bu ülkenin birliğine ve bütünlüğüne zarar verecek her şey bastırılmalıdır. nitekim izmir halkının dtp gibi ne olduğu açık seçik meydanda olan bir partiye (sözde parti) verdiği tepki gayet anlaşılabilirdir. kendi malı olan kaldırım taşlarını düşünenlerin önce kendi toprağını düşünmesi gerekir. vay efendim kaldırım taşını söküyorsun bu nasıl vandallık, dediğiniz o kaldırım taşlarının parası dahi sizin cebinizden çıkıyor. hemde senede onların isteğine göre. niye ? işte öyle.
barış yürüyüşü ile barış yürüyüşü olmayan yürüyüşün ayrımını yapacak kapasitede izmir halkı. akp'nin avucunu yalamasından da belli zaten.
siz; kızcağızın donunu, lastiğini eleştirenler, oda faşist oldu vah vah diyenler, ninizm'in en bayağı örneklerini sergilemekten vazgeçin. neredeyse o raddeyi dahi hızlı adımlarla atlayıp; 'dtp canımızdır, ciğerimizdir' diyeceksiniz. görmekle bakmak arasındaki farkı göremediğiniz aşikar.
t, keşke bütün kızlarımız, onun haklı başkaldırışına ortak olsa dediğim kızdır.
+ oynasana olum pencüse. şu karşı masadaki hatun da beni kesiyor.
- ???
+ kız gibi içiyorsun bugün. hayırdır ne iş?
- neden bana bayanmışım gibi davranmıyorlar ki, dolma gözlerim dolma, sakın. (içses)
+ giriş gelişme sonuç, hımm.. bu kitabı da çözdüm allahın izniyle.
hızlı okuma tekniği ile okunmuş kitapla, sindirerek okunmuş bir kitap arasında dağlar kadar fark vardır. bu kadar kısa zamana bu denli kitap sığdırmak istiyorsa bir insan, geçmişi telafi etmek istiyordur sanırım. okumak için okur.
bir fincan sıcacık kahveni alıp, sigaranı yakıp, ayaklarını uzatıp film izlemektir. evi paylaştığın fertler evde de olsa bunları gerçekleştirebilirsin illaki, fakat bu yalnızlığın tadı başkadır.
+ şırfıntı, aşifte, kevaşe, şıllık, sürtük, yosma kız.
- rahatladın mı? şimdi derin derin nefes al.
+ kaltak. ohhhhh be.
- artık telefonu kapatıp, huzurlu bir uyku uyuyabilirsin. iyi geceler.
ne zaman rüyama girse önce deri ceketini giyer, silahını kuşanır, herhangi bir bankayı soyar ve ortalığı velveleye verirdi. "paranızı alıyorum aklınızı değil " yazan bir not bırakırdı sonra. arkasından aydınlık izbe bir odaya kapandığını ve bıyıklarını orada uzattığına şahit oldum. bıyıkları tamamen uzadığında odası karanlıktı. ışığı yaladığını söyledi ve tadını anlata anlata bitiremedi.*
insanlar neden samimi olamazlar? nedir bu yapmacık gülümsemelerin, yapmacık günaydınların sebebi? hiçbir karşılık gütmeden birine yaklaşmak bu denli mi zordur?
zordur. insanların menfaatleri çakışmadıgı sürece de; gerçek samimiyeti beklemek gereksizdir. patrona gülücükler saçarız, neden? paramızı veren odur. iş arkadaşımıza gülücükler saçarız, neden? çünkü yeri geldiginde bizi idare etme lüksünü garantileriz. arkadaşımıza gülücükler saçarız, neden? çünkü beraber ortam yaparız, insanlarla kaynaşırız. bir elin nesi var, iki elin sesi var'cıyız.
seni sen olduğun için seviyorum'cu olmaya gayret ediyorum. öldürmeyin.
her gün tanıştığımız yeni yeni insanlar. muhakkak bir yerlerden birileriyle bağlantılı çıkar hayatımızdaki, veyahut ilerleyen zamanlarda hayatımıza yadsınamayacak etkileri olur. oysaki ilk tanıştığımızda sadece 'işte bir insan daha' gözüyle gayet sıradan bakarız 'o'na.
jeux d'enfants filmindeki oyunculuğu ile göz doldurmuş, ne le dis a personne filmi ile yükselmiştir ve cesar ödülünü almıştır. (cesar award) yakışıklı, karizmatik, mis gibi adam işte.
2008 abd yapımı korku / gerilim filmi. imdb puanı 6,0/10 olan bu filmin çok daha iyisine layık olduğunu düşünüyorum. korku öğelerinin abartılmamış olması şahaneydi.
--spoiler--
psikiyatrist kevin (armand assante) kitap yazmaya başlayıp, elini eteğini hastalarından çekmiştir. 3 yıl önce yanlış teşhis konulduğu düşünülen hastalarından birinin kızkardeşi, onu ziyarete gider ve kardeşiyle bir daha ilgilenmesini ister hafif tehdit yollu. bir zamanlar yaşadığı şehre dönmesiyle kevin'in bilinçaltında hapsettiği her sır ortaya çıkacaktır.
--spoiler--
filmin sonunun hayli şaşırtıcı olduğu söylemek istiyorum. hatta the number 23 filmiyle hemen hemen aynı tarz bir son vuku buluyor desem; çokta ipucu vermiş olmam değil mi?(armand assante gerçekten iyi bir oyuncu)
2009 abd yapımı korku / gerilim filmi. yönetmenligini joe anderson ve sean mcewen paylasıyor.
--spoiler--
okul ödevleri için ozark dağlarını araştıran bir grup kolej öğrencisinin oradaki ürkütücü ve garip kırmızı boyunlu mağara yaşayanlarıyla olan mücadelelerini konu ediyor.
--spoiler--
yaşanmıs gerçek bir hikayeden alınmıştır repliğiyle başlıyor. filme olan ilgiyi arttırmak icin kurulmuş bir düzmece yine. klasik bir senaryo, kaçma kovalamaca dolu bir film. bir sahnede; yine ufak bir hata gözden kacmış. kız; arkadaşlarından birine arabaya binerken alkol şişesini veriyor kamera çocuğa dönüyor, çocuk bir yudum alıyor kamera kıza dönüyor, kız şişeyi tekrar verip arabaya biniyor. ayrıca filmin sonunda, kızın büründüğü haleti ruhiye tam bir saçmalıktı. kısacası izlenmeye değer olmadığı tespit edildi.
bu şarkıda ki davul çok leziz öncelikle. sonra gitarın girişine diyecek kelimem yok. sözlerde tam yerli yerinde. the raconteurs'un en sevilesi parçalarından biri.
2008 yılı ispanya-meksika yapımı dram. ''önemsiz şeyler''in altında ne kadar önemli şeyler oldugunu bir kez daha anlatan bir film. esmeralda insanın gerçekten yüreğine işliyor.
--spoiler--
kocanı aldattın paola. esmeralda'ya kendi acıların yüzünden kötü davrandın o araba sahnesinde paola. kafanı sıfıra vururken oğlunla beraber dudağımı büzdüm be paola.
--spoiler--