aziz nesinin tartışma açan bi sözü vardır türk insanının %70 i salaktır demiştir. tüm türkiye ayağa kalkmıştır bu sözden sonra.. ama aziz nesin sonra bi açıklama yapmıştır eğer bu söylemimi türk milletinin %30 u zekidir diye yapsam böyle olmazdı herkez kendini %30'un içine sokardı demişti.. şimdi buda onun gibi olmuş tespit doğru ama anlatım yanlış. bence sözlüğün %40'ı zekidir arkadaşlar.
bizat denediğim bi durumdur. askerde yetiştirmiştik bi dağ karakolundayken. çok zor dur her gün bakmak ilgilenmek ve sulamak gerekir. evdede denedim askerden sonra ama güneş görmediği için malesef çürüdü. tohumken pamuk içinde büyütülür sonra güzel bi toprak bulunup kökler dikilir. her gün su ve güneş alırsa yetiştimesi o kadar da zor olmayan bir bitkidir. tesekeremde torunlarıma öğretmiştim. büyük olasılıkla geldiğim karakol kafası güzel bi karakol olarak devam ediyo görevini yapmaya.
(bkz: öküzlük) isteyen istediğini yapar televizyonda izlerken iyi güzel otobüste tanımadığın kıza yapılınca mı kötü. namus bekçisi olacaksan evlerede gir o zaman. sanamı kaldı milletin hayatı herkez yoluna baksın madem medeniyiz bakman bile senin kusurun bırak saldırmak gibi çağ dışı bişeyi. kıskanma hem senin de otobüslerde öpüşebileceğin kadar özgür bir kız arkadaşın yok diye.
aciliyite olan bir durumun olabileceğini düşünemeyen insandır. yada suçlukul piskozundan dolayı telefonu açtığında cevap vermeye yüzü olmayan insandır.
eskidiği zaman yeniykenki tadı vermeyen hatta bir çok durumda üzüntü yaratan olaylardır.
çok severek çıkmaya başladığın sevgilinin eskimesi artık sıkıcı bayık bir duruma gelmesi yada tamamen eski olması artık onun için ve senin için hayatta yeniler olması.
6 ay önce aldığın bilgisayarında artık yeni oyunları oynayamama durumu ne çabuk eskidi diyip camdan aşağıya atmak isteyeceğin durum.
5 sene önce aldığın arabanın artık eski olması sürekli sorun çıkartmaya başlaması akü lastik gibi zamanla niteliğini kaybeden parçalarının artık değişmesi gerektiğinden başına açtığı bi sürü masraftan dolayı üzülmek.
kanaatkar olmaktan sıkılmış artık daha iyi şeyler yapmak isteyen ama nefes almak dışında herşeyin paralı olduğu bir dünyada malesef parası kadar yaşayabilen bir insanın serzenişi.
edit: hatta nefesinde zehirlisini almak paralı. (bkz: sigara)
ilkokul talebesinin devletin valisine söylediği söz. ama bu yaştaki bir çocuğun bu kadar siyasi yada derin düşünüp olan olaylardan valiyi suçlaması gibi bi durum da söz konusu diildir. aslında etrafında konuşan kişiler bu cümleyi kurmuş ve bu çocuğun bilinç altına yerlerştirmiştir. bir show programında 70 milyon önünde de söylenmiş olması büyük talihsizliktir. zaten valide okul ve öğretmenler hakkında soruşturma açmıştır. büyük olasılıkla bu söz yüzünden haritadan ücra bi köşe seçmek zorunda kalacaklardır.
herkezin gözü nah darbe yaparsınız , darbe olacak , darbeciler. v.b. bi sürü şeye bakarken arkadan bi dünya iş çevirenlerin ortaya attığı içi boş ama herkezin izlediği takip ettiği herşeyi unutturan yapay gündem. malesefki biz bunlarla uğraşırken çok daha ciddi şeyler yapılıyor ama biz göremiyoruz.
ağır abilerin dolaylı anlatımıdır. mesela zippo bi evde bırakılıp gidildi diyelim. emin olun bu abimiz evde bişeye sinirlenmiş ve geri gelicem mesajını vermek için pahalı olan zippo çakmağını orda bırakmıştır. böyle bir çakmağın evde kalmasına ev sahibi sevinmek bi kenara görünce eli ayağına dolaşmıştır.
mini etek yasaklansın diyen geri kalmış abaza hayatında kız görmemiş insanlardır. çağdaş yaşamı boyunca bir çok kız arkadaşı olmuş insan görmüş kişiler ne giyerse giysin öküzün trene baktığı gibi bakmayacağından bu söylem sadece yobazların söyleyeceği bi durumdur. öküz gibi bakmadığımdan dolayı kimsenin giyimine de karışmıyorum. Kimse de kimsenin giyimine karışamaz burası türkiye medeni ve demokrat bi toplum. herşeyin yeri zamanı vardır. antalyada kazakla gezmek ne kadar dikat çekici bi olaydır. ama antalyada mini etek ve askılı giymek kimsenin bakmayacağı sıradan bi durumdur.
-bu eve ilk gelen kız sensin aşkım.
-hadi ordan senin ne mal olduğunu bilmiyoruz sanki bile bile geldik işte.
-bana inanmıyormusun aşkım bundan önce gelen kimse bakire diildi dolayısıyla kız diillerdi.
-iğrençsin ve küstahsın.
bugün bir tane yazar arkadaşla tanıştım bu başlıkta savunulan tezin tamamen yanlış odluğunu gördüm. kendisi kapı komşum çıkmıştır. sıkıcı yada iyi bir gece sohbeti yaşatabildiysem ne mutlu bize.
türkiyenin okur yazarlık oranı en yüksek olduğu vilayetidir. merkezde bir adet kafesi vardır. sosyal hayat sokakta top oynamaktan yada internet cafede oyun oynamaktan öteye geçemeyen bir ildir. en güzel ilçesi arhavidir. adeta türkiyenin içinde bir venediktir. gezilip görülmesi için çok güzel ama yaşamak için zor bir şehirde yaşayan insandır.
gecenin 1 inde kız arkadaşınla yatarken olayın en heycanlı ve önemli kısmında kız arkadaşınızın gördüğü ve tüm olayı bitiren bir çığlıkla fare diye bağırması ve bunu sonucunda o fareye söverken aklınıza gelebilecek her türlü kötü ön isimlerle fareye sesleniş biçimidir. s..t.g.m.n mahlukatı gibi.
kayıkçı hikayesi denilince aklıma 2 farklı şey geliyor. ikiside istanbulda geçiyor.
1- istanbulda bir kayıkçı varmış ünü tüm istanbula yayılmış. söylenti şuymuş bu kayıkçının kayığına karşıya geçmek için binen bayanlar bu kayıkçıyla sevişmeden karşıya geçemezmiş. bir gün bu iddiayı çürütmek için bir kadın çıkmış ortaya. ben karşıya geçerim ve kayıkçıda bana hiç bişey yapamaz demiş ve binmiş kayığa demiş karşıya geçicem kayıkçı. kayıkçı peki demiş başlamış küreklere asılmaya. bir müddet sonra kayıkçı için için homurdanmaya başlamış. " derler , derler " kadın sinirlenmiş. niçin sürekli derler derler diyorsun diye sormuş kayıkçıya. kayıkçıda kadına dönmüş ve demişki. " yapmasanda yaptı derler"
2- II mahmut zamanında alkol sigara gibi içeceklerin yasaklandığı bir dönemde bir kayıkçı kayığına sakladığı şarabı denize her açıldığında içermiş. padişah sivil giyinip kayığa binmiş. başlamış ağzını yoklamaya. demiş bu padişah yasak etmiş içkiyi. beyim boşver demiş ben yolumu buldum içiyorum demiş. seni görse böyle ne der demiş padişah kellen gitmezmi kayıkçı demiş. gider beyim gider demiş. padişah denizin ortasında açıklamış kimliğini. adam demişki biliyorum sizin padişah olduğunuzu. padişah şaşırmış nerden biliyorsun be adam. padişahım herşeyi bilmek benim işim. kellen gidicek ama demiş seni istanbulun kapılarında sallandırarak idam edicem demiş. kayıkçı demişki padişahım hangi kapıda beni sallandıracağınızı da bilirsem canımı bağışlarmısınız. padişah kabul etmiş. bir kağıda yazmış adam nerde sallandıracağını padişahın. ve demiş padişahım elinizdeki kağıdı nerde kellemi sallandıracağınız söyledikten sonra açın demiş. padişah kendinden emin bir şekilde tahmin edemeyeceksin kayıkçı çünki istanbula yeni bir kapı yapıp senin kelleni orda sallandıracağım demiş. kağıdı açtığında kayıkçının da yeni kapı yazdığını görünce şaşırmış ve kayıkçının kellesini bağışlamış. (bkz: yeni kapı)
geçen gün televizyonda rastladım buna benzer bir olay. eskiden ninelerimizin giydiği çizmeleri çarıkları boyamışlar moda yapmışlar. buda buna benzer bişe bir ürünü satmak istiyorsanız ya içini ya dışını boyarsınız. buda içi boyanmış ürün oluyor. arz talep orantısını düşündüğünüzde türkiyede bu şekilde reklam edilen ürünlerin çok satıldığını göz önünde bulundurunca oldukça normal geliyor. ben eskişehirde üstünde bir ip bağlı olan ferhan şensoy yüzüğü diye satılan ve oldukça pahalı olan yüzüğü gördüğümde insanların butip şeylerden iyi para kazandığını anladım. ama dikkat ediniz hiç kadir inanır ayakkabısı yok işte recep ivedik gömleği ve buna benzer erkeklerin kullanacağı giyim kuşam ürünlerinde yoktur böyle bişey. neden derseniz genelde parayı zor kazanan erkekler olduğu için bu şekilde basit para tuzaklarına düşmüyorlar. zaten hediyelik eşya ve bu şekilde moda alış verişlerinin bayanların sayesinde piyasasının büyüdüğünü görmemek elde diil. bihter çizmesi olarak satılan bu ürün seneye x çizmesi olarak satılmazsa raflarda tozlanmak üzere evin bir köşesinde kalmasıda muhtemeldir. hiç bir özelliği olmayan benim için sıradan bir çizmedir.
bana kalırsa dedelerimizin interneti hayal edememesi gibi bunlarıda şimdi biz hayal edemiyor ve hayal eden kişilerde hayalperest bilim kurgu olarak görüyoruz. bir terminatör bir robokop , star wars ve buna benzer bir çok bilim kurgu filimleri belkide biz dedi ünvanını kazandığımızda gerçek olacak şeylerdir. insan oğlunun hayal ettiği herşeyin birgün gerçek olduğunu düşünürsek çokta uzak görünmüyor bunlar. eskiden bi filim vardı görevimiz tehlike diye ( mission inposible ) orda hep ilgimi çeken bişey vardı bir bilgisayar çanta şeklinde içine bir disk takıyor şimdiki cd ile aynı video şeklinde hazırlanmış görevi izliyor v.s. bunu eskiden hadi canım olurmu gibisinden izliyorduk belki şimdi laptop cd dvd hangimizde yok. eskiden dvd bile büyük bir buluş gibi gelirken şimdi evimizde yığın şeklinde dvd ler dolu. işin özü toparlamam gerekirse akıla fikire aykırı gelen tamamen hayal mahsulu dediğimiz herşey biz görürüz göremeyiz orası ayrı ama emin olun gerçek olacak. tahmin şu ki yüz yıl sonra savaşlarda insanlar olmayacak makinalar savaşacak ve belkide insanlar çalışmayacaklar sadece robotlar çalışacak bir kasiyer bir tezgahtar bir kuyumcu yada bir taksi şöförü yüz yıl sonra karşımıza bir robot olarak çıkabilmesi muhtemeldir. şuan bile eskiden insanın yaptığı bir çok şeyi otomasyona bağlamış olan teknolojinin gün geçtikçe hızlanarak geliştiğini düşününce çokta uzak görmüyorum bu günleri. hatta belkide bu yazdığımız başlık yukardaki resim yüz yıl sonra gerçek olmuş olacak.