bu sene kpss olaylar zincirinde yerini almış, "yok artık" dedirtmeyi başarmıştır.
- sevişmek: 1 dk
- sevmek: bir ömür sürer
- kpss'de fullemek: paha biçilemez!
alınanlar coşmuş. arkadaşım ben mi dedim full yapın diye. bari kafayı basıp bir iki yanlış yapsaydınız da dilime düşmeseydiniz. *
ayrıca evlenecek insanların, eş hayallerini değiştirmiştir bu çift: " böyle birini alıcam arkadaş netleri netlerime uyan" geyikleri başlamıştır. helal.
şu anda gündeme bomba gibi düşmüş iddiadır. en az 500 kişinin adı geçmektedir. adayların tc kimlik numaraları internet sitelerinde gezmektedir. bunlara birine baktığımızda, iki sene üst üste neredeyse 60 yanlış yaptığı bir sınavda bir anda 120'de 120 yapması adayın, iddiaları doğrular gibidir.
fotograflarının canlılığına hayran kaldığımız fotografçı. "sesli kareler"i bir o kadar renkli karelerdir. çeşitli organizasyonlarda ona ait olanları hemen tanımak mümkündür.
işini hep sevsin ve hep yapsın. gözümüz gönlümüz açılsın.
vahim bir şekilde ana rahminden dünyaya fırladığımız anda yakamıza yapışıyor her şey. birileri bizimle feci şekilde oynuyor. çalışıp çabaladığımız her sınav bir adet saçmalık. saçmalığın içinde en saçmayı bulanları etiketliyorlar: "başarılı"
türkiye'de bir şeyler çok feci halde yanlış. sbs, lys, ales, kpss... en sonunda da sistemin çaktığı "siktir"
1995 yılından beri japonya'da düzenlenen, bu sene türkiye'de de yer alan sergidir. animasyon ve manga gibi bölümlerden oluşuyor. yaratıcı müzik aletleri ve ödüllü ürünler ile dikkati çekmemesi imkansız.
peter bjorn and john şarkısı. arkadan gelen sesler şen çocuk korosu elbette. ilk dinleyişte "bu ne be?" demiş olsak da soğuk su gibi sonradan güzel geliyor, ılıklaşıyor falan... sözleri araklayalım da tam olsun:
"do this thing, this type of thing
put a little money in this type of thing
i got nothing to worry about
i got nothing to worry about
do this thing, this type of thing
put a little money in this type of thing
i got nothing to worry about
i got nothing to worry about
beggar tune, why always so negative?
if you have problems,
why don't you go solve them?
beat me up,
at least you won't be out of touch
if you're such a poet,
use your tongue and show it
do this thing, this type of thing
put a little money in this type of thing
i got nothing to worry about
i got nothing to worry about
do this thing, this type of thing
put a little money in this type of thing
i got nothing to worry about
i got nothing to worry about
trouble seems, trouble seems to follow you
it's always round you
like some thing you subscribe to
be prepared, there must be something in you
turning boys to men and then back again
do this thing, this type of thing
put a little money in this type of thing
i got nothing to worry about
i got nothing to worry about
do this thing, this type of thing
put a little money in this type of thing
i got nothing to worry about
i got nothing to worry about
nothing to worry about
i got nothing to worry about"
- seneye tüm dersleri verip rahat rahat tatil yapıcam
- bu sene böyle geçsin ki bir önceki sene gibiydi ama seneye farklı bir hayat tutturucam
- gökyüzü her yerde aynı mı?
hayatın her döneminde "şunu da halledeyim" ile devam eder. durmak bilmez. biraz soluklanırsa kaçar. bu nedenle hep yapması gerekenler vardır beklentilerine, mutluluğuna ulaşabilmesi için.
- bir okumayı söksem.
- bir liseyi kazanabilsem.
- ergenliği bir atlatabilsem.
- üniversiteyi kazanabilsem.
- vize/final/büt allah ne verdiyse sıyırmadan bitirsem.
- yüksek lisans yapsam.
- bir iki sınava daha girsem.
- para kazansam.
- huzurlu olsam.
- ölsem!
eğer tek başınıza iseniz korkup bakmamaya çalışırsınız. yok eğer yanınızda bu durumu kullanma potansiyeline sahip arkadaşınız varsa " allahım nolur bir adilik yapıp beni korkutmasın" diyerek dua edersiniz.
solmuş, ne olduğu belirsiz, ifadesini kaybetmiş ve mutlaka üzerinden farklı dokunuşlar, farklı renkler geçmesi gereken bir şey olmaktır. taşınması zevk vermeyen, hatta "yok etmem gerek" ifadesini bolca kullandırandır. yine de varlığı bulaşmıştır.
komik gelen, yurdum insanının tercih ettiği eylem çeşitlerinden biridir. böyle renk gelir insanların yüzüne. kan-can gelir. eylem yapan kişi ise "çıkarın lan beni bu şeytan icatlarından" hissiyatındadır.
yıldız kenterin tiyatroculuğunun ne denli büyük olduğunu gösteren, "o nasıl tonlamadır" dedirtmeden geçirmeyendir. içerik, anlam değil; yıldız kenter vardır sadece.
kendi çaplarında korkutmak amaçlı kullandıkları, masumiyetlerine ve sevimliliklerine hayran bırakan tehditlerdir.
- saçımı çekme acıyor, lütfen!
- o zaman çayından bir tane içersem görürsün!
- iç. çayımı içmenden korkmuyorum ki, ben de senin saçını çekerim sen bilirsin.
- (bir el yumruk olup havaya kalkmış, bir göz kısılmış) heey ben öyle sevmem dedim sana!
- gel lan buraya öpücem
- babama söylerim seni, hey ben öyle sevmem dedim sana anladın mı! (tehditlere gel) *
- söyle
...
boyundan büyük işlere kalkışıp, kontrolün elden gittiğinin anlaşıldığı anlarda kullanılır. baş belaya girmek üzeredir ve yüzdeki apyal gülmeyle "sıçtım" denilir.
komiktir, "artık kanka olduk oley" insanıdır ama bir o kadar da yalancıdır. gard niyetine aldığı o komik görüntü tez zamanda elinden düşüp, kendisi özüne dönecektir.