bazı şeyleri düzeltmeye ya da çözmeye gücümüz yetmiyorsa ne yapmalıyız? gerçekten bilmiyorum. belki yaşımın küçük olmasından belki de bu zamana kadar çok zor görünen şeyleri düzeltebildiğimden/çözebildiğimden. ama bu kez gerçekten gücümün yetmediğini hissediyorum, veya en azından böyle yarım hissederken yetmiyor gücüm.
merak ediyorum ve bu merak dün geceden beri beni kemiriyor, siz insanlar ne yapıyorsunuz çaresiz olduğunuzda? durumu mu kabulleniyorsunuz, bu mudur yani? sahiden?
az önce yaşadım. yaşamak istemediğini falan söyledi, telefonu kapalıydı sonrasında. (onu ilgilendirmediğini söylediği) Allah'ım, ne kadar korktum... nasıl korktum... panikten çığlıklar atıp olduğum yerde zıplayarak kriz tarzı bir şey geçirdim. annem tokatlamış baya. yanağım kıpkırızı olmuş..
Allah'ım hala ellerim ayaklarım ve çenem titriyor... sakinleşmeyi deniyorum...
ne bileyim sözlük, burası yalnız hissettiğimde sığındığım yer oldu..
az sonra yeni bölümü verilecek ve tuhaf bir şekilde izlemekten büyük keyif aldığım dizi.
çoğu bölümünde haklılık içeren laflar ve olaylar var. sanırım gerçekliği olması beni kendine çekiyor.
bir bölümünde şey denmişti, Bir kadının ruju ne kadar kırmızıysa hayatı o kadar yolunda değil demektir, ya da buna benzer bir şey denmişti işte. biraz gözlemledim, harbiden öyle.
yeterince güçlü olmayan kadınlar daima teselliyi başka erkeklerde arar. atlatmak için başkasını kullanırlar. bırakın acizlikleri altında boğulsunlar. laf etmeye bile değmez.
başka bir pencereden bakacak olursak; yalnızlığımızı, üzüntümüzü, sevincimizi.. kısaca her şeyimizi paylaşıyoruz. bu da bizi daha samimi yapar. birbirimizin görüşlerini almak istiyor olmamız gayet tabi bir durum. biz bir aile sayılırız. kocaman bir aileyiz.
yeri geliyor tartışıyor, yeri geliyor troll'lük yapıyoruz. bizler insanız ve paylaşımda bulunmamız -özümüze bakarsak- şart.
ben ve biz, burayı bu haliyle seviyoruz. beğenmiyorsanız gidebilirsiniz.
sayın yazarlar, bağışlayın beni. bazı kaynaklarda fuarın bugün 11'de (20 ekim cuma) başladığı yazıyor. bazı kaynaklarda ise yarın (21 ekim cumartesi) başlayacağı yazıyor.
yanlış ya da eksik bilgi vermek istememiştim. yeni fark edebildim bu durumu. ayrıca bitiş tarihi 29 ekim olarak geçiyor.
giden yazarlar varsa, bilgilendirirse bizi, mutluluk duyarız.
edit; belediyeden gelen mesaja göre 21 ekim Cumartesi 14:00.
21 ekim Cumartesi günü, Pendik sahil'de (etkinlik alanında) düzenlenen kitap fuarıdır. birkaç gün sürmekle beraber 50 küsür yayınevi ve yayınevlerinin yazarları katılacaktır. katılmak isteyen yazarlarımızı bekleriz.
ses...
eski dönemde, su sesiyle tedavi edilen hastalıklar vardı. ortaokulda müzik öğretmenim bahsederdi. doğrusu bazen su sesi dinliyorum. ruhumdaki deliklere iyi gelir diye..
t:ruhunuza kulaklarınızı okşayarak temas eden, aheste aheste beyninize sinen huzur ve mutluluk kaynağı.
bu öyle mucizevi bir şey ki! sanırım siz kararmış ruhlar bunu idrak edememekle birlikte karanlık ruhunuza hitap eden şeyler dinliyorsunuz. her şeyin iyisi kötüsü vardır. size bile saygım var da...
müziğin büyüsüne ayaklı hakaret olan 'sanatçı'lara ve onları dinleyen ruhsuzlara saygım yok.
Araf 42. iman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.