ruhi bey
173 (hevesli)
beşinci nesil yazar 1 takipçi 11.38 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    give out

    1.
  1. güzelim sharon van etten şarkısı.

    0 ...
  2. okul bombalamak

    1.
  3. sık sık düşündüğüm bir eylem. herhangi bir siyasi görüşüm yok.
    0 ...
  4. tarla domatesi

    1.
  5. tüm sevgimi kendisine verdiğim. güvenilir ve sulu. bazı domatesler diğerlerinden iri. geniş geniş.
    1 ...
  6. kamilsevenadam

    ?.
  7. yeni bir uludağ sözlük yazarı.
    0 ...
  8. iki ada

    ?.
  9. edip cansever'in tamamlayamadan öldüğü şiiri. "hayır, ne ölen ne yaralanan olmamıştı da, gereksiz bir hüzün sanki
    takılıp kalmıştı ruhlarımıza" boyuna.
    "kesiyoruz zamanı iki ucundan" der, keser. nilgün düşer. merkez kaçar.
    1 ...
  10. mon amant de saint jean

    ?.
  11. edith piaf-fet. adını koyamadığın bir şey'den korkarken, dinlenmeli. yine bir korkuyla uyanmalı, beklenmeli. bilmemeli.
    bir silgi gibi tükenmeli. ama kurşunkalem silgisiydik, biz! azaldığımızla kaldık. bir tek selim olmamalı. bir tek o mu hak etmeli? ama bak, şarkı nasıl gitmeli. atın elinizden kafka'ları! o da böyle isterdi, o değil seli. kalan. nasıl uzun. gece uykusunun içinde. neden uyandırdı. hüzün, cezanın suçu, neyin dostu. yabancı değil, bizden.
    1 ...
  12. kendiliginden emisyon

    1.
  13. bir atom grubunda atomların çoğu temel halde bulunur. bu atomun kararlı halidir. ancak uyarılmış hal atomlar için kararlı bir hal olmadığı için atomlar kararlı hale geçmek için 10üzerieksi8 saniye gibi kısa bir sürede ışıma yaparak temel hale geçer. işte tanım, işte foton. ışıma kendiliğinden, faz farkı gelen ve çıkan fotonlar yüzünden.
    1 ...
  14. atasözlerini atatürk kurmuş

    1.
  15. bizim bakkalın çırağının cümlesi. sakin uyandığım bir günün sabahında kozmozun sırlarına dair deruni fikirlerimle birlikte inmiştim bakkala. evet, biliyor musun onlar kuruluyor, böyle arkasından çeviriyorsun ilerliyor. akdeniz!! dedim "abi get allasen eğer parayı denkleştirirsem motor alcam" dedi. yağmurlu bir günde bu gri şehirde yalnız ve sıkıntılı dolaşırken belki bir parça ekmek bekleyen sokak köpeği gibi yer yer mart kedisinden halliceyken durumum inanamadım bu cümlesine. şaşırdım, dehşete düştüm, cezmi ersöz bile yanımda recep ivedik gibi kalırken aa dostlar cevab veremedim.

    bu çocuk büyük adam olacak bakışımdan güç aldım. "kampanya açalım mı behey behey abeyy" demesine aldırmadan yürüdüm gittim uzaklara bakan adam karizmasını her zerreceğimde hissederek. baka baka kararan üzümleri, damlayarak oluşan gölleri, 46 numara ayağıma göre uzatırken yırtılan çarşafa "ayşe teyze mnskym!!" diye bağırdım oysa yanlıştı, oysa latin atalarımız köklerimiz oysa gözlerin beni benden aldı nazli yarim oysa benliğimiz sürükleniyordu, tabu oynayarak nereye kadardı? saygınlık ile baygınlık arasındaki kalın mı kalın çizgilerden seke seke odama geçerken hala unutamamıştım, çırağı.

    birden zilin sesiyle irkildim, "küfür etmeyeceğim mına goyduklarım, uyutmadınız" derken, demez mi "abii koşş atasözlerini atatürk kurmuş" diye. baba yarısı kurtlu mu çıkmıştı, kurtlara kardeş miydim bilmiyorum ama bu da böyle bir anımdı.

    on numerö çocuk, bir daha gittiğimde sözlük alacağım, atasözleri tabii.
    1 ...
  16. kimus

    1.
  17. midedeki kimyasal sindirim ve midenin çalkanlanma hareketleri sonucu besinlerin dönüştüğü asitli bulamaç.
    1 ...
  18. patron masaya gelir

    1.
  19. bir edip cansever şiiri.

    Ben patronum, şöyle böyle bir adamım
    Bırakın konuşayım
    Bir bira içeyim konuşayım
    Kim ne derse desin kadınlara düşkünüm
    Ne yapayım öyleyim
    Kadın dendi mi sanki ben
    Vişneli bir dondurmayı durmaksızın yalarım.

    Ruhi Beyi pek tanımam
    Yok, hayır, belki de iyi tanırım
    Neden derseniz ben herkesi iyi tanırım
    işsizim, dülgerim, boyacıyım
    Herkesle bir olurum
    Kişiliksiz kalırım.

    Günün herhangi bir saatinde çıkar gelir
    Nasılsınız Ruhi Bey, derim
    O her zamanki gibi: iyiyim, iyiyim
    Şu köşedeki masa onundur
    Başkası oturmuyorsa gider oturur
    Şaraptan başka bir şey içmez
    Bazen şarapla birayı karıştırır
    Doğrusu sarhoşken hiç görmedim
    Tersine çok incedir, derim ki biraz da soyludur
    Nedense bulutlanır gözleri arada
    O zaman kimseyi görmez
    Uzaklara bakar yalnızca
    Benimle konuşurken, gazetesini okurken
    Ruhi Bey uzaklara bakar
    Sanırsınız ki işte çok uzaklarda bir Ruhi Bey daha var
    Bana öyle gelir ki durmadan geri çağırır onu
    Ama durmadan
    Ve alır karşısına - neden bilinmez -
    Suçlu bir çocuktur da sanki o, gizli gizli azarlar.

    Parası varsa verir
    Yoksa hiç bir şey söylemeden çekip gider
    Sonra bir cep saati vardır, arada çıkarıp bakar
    Ama bilirim saatle filan işi yoktur
    Zaten zamanla işi yoktur ki Ruhi Beyin
    Hep aynı elbiseyi giyer
    Yazın ceketini çıkarır
    Kravatı ip gibidir, incedir
    Ayaklarına hiç bakmadım
    O kadar ilginçtir ki yüzü, ayakları bilmem var mıdır.

    Bu meyhaneyi yirmi yıldır işletirim
    Doğrusu Ruhi Bey gibisini hiç görmedim
    Mısırçarşısı'nda baharatçı dükkanları vardır, bilirsiniz
    Ruhi Beyi ben o dükkanlara benzetirim
    Binlerce şeydir çünkü Ruhi Bey
    Nanedir, ada çayıdır, zencefildir
    Bu çevrede herkes onu tanır
    Bana sorarsanız tanımaz
    Şöyle ki, bir ayakkabı çivisi gibi kendine batar
    Şarabıyla batar, uykusuzluğuyla batar
    Gülmesi hüznüne
    Konuşması susmasına batar.

    Çok oturmaz, usulca kalkıp gider
    Sıkılır da mı gider, pek anlamam
    Anladığım bir şey varsa
    Şu bardağı görüyorsunuz ya
    Bardağa birayı boşalttığım gibi gider
    Gitmeden önce biraz silikleşir
    Sonra büsbütün solar
    Gerçekte
    Dört mevsimin karışımı gibidir Ruhi Bey.

    Size bir olay anlatayım, çok kısa
    Bir kış günüydü, kar yağıyordu
    Gök sapından boşalmış papatya yaprakları gibi duruyordu
    Kapıda Ruhi Beyi gördüm
    Gözleri kıpkırmızıydı
    Çiğnenmemiş karın üstünde
    iki tek kokina gibi duruyordu gözleri
    Beni birine gösteriyordu eliyle
    Yanında kimseler yoktu
    Birine yakınıyordu benden
    Yanında kimseler yoktu
    Bir adım daha attı
    Eli bir bıçak ucu gibi sipsivriydi, uzundu
    Ve nasıl olduysa oldu
    Yitirdim bir anda gözden
    Hani düş gördüm desem
    O zaman sağ bileğim niye kanıyordu...
    1 ...
  20. di gel

    1.
  21. bir cemal süreya şiiri.

    hem ayrildik hemi de olduk
    kimimiz haritanin bir ucunda;kimimiz obur
    kimimizin gozlerinde jandarma mavisi
    kimimizin bayragi naftalin icinde.
    ah! inanmadik bir turlu inanamadik
    gokyuzu aciyim demedi bize.
    kac turna surusu suzulup gitti
    bugdaylar kacinci sarardi ustumuze.
    ah! umutsuz turkuler yaktik,agladik
    biz dayanamaz olduk gayrik
    di gel gayri zalim uruzgar
    di gel...
    0 ...
  22. krause ve ruffini cisimcikleri

    1.
  23. derinin dermis tabakasında bulunan ve sıcaklık hissini ayırt eden mekanik reseptörler olup ruffini cisimciği sıcak, krause cisimciği ise soğuk duygusunu alır. bu reseptörler, çabuk yorulurlar. ayrıca derinin her bölgesi sıcak ve soğuğu aynı şekilde algılamaz bunun nedeni de bu cisimciklerin derinin her bölgesinde aynı sıklıkta bulunmamasıdır.
    1 ...
  24. © 2025 uludağ sözlük