, gayler de bu toplumun insanlarıdır onlarda bu ülkenin vatandaşıdır...türkiye uyuma lezbiyenlerine sahip çıktığın kadar, gaylerine de sahip çık...onları da bağrına bas...
    3 ...
  20. eşcinsellerin hükümetten beklentileri

    ?.
  21. eşcinsellerin hükümetten beklentileri ve istekleridir.

    ilk önce bir eşcinsel anayasası çıkmalıdır.
    her eşcinselin huzur içinde yaşama hakkı olmalıdır.
    eşcinsel cinayetlerinin önüne geçilmek için halka eşcinseller anlatılmalıdır.
    eşcinsel genel evi kurulmalıdır.
    1 ...
  22. eşcinsel olduğunu kabul etmeyen eşcinsel

    1.
  23. belki bir ruh hastasıdır...ağır, yıkık, kanlı göz kapakları...

    eşcinseldir, ama toplumda baskı olmasın diye eşcinsel olduğunu bir türlü kabul etmiyordur. belki de gururuna yediremiyordu mor gabriel, ama tek bir gerçek vardı ki o da eşcinseldi bunu kendisinden bile gizliyordu. hayır diyordu, ben eşcinsel değilim.
    0 ...
  24. para ödemeyen müşterinin penisini kesmek

    1.
  25. yapılması gerekir...kahverengi maket bıçağı...kahverengi kan...

    yine sıradan bir gün, yine kahverengi boya ile kaplı barımızda, kahverengi bardaklarımızdan biralarımızı yudumluyoruz.

    sürekli gittiğim bir müşterim vardı, zengin ve yakışıklı bir çocuktu ve evliydi. ilk eşcinsel deneyimini benimle yaşamıştı ve ben onun için çok özeldim. yine o sonbahar akşamlarından birisinde beni aradı. müsait olup olmadığıı sordu, senin için dedim başım gözüm üstüne...

    hayır demişti bu sefer ben değilim, başka bir arkadaşım..dünya başıma yıkılmıştı, o çok sevdiğim adam beni satıyordu. sonuçta iş işti, peki dedim ben yine her zamanki gibi beyoğlundaki bardayım, gelsin...demiştim sinirli bir sesle, kızdığımı anlamıştı.

    kahverengi sandalyemde otururken göz göze gelmiştik onunla, evet bu o olmalıydı. usulce yanına gittim.

    selamun aleykum
    ben kahverengi tanju.

    aleykum selam
    bende kara erol

    dalga geçmişti piç kurusu benimle. müşteri veli nimetimizdi sonuçta, bozuntuya vermedim. karşıdaki otele geçtik hemen, sürekli çalıştığımız oteldi. otelden ek olarak komisyon da alırdık. resepsiyon görevlisi hayri bizi çok hoş karşıladı. her zaman ki gibi o ılık tavırları, babacan ve seksi bakışları yine heyecanlandırmıştı beni. ama şimdiki görevim hayriyi mutlu etmek değil, müşterinin isteklerini yerine getirmekti.

    hayri gaydaşım otel ücretinin 300 lira olduğunu söyledikten sonra müşteri uha dedi, uha lan. şurada bir saat işimiz var oteli satın alacağız sanki. bir anda bu adamın kafasını kesmek istedim ama sabır dedim, sabır ekmek parası.
    gaydaş oteli olduğu için peşin para alırdı hayri. ne olur ne olmazdı.
    ''her zamanki odaya çık tanju. ''
    benim için düzenlenmiş bir odaydı burası. kahverengi duvarlarla süslenmiş, kahverengi nevresimler... vay be tanju, sen harbiden kahverengiymişsin. demişti müşterim.

    işini bir an önce görüp bu kıllı erkek müsvettesinden uzaklaşmam gerekiyordu.

    kahverengi iç çamaşırlarımı çıkarttıktan sonra müşterimin işini görmüştüm. ve işte sonunda başıma bu da gelmişti. iş sonunda paramı istemiş, müşteri kıvırmaya başlamıştı. 100 dolar çok pahalı değil mi tanju? işte şimdi çıkldırcak gibi olmuştum, neden iş bittikten sonra benimle pazarlığa kalkışıyordu ki bu sonradan görme.

    hayır dedim, bizde pazarlık yok. içime akıtmış olduğu beyaz sıvılarını silerken sırtımda bir acı hissettim. evet bana vurmuştu, ama ben bu pisliğe ne yapmıştım. acil kendimi toparlamam gerekiyordu.

    ''bakın efendim, ben sizi çok sevdim. gelin bu seferlik benden olsun. ama bir şartım var benimle bir kere daha birlikte olacaksınız.'' müşterim bu hareketime çok sevinmişti bile.

    heh şöyle adam ol nonoş demişti bana. buda zoruma gitmişti. acil bu adamın kafasını kopartmalıydım ama arada daha önceki müşterim vardı. buna hiç unutamayacağı bir ders vermeliydim.

    penisini ağzıma alıp yavaş yavaş hareketi verdikten sonra belimdeki kahverengi maket bıçağımı çıkartmış, bir çırpıda müşterinin penisini kesmiştim. şaşkınlık içerisinde kaldı, o çıkan ses derinden sadece bir ''ah''tı.

    müşterimi kan revan içinde bıraktıktan sonra, yanağına bir öpücük kondurdum.

    aramıza hoş geldin
    kara erol.
    5 ...
  26. ateist babanın inançlı eşcinsel oğlu olmak

    ?.
  27. hayata küsmektir, babadan soğumaktır.

    içimdekileri dökmem lazım sanki.. ve sanki ben yazınca rahatlıyorum..ve sanki ben yazınca bütün nefretimi kusuyorum...

    nereden bakarsanız bakın, kötü bir durum..nereden bakarsanız bakın 7. yüzyıldaki gibi baba ile bir din savaşı. evet bu bir din savaşı idi. din savaşı da değildi, off allah'ım yine çelişkiler içerisindeyim bu benim kendi özgürlük savaşımdı. bu benim kendi dünyamdı. ve bu benim kendi özgürlüğümdü.
    oğlunun cinsel ve dini ibadetlerini kendisine göre uyarlamak isteyen bir baba, sen benim yaratıcım değilsin ki. alt tarafı, annemin içine boşalmışsın. dünyaya ilk gelen insan da ben değilim. nedir o zaman kendi kafana göre çocuk yetiştirme sevdası. ben ateist olunca, sen mutlu mu olacaksın. ben kadınlardan hoşlanınca sen kendinimi tatmin edeceksin. bundan mı zevk alacaksın. ve ben kadınlarla yatarken, sen elden ayaktan düştüğün zaman benim üzerimden kendini tatmin mi edeceksin.

    uzun saçlı, sakallı adamlarla yaptığınız kahve sohbeti ve beni onlara ''işte geleceğin en büyük erkeği ve ateisti'' diye tanıştırma saçmalığın..ve geleceğin hümanisti olarak anlatman biliyor musun hepsinden nefret ediyordum ve biliyor musun kahverengi maket bıçağım ile cinayet işlediğimi. neden beni bana bırakmadın, neden senin her hareketin bana ters etki yaptı. sen hiç beni anlamaya çalıştın mı?

    sen ısrarla ateizmi anlatırken ben ısrarla ateizme karşı oldum, sen kendi erkekliğini överken ben erkeklikten soğudum. sen kadınlara bakarken ben kadınlardan soğudum. beni benimle bırak, ama artık çok geç...

    biliyorum artık bir çocuğum olmayacak, çünkü kadınlardan nefret ediyorum. ve size sesleniyorum. çouğunuzu kendi kafanıza göre yetiştirmeye sakın kalkmayın...
    2 ...
  28. kadın bedeninden tiksinmek

    1.
  29. hayat...tercih...kendini tanımak...

    belki kadınların çok konuşmasından ve belki de kadın vücudunun sizi tatmin edememesiydi kadın bedeninden tiksinmek. cinsel organlarından akan akıntı ve o pis koku. kimse bilemezdi içimizde kopan fırtınaları ve hiç kimse anlayamazdı bizi, bizden olmayan.
    3 ...
  30. eşcinsel cinayetinde kutsal bir hac

    ?.
  31. beyoğlunun arka sokaklarında eşcinselin hac ile öldürülmesidir.

    ağır göz kapaklarım yıkık dökük yine...
    sonbahar yaklaşarak köpek gibi peşimde
    pişman bir biçimde, ölüme bakıyordu.
    ağır göz kapaklarım yıkık dökük yine...

    seri bir katil tarafından öldürülen, cinayete kurban giden bir travesti arkadaşımın son dakikalarını sizlerle paylaşmak istedim.

    selamun aleykum
    ben kahveregi tanju.

    katiline, bana ne yaptın diyebilmişti sadece mor gabriel, niye yaptın bana bunu çocuk?
    beyoğlu'nun arka sokaklarında, bir sonbahar akşamında göğsünde haç saplı bir bıçakla öldürülmüş bir travesti, bir eşcinsel. herşeyden daha da önemlisi bir insan. ve bu cinayete alet edilen bir kutsal din. ve o dinin kutsal inanışları..bir cinayet silahı, gümüş bir haç. ve bir kutsal kitap bir adet incil. evet cinayet aleti bir hactı, gümüş bir hac.

    travestinin kanı ile çizilmiş bir incil kapağında bir iz bir ip ucu. kapağının üzerine not; travestinin kanı ile bir numara yazılmış. evet ip ucu mor gabriel'in yani sevgilimin kanı ile bırakılmıştı. Beyoğlu'nun arka sokaklarında, avrupanın orta yerinde ve en derininde, kadim dinlere başkentlik yapmış bir istanbul sokaklarına bir yolculuktu bu. hristiyan, islamiyet ve musevilik gibi dinler bahçesi olan bu garip ülkemizde bir garip yüzleşme. tükenmeye yüz tutmuş kültürüne bir saygı duruşu.
    mor gabriel diye seslenmişti katil sadece..mor gabriel..seni seviyorum sevgilim.

    mor gabriel ölürken bu son cümleleri duyduğunda bir o kadar mutlu, bir o kadar kızgın, bir o kadar da anlamsız bir bakış atmıştı katiline. ve son cümleleri bana ne yaptın, bunu neden yaptın ağzından bir çırpıda düşüvermişti.

    katil dehşete düşmemişti, işini çok iyi bilen bir insan cüssesine ve bir o kadar da ince bir zekaya sahipti. gümüşten yapılmış olan haçı sevgilisinin kalbine sokmuş, ağzından mor gabriel cümleleri, gözünden yaşlar dökülürken bir o kadar da hüzünlü idi.

    derinden, çok ama çok derinden ilahi bir müzik sesi. katilin içinden geçenler; ''sen beni anlayamazsın mor gabriel. seni sevmiştim, ama senin başkalarının olmasını kabul edemiyordum. ve işte bu yüzden cinayetime din süsü verdim. tanrı seni öbür tarafta korusun mor gabriel. ''

    beyoğlu halkının şaşkın bakışları arasında polis sorgusunu yaparken, bir yandan da etrafı gözlüyordu. çünkü her katil olay yerine mutlaka uğruyordu. mor gabriel'in kanı ile çizilmiş incil kapağında bir not.
    ''sayfa 325.''
    olay yeri inceleme ekipleri, o sayfayı açtığında bu cinayeti işleyenin aşırı dinci birisi olduğunu çoktan kafasına çakmıştı.
    ''eşcinselleri öldürün. incil sayfa 325 sure 8.''

    hiçbir eşcinsel cinayeti üzerinde durulmamıştı bundan sonra da durulmayacaktı, mor gabriel'in üzerine de aşırı dinciler tarafıdan işlenilmiş bir cinayet yazılıp, onun da dosyası bu şekilde kapanacaktı. polis için daha fazla araştırmaya gerek yoktu işte. aşırı dincinin birisi, bir travestiyi haklamıştı. ola biten bundan ibaretti.

    polis bu cinayetin altında din adı uğruna cinayet olduğu kanısına kesin varmıştı. artık rahat bir uyku uyuyabilirdim. sevgilim, sevdiğim erkek artık başkalarının olmayacaktı. artık o bedenini para karşılığında zengin orospu çocuklarına satmayacaktı.

    kusursuz işlediğim cinayetin arkasında işte bunlar vardı. yakalanma korkusu olmadan ve de en önemlisi sevgilimi bir daha kimse ile paylaşma korkusu olmadan.
    mor gabriel'in katili bendim.
    seni öldürdüğüm için hiç pişman olmayacağım sevgilim... seni seviyorum sevgilim...

    ağır göz kapaklarım yıkık dökük yine...
    sonbahar yaklaşarak köpek gibi peşimde
    pişman bir biçimde, ölüme bakıyordu.
    ağır göz kapaklarım yıkık dökük yine...
    4 ...
  32. beyoğlunda bir travesti cinayeti

    1.
  33. sırf iyi muamele görmediği için, kendini bir bok sanan müşterisi tarafından öldürülen bir travesti. 2013 türkiye'sinde, en modern şehrinde.

    beyoğlunda kanlı bir gün. ağırlaşmış ceset kokusu...ortalık kan gölü...cesedin üzeri gazete ile kaplanmış...ambulans bile cesedi kaldırmaya cesaret edememiş...hüzün...kan...

    alışılmış, sıradan bir cinayet gibi geliyordu. özellikle de 3. dünya ülkesinde yaşayan halka göre bu cinayetler çok normaldi. çünkü o kokuşmuş beyinlere göre öldürülen o kişi sonuçta sıradan, aşağılık bir travesti idi. onlara göre o ölen travesti arkasından kimse ağlamazdı, birisi gider diğeri gelirdi. kendi dimağlarına göre bir pislikten daha kurtulmuşlardı.

    işte bunu düşünen zihinler, bu toplumda yaşadıkça insanlık hiçbir zaman var olmayacaktı. çünkü onlara göre insanlık sadece karşıdaki kişinin cinsel tercihleri idi. biz doğarken, cinsel tercihimizi kimse sormamıştı. kimimiz parasız kaldığımız için travesti olmuş, kimimiz ise sadece zevk amaçlı bu mesleği sürdürüyordu.

    polisin umursamaz tavırları, oh iyi olmuş diye bakan çevrede toplanan meraklı gözler.

    beyoğlunda kanlı bir gün. ağırlaşmış ceset kokusu...ortalık kan gölü...cesedin üzeri gazete ile kaplanmış...ambulans bile cesedi kaldırmaya cesaret edememiş...hüzün...kan...
    7 ...
  34. cuma namazına alınmayan eşcinsel

    1.
  35. cinsel tercihleri nedeni ile camiye alınmayan eşcinseldir.

    selamun aleykum
    ben kahverengi tanju.

    eşcinsellerin de inandığı bir tanrı vardı, belki gösteriş için namaza giden sözde müslümanlardan daha büyüktü onun tanrısı. o eşcinsel çevresine şirin gözükmek için değil, inandığı için camiye gitmişti. ama bir gariplik vardı, ibadet yapmak için girmek istediği camiye alınmamış ve orada diğer namaza giden cami halkı tarafından hakir görünmüştü.

    kişilerin cinsel tercihi kimseyi ilgilendirmemesi gerekiyordu. cuma namazı evde kılınmadığı gibi, üç defa cumaya gitmemek dinen caiz sayılmazdı.
    eşcinseller korkuları olmadan, ibadet hakkı olmalıdır. nasıl toplu taşıma araçlarını kullanıyorsa, nasıl seçimlerde oy kullanıyorsa, nasıl bir lokanta da yemek yiyebiliyorsa camiye gitme hakları da olmalıdır.
    1 ...
  36. bir erkeğin ilk erkeği olmak

    1.
  37. alacakaranlıkta güneşin doğmasıdır, sırılsıklam eden bir yağmurun ardından çıkan sıcak güneştir...arabistan çöllerinde aniden yağan kardır...

    güneşin yerine yağmur yağıyordu
    belki yine şansız bir gün,
    belki de seninle bulamadıklarım.
    hep benimle unuttukların.

    selamun aleykum
    ben kahverengi tanju.

    yine gay barların birisinde gaydaşlarımızla otururken, zihnimden bu şiir geçiyordu. fakat bugün bir farklılık vardı. o farklılığı yaratan karşı masada 22 yaşlarında, kirli sakallı, 1.85 boylarında, kaslı ve yakışıklı bir delikanlı vardı. yanımda işe çıktığım, hiç birbirimizden ayrılmadığımız kader ortağımız vardı. kim bu dedim yakışıklı, söyle bana kim.

    bilmiyorum der gibi suratıma baktı. biliyordu kim olduğunu belki de beni kıskanmıştı. barda oturduğum kahverengi sandalyemden kalktım, gaydaşlarım bana bakarken soluğu bu yağız delikanlının yanında almıştım.

    selamun aleykum ben kahverengi tanju.
    e şey merhaba dedi ürkek bir sesle, sadece merhaba.

    ürperdiğini, titrediğini ve penisinin içine kaçtığını tahmin ediyordum. lütfen rahat olun, bizler ilk başlarda sizin gibiydik, sonra alıştık.

    bu tümcelerimden sonra biraz rahatladı ve yanımıza gelen garsona birer bira söyledi. artık benimle utanmadan muhabbet ediyor, alkolün vermiş olduğu cesaret iksiri sayesinde o sıcak ellerini bana dokundurarak şakalaşıyordu. bir anda onunla birlikte olmak istemiştim. ama onun ürkekliğinden anlaşılan oydu ki o daha bir erkekle birlikte olmamıştı. onun o sıcak deliklerine inmek istiyor, kaslı kolları arasında kendimi kaybetmek istiyodum.
    onun ilk erkeği olma heyecanı beni kendimden geçirmiş, testeron hormonlarım harekete geçmişti. haydi dedim delikanlım, haydi bize gidelim.

    ev arkadaşım gelmeden ve bizi kıskanmasına izin vermeden, kaslı erkeğim benim kahverengi yatak odamda kendisinin olmasına izin vermişti.

    ne büyük bir duyduydu bu. şaşkın bakışları arasında, seri ve hızlı nefes alış verişlerinde onun sıcaklığını his etmek...ve bir yandan ürpertisini...ve bir yandangüneşin yerine yağan yağmuru...ve aslında şanlı bir günümde olduğumu...haykırmak istiyordum delicesine...
    1 ...
  38. eşcinseller de inançlıdır

    1.
  39. selamun aleykum
    ben kahverengi tanju.

    biliyorum, şaşırdığınızın farkındayım, ama olması gereken budur. ibadet iman farklıdır, cinsel tercihler farklıdır. belki bugüne kadar size kimse böyle anlatmadı, yada siz böyle olduğunu düşünmediniz. hep eşcinselleri öcü gibi gördünüz. kendi kafanızdan yaptığınız tek yorum; eşcinsellerin inanmadığıydı bu güne kadar. ama bugünden sonra artık her şey değişti.

    evet bizler eşcinsel olarak doğarken, yada eşcinselliği cinsel tercihimiz olarak tercih ederken kimse anamızın karnından çıkarken bize sormamıştı ki cinsel tercihiniz ne olsun diye. bir erkek nasıl bir bayandan haz duyması normalse, bizim de hem cinsimizden haz duyması gayet normaldir.

    cinsel tercihler, din belirlemez.

    bir eşcinselin inanmak en doğal hakkıdır. artık eşcinsellere farklı bir gözle bakacağını ümit eder, saygılarımı sunarım.
    2 ...
  40. © 2025 uludağ sözlük