Benim ülkemde şairler Yılmaz, yanılır.
Yollar birer durma biçimi değildir mesela.
Duble kin ve nefret döşeli memleket yollarının
hepsi ölüme gider.
Biz onlara kalkınma adını veririz.
Ülkemde ekmek yapılıdğından çok çalınır.
Buna itirazınız varsa ölümle mukabele edilir.
yollar kadın, yaşlı, çocuk da ayırmaz.
Onlar sadece duble ölümdür.
Eskiden \"ölenler! dövüşerek öldüler
güneşe gömüldüler,
vaktimiz yok onların matemini tutmaya\"
derdik.
Şimdi çocuklar ölüyor ülkemde.
Dövüş nedir bilmeyen.
Ekmeğinin kavgasında değil, yolunda ölüyor.
Ve bizler,
üzülmeye fırsat bulamadan öfkeleniyoruz.
Halbuki Berkin\' i alan da bir vicdansızın öfkesi değil miydi?
Onların yolundan,
çocukları yutan duble yollardan yürümeyeceğiz.
Aydınlıklara yalnız vicdanlarımızı takip ederek kavuşuruz.
Biliyoruz...
Vize dönemleri öğrenci bilgi sistemine girdiğim merakla ve sıklıkla sipariş takip linkine tıkladığım rezil site.
Bir hafta önce bu siteden 4 kitap siparişi verdim, aynı gün texas instruments adlı siteden bir kit sipariş ettim. Kit şu an elimde. Kitaplardan haber yok. Herifcioğlu okyanusu bir haftada geçsin bizimkiler bir haftada siparişi gönderemesinler, maillere cevap vermesinler, telefonda yarım saat bekletsinler. Şarjın bittiği için konuşama. Daha sonra hatta bekle ama karşınıza kimse çıkmasın.
Olurda günün birinde "çok param var ama bu sefer beni kim miksin karar veremiyorum" derseniz mutlaka kitap siparişi verin. itina ile mikerler efendim.
Mustafa Sandal' ın "Jest oldu" şarkısının altıncı saniyesinde, elinde fotoğraf makinası ile belirdiğini düşündüğüm yazar.
Şarkının sözleri de kendisine aittir.
Apartmanda asansör beklerken asansörün dokuzuncu katta bulunan hayvanlar tarafından bekletildiğini(kapı açık tutularak) farkedince yürüyerek inmeye karar verip, her katta asansörü çağırdım. En az 4 dakika kaybettirdim magandalara. Pişman değilim ama hala "neden diğer asansörle inmedim acaba" diye düşünüyorum.
Soner Yalçın, efendi isimli kitabında Babıâli baskınını anlatırken, beklenmedik bir biçimde kadraja giren vatanperver şahsiyettir.
" Darbecilerin en üst rütbesi bibaşıydı. Çoğu teğmen ve yüzbaşıydı. Karşılarında birden koskoca Harbiye nazırını görünce şaşırdılar. Paşanın gür sesiyle, "Bu ne cüret, asi adamlar!.." demesi üzerine bir silah sesi duyuldu. Koskoca Harbiye Nazırı Nazım Paşa'nın heybetli bedeni yere yığıldı kaldı.
Kafalar ateş açılan yere döndü, yakub cemil soğukkanlıydı, 'bu herife laf anlatılır mı?..' dedi. "
Değil mi bir anasın sen, değil mi Alman' sın
O halde fikr ile vicdana sahip insansın;
Bilir misin ki senin Şark' a meyleden nazarın
Birinci defa doğan fecridir zavallıların.
insanların umutlarına saldırarak isyana sürüklemeye çalışıyorum sözlük. Yalnızca umutların böyle boktan bir dünyayı ayakta tutabileceğine inanarak, ısrarla insanların umutlarına saldırıyorum. Bir mühendisin kardeşini okutmadan araba alamayacağını, bir emeklinin ölene kadar ızdırabını sürdürebileceğinden bir kuruş fazla parasının olmayacağını, bir öğrencinin hayallerinin ancak hayal kalacağını hatırlatıp duruyorum.
Parasız mutluluğa zerre kadar inancı olan herkesin maneviyatını sınıyorum. Güçlenerek çıkan sayısı bir elin parmağını geçmedi şimdiye kadar. Arada utanıyorum da...
sebastiyan.mynet.com adresinde yayınlanan web dizisidir.
ilginç bir şekilde güldürmesiyle ünlüdür. O kadar anlamaz ve bilmezsiniz ki nereye güldüğünüzü, tekrar izlemelerde bir önceki gülünen yerlerle şimdi gülünen yerlerin kesişimi yüzde yirmiyi geçmez...
"ses kartı ve cinsellik" isimli ek bölüm kısa sürede dizi hakkında genel fikir edinmenizi sağlar.
Farklı kategorilerde programlar yayınlıyan ve şimdilik gayet iyi giden yeni nesil internet televizyonu.
"Eskişehirspor' da beş, Sivasspor' da bir futbolcuyu kadro dışı bırakan rıza çalımbay hızını alamayarak kendisini de cezalandırdı sayın seyirciler. Ekibimize konuşan Çalımbay: 'iki sabahtır alarmı duyamadığım için geç kalktım, bu tarz hareketlere tahammül edemediğim için kendimi de cazalandırdım.' dedi. "
Fenerbahçe türkiye kupası ile Galatasaray şampiyonluk ile Beşiktaş ise Yeni TFF başkanı ile teselli bulmuş, üç büyük takımın taraftarı türk futbolunun çöküşüne seyirci kalmıştır.
Polisin sert müdahalesi ölen arkadaşlarının intikamını alma isteğiyle açıklanabilir mi? Gözaltına alınanların tekme tokat dövülmesi devlete olan güveni zedelemez mi?
Polis şüphelileri yakalayıp yargı önüne çıkarma görevinin yanında, belki de ek gelir düşüncesiyle, cezalandırma görevini de üstlenmiş midir? Tam olarak bu soruların cevabını bilmiyorum ama tüm tepkilerden çıkarılacak sonuç şudur:
Köpek insanı ısırırsa haber olmaz, insan köpeği ısırırsa haber olur.
içki eşiği farklı bir çiftin senkronizasyon sıkıntısı çekebileceği eylem. Bu nedenle bünyesi alkole daha dayanıklı(erkek) olanın, erkenden içmeye başlamasında fayda var...
Soruyu güncelleyerek "din ve inanç olmasaydı dünya nasıl olurdu ve birey bu değişimden nasıl etkilenirdi?" gibi bir hale dönüştürürsek kayıp ve kazanç hesabını daha kolay yapabiliriz sanıyorum. Ve sıralıyorum:
- En başta Fetih denilen şey olmazdı veya haçlı seferleri düzenlenmezdi. Birileri, 'Vadedilmiş topraklar' saçmalığının gölgesinde zulmü bu kadar meşrulaştıramazdı. Dinin olmadığı bir ihtimali düşündüğünüzde, komutanların cennet vaadiyle ölen, öldürülen sayısız insan yaşamaya, üretmeye, sevişmeye devam edebilirdi. Ya da başka vaatlerle yine ölüm olup akarlardı, bilemeyiz.
- inanç olmasaydı, engizisyon mahkemeleri de olmazdı mesela. Galileo daha yüksek sesle çalışır, derslerinde sesini arka sıralara ulaştırabilirdi.
- Bir adam dört kadınla evlendiğinde, birileri kızacak/alınacak kaygısıyla susup, içimize kusmazdık. "Olur mu lan böyle aymazlık! Sen ki boşalma süresi bir sigara içimlik herif, neyine senin dört kadın" diyebilirdik.
- Daha yazılacak çok şey varken bile; "yeter bu kadar. zaten her kelime bir kutsalın başına, diğer kutsalın kıçına değiyor. Çullanmasınlar üstümüze" deyip susmayabilirdik mesela ama sustuk...
uzun süredir birileri yapsa, ben de okuyup eğlensem diyordum. Yine bu ve bunun gibi mırıldanmalarla gezinirken, twitter üzerinden siteyi bulup şöyle bir göz attım. Fotoğraflar gayet eğlenceli. Kahramanlarımız da "görsem tanırım" ünlülerinden (bkz: Okan çabalar) (bkz: Süleyman Felek) (bkz: irem sak). Espriler fena değil ama yarıla yarıla güleceğinizi de pek sanmam. Umarım bir şekilde beğenilir ve sonraki haftalarda yeni sayılarını görebilirim.
Bahsi geçen özelliklerden bir tanesi bile yeterince ezilmeye neden olurken, bünyesinde hepsini birden barındıran erkektir. Ama ne diyoruz; "insanlar görünüşleriyle karşılanır, muhabbetleriyle uğurlanır." Yani tüm bu eksilerle masaya oturup, içtikçe güzelleşen ve taş gibi adamlardan/kadınlardan 3 puan önde musabakayı tamamlayan güzel abilerimiz de yok değiller...