yaşanmış bir hadisedir. zeki arkadaşımız bir de anlamayız sanıp çevirisiyle birlikte konuşmakta; *
zeki arkadaş: yaaauuv sinirlendim ben who are you dediiııımm, sen kimsin dediiiiim. fuck muck * dedim, s.kerim dedim yaaaauv. get out dedim yaav bi get out yaav bi defol yaauv.
ikinci hadisesi kaldığı odayla ilgili *;
zeki arkadaş: made in sex, made in sex in my room, in my bed!
* ?!?!?!?!?!?
insanın canını çok acıtan bi hadisedir. sen güvenirsin herkesi de kendin gibi saf saf herşeyi doğru dürüst anlatıyor sanırsın, içini açarsın, en yakının bilirsin, kardeşin bilirsin, bazen kardeşinden de öte olur ailenden çok onu görürsün. ama bir gün bir bakarsın ki ufaktan ufaktan yalan söylüyormuş. bana da mı beee dersin. olmaz dersin. ama olur. dünya böyle kazık bir dünya işte.
insanda yıllardır denize hasret kalmış hissi uyandıran eğlenceli bir film. sular şapır şapır çarparken insanın denize giresi geliyor. daha bir güzel mavisi çıkmış ortaya denizin bu film ile.
deli gibi bir vücudu olan, dövmelerine bayıldığım, saçları ıslanınca lüleleri daha bir güzel ortaya çıkan aktör. kaslı kolları sevmesem de bu adam başka türlü olamazmış.
türkiye'de geçerli bir uyglamadır. diğer ülkelerde devlet bir para hareketi olmuş ne yaptın da aldın bunu diyerek kara para olayını çözmeye çalışır; bizde ise ihracat yapılmış parası nerde diye sorarlar. 180 gün içinde getirilmesi zorunludur. ha bir de 90 gün içinde getirirseniz sağolsunlar %30'luk kısmı üzerinde ihracatçı tasarruf edebilirmiş.
edit: uygulamadan kalkmış; neyse en azından böyle bişey vardı, değişmiş ama ben niye derste gördüm ozman bunu *
bakanlar kurulu kararı ile ihracı yasaklanmış phoenix the ophrasti crenter adıyla geçen bir türdür. ve sınavda hayatımı kaydıran bir sorudur. ben ihracı yasak olarak ateşli silahları düşünmüştüm. nereden bileyim masum datça hurmasının ihracının yasak olup, ateşli silahların ihracının yasak olmadığını. mantıken tersini düşünmek istedim sanırım.
bünyesinde çok şeker bir dahiliye uzmanı doktor amcayı * barındıran hastahane. bir insan bu kadar sabırla tane tane, şeker şeker konuşup, melek gibi gülebilir mi? doktorları sevdirdiler bana bugün. *
tamamen doğru bir genelleme midir bilemiyorum. ama tanıdığım tüm bayan kuaförleri bu tip oluyorlar. yaşın yanında kuru da yanıyor gibi olmasın, ben mi böylelerine rastlayıp da bidaha gitmiyorum; yoksa genelleme doğru mu?
ayrılık varsa işin ucunda; ya da en ufak bir tartışmada bile moraliniz bozuksa küsseniz hatta küsmesenizde bi kızgınlık olsa sadece onu hatırlatmayacak şey zaten yoktur ki. ders çalışmak için oturursunuz yine yatağınızın başına. sırtınızı duvara yaslarsınız rahat okumak için. onda bile aklınıza gelir. çünkü ne zaman sırtınızı duvara yaslasanız tatlı bi azar yersiniz ve hemen arkanıza bir yastık koyar. şimdi bunda bile akla girmişken çalış bakalım hadi çalışabilirsen!?!
bu şarkıyı koray'dan başkası söyleseydi eğer, bu kadar derinlere indiremezdi biz dinleyicileri sesiyle. sesi de vurguları da bir başka güzel. müziğe zaten denecek laf yok. otur saatlerce bıkmadan dinle.
Denize karşı bir bankta oturmuştu yalnızlık
Çağırsa gelirmiydi peşinden
Onu en çok seven ?
Sevgi emekti hani
Gelmeliydi! affetmeliydi!
Yanarsa pişmanlıktan,
Kendi karanlığında kaybolursa insan,
Ne verilen selamı anlar ;
Ne de bir ışık görür gönül gözü.
O çok sevendir tek çare
Yalnızlık acı; sözün özü....
Aklıma düştün yine, yine bu gece.
Andım aslında seni her gün her gece.
Yalnızca bir heceydi; aşk yetmezdi bize.
Cümlelerden ibaret şiirdik senle.
Yanıp tutuştum döndüm deliye.
Neden bırakıp gittin niye bu çile ?
Yanıp tutuştum döndüm deliye.
Niye bu ayrılık, niye bu çile ?
Tende şimdi başka başka kokular,
Dön gel hadi gel sensiz dünya bana dar.
Nerde şimdi bende büyük umutlar ?
Dön gel hadi gel sensiz dünya bana dar.
Özledim seni yine, yine bu gece.
Gönül yerinde durmuyor hasret gelince .
ihtimal yok mu sanki dönüp gelmene
Ne imkansız engeller aşmıştık senle.
seher vakti'nden beri hastası olduğum usta oyuncu. böyle oyunculuk mu olur be? nazar değecek valla. *
aşk yakar'da da biraz gizemli, biraz sert bir savcı kendisi ama aslında melek gibi. o el kol hareketleri, hınzır gülüş, yalancı sert mizac vs. vs. rolüne çok yakışmış.
vodafone reklamlarında bir şeyler anlatayım diye yırtınırkenki mimiklerini çok beğendiğim oyuncu. bazen aynaya bakıp o mimikleri yapmaya çalışıyorum. çünkü; * ama beceremiyorum malesef. **
melekler korusun dizisindeki barış'ın * dizinin her bölümünde giydiği çeşit çeşit hırkalardır. bu hırkaları nereden buluyor diye merak ediyorum. o nedenle dizi bitince sadece onun kıyafetlerinin nerden olduğunu yazsalar çok sevinirdim. bazen keşke erkek olsaydım diye durumu abarttığım da oluyor ; çünkü erkek olsaydım ne yapar ne eder o hırkaları aldığı yeri öğrenir hepsinden alır yığardım eve. ben de onun gibi her gün birini giyer dururdum. onlar ne güzel hırkalardır ya.
76 doğumlu, rengi tam belli olmasa da maviş gözlü gibi gözüken, güzel sesli haccettepe tiyatro mezunu. şimdiki dizi rolünde de zaten tiyatro bölümü hocası kendisi.
yaptığı 90'lar programı ile sabaha kadar gözümüzü sonuna dek açıp izlememizi sağlayan, ah canım ahmeti de hatırlatıp yüzümüzde tebessüm bırakan şahsiyet.
1956 doğumlu iletişim ve diksiyon uzmanı.TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Milli Eğitim Müdürlüğü gibi kurumlarda eğitimler vermiştir. çok güzel bir eğitim tarzı, ses tonu ve uslubu vardır. ama eğitimine katılınca biraz geriliyorsunuz. örnek;
sendağ albayrak:a öğrenci:b
a: çevrenizde ağzından bal damlayan biri var mı?
b: anneeeem!
a: kalk; anneni anlat bakalım bi dakkada.
der ve bidaha da ağzınızı açmak istemezsiniz. ya da bu kurbanı görünce ağzınızı açmaya korkup ilk arada kaçar gidersiniz. malum topluluk önünde konuşmak kasar insanı. bir anda kaldırılıp insanların önüne birileri çıkarılınca ya da yanınızdakinin eline bir kalem verilip bu kalemi hemen pazarla denilince ister istemez tırsıyorsunuz. zaten bir anda kaldırılanlar da sadece saçmalıyorlar. yapacak başka bir şey yok ki. bildiğin kalemin neyini pazarlayayım diyorsun.e bir de konuşurken "eee" dersen herkes hep bir ağızdan "ooooooooooo" demez mi? kalk da pazarla bakalım. içinizden eee diyip konuşmaya çalışırsınız. görüldüğü gibi yararlı bir eğitim; ama anlayana... *
kekeme midir bilmem farketmedim ama; konuşurken kelimeler arasında çok fazlaca eeeeeee diyormuş. bu konuda şendağ albayrak derenay hitabı güçlü ama "eeee" leri çok kullanıyor demişti.
milleti bıktırana dek konuşmak, bir dediğini bin defa tekrarlamak, arkadaşa sarılıp durmak, bardağı birden koymaya çalışırken ne varsa kırmak ve sonunda ooooooooh demek gibi saçmalıklar yapılabilmektedir.