Öcalan ile kürt sorununu bitirecek bir gelişme kayıt edilip edilmemesi gündemde ki bir konudur.
"Kürt sorunu" aşılması gereken, büyük bir sorundur.
Görüşmeler ile Öcalan elbette istenilen, olması gerekenleri -eminim ki- en doğru dil ile anlatacaktır; fakat Akp'nin asıl temennisi kürt sorununu halletmek değildir, asıl istenilen kürt mücadelesini üstlenmiş insanların* ülkeden gitmesidir. Süreç bu şekilde ilerleyecektir.
pkk silahı bıraktıktan sonra kürt sorunu bitecek mi tartışılır.
Ülke ırkçı ve şoven duygulara toptan hakim olmuş bulunuyor.
Bir anadil için bile yıllarca mücadele edip, dışlanıp, ezildiler ve böyle olmaya devam ediyor.
Karamsar bir hava takınmak istemem eziyet görmüş bir ailesinden geliyorum, dedelerim bu sorunlar yüzünden katledildi ,demek istediğim sürecin bitmesi bütün kürtler ve ezilmiş halklar için umuttur, mutluluktur, neşe kaynağıdır. Fakat bizim Türkiye için dışarıdan yasal olarak "özgür ülke" ve "düşünce özgürlüğü olan bir ülke" tanımlarımız gibi olacak. Yazıda var ama eylemde yok... Üzücü, yıkıcı, karamsar bir düşünce doğru. Umarım yanılıyorumdur.
kürt bir ananın da dediği gibi
"yeter artık, silahlar sussun, ölümler olmasın, çocuklarımız ölmesin."
tayyip, kenan evren, m. kemal atatürk. ve geri kalan bütün faşist, ırkçı, liboş, katil*ler. hitleri unutmam merak etmeyin. hepsi gitsin uzay boşluğunda kaybolsun, öbür dünyada da görmeyelim.
ahmet şık, nedim şener, tutuklu gazeteciler, öğrenciler, düşüncelerini dile getiren insanlar için yapılan çağrıdır.
dışarıda onlarca katil, hırsız, sapık varken suçsuz insanların içeride olması korkunç bir şeydir.
bir sabah böyle bir haberle uyanıyorsanız, daha iki gün önce çıkacağı seyahat için "beni de götürün hocam, izmir'i severim" muhabbeti kuruyorsanız, eliniz ayağınız dolanır, kanınız donar.
her saniye yüzü aklınıza gelir, size söylediği şeyleri düşünürsünüz. arada atışmışsınızdır belki haklı dahi olsanız kendinizi suçlu görürsünüz "keşke yapmasaydım" dersiniz.
şimdi çıkıp gelse "hiç hoş bir şaka değildi ama sizi çok özledik" dersiniz boynuna atlar sarılırsınız
onu o halde düşünmek istemezsiniz, hala birileri arayıp "durumu iyi, merak etmeyin." diyecek sanırsınız, cansız bedenini görseniz belki inanırsınız.
ölümün hiç yakışmayacağı tertemiz, gülen, mutlu biri vardır akılda. ardında bıraktığı eşi ve 1 yaşında çocuğu, hak etmediğini düşünürsünüz "o bunu hak etmedi!" diye arkadaşınıza, annenize sarılır ağlarsınız.
sonra biri gelir "yapacağımız bir şey kalmadı, dua edin sadece, başımız sağ olsun" der.
anlarsınız bir şey yapılamayacağını, artık olmadığını...