rubniac
255 (çağından bir adım önde)
üçüncü nesil yazar 7 takipçi 5.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    15 roxy müzik günleri

    1.
  1. milan

    22.
  2. yaşına başına bakmadan zirvelere gelmiş, yerlere düşmüş, sürekli gülmüş, hepimizin gönlünde taht kurmuş güzel yazar insandır kendisi. vallahi 22 yaşında sanmıştım.*
    1 ...
  3. sni svyrm

    4.
  4. başlıkları alt alta okumak

    12498.
  5. başlıkları alt alta okumak

    12497.
  6. başlıkları alt alta okumak

    12496.
  7. photoshop

    59.
  8. dijital fotoğrafın karanlık odasıdır. dozunda kullanıldığında tadından yenmez.
    0 ...
  9. sigara yaktıran şarkılar

    101.
  10. robert capa

    5.
  11. gelmiş geçmiş en ünlü savaş fotoğrafçısıdır.

    ''ben işsiz bir savaş foto muhabiri olmak isterdim'' sözüyle de savaş karşıtı olduğunu dile getirmiştir aynı zamanda.

    normandiye çıkartmasında askerlerle beraber çıkartmaya katılmış, karaya inmiş, çıkartmayı fotoğraflamış ve yara bile almamıştır. normandiyada çekip ingiltereye yolladığı negatifleri acemi bir genç karanlık odada banyo ederken unutmuş ve bir kısmını yakmıştır. kurtulan 11 negatiften bazı fotoğraflar şu linkten görülebilir: http://www.skylighters.org/photos/robertcapa.html fakat o fotoğraflar da çok sağlıklı değildir tabi.

    capa bu olay üzerine genci işten çıkartırlarsa eğer bir daha ajansla çalışmayacağını söylemiştir.

    ''teknik olarak kötü ama güçlü bir görüntüyü, tekniği iyi ama zayıf bir görüntüye tercih ederim.'' de demiştir kendisi, iyi de demiştir.
    2 ...
  12. tuvalette felsefe

    2.
  13. turkcell

    247.
  14. bu kör milletin körlüğünden yararlanıp gözlerini bir de reklamlarla boyayarak ''neresinden nasıl soyarız'' mantığında iş yapan gsm operatörü. çok ucuz ve buna bağlı olarak işinin hakkını vermeyen ebleh elemanları bünyesinde çalıştırır. bir konuda şikayetçi olsanız da müşterileriyle adam gibi ilgilenmez ve günlerce, haftalarca bekletir, adamın asabını ve ağzını bozar.
    2 ...
  15. olympia

    5.
  16. bir yaz akşamı ''yağmur yağsın beraber yağmurda yürüyelim'' dediğinde ne yapıp edip yağmuru ertesi gün uğruna yağdırdığım** fakat yalan söylediğim için bana artık küs olan, pek güzel bir yazarımız.

    --spoiler--
    sen farketmeden yazılarını okumak çok çekiciydi, vallahi kötü niyetli değildim biliyorsun... ne yaptıysam seni sevdiğimden.*
    --spoiler--

    hoşgeldin.
    2 ...
  17. elbruz olmak

    4.
  18. çok eğlenilen bir doğumgününde, çok sevilen arkadaşlarla 3 şişe şarap içtikten sonra moda sahile inip denize giren diğer arkadaşları izlemekle yetinmek, denize girmemektir elbruz olmak. çünkü elbruz olmak banyo yapmak dışında hiç ıslanmamaktır. genellikle partilerde ve eğlenilen diğer toplu ortamlarda da kenarda oturup ortam ve ortamdaki insanlar hakkında çeşitli analizler yapmak, konuya dışarıdan bakmaktır.
    2 ...
  19. elbruz olmak

    1.
  20. elbruz olmak ortamda kulak misafiri olduğu her türlü soruya ''bi dakka bi dakka o 2 metreküp suyla dolduğu için şu ...'' tadında cevaplar ve ekstra bilgiler vererek ortamı aydınlatmaktır.

    7/24 saat default modda olmaktır.

    her zaman her şartta hayatta kalınabilecek bilgilerin hepsini bilmektir.

    suratta daima bir gülücük yedekte bırakmaktır.
    2 ...
  21. fotoğraf makinesi

    16.
  22. bu aletle sadece sizin gördüğünüz bir anı, sadece sizin gözünüzden ufacık bir dikdörtgene (ya da kareye) hapsedersiniz, o anı bir anlamda çalarsınız ve makinenin içinde banyo edilmeyi bekleyen gizli görüntünüzle sokaklarda mutlulukla ve heyecanla dolaşırsınız. sonra yakalanmayı bekleyen başka bir an arar durur ve onu da yakalarsınız. sonra bir başka an... sadece sizin gördüğünüz bu güzel anları da insanlara göstermek, onları şaşırtmak, ezber bozabilmek, bir biçimde etkileyebilmek ise paha biçilmezdir. o saniyenin bin de biri olan anlar artık sonsuz olmuştur.
    2 ...
  23. fotoğraf çekilmek ihtiyacı duymak

    1.
  24. bir anı fotoğrafı çekenin ya da çekilenin hayat portfolyosunda ''buraya gittim'', ''burayı gördüm'', ''buradaydım'', ''bu insanla beraberdim'', ''çok eğlendik'' şeklinde yer aldığı için, o insan tarafından önemsenir, bilimum arkadaşa, eşe, dosta gösterilir. o yüzdendir bütün turistlerin fotoğraf makineleriyle gezdikleri yerleri şakır şakır çekmeleri, girdikleri her yeni mekanda bir fotoğraf çekilmek ihtiyacı duymaları.
    1 ...
  25. dünyanın en gıcık cümlesi

    77.
  26. - kendini de evde unutsaydın yavrum?*
    2 ...
  27. sevgi was here

    1.
  28. birbirini aslen tanımayan pek çok insanın yapmakta olduğu muhabbetlerin ve daha önceden gelişmiş ya da gelişmeye başlayan arkadaşlıkların ortamında, yani 20 aralik 2008 turkiye yi kurtariyoruz zirvesinde, ilerleyen saatlerde buğulu bir camda anlamlı bir şekilde beliren yazıdır. ne de güzel belirmiştir, güne anlamlar katmıştır.

    (bkz: corpsebride/#4396698)
    4 ...
  29. corpsebride

    113.
  30. 20 aralik 2008 turkiye yi kurtariyoruz zirvesinde tanışma şerefine ulaştığım, gülen yüzüyle ortama pozitif enerji yayan, zirvenin devamında cama yazdığı ''sevgi was here'' yazısıyla ve faati arkadaşımızın parmaklarında bıraktığı tırnak izleriyle iz bırakanlar unutulmaz düşüncesini iyiden iyiye benimsediğini düşündüğüm, tatlı, samimi yazar arkadasimiz. selam ederim...
    2 ...
  31. yagmurun tadini cikarmak

    11.
  32. biz büyüdükten sonra dünyanın kirlenmesiyle mi alakalıdır bilinmez fakat sanki biz küçükken altında kahkahalar atarak koştuğumuz, ıslandığımız, bisiklet sürdüğümüz, sesinde hep huzuru bulduğumuz, güneşi özletmeyen, her şeyi temizleyen o yağmur gitmiş de yerine bambaşka bir şey gelmiş gibi hissediyor insan yaşı ilerledikçe, yaş farklı dönemlere girdikçe yağmurun tadı değişiyor sürekli.

    sabahın altısında kalkıyoruz bir gün sırtımızda bizden ağır bir çantayla o yağmurun altında yola koyuluyoruz. Sınıfa giriyoruz, ders dinliyoruz yağmurun camda yaptığı sesle birlikte. Hocamızın meymenetsiz suratıyla karşılaşıyoruz yağmurlu günlerin ard arda geldiği sınav zamanlarında. ilk kez aşık olup açılamıyoruz. yağmur bizden ilk kez hayatı sorgulamamızı istiyor, belki de aslında hayatın hiçbirşey ifade etmediğini öğretmeye çalışıyor, ülkeye ve eğitim sistemine küfürler ettiriyor ya da hayatın umutlarla dolu olduğunu gözümüze sokmaya çalışıyor anlamıyoruz. sonuç olarak güneşi özlemeye başlıyoruz.

    sonra bir sevgilimiz oluyor ve yine aynı yağmurun altında sımsıkı sarılarak birbirimizi ısıtmaya çalışıyoruz. Bir yere girip beraber, üzerimizde kazaklarla, sıcak gülücüklerimizle, sıcak kalbimizle, sıcak çikolatamızı içiyoruz. Yağmurun tadı tam zıt bir şekilde tekrar değişiyor ve içimizi ferahlatıyor. yağmurun kokusu ve tadı sevgiliyle bütünleşiyor. artık güneşi özlemiyoruz.

    sonra bir gün ayrılık oluyor ve o yağmurun tadı tekrar değişiyor. biraz fazla acılı bir şekilde artık daha da içimize içimize yağıyor yağmur. Güneşi özlüyoruz fakat güneşten çocukken umut ettiğimiz şeyleri artık umut edememeye başlıyoruz.

    tıpkı bayramların da çocukken çok eğlenceli, bol şekerli gelip de yaşlanana kadar pek bir şey ifade etmemesi gibi oluyor aslında her şey.

    yeni alınan ayakkabıları yatak altında saklamanın, yepyeni kıyafetlerle gidilen aile büyüklerinin ellerini öperek onlardan paralar almanın keyfini sadece çocukken çıkartabiliyoruz fakat yaşlandığımız zaman bayramlar bir şekilde geri dönüyor. Çocuklarımız, onların da çocukları bu sefer bizi ziyaret etmeye, bizim elimizi öpmeye geliyorlar.

    o çocukluğumuzdaki yağmurlar da geri gelecek mi peki bir gün?

    gelmeyecek... fakat bu sefer farklı olacak. tıpkı çocukken bayramdan aldığımız keyifle yaşlandığımızda aldığımız keyiflerin farklı olması gibi. yağmurun tadı sürekli değişiyor. hepsinin tadını ayrı ayrı çıkarmak gerek. çünkü hiçbirinin tadı bir öncekiyle aynı olmuyor.
    4 ...
  33. the groovity

    6.
  34. birbirimizi kandırmayalım artık

    1.
  35. birbirinden hoşlanan fakat arkadaşmışcasına takılan iki insanın aslında ne arkadaş, ne dost, ne başka bir şey olabildikleri o muallak durumda kalındığında ikisinin de içlerinden geçirdikleri muhtemel cümledir.

    hepimiz bazı anlar gülmek, mutlu olmak, birazcık eğlenmek, farkedilmek, akşam eve gidip sevişebilmek için güzel kıyafler giyiyoruz, parfümler sıkıyoruz, makyajlar yapıyoruz, saçımıza şekil verip yürüşüyümüzü, konuşmamızı, tavırlarımızı biraz daha dikkat çeker hale getirmeye çalışıyoruz. mağazada beğendiğimiz bizi etkileyen o pahalı saati birileri de görsün beğensin ''a ne güzel saatmiş'' desin diye de alıp takıyoruz.

    insanlara birşeyler anlatmak için, tamam bazen içimizdeki şeyleri sadece kusabilmek için, ya da sadece bir karşı cinsi bir saniyeliğine de olsa etkileyebilmek için sanat yapıyoruz.

    deli gibi soğuklarda, ellerimiz cepte, birbirinden ciddi anlamsız yüzlere, koşuşturan bacaklara bir ışıltı, bir mutluluk, bir umut bulabilmek için bakıyoruz.

    karşımızdan bize güzel gözlerini dikmiş bakarak gelen kızın o güzel gözlerine aynı şekilde cevap niteliğinde bakarak ve bakışlarımızı kaçırmayarak yanyana geçerken aslında birbirimizi bir daha hiç görmesek bile o anda karşılıklı bir şekilde bir kaç güzel cümle söyleyip duymayı ya da sımsıkı sarılıp öpüşmeyi, belki de sevişmeyi istiyoruz.

    kendi zevkimize göre dekore ettiğimiz hayalimizdeki şahane evde yalnız olmaktan mutluymuşuz gibi yaparken aslında hayatımızın aşkının da bu güzel evde bizimle birlikte yaşadığını, her şeyden aynı şekilde çok mutlu olduğunu, bizden ve bu güzel zevkimizden çok etkilendiğini hayal ediyoruz.

    bazen herşeyi sadece onbeş dakika seks yapabilmek için göze alıyoruz, adam dövüyoruz, dayak yiyoruz, kırıyoruz, kırılıyoruz, savaşıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz.

    birbirimizi kandırmayalım artık arkadaşım.
    31 ...
  36. çıktığı kızın geçmişini sorgulayan erkek

    10.
  37. kızın geçmişini öğrenip de kendi kendini gereksiz bir şekilde yangına* atan erkektir. ne gerek var ki geçmişini öğrenmenin, kiminle neyi nerede yaptığını bilmenin, durduk yerde psikopat olmanın, geceleri uyuyamamanın.

    hepimizin bir geçmişi, yaşamışlığı, görmüşlüğü; birilerinden, çeşitli deneylerden, deneyimlerden öğrenmişliği, öğretmişliği, ateşlere atladığı, uğrunda ağladığı* yok mudur?

    geçmiştekilerin hepsi bizi bugüne getiren, dikkatli ya da dikkatsizce, yavaşça veya hızlıca çıkılan basamaklar değil midir?

    şu an esas önemli olan üzerinde durduğumuz basamaktır. 'o'ndaki basamağın sağlamlığını bu şekilde kontrol etmek tehlikeli ve yanlıştır.*
    geçmişiyle alakalı olarak öğrenilecek bir şeyler varsa da bunlar eski ilişkileri, sevgilileri değildir.
    3 ...
  38. 20 aralık 2008 türkiye yi kurtarıyoruz zirvesi

    73.
  39. sözlüğe iyice kanımı ısındıran; genelde bir köşede oturup insanları uzaktan izlemeyi tercih ettiğim, pek keyifli, bol geyikli geçen güzel zirve olmuştur.**
    2 ...
  40. uuserlerin deviantart adresleri

    53.
  41. pişman olmak

    19.
  42. linkleri görebilmek için üye olmanız gerekiyor

    33.
  43. bu yazıyı gördüğüm foruma üye olacağım varsa da beni o forumdan saniyesinde soğutmayı başarıp hızla pencerenin köşesindeki çarpı işaretine basmamı ve genelde hemen başka kaynaklara başvurmamı sağlayan**, üye olmadığınız forumdaki linki görmenizi engelleyen, kırmızıyla, büyük puntoyla yazılan sinir bozucu yazıdır. bunun itici birşey olduğunu forum yetkilileri hala nasıl farkedemedi anlaşılacak şey değil..
    2 ...
  44. pismanlik duymak

    4.
  45. hiçbirşeye yaramaz. olan olmuştur. belki olması gerektiği için belki biz öyle istediğimiz için olmuştur farketmez, diz dövmek salaklıktır. ''pismanlık duymak istemiyorum'' diye yaşadıkça da belki daha çok duyacağımız şeydir bunu da kim bilir? ve fakat insanın kendisine güvenmesiyle doğru orantılı olarak aza indirilebileceği tecrübeyle sabittir. *
    1 ...
  46. eski sevgili ile arkadaş kalmak

    162.
  47. mellotron heart

    1.
  48. Opeth'in Watershed albümünün sadece 300 kopyasında bulunan bir bonus track. Porcelain Heart adlı parçanın mellotron ve moog ile kaydedilmiş ilginç ve güzel versiyonudur kendisi..
    1 ...
  49. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük