Kedi sahiplenmeyi düşünenlerin bilmesi gereken şeyleri yazacağım. Bilin ki ona göre karar verin. Ne hayvanı ne kendinizi yıpratın.
Kedi sizin emirlerinize uyacak bir canlı değildir.
Kediyi odaya kapatıp orada yaşamasını bekleyemezsiniz. Hem insanlık açısından yanlış hem de sürekli miyavlayip kapıyı tirmalayacaktir.
Kedi temiz bir hayvandır. Kötü kokmaz.
Kedinin kumu her gün temizlenmelidir.
Kumun her gün temizlendiği bir ev hayvan sağlıklı olduğu sürece kokmaz.
Kedi sahibi olmak çok ucuz değildir. Mama, kum ve veteriner masrafları vardır. Çoğu kedi mama konusunda seçici davranır.
Kediler tırmalayan varlıklardır. Koltuğuna, perdesine çok kıymet veren sahiplenmemelidir.
Kedi tüy döker. Cinsine göre kimi çok döker kimi az döker ama kediler tüy döker. Ortada bıraktığın çamaşır selesindeki çamaşırlar tüyle kapanacaktır.
Kediler oyun oynarken yanlışlıkla ufak zararlar verebilirler. Isırmanın veya tırmalamanin dozunu kaçırabilirler.
Kediler evi dağıtır. Raflardan ufak tefek şeyleri yerlere atarlar. Buldukları kağıtları parçalarlar. Ne kadar önlem almaya çalışsan da sağda solda hep kedi kumu olur.
Yapmak istemediği şeyi yaptiramazsin. Beş ay bir odaya girmemesi için azarla yine de girer.
Tüm bunlara rağmen bir kediye sahip olmak seven için dünyanın en güzel şeyidir. Kedinin hissettirdiği sevgiyi, sıcaklığı tarif bile edemem. Mükemmel bir his. Sahiplenin, satın almayın.
iyi ki sana olan onca aşkıma rağmen seni terk etmişim. Senden sonra bana değer veren, kadınların kendi kararlarını kendileri verebileceğini düşünen, güven duyan, sadık, dünya tatlısı bir adama aşık oldum. içimde o cesareti toplayıp senden ayrılmasaydım; bu ilişkiyi sadece aşka dayanarak sürdürmeye çalışsaydım eminim ki seninle bir ömür mutsuz olacaktım. Şimdi değerimi bilen değerini bildiğim bir adamla evli ve çok mutluyum. Bu arada bana bir ilişkide neler yapılmaması gerektiğini , kendimden taviz vermemem gerektiğini ve bir insanı sevmenin doğru yolunu tüm yanlışları göstererek öğrettiğin için teşekkür ederim. iyi ki seni tanımışım.
Linç yeme ihtimalimin farkında olmama rağmen yazmak istiyorum.
Bu kadına öyle üzülüyorum ki. Biz kadınlar ne kadar güçlü olduğumuzu düşünürsek düşünelim çok aşıksak hastalıklı asklarimiza toz kondurmak yerine halının altına süpürüp görmezden gelebiliyoruz. Sorun bendedir şunu düzelteyim bunu düzelteyim hayat tarzımı değiştireyim diyebiliyoruz. Problem bizde değilken karşı taraf hastalikliyken göremiyoruz. Aşktan kör oluyoruz. Hep kendimizi düzeltmeye çalışıyoruz. Ama sorunun özünü duzeltemezsen elbette bir yerde patlak verir. işte Esen'e de olan bu. Ama bu evrede tüm ruh sağlığımızı yitiriyoruz. Kadın 11 yılını sevdiği adama uymaya çalışmakla geçirmiş. Kendini bir kenara bırakmış ve onun istediği kadın olunca her şey düzgün olacak sanmış. Durumların öyle olmadığını anladığında da kendinden geriye bir şey kalmamış. Tepkileri normal değil bunun ben de farkındayım ama bir de şöyle düşünmek lazım. Sen 11 yılını bir hiç uğruna kenara atıp kendinden taviz vermiş cevrenden taviz vermiş o adamla hayatın arkadaşların her şeyin yapım şirketine kadar ortak olmuşsan adamı bıraktığında da güçlü olan o olduğu için senin 11 yıllık tüm emeğin (her anlamda) boşa gitmisse sen kendini toplayıp düzgün kararlar alıp düzgün davranışlarda bulunabilir miydin? Açıkçası ben kendime bunu sorduğumda eminim uzunca bir dönem ben de kafayı yerdim. O da yedi. Ama ben Kolera'nin güçlü ve kendine yetebilen bir kadın olduğuna inanıyorum. Umarım kolay toparlar.
Ne zaman bu kelimeyi kullansam çevremdeki bazı gereksizler ayıp bir şey söylüyormuşum gibi bakıyor. Burası böyle bir ülke normal bir kelime bile ayıplanabiliyor.
Patavatsız insan davranışı. Bu kadar kötü kalpli insanların var olması acıdır demiş bu davranışta bulunanlara bir yazar. Ya bu hayatta hep güzel insanlarla mı karşılaştınız ne yaptınız anlamıyorum ki. insanoğlu birbirinin tamına bile koyar yeter ki bir çıkarı olmasın.
Polisiye yazarı. ilk iki kitabında falan okutturuyor. Sonra çok kendini tekrarlayan tahmin edilebilir bir hale geliyor. Tabii bu kişisel bir fikir. Size tavsiyem yine de kitapları set halinde almayın.
Böyle şeylerin ideali yok. Kimi göbekli sever, kimi sıska sever, kimi kaslı sever. Kim karar veriyor ideallere? ideal kadın tipi, ideal erkek tipi diye diye insanları fabrikadan çıkmış bir hale dönüşmeye zorlamaktan ne zaman vazgeçeceksiniz acaba?
Gördüğüm kadarıyla beğenilmemiş film. Vallahi ben gayet beğendim. Hatalar var mıydı evet vardı. Ama merak ettiren, şaşırtan, güldüren, duygulandıran, kendi ilk aşkımızı anımsatan bir sürü iz vardı. Ben etkilendim. Sonunu da merak ettim. Bence yeterliydi.
insanın sosyal hayatını hatta ev hayatını karşılıklı dayanılmaz kılabilen bir hastalık. Karşıdaki insanı takıntılarıyla deli edip sonunda kendilerinden uzaklaştırırlar. Özellikle evlilik veyahut ev arkadaşlığında çekilmez olabilen bir şeydir. Her şeyin simetrik olmasını isteyen bir kesim vardır. Kendi evinde herhangi bir eşyanın yerini değiştirmen bile kavga sebebidir. Diğer versiyon ise sürekli kaygı duyan kesimdir. Her şeye kaygılanıp etrafındaki kişilerin de sinirlerini bozarlar. Sosyal hayatta yer edinmeleri oldukça zordur. Allah acil şifalar versin.
Tercih meselesi olan bir durum ama kadının amele erkeğin paşa gibi görüldüğü ülkemizde asıl çalışan kadınların evlenmek istememesi gerekiyor bence. Çalış adam kadar para kazan, yemeği, çamaşırı, ütüyü yap çocuğu bak. Yok gari zıkkımın kökü. Bir imzayla köle almaya çalışılıyor resmen.
Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur orijinal halidir. Yaşlanıp gücünü yitiren kişinin aşağılık insanlar tarafından hor görülmesini anlatır.
Edit: Çünkü güçsüzü hor görmek aşağılık bir davranıştır.
Kadınlara veya erkeklere yakışan meslek diye bir şey yoktur. Kişinin karakterine ve yeteneklerine uygun meslek vardır. Herhangi bir insan yetenekleri dahilinde hangi mesleği seçerse seçsin azmettiğinde ona ulaşabilir.
Hemen hemen herkes filmden bahsetmiş ama iddia ediyorum ki başyapıt olan kitap.O dönemde öyle bir kitap yazmak cesaret ve deha işi. Okurken kitap sizi gerim gerim gerer ama elinizden de bırakamazsınız. Çünkü bir o kadar da gizemli. Evet filmin müzikleri de var olana bir şeyler katmış ama asıl başarı Ira Levinindir.
Çok kişi gelir. Çünkü ölümü bok gibi yaşamaktan daha kötü bir şey zannediyorlar. Ölmek acı içinde yaşamaktan daha güzeldir bilmiyorlar. O yüzden şu anda yanınızda yoklar. Gülümseyin.
Bugün babama anlattım kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı, terk edilmişliğimi. Beni terk etmeyen adama beni terk eden adamı anlattım. Ne kadar sevdiğimi anlattım. Neden sevdiğimi sordu onu da anlattım, ağladım. Deli gibi pişmanım. Kendi parçalanmışlığım yüzünden babamdan parçalar kopardığım için çok pişmanım.