belki bi baterist şu saatte denk gelirde sol şeyde görüp yazıyı okur diyerekten yazıyorum.
hüsnü şenlendirici'nin 2011 de çıkardığı albümden oyun havası havasında bir parça.
neyse asıl anlatmak istediğim o değil gecenin bu saatinde.
arkadaş kafayı yiyecem bi baterist arkadaş şu şarkıyı -şarkının davullarını- dinleyip benimle aynı duyguyu yaşasın.
gecenin bu saatinde oturduğum yerde kafayı yedim.
arkadaş muhteşem muazzam felan desem anlatamayacakmışım gibi geliyo.
dilim tutuldu, ne desem bilemiyorum. töbe estafurullah allah mı yazmış davullarını nedir.
kenan doğulunun muhtemel yaz patlaması yaşamak için çıkarttığı parça.
şarkı ile ilgili yorum yapmaya gelmedim, sadece klip hakkında şunu diyeceğim;
ya cheerleader effect diye bir şey gerçekten var, ya da -şimdi kimse hakaret olarak algılamasın diye bir şey demiyim- ne biliyim orası başka bir dünya.
işletmenin internet sitesini çok iyi yapılmış, bulunduğunuz ayın-ve önceki 12 ayın- tüm programlarına bakılabilir, bilet fiyatlarına bakılabilir, online bilet satın alınabilir. bütün oynanan oyunların konuları, 1. sahne-2. sahne... diye giden ayrılmış bölümleri var. çok kral olmuş taktir ettim.
şu an mart ayının sonuna kadar olan programlarla ilgili bütün bilgiler var.
hiç üşenmeden yaptığımız ilginç davranışlar çoğu zaman pek keyiflidir. kimi zaman üşengeç bir millet olsak da, eminim hiç üşenmeden yaptığımız ilginç davranışlar da bir o kadar var.
Mikrodalga fırındaki yemek 4 dakikalık bir ısınma sürecine bırakılır.
daha sonra bir an düşünüp "yahu şimdi 4 dakika kim bekleyecek, içeri gideyim de 4 dakikalık bir şarkı çalayım,*
şarkı bitene kadar yemek hazır olur" diyip gidip 4 dakika da olsa eğlenip, sonrasında geri gidip yemeği yemek.
sonic syndicate in yeni albümü, indirsem mi indirmesem mi diye düşünüyorum şu anda. yorumlar berbat.
yutub'dan bi şarkısını dinliyorum -beauty and the freak- yeni vokal var sanırım. clean vokal yapıyo sesi şarkıya yakışmamış.
eğer çok isteyerek aldığınız sakızı, düşürürseniz insanı sıkıntıya sokar. hele bir de etrafınızda başka insanlar varsa, rezil olursunuz. arkadaşlarınızın* yanındaysanız eğer, uzunca bir süre dalga geçilebilir sizinle.
eğer kahkaha atarken düşürürseniz, ilerde güldüğünüzde aklınıza gelir ve bir burukluk bir eziklik oluşabilir.
buna sakız düşüren sendromu denir.
kimisi de düşürdükten sonra güler geçer. karakter meselesidir. hatta bazıları etrafındaki tanımadığı insanlarla beraber güler.
büyükçe olan bir kırmızı biberi genelde 3 parçaya bölerek kızartma tenceresine atarak kızartılır. rototom un en sevdiği yemektir, aynı zamanda yapması da pek bi kolaydır. yoğurtla ve domates sosuyla servis edilir genelde.
eksileyene: kırmızı biber sevmiyosun anladıkta niye eksiliyosun onu anlamadık. biraz saygı lütfen zevklere.
sanırım insanı en çok zorlayacak kararsızlık tribine sokabilir. sonuçta biricik yavrucağa ömür boyu o şekilde hitap edilecektir. türlü kaynakların sayfalarını ararsınız tararsınız. ondan sonra zar zor seçtiğiniz topu topu on ismi, bir aile buluşmasında** bu isimler sunulur, ah sunulmaz olaydı. o gün orda bulunan herkez 5er tane isim söyler, misal 5 kişi olduğunu düşünürseniz kafadan 40 yapar.
(bkz: bir isim olarak megatron)
(bkz: legolas)
(bkz: gandalf)
(bkz: berkcan) (bkz: kamil)
bu sabah kardeşi doğduktan sonra, gaza gelip bütün telefon rehberindeki herkeze: "herkeze benden çay!" diye mesaj atıp yüklü bir masrafa giren yazar. hem masrafa girdi hem ismi belli değil.*
dzzzt: ismi belli
sanırım kutsal kitaplarda bununla ilgili bir bilgi yok, doğruluğu tartışılır. lakin halk arasında yaygın bir söylemdir;
yeni doğan bebekler güldüğünde melekler güldürür derler.
doğruluğunu bilmiyorum ama izlemesi çook zevkli.