koca yurtta toplasan 10 kişi kalmışızdır. tatil falan geldi işte. tatilden hemen sonraya sınavları koyan fakültenin.. mühim olan bu değil, şey; eski sevgilim aradı. bu hafta pek çok 'korkunçlu' rüyama girmişti, bilinç'imde yer kaplamamasına rağmen. sonra bugün cüzdanımı temizlerken fotoğrafını görmüştüm, arkalara ittim ama atmadım henüz. kendisi bir şekilde arkadaş kalmaya meyilli. ne mi yaptım. çay koydum. lütfen ağlama diyecek kimsem yoktu. her gece yeni bir katharsis.
habersiz, birden beliriyor. bir ay önce bitiveren 1,5 yıllık ilişkin için üzülmüyorsun da, seni terk eden kişi seni özledim diye arayınca üzülüyorsun. çünkü garip. homeostasis düşmanı. insanları bu kadar kolay silebildiğine şaşırıyorsun. hepsinin kökeninde derin bir üzüntü var. terk edilmekle ile ilgili bişey. alaycılığının, neşenin, tüm gülüşlerin ortasında derin bir yarık. hep birlikte örümcek sürüsü gibi debelenensiniz. hafızanız unuttuklarınızla dolu. oysa ben sadece dünyanın tüm sokaklarını dolaşmak istiyorum, hepimizi izlemek istiyorum, gitmek istiyorum, ömrüm yetene kadar gitmek, siz terk etmeden, siz özlemeden. bir toz zerresi bile savrulmasın peşimizden. üzülmek yeter.
1,5 yıllık ilişki/bağ telefonda bitti. teknolojinin hızına yetişemiyorum. yer kımıl kımıl, ayağımı tutmuyor. yatağa girip tek bir çekirdek tanesine dönüşmek istiyorum.
ülkedeki olaylar zerre sikimde değil. yalandan bir iki şey paylaşmadık değil feysbukta, biliyosunuzdur. siyaseti sevmiyom, toplumu sevmiyom, çok fazlalar ya. çok fazla insan var, boğucu. onlarla konuşmak, yaşamak zor. en kötüsü de sen de aynısısın biliyosun. çaresi yok. bir çıkış yolu yok, biliyosun. biraz daha kötüsü, bu bilme hali. sonsuza kadar susma isteği. bir mandal gibi.