başrollerinde cansu dere ve sarp akkaya'nın oynadığı, 23 mart'ta vizyona girecek olan sinema filmi.
"mütevazi bir Anadolu kasabasında, rüzgarın kasabaya getirdiği değişime kulak vererek, yıllardır aynı çarkta dönen düzenden çıkmak isteyen Ragıp, Ahmet ve Zeynep'in hikayesi" imiş. merakla bekliyoruz.
resmi twitter adreslerinden de "Saat 16.00’da başlatacağımız yarışmaya katılın ipad2 kazanma şansını yakalayın!" diye bir duyuru yapmışlar; https://twitter.com/# !/ElYazisiFilm/status/180625201573281793
dişi fanilerin sahip oldukları müthiş kombo. toplumda statü sahibi olunmasına sağlayacak olduğu katkı yadsınamaz.
tabi ki mevzu bu komboya sahip olmaktan ibaret değil. sahip olan dişi bireyin bunları bir potada yoğurması ve kamuya sunmadaki becerisi gözden kaçırılmamalıdır.
samimiyetimizi pekiştirmek ya da malum zatın bizim için olan önemini kavrayabilmesi adına oluşturmaya çalıştığımız ve bunda da gayet başarılı olduğumuz ihtiyaç, gereksinim. örnek vermek gerekirse;
bursa dolaylarında yaşamakta olan beşiktaş taraftarlarının hissiyatı olsa gerek. ha sevinen yok mudur derseniz elbet vardır. kapalı kapılar ardında, dört duvar arasında falan. yazık lan, onlar da taraftar. nihayetinde sevinmek onların da hakkı. sırf yaşamış olduğu coğrafyadan ötürü bu sevinçten mahrum kalmaları kabul edilemez!!11
oh siktir. an itibariyle idrak ederek arş'a doğru yol aldığım analiz. ha bir de biraz daha çabalanması durumunda sözlük kamuoyunda beşiktaş'a bir anadolu takımı imajı çizilmesi içten bile değil.
beşişttaşlı olamayan kero zatımın idrak etmekte güçlük çektiği hadise. algıda yaşamış olduğum öküzlük geçtiği takdirde bu olağanüstü hali idrak edip, şanlı beşiktaşkl taraftarı ile halay çekmekten büyük keyf duyacağım.
sarı lacivertli takımın * trabzonspor'un aksine bırakın şampiyonlar ligine katılmayı ueafa kupasında 3 ön elememe oynamamak için sahaya çıktığı maçtır. onun dışında, sözlükte fink atan 3.5 yaşındaki fenerbahçeli taraftar kitlesini sözlük parkında kendi boklarıyla oynamaktan alıkoyduğu görülmüştür.. şimdi dağılın, hadi bakalım.
muhtemelen şu geceden sonra sanal alemde de real alemde de yarrağı yiyecek olan imitasyon yazar. zira feysbukta aynı anda ve de senkron olarak 26 bin kişiye küfür eden üstün bir organizmanın ip numarasından bihaber olması oldukça acı.
star'ın x star formatlı yarışma türevlerinden birisi. biraz önce izleme şansına mazhar olan birisi olarak ilk izlenimlerim şunlar; programın izleyici kitlesinin yaş ortalaması görünen kadarıyla 15 ila 17. *ceza'nın bu kitle tarafınca ilah olarak kabul edildiği aşikar. ilk olarak performansını sergileyen hanım kızımızın da söylediği gibi ; " biz cezalarla, fuatlarla büyüdük " vesselam. ceza'ya ilgi, alaka had safhada efendim. şimdi konumuzu tekrar ilk olarak performansını sergileyen hanım kızımıza ve sanatçı koçuna getirelim; barış manço'nun ölüm haftası hasebiyle seçmiş oldukları şarkı gülpembe. bravo, muntazam bir tercih doğrusu. salt bu yüzden 10 puan verilesi, her neyse. sanatçı koçumuz kıraçvari tandansıyla gülpembe'ye eşsiz bir yorum katıyor. hanım kızımızsa, aralarda kendi sololarını icra ediyor. fakat attığı soloların sözleri sehpanın üzerindeki bir kağıttan okunuyor. *
yarışmacı kızımızın görünümünü de göz önünde bulundurursak hayli çirkin bir görünüm çıkıyor ortaya. hanım kızımızın şarkıyı icra ettiği yerlerde devreye altyazı giriyor, bir an trt'de mi yoksa star'da mı olduğum düşüncelerine gark oldum, neyse ki çok sürmedi. nihayetinde şarkı bitti. söz jüride artık, ceza mikrofonu alıp izlenimlerini aktarmaya başlıyor fakat söylediklerini algılayabilmem için hanım kızımıza değil, ceza'nın söylemiş olduklarına altyazı geçmeleri gerektiğini düşünmeye başlıyorum..
